Acaba ?

6K 472 111
                                    

Bir olay yaşarsınız , bir yere gidersiniz herhangi bir kişiyle karşılaşırsınız , bir tavsiye veya uyarı alırsınız , bazı şeyler duyarsınız , sohbetler içinde bulunursunuz... Bazen tüm bu normal gelişmelerin içinde garip bir şekilde dikkatinizi çeken bir kelime bir ayrıntı olur ve siz bunu isteseniz de kafanızdan atamazsınız. Unutmak istedikçe kendinize daha çok hatırlatırsınız. İlk başta hiç etkilenmediğinizi düşünür umursamaz tavırlar takınırsınız. Ardından bir "Acaba ?" gelir. "Acaba kötü mü hissediyorum , acaba öyle mi demek istedi ? Acaba unutmadım mı ? Acaba gerginliğimin sebebi o ortamda bulunmam mı ?" gibisinden soruları kendinize sormaya başlarsınız. Sonrasında bu kötü his ve sizi rahatsız eden gerginlik korkmanıza sebep olur. Düşünceniz sizi rahatsız etmeye başlar ve rahatsız olduğunuz için korkmaya başlarsınız. Üzülmekten korkarsınız. Sonuçta olabilecekler sizi üzer diye korkarsınız. Genel olarak stresli olan kişiler iki tipe ayrılır. Birincisi stresli olmadığını söyleyenler ama her daim içinde o duyguyu barındıranlar , ikincisi stresli olduğunu bilip stresini yok etmek için üst düzey çabalar gösterip stresini arttıran kişiler.
Şuan o kadar çok duyguyu bir arada bulunduruyorum ki herhangi birini azaltabilecek kadar kafamı toplamam imkansız. Saatlerdir olan biteni kafamdan atmaya çalıştıkça her ayrıntıyı daha iyi hatırlamaya başladım. Stresimi azaltmak için başka konulara odaklanmaya çalışsam da kendimi daha kötü bir durumda buldum. "Ally ! Hey ? Kime diyorum ?" diye bağırdığında kafamı cama yaslamış bir şekilde etrafı izliyordum. Normal insanları... Monoton yaşamdan şikayet eden insanları... Kıymetini bilmediğim sakin günlerimi özlüyordum. Herkes her zaman bir şeylerden şikayet eder. Her şeyi tam olan insan hiç yoktur. Yeni istekler sürekli yeni beklentiler... Eskiden bazı şeyleri o kadar çok isterdim ki onu elde ettiğimde mutlu olacağımı sanardım ve sadece o hedefe odaklanırdım. Şimdi fark ediyorum ki eğer o an mutlu değilsen , çevrendekilerin kıymetini bilmiyorsan , elindekilerle yüzünde bir mutluluk oluşturamıyorsan o beklediğin gülümse sana hiç uğramayacak demektir. Şimdi ise elimdeki her şey bir bir alınırken mutlu olmak için çaba gösteriyordum. Kaybettiğinde değerlenirmiş her şey.
"Efendim ? Dalmışım özür dilerim." diye fısıldadım. Başımı ondan yana çevirmemeye dikkat ederek konuşmak istemediğimi belli etmeye çabalamıştım ama Tanrıça Minevra'nın yanında olanlar konuşmaya kapalı bir konu değildi. Jason çok rahat olan biteni zihnimden izlemişti. İstediğim kadar erteleyeyim bana sorular sorup unutmam , kafamdan silip atmam için bir ton söz söyleyecekti. Şimdiye kadar gittiğimiz her yerden elimizde net sonuçlarla dönmüştük. Evet Minevra savaşta tarafını çoktan seçmişti ve bizimle savaşacaktı ama sorun tam olarak bu değildi. Minevra'nın zihnimi izlediği sırada Dard'ın bana gösterdikleri... Jason'ı dinleyip olmamış gibi yapmaya çalışmak kolayıma gelirdi belki. Belki de doğru olan buydu ama yapamıyordum. Ne kadar çabalarsam çabalayayım , ne kadar zihnimden atıp başka konular düşünmeye çalırsam çalışayım tek yaptığım aynı yerde bir tur dönüp o noktaya tekrar gelmek oluyordu. Dard'ın teklif ettiği şeylere. "Acaba ?" evresini çoktan aşmıştım. Üzülmekten korkuyordum. Tekrar tekrar kayıp vermekten. Ruh elementini yönetirken kendi ruhumun bu kadar parça parça olması ve her seferinde , bir şeyleri daha iyiye çevirmeye çalıştığım her seferinde daha da kötüye gitmesi... Her zaman kötülerin kazanması ve bana geriye kocaman bir hiç kalması... "Zaman Koruyucusu'nu Acheron'dan çıkarmak istiyorsan benimle gelmek zorundasın. Benimle Acheron'a gelmek zorundasın. Kan yemini etmek zorundasın. Benimle olmayı kabul etmek zorundasın , yoksa Ariçem'i kaybetmeyi göze alacaksın. Kehanetin ilk kısmını hatırla Ally :
Karanlığa teslim olunduğunda
Ruhun kanı akıtılıp suya karıştırıldığında
Uyuyan uykusundan uyandığında..." demişti Dard. Dedikleri ve kehanet kafamda tek tek oturuyordu. Karanlığa teslim olmam yani Dard ile beraber olmam demekti. Ruh'un kanı Acheron'a akmalıydı. Kan yemini sırasında bu kısım gerçekleşecekti. Ve son kısım uyuyanın uykusundan uyanması Zaman Koruyucusu'nun kurtuluşuna işaretti. Dediği her şey birebir kafamda mantık çerçevesine giriyordu. Zaman Koruyucusu'nu kurtarmak için bir şansım vardı. İyi tarafı kurtarmak için bir şansım vardı. Tüm Ariçem tarihinin öncesinde ve sonrasında da yaşamaya devam edecek gücün asıl kaynağını savaşta iyilerin kazanması için kurtarabilirdim. Benim hayatıma karşılık onun hayatı. Efendi'nin hayatı... Logan, Riddle, Pan,Theron,Dios tüm arkadaşlarım ve Jason'dan vazgeçmek karşılığında... Dard damgayı kırıp onunla olmamı isteyecekti ve bu aramızda ne yaşanırsa yaşansın Jason'ın asla izin vereceği bir şey değildi. Bunun açıklamasını yapamazdım. Bunun herhangi bir nedenini Jason'a sunamazdım bile. Vereceği tepkinin düşüncesi bu derece korkuturken beni karşılıklı bu konuyu konuşmak benim için işkence demekti.
***
Pan'ın dinlenmem için hazırlattığı oda ikinci kattaydı ve devamlı oturduğumuz bahçeye bakıyordu. Herkes uykusunda mışıl mışıl uyurken Jason ve Pan aşağıda olanları konuşuyordu. Fısıltıları bahçeden odama kadar geliyordu. Arada bir yükselen Pan'ın sesi dışında etrafta çıt çıkmıyordu. Bacaklarımı kendime çekip pencere kenarına sanki okuma köşesi gibi yapılmış çeşitli yastıklarla donatılmış çıkıntıya oturdum. Buradan net bir şekilde ikisini görebiliyordum. Pan heyecanlı heyecanlı elini kolunu sallayarak konuşurken Jason hafif öne eğilmiş dirseklerini dizlerine koymuş sakin bir şekilde kısa kısa konuşup ara sıra başını sallıyordu. Şuan bile ona bakarken içimdeki kızgınlığın hala bitmediğini görebiliyordum. Hissediyordum. Ama ağır basan taraf ona olan sevgim oluyordu. Bu hep böyle olmuştu. Belki de yıllarca kendime itiraf etmeden onu bekleme nedenim de buydu. Beni istemediğini, başkası olduğunu, ona yetecek kadar iyi olmadığımı her şeyi düşünmüştüm. Kehanetler nedeniyle sadece beni korumak için gitmesi dışında. Belki bunun iyi bir karar olduğunu düşünmüştü. Ama yapayalnız kalmıştım. Düşüncelerimin ağırlığı yıllarca beni tüketmişti. Sanki beynim devamlı uyuşmuş gibiydi. Şimdi yine aynısı oluyordu. Pan içeri girmek için hızlıca ayağa kalkıp arkasını döndüğünde Jason anında bakışlarını bana çevirdi. Onları izlerken yakalandığım için biraz utansam da kıpırdamadım. Hafifçe gülümsediğinde içimi yine o tanıdık duygu kapladı. Tüm yüklerimi sanki görünmez bir el yardımıyla kaldırdı. Tüm düşüncelerimi , geçmişimi , acılarımı sildi attı. Sıcacık bir duygu... Düşüncelerimin saçma olduğunu ve bu teklifin amacının sadece bizi zayıflatmak olduğunu düşünüyordu. Dard'ın derdinin sadece beni hapsetmek olduğunu düşünüyordu. Haksız olduğu söylenemezdi. Dard'ın teklifi onunla ömür boyu kayıp bir krallıkta hatta su altında bir krallıkta hayat geçirmemdi. Kehanetle uymadığını ve Dard'ın yalan söylediğini düşünüyordu. Tek sorun ise benim öyle düşünmememdi. Dard'a inanıyordum. En azından bu konuda. Ve eğer sona geldiğimizde tek kurtuluşumuz bu yol olacaksa teklifi kabul etmeyi seçecektim. Sonucu ne olursa olsun.

ARİÇEM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin