Sevgiler

5.2K 475 53
                                    

Yanlış zamanda yanlış yerde yanlış durumda bulunmak dedikleri bu galiba. Jason'ın arkasından odaya neredeyse bizimkilerin hepsi bir anda girdi. Noah , Anysia , Dard... Anaklusmos'u tehtitkar bir şekilde elinde tutarken onun aksine Percy gayet rahat bir tavırla bana bakıyordu. "Göründüğü gibi değil Jason." derken Logan da odaya girdi. Islık çalarak "Alison ciddi olamazsın !" eliyle ağzını kapatıp gülmeye başlamıştı. Gerçekten erkek kardeşimle ilişkimi tekrar gözden geçirmem gerekebilirdi. Dard öne çıkıp "Perseus ? Poseidon'un oğlu Perseus ?" Percy bakışlarını ona çevirip "Percy demeni tercih ederim Dard. Senin anneciğinin yanında olman lazımdı ne işin var burada ?" birbirlerini tanıyor olmalarına şaşırsam da ikisinin arasındaki enerji pek de pozitif sayılmazdı. Dard elini Jason'ın omzuna koyup "Sanırım sorun etmen gereken ben değilim artık Craft." Jason omzunu silkip tekrar bakışlarını Percy'e odakladı. "Jason görev için buradayız. Bir yalandan başka bir şey değil Percy'nin dedikleri." arkadaşlarımın kimin tarafında olduğunu tekrar sorgulamam gerekiyordu ki Anysia lafa girdi "Jason'a çok benziyor. Sarı saçlar , mavi gözler..." gözlerimi iri iri açıp susması gerektiğini belli ettim. Pot kırmak konusunda eğitim aldıklarını düşünmeye başlayacaktım. Anysia pek oralı olmasa da Jason gittikçe daha çok sinirleniyordu. Logan yanına gidip Anysia'nın elini tuttu ve kulağına birkaç kelime fısıldadı. Ben yokken aralarında bir şeyler geçmiş olmalıydı. Gerçekten o kadar uzun süredir mi ortalıkta yoktum yani ? "Hey bak Jason Craft galiba. Alison ile aramızda herhangi bir şey yok. Olsa da bu senin karışabileceğin bir şey değil." işte bu son cümleler tam bir felakete yol açabilirdi. Jason'ın Anaklusmos'un kabzasını sıktığını görebiliyordum. Perseus onu daha çok kışkırtmak istermiş gibi üstüne yürüdüğünde aralarına girmek durumunda kalmıştım. "Bırakalım kendisi seçsin o zaman Perseus." Jason'ın dişlerini sıkarak konuşması ortamı pek de yumuşatmamıştı. "Ov ov ov , hey çocuklar hepimiz aynı görevde olabiliriz. Hem aynı tarafta da sayılırız. Dard bir şeyler söylesene ?" Dard'ın Logan'a aldırdığını sanmıyordum. Şu manzara onu fazlasıyla memnun ediyordu. "Sanırım mükemmel prensimiz prensesini başkasına kaptırıyor. Benlik bir durum kalmadı eğer Alison beni istemezse tabi." bu cümlelerden sonra Jason'ın Dard'ın üstüne atlaması saniyeler içinde gerçekleşti. Tüm kütüphaneyi bir anda alevler kapladı. Noah hepimizi Jason'ın çemberinin dışına itince son olarak Dard'ın yere savrulduğunu gördüm. Alevler ve dumanlar arasında tek görebildiğim Jason ve Dard'ın birbirlerine karşı ölümüne dövüşüydü. "Dur ! Jason !" çemberin içine girmeye çalışsam da canımı yakmak dışında hiçbir işe yaramamıştı. Yanan kitap rafları ve kitaplar arasında devasa ateşten bir çemberin içinde Jason ve Dard'ı izliyorduk. Perseus yanıma gelip Noah'u işaret etti. "Bana yardım ederse çemberi söndürebilirim !" düşünebildiğim tek şey neredeyse tüm kitapların yanmış olmasıydı. Bakışlarımı Perseus'a çevirdiğimde ilk başta omzunun üstünden arkada kalan görüntüyü göz yanılması sandım. Tekrar bakışlarımı odakladığımda yanan rafların ve kitapların arasında deri bir iple bağlanmış üstünde tanıdık semboller bulunan ve ateşten hiçbir koşulda etkilenmeyen kitabı gördüm. Çenesinden tutup Perseus'un kafasını çevirdim. Kitabı işaret ettiğimde "Kehanetler Kitabı bu. Büyüyle korunuyor demişti Aristo. Sen git al. Ben Jason'ı durdururum." Percy , Noah'un yanına geçerken ben kenardan yürüyerek çemberden uzaklaşmaya çalıştım. Kitaba yaklaştığımda yükselen sıcaklıktan ve artan alevlerden artık terliyordum. Arkamı dönüp onlara baktığımda Perseus ve Noah'un ikisinin birlikte dev dalgalar oluşturduğunu gördüm. Zeminin titremeye başlaması Jason'ın bakışlarını bize çevirmesine neden oldu. "Ne yapıyorsun ?" diye sorduğunda dudaklarını oynatmadığını fark ettim. Zihnimi ona açıp olan biten her şeyi gösterdiğimde dikkatle izlediğini görebiliyordum. Gözlerini bana odaklayıp her şeye zihnimden bakıyordu. "Lütfen dur." diye fısıldadım. Elimi kitaba uzatıp olduğu yerden aldığımda Jason tüm çemberi söndürdü. "Anlatıldığı kadar varmışsın Craft." Perseus geri çekilip duvara yaslandı. Jason hala sinirle ona baksa da en azından Dard'ı bırakmıştı. Logan direkt Jason'ın yanına gittiğinde Dard yeni ayağa kalkmıştı. Kitabı kucağıma alıp Anysia ve Noah'a doğru yürümeye başladım. İkisi de bana döndüğünde oldukça endişeli gözüküyorlardı. Jason , Dard ve Perseus üçlüsünü ne kadar uzak tutarsak bizim için o kadar iyiydi. Jason yanıma geldiğinde Noah çoktan kitabı almak için elini uzatmıştı. Kitabı ona verip Jason ile konuşmak için döndüğümde ise Noah aniden karşı duvara savruldu. Kitap ortadan ikiye ayrılıp yaprakları hızla çevrilmeye başladı. Noah'a doğru koşmaya başladığımda parkelerde çatlaklar oluştuğunu görebiliyorum. Başımı çevirip geriye baktım. Kitap kendi çevresinde çapı yaklaşık iki metre olan bir hortum oluşturmuştu. Oda sanki kendi ekseni etrafında dönüyormuş gibiydi. Jason'ın Anysia'yı kucaklayıp Logan'ın yanına götürdüğünü görebiliyordum. Anysia'nın gözleri kapalıydı. Perseus ve Dard bir köşede hortumla bir esen rüzgardan korunmaya çalışıyorlardı. "Ben... Ben sadece dokundum Alison ! Kapağını bile açmadım !" Noah bağırarak sesini duyurmaya çalışıyordu. Sırtındaki acıyla yüzünü buruşturmuş bir şekilde duvara yaslanmıştı. "Sen dokunduğunda bir şey olmamıştı !" dediği doğruydu. Kitabı ben elime aldığımda herhangi bir felakete yol açmamıştı. Zor da olsa ayağa kalkıp kitabın bulunduğu noktaya doğru yürümeye başladım. "Nereye gidiyorsun ! Alison aklını mı kaçırdın ! Geri çekil !" Percy'nin sesini duymama rağmen dönüp bakmadım. Elimi hafifçe gözlerime siper edip adım atmaya devam ettim. "Alison ! Alison !" Jason'ın birkaç adım ilerimde hortumun diğer tarafından bana doğru geldiğini görebiliyordum. Son bir hamleyle kolumu hortumun içine sokup kitaba dokundum. Bir anda her şey durdu. Birkaç saniye için tüm oda , savrulan uçuşan yanık kağıt parçaları , toz zerrecikleri hepsi havada asılı kaldı. Olağanüstü bir görüntüydü. Kitabı çekip kucağıma aldığımda ise yer çekimi tekrar devreye girmiş gibi her şey zemine düştü. Kütüphane tüm o karışıklığın arkasından bir anda öyle bir sessizliğe bürünmüştü ki kendi nefesimin sesini net bir şekilde duyabiliyordum. "Kim demiş kitapların yararları olduğunu ?" Perseus'a dönüp baktığımda bakışlarını bana çevirdi. "Kitap Noah'a izin vermedi. İçinde kehaneti bulunan tek Aris sensin Efendi'nin dediği gibi. Sadece sen. Sen seçildin Alison bu yıllar öncesinden belliydi. Bu kitap ilk çember kurulduğunda yazıldı."
***
"Siz yani birlikte misiniz ?" dedim Anysia'yı işaret ederek. Logan'ın gülümsemesi tüm yüzüne yayıldığında dirseğimle koluna vurdum. "Hey ! Bana diyene bak Dard sanki az baş belasıymış gibi Bay Kahraman da çıktı başımıza. Jason'ın herhangi birisini öldürmesini mi bekliyorsun ? İtiraf et." kıkırdasa da aslında artık her şey daha zordu. Percy ile olan arkadaşlığımı bitirmek istemiyordum ama Jason'ı bunun bir arkadaşlık olduğuna inandırma çabalarım tam anlamıyla boş çıkıyordu. Bitik bir durumdayken üstüne üstlük Dard ile de uğraşmak zorundaydım. "Jason ile Percy'nin arasının iyi olduğu söylenemez. Dard ise sadece ortamı daha çok kızıştırıyor. Bir de üstüne..." tam Dard'ın teklifinden bahsedecektim ki sustum. "Bir önemi yok. Bir hafta oldu ve kitabın kapağını bile açamıyorum şu an tek önceliğim bu." Logan kolunu omzuma atıp beni kendisine çekti. "Sen bir yolunu bulursun." dedi saçlarıma küçücük bir öpücük kondurarak.
***
"Seni buraya çağırma sebebim tam olarak bu değil kızım. Kehanetleri duyduğunu biliyorum. Bu kehanetlerin tam olarak seninle mi yoksa Logan'la mı ilgili olduğunu bilemiyorum. Tarihin akışına yön veremem. Sadece Anahtar sana yardım edebilir. Kehanetin son parçasını da duyduğunda Logan'ın ve kendinin güvende olduğundan emin olmalısın. Önemli olan Anılan'a ulaşmanız." dedi. "Ne ne ? Bir dakika Anılan ve Anahtar derken ?" dememe rağmen Aristo soruma cevap verme gereği duymadan arkasını döndü ve şöminenin alevleri birden ikiye katlanıp Aristo'yla birlikte küle döndü.
Yataktan o kadar hızlı kalktım ki bir an gözlerimin karardığını hissettim. Ayaklarımı aşağıya sarkıtıp ay ışığında ayakkabılarımı görmeye çalıştım. Üzerimdeki pijamaya aldırmadan koşarak odadan çıkıp köşeyi döndüm. Aristo'nun geçen sene yaptığımız konuşmayı tekrar bana göstermesi parçaları yerine oturtmamı sağlamıştı. Jason ve Noah'un odasına kapıyı bile çalmadan direkt girdim. Işığı yaktığımda Noah olabildiğince kaba bir şekilde homurdansa da Jason yatakta doğrulup "Bir şey mi oldu Alison ?" sordu. Gözleri kısık kısık bana bakıyordu. "Kitabı sen açabilirsin Jason. Sadece sen. Bu yüzden sana Anahtar dedi Aristo. Bu yüzden kehanetlerde adın Anahtar diye geçiyor ! Kalk hemen !" arkamı dönüp koşarak ortak salona geçtiğim sırada ayak seslerimden rahatsız olup kalkanları , kapıdan kafalarını uzatanları hatta dışarı çıkıp bağıranları bile duyabiliyordum. Perseus , Anysia ve Logan'a ortak salonda rastladığımda olan biten her şeyi bir çırpıda onlara da anlattım. Andela , Pan , Noah , Dionysos , Riddle , Dios , Candance ve Canace hepsi saniye farklarla ortak salona gelirken en son Jason içeri girdi. "Alison emin misin ? Kitaba en son Noah dokunduğunda olan biteni hepimiz hatırlıyoruz." kehanet kitabını sardığım eski cüppeyi yavaşça sıyırdım. Yırtık pırtık cildi cüppenin içinde kendini gösterdiğinde neredeyse emindim. "Bana güven. Bu kitabı sadece ben okuyabilirim ama okuyabilmem için senin açman lazım. Sanırım Anılan'ı bize verecek olan şey ta kendisi." Jason birkaç saniye bakışlarını bana sabitledi. Zihnine odaklanıp geçen sene Aristo ile yaptığım konuşmayı ona gösterdim. Birkaç adım atarak tam önümde durdu. Kitabı elimden bırakmadan onu izliyordum. Elini kitabın üstüne koyduğunda oluşan titreşimleri ve ısınmayı hissedebiliyordum. Kitaptan yayılan ışıklar , deri iplerinin bir bir çözülmesi , Jason'ın bana bakarken ki korku dolu ifadesi... Kitabın kapağı yavaşça açıldığında sayfalarına bakıyordum. İlk sayfa neredeyse tamamen boştu sadece tam ortasında çemberin sembolünü bulunduruyordu. Parmaklarımla hafif kabartılı sembole dokunduğumda her element kendi renginde minik ışıltılar saçtı. İstemsiz bir şekilde gülümsediğimde ise Jason hala aynı ifadeyle bana bakıyordu. Bir terslik olduğunun farkındaydım ama kitaba odaklanmıştım. Diğer sayfanın neredeyse sağ alt köşesinde el yazısıyla küçük bir not vardı. "στην αγάπη με τον Περσέα" fısıltı şeklinde okusam da odadaki herkes duymuştu. Bakışlarımla Percy'i aradığımda şok olmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. "Burada şey yazıyor... Şey , Sevgiler Perseus'a... Percy kitap senin için yazılmış. Kitapta adı anılan sensin. Anılan sensin Percy."

ARİÇEM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin