'...Persephone her yeryüzüne çıktığında Demeter baharı getirdi. Ne hüzünlü bir hikaye değil mi sevgilim ?..' demişti. Dediği tüm cümleler beynimde şimşek etkisi yaratıyordu. '...En sevdiğim efsane. Aşk ve hırs dolu. O aptal insanlar küçük beyinleriyle böyle şeyleri nasıl kurguluyorlar , sence de öyle değil mi?..' sanki yine o kabusta gibiydim. Ne Pan'ın beni sarsmasına tepki verebiliyordum ne de Jason'ın söylediklerini duyabiliyordum. Dudak hareketlerine anlık odaklandığımda bağırdığını anlayabiliyordum ama tepki veremiyordum. Sanki o odada değildim.
'...Efsaneler gerçek olmak için yazılır Alison. Bu hikayenin tek bir kısmını sevmiyorum. Tahmin edebilir misin ?..' istemiyorum diye bağırmak istedim ama sesim çıkmadı. Başım dönüyor , nefesim kesikleşiyordu. Sanki bir şey beni içten içe boğuyordu. Titrediğimi fark ettiğimde Jason sıkıca tutup kucakladı. Çok sıcaktı... Dudaklarımı aralayıp daha fazla nefes almaya çalışsam da tüm hücrelerim aynı acıyla karşı karşıyaydı. Jason beni salondaki koltuğa yatırdığında istemsiz bir şekilde başımı iki elimin arasına aldım. Titremem durmuyordu.
'...Bu kadar gerilmene gerek yok sevgilim. Altı üstü bir soru. İstersen hemen cevaplayayım. Hades , Persephone'yi bahar geldiğinde göremiyordu. Bu kısım benim canımı çok sıktı. Bu efsaneyi ne kadar bizimle özdeşleştirsem de bu kısmı bize uymuyor. Sen benim Persephone'msin ve ben seni elde ettiğimde asla benden alınmana izin vermeyeceğim...' artık dayanılmazdı. Gözlerimden akan yaşların yanaklarıma dokunduğunu hissedebiliyordum. Derin bir nefes almak için dudaklarımı tekrar araladığımda sadece "Su." diyebildim. Son gördüğüm Jason'ın kaskatı kesilmiş suratıydı.
***
Camdan odaya incecik bir tül gibi sızan ışığa odakladım gözlerimi bir süre. Henüz kalkmak gibi bir girişimde bulunmamıştım. Riddle'ın beni ilk tanıştığımızda şöminenin üstüne fırlattığı zamanki gibi sızlıyordu her tarafım. Kavgadan yeni çıkmış gibiydim. Hafif aralık camdan bahçede hararetli bir şekilde konuşan Pan'ı görebiliyordum. Bu açıdan karşısındaki kişiyi göremesem de büyük ihtimalle Jason'dı. Pan'ın neşeli halinden eser yoktu. Banka oturmuş omuzları öne eğik şekilde gayet ciddi konulardan bahseden bir havası vardı.
Dirseklerimden destek alarak ayaklarımı aşağı sarkıttım. Ayağa kalktığımda Pan beni fark edip koşarak yanıma geldi. "Hey , iyi misin ? Kalkmana gerek yok Alison." dediğinde Jason da peşinden içeri girmişti. Gözlerimi birkaç saniye kapatıp tekrar açtım. "Bir şeyim yok toparlarım." dedim. Bakışlarımı Jason'a çevirdiğimde ifadesinden ne hissettiğini anlamak mümkün değildi. Sanki ben uyurken bir şeyler değişmiş gibi bakıyordu. "Dışarı çıkabilir miyiz ? Hava alsam biraz." dedim. Pan başıyla onaylayıp "Tabiki. Jason sen destek ol bende mutfaktan içecek bir şeyler getireyim." diyerek yanımızdan ayrıldı. Jason temas etmese de her an düşebilirmişim gibi yanımdan ayrılmıyordu. Banka oturduğumuzda daha fazla dayanamayarak bu anlamsız tavrını sordum. "Neyin var veya ben uyurken neyi kaçırdım?" dediğimde tepkimi beklemediği apaçık ortadaydı. "Efendim ? Yok. Yok bir şey Alison dinlenmene bak yakında yola çıkarız." diyerek beni geçiştirdi. Birkaç dakika sessizce oturduktan sonra "Hava rüzgarlı. Battaniye tarzı bir şeyler getireyim." diyerek saçma bir bahane uydurup içeri girdi. Yanımda oturmaktan bile rahatsızdı. Olanlar benim suçummuş gibi davranıyordu. Sinirle bacaklarımı kendime çektim. Jason'ın çıkıp gitmesinin hemen ardından Pan bahçeye döndü. Elinde yine o garip içecek vardı ama şuan ona bile razıydım. "Jas... Hey Jason nerede ona seni bırakmamasını söylemiştim ?" dediğinde gözlerimi çevirerek "Pek dinlememiş galiba." dedim , Pan şaşkın şaşkın suratıma bakıyordu. "Alison çok korktu , yani sana bir şey ol..." diye konuşmaya başladığında sözünü keserek kafamı salladım. "Boşver Pan. Olup biten her şeyi görüyorum. Her zaman bir şeyleri düzeltmeye çalışan ben oluyorum ama nedense her şeyin sonunda da ben suçlu oluyorum. Bunu anlamasını beklemiyorum , beklememeliyim de zaten." dedim. Gerçekten kırgındım ve artık yorulmuştum. Olan biten her şeyden yorulmuştum. Sevdiklerimin her gün gözlerimin önünde ölüme koşarak gitmesinden , gelen tehlikeyi görüp elim kolum bağlı hiçbir şey yapamamaktan... "Bunca şeyin arasında yaptığı tek şey sıkıştığında beni yapayalnız bırakıp çekip gitmek ! Muhteşem Jason !" diye bağırdığımda Pan "Alison... Lütfen." diye fısıldadı. Sinirle ona döndüğümde Jason bahçe kapısında elinde biraz önce koltukta bıraktığım battaniyeyle bana bakıyordu. İfadesi buz gibiydi. Dediklerim... Hepsini duymuştu. Ayağa kalktığımda bakışlarını benden kaçırıp Pan'a doğru adım atmaya başladı. Kekelemeye başlayacağımı bilsem de dudaklarımı araladım. "Jas... Jason ben..." diye söze başladığımda Pan'a battaniyeyi uzatarak "Biraz dinlensem iyi olur." diyerek geri döndü.
***
Çaresizlik böyle bir şey galiba. "İsteyerek söylememiştim." diye fısıldadığımda Pan elini omzuma koyarak "Biliyorum , o da biliyor Ally." dedi. Kırgınlığı tüm yüzüne vurmuştu ki Jason duygularını belli etmemekte bir usta sayılırdı. "Ben , sadece beni suçladığını sandım. İsteyerek söylemedim." diyerek ellerimle yüzümü kapattım. Pan kıkırdayarak "Ne zaman büyüdün bu kadar ?" dedi. Uzanıp beni kendisine çektiğinde "Çocukken bile çok farklıydınız. Gördüğüm , tanıdığım hiçkimseye benzemiyordunuz. Neşeniz , masumluğunuz..." dedi. Ona sıkıca sarılıp ağlamaya başladığımda kendimi tutmak için daha fazla zorlamadım.
***
"Peki neden bana öyle davrandı ?" dedim. Yaklaşık beş dakikadır Pan sessizce oturmuş sadece beni izliyordu. Ellerini saçlarında gezdirip başını salladı. "Bilmiyorum. Sen çok kötü oldun Alison. Ben daha önce birçok bilinç yitirme gördüm ama seninki bir bilinç yitirme gibi değildi." dedi. Boş boş baktığımı fark etsem de şuan dediklerini bile mantığıma zor yerleştiriyordum. "Bir... Bir dakika ne dedin sen ? Bilinç yitirme değildi derken ?" diye kekeledim. Atladığım bir şey vardı. Pan kaşlarını kaldırıp "Jason bahsetmedi mi ? Alison bak sen çok kötü oldun ve seni yatırdığımızda sürekli kendi kendine bir şeyler tekrar edip başını salladın. Ağlamanı ve titremeni durduramadık. Jason en son sana dokunup zihnine girmeye çalıştığındaysa ona "Ben ona aidim. Ben sadece ona aidim." diye bağırdın.
Kulaklarımın arkasının yanmaya başladığını hissedebiliyordum. Ben hızla ayağa kalktığımda "Ben onu demedim. Ben ben öyle bir şey söylemedim. Pan ben sadece su istedim." dediğimde Pan korkuyla beni kendisine çevirdi. "Hey hey Ally sakinleş. Alison !" diye beni sarstığında bakışlarımı gözlerine odakladım. Derin bir nefes alıp dudaklarımı araladığımda Pan konuşmama fırsat vermedi :"Bilincini kaybetmedin Ally. Tam aksine bilincin fazlasıyla yerindeydi. Anlaşılan kontrol edilecek kadar yerinde.".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM 2
Fantasy3 yıl. Jason gideli tam 3 yıl oldu. Ares ve Eldoris'in öldürülmesinin üzerinden 3yıl geçti. Artık Jason'ın ismini kullanmıyorum. Kimse kullanmıyor. Sesini , kokusunu hatırlayamıyorum. Sadece bazen laciverte dönen gözlerini hatırlıyorum. Ve benden...