Kayıp sayfayı bulmak zorundaydık. O sayfa için Athos görevini atlatıp buraya kadar gelmiştik. Kaç gün geçtiğini ve diğerlerinin ne zaman bize katılacağını düşünürken "Girişi yok ne demek ?" dedi. Arkamızı döndüğümüzde Percy ve Dard ile karşılaştık. "Sizin ne işiniz var burada ? Bir dakika on gün sonra buluşacaktık biz. On gün oldu mu ? On gündür Athos'ta mıydık ?" şaşkınlıkla yüzlerine bakıyordum. "Bölgelerde zamanların ilerleyişi de değişiyor Alison. Normal zamandaki bir saat bir yıla bedel bile olabiliyor. En azından tam zamanında çıkmışsınız." Dard öne doğru atılarak duvara yaklaştı. Percy iyi misin der gibi bakışlarını üzerime odaklamıştı. "Büyüyle gizlenmiş ve geçiş karşılığı istiyor. İçeri girdiğimizde bizi zayıf kılacak bir bedel." Percy ve Jason anlamış bir şekilde ona bakarken ben boş bakışlarımı üstlerinde gezdiriyordum. Gerçekten Ariçem'de büyümemiş olmak benim tercihim değildi. Percy bana dönerek "Kan Alison. Kanımızı istiyor. Önden ben giderim. İçeride görüşürüz." Jason yanıma geldiğinde Percy kılıcıyla avcunda derin bir kesik açıp kanı duvara sürdü. Su elementinin sembolünü kendi kanıyla çiziyordu. Dışarıdan bakıldığında fazla canice gözükse de şu aşamadan sonra yapmamız gerekiyordu. Canının yandığını yüzünü buruşturmasından anlayabiliyordum. Çizimi bitirdiğinde duvar onu kendine çekerek içeri aldı. "Bu kadar mı ? Bu derece efsanevi bir yerin girişi için alt tarafı kan akıtmak mı gerekiyor ?" ardından da Dard gitti. Jason ve ben kaldığımızda "Korkulacak hiçbir şey yok Ally. İçeride görüşürüz." alnıma küçük bir öpücük kondurup ayağa kalktı. Anaklusmos'un parlayan ışığına Jason'ın kanı bulaştığında Ruh'un sembolünü çizmeye çoktan başlamıştı. Duvar onu da kabul ettiğinde toparlanıp duvarın önüne geçtim. Bir başımaydım. Amarande'nin kabzasını sıkıca kavrayıp elime bir çizik attım. "Yapabilirsin Alison. En kötü ne olabilir ki ?" kendi kendime konuştuğumu birisi görse ciddi anlamda sorunlu olduğumu kanıtlayacaktım. Avcumdaki sızıyı hissetsem de düşünmemeye çalışarak sembolü çizmeye başladım. Elimdeki karıncalanmayı hissedebiliyordum. Elimden başlayıp koluma doğru yayılıyordu. Çizimi bitirdiğimde ise duvar ikiye ayrılıp beni içine çekti.
***
Gözlerimi açtığımda genelde olanın aksine ayakta duruyordum ve yaralanmamıştım. Ariçem'in merkezindeydim. Binalardan ve bulunduğum yerden bunu net bir şekilde çıkarabilmiştim. Meydan tamamen boştu. Üstümde askeri bir zırh vardı. Bir elimde bana tamamen yabancı olan bir kalkan vardı , diğer elimle de Amarande'nin kabzasını sıkıca tutuyordum. Kalkanın üstünde bir ağaç işlemesi vardı. Gövdesi gümüş işlemeliydi ve bir çok dala ayrılarak ucundan tepesine kadar kalkanı kaplıyordu. Diğer rüyalarımın aksine Ariçem savaştan yeni çıkmış gibi değildi. Sanki yıllar önce bir savaştan çıkmış gibiydi. Etraf yıkık döküktü ama uzun zaman önce terk edilmiş hissi veriyordu. Dünya'daki hayalet kasabaları andırıyordu. Ön cepheleri Ateş Meydan'a bakan iki katlı evler ve alt katlarındaki dükkanlar tamamen boştu. Her biri harabeleri andırıyordu. Meydanı geçip Çember Kurul'una doğru yürümeye devam ettim. Hem çevreyi kontrol ediyordum hem de bir çıkış yolu arıyordum. Bir anlık da olsa çocuk kıkırtıları duyunca duraksadım. Nefesimi tutup sese tekrar odaklanmaya çalışarak birkaç saniye bekledim ama hiçbir şey duyamadım. Yürümeye başladığımda sesler tekrar belirdi. Adım attıkça seslerin artarak yaklaştığını fark ettim. Hızla bakışlarımı kıkırtıların geldiği tarafa çevirdim. Kıvırcık uzun saçlı bir kız ve sarışın bir çocuk... İkisinin arkasından koşan onlara oranla daha küçük kahverengi saçları birbirine karışmış bir çocuk... Bunlar bizdik. Jason , ben ve Logan... Kız çocuğu elindeki balonla koşarak tam önüme kadar geldi. Balon simsiyahtı ve kızın yüzündeki ışıltıyla belirgin bir tezatlık kuruyordu. Balonu bana uzattığında birkaç saniye bakışlarımı ondan çekemedim. Kendime bakıyordum. Çocuk olan bana bakıyordum. Elimi uzatıp balonu aldığım anda silüetleri de balon da ortadan kayboldu. Hızla çevremde dönüp onları tekrar görmeye çabaladım. Boşuna uğraştığımı fark etmem çok zamanımı almadı. Birkaç saniye bekledikten sonra kurula doğru yürümeye devam ettim. Athos'tan farklı bir yerde olduğumu fark edebiliyordum. Hayallerden çok gerçeğe bağlı bir ortamdaydım. Kurula yürürken anlık sesler ve görüntüler belirmeye başladı. Her adımımda başka bir anımdan koparılmış bir kısmı görüyordum. İlk yeminim , Logan ile tanışmam , Jack ile eğitimlerim , Ava ve diğer bütün anılarım... Bütün güzel anılarımdan kare kare görüntüler görüyordum. Kurula ulaşıp basamaklardan çıkmaya başladığımda bir eksiklik olduğunu fark ediyordum. Hatırlamam gereken bir şeyler ya da birileri vardı ama aklımın ucuna bile gelmiyordu. Sanki hayatım en baştan bana izletiliyormuş da ben elim kolum bağlı oturuyordum. Tepkisiz ifadesiz bir şekilde olan bitenleri seyrediyordum. Kurul'dan içeri girdiğimde ortam değişti. Bir göl kenarındaydım. Kıyafetlerim aynıydı. Kalkan ve Amarande hala yanımdaydı. "Alison gitmek zorundayız ! Onu kurtaramazsın !" bakışlarımı Percy'e çevirdiğimde "Kimi ?" diye sordum. Paniklemiş gibi bir tavrı vardı. Parmaklarını gözlerimin önünde şıklatıp "Hey ! Hey hey şoka mı girdin ? Alison bana bak !" elleriyle yanaklarımdan tutup bakışlarımı bakışlarına odakladı. "Devam etmek zorundasın ! Jason böyle olmasını isterdi. Logan ve Noah'a söz verdim seni koruyacağıma. Dard'ın teklifini kabul ettin ve ben yanında olacağıma söz verdim. Dard ile gitmek zorundayız. Lütfen Alison devam etmek zorundayız." dediklerine en ufak bir anlam bile veremiyordum. "Neyden bahsediyorsun ? Jason'a ne oldu ?" kulaklarım çınlamaya başlamıştı. "Benimle gelmelisin Alison. Doğru olan bu." ellerimle onu ittiğimde sesi hırıltılara dönüştü. "Jason olmadan hiçbir yere gitmiyorum." görüntüsü bulanıklaşıyordu. Başım dönüyordu. "Perc... Percy..." sesim boğuklaşıp gözlerim kapandığında bilincim de yok oldu.
***
Riddle korkularımızla yüzleşebileceğimizi söylemişti. Galiba uzun zamandır kendime bile itiraf edemediğim en büyük korkum Dard'ın teklifini kabul etmek zorunda kalmamdı. Sonuçları beni paramparça edecekti. Evet belki Zaman Koruyucusu tüm kainatı kurtarabilirdi ama benim yok olmam demekti. Zaman Koruyucusu'nun kurtulması benim hapsolmam demekti. Şimdi herhangi birine anlatsam bencilce bir davranışta bulunmayıp Dard'ın teklifini kabul etmemi söylerdi. Söz konusu kendiniz olmayınca başkalarının hayatı hakkında karar vermek galiba çok kolay...
"Alison sakin ol... Alison... Buradayım." gözlerimi tekrar kapatıp açtığımda Jason bana bakıyordu. Masmavi gözlerini bana odaklamış tepki vermemi bekliyordu. "Geçiş için verilmesi gereken bir sınav galiba. Hepimiz farklı görüler içinden çıktık. İçeriye girdiğin kişileri yarı yolda bırakıp bırakmayacağınla alakalı. Korkup kaçmamakla alakalı görüler. Beni başka birisine tercih etmediğin için sevindim açıkcası." gülümseyerek ayağa kalkmama yardımcı oldu. "Kimi gördün Alison ? İçeri girerken ?" Dard tam karşımda kaşlarını kaldırmış bir şekilde bana bakıyordu. Sanki olan biteni benimle birlikte yaşamış gibi bir ifadesi vardı. Ukala tavrı boynunu parçalamam için bana yeterli sebep sağlıyordu. "Tahmin edebiliyor muyuz ? Bahse girebilir miyiz ?" yine aynı şeyi yapıyordu ama ben şuan beni kışkırtmasına izin vermeyecektim. "Kapat çeneni Dard." etrafı incelediğimde arena gibi bir yerde olduğumuzu fark ettim. Antik Yunan Devri'nden kalma arenalardan birinde olmalıydık. "Dördümüzün zihnini bir araya getirsek zaten meydana gelse gelse ancak dövüş arenası gelirdi. Harika fikir." Percy ellerini cebine sokmuş bir vaziyette gülüyordu. Bazen durup nasıl bu kadar umursamaz olduğuna dair kafa yorsam da bir yerden sonra pes edip bırakıyordum. Silkelenip toparlandığımda gerçekten bir arenada olduğumuzu fark ettim. "Ne işimiz var burada ?" diye fısıldadığımda diğerlerinin de aynı şeyi düşündüğünden emindim. "Ufak çaplı bir karşılaşma diyelim çocuklar. Savaştan önce rakiplerimi tanımak isterim." Elaina eskiden Kralların gösteriyi izlediği balkonda sırıtarak bize bakıyordu. "Bu kadın gerçekten tam bir sürtük." Percy'e kesinlikle katılıyordum. "Yaratılmış , Ruh çocuğu , kahraman ve Yarı-Tanrı bir Aris... Ihm... Çok ilgi çekici bir takımsınız. Bakalım arkadaşlarım da sizin hakkınızda aynı şeyi düşünecek mi ?" bir anda arenaya açılan tüm kapılar aralandı. Hırıltılar ve bağırışlar arasında varlığından bile haberim olmayan yaratıklar kapılara doluştu. "Bunlar Tartarus yaratıkları Jason... Ne anlama geldiğini..." Jason , Dard'ın sözünü kesip cümlesini tamamladı :"...biliyoruz. Kapılar tamamen açılmış. Bizden önce saldıracaklar. Riddle'ı uyarmalıyız. Tabi geç kalmamışsak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM 2
Fantasy3 yıl. Jason gideli tam 3 yıl oldu. Ares ve Eldoris'in öldürülmesinin üzerinden 3yıl geçti. Artık Jason'ın ismini kullanmıyorum. Kimse kullanmıyor. Sesini , kokusunu hatırlayamıyorum. Sadece bazen laciverte dönen gözlerini hatırlıyorum. Ve benden...