Ölüm Perisi

5.2K 462 112
                                    

Candance bana Ava'yı hatırlatıyordu. Ava'nın aksine ufak tefek sayılmazdı boyu benimle aynıydı ve kızıl saçları çok hoştu. Güneş'in kızı olduğunu anlamak için pek kanıta ihtiyaç yoktu aslında. Saçları , yürüyüşü , aşırı dikkat çeken kıyafetleri... Sevimli ve konuşkan olması da neredeyse bir hafta içinde herkes tarafından sevilmesine neden olmuştu. Zamanın çoğunu Andela ve benimle geçiriyordu. Kıyafetler konusunda çok fazla ortak noktaları vardı.
Canace ise tam aksine soğuk ve mesafeliydi. Bir soru sorulmadan konuşmamayı tercih ediyordu. Eğitimde ise harikalar yaratıyordu. Riddle ile aynı elemente hükmetmelerine rağmen Riddle şaşkınlıkla Canace'ı izliyordu. Kılıcında ve vücudunda tuhaf semboller çiziliydi. Aynılarını Candance'de taşıyordu. Sorduğumuzda ikisi de aynı cevabı vermişti : "Doğuştan var.". Aslında birbirlerini tanımamaları nedense bana garip geliyordu. Canace sadece onunla konuşuyordu. Sanki biz yokmuşuz gibi davranması da daha bir tuhaftı. "Karakteri böyledir." Logan'ın tespiti bu yöndeydi. Üstüne kafa yormamak en akıllıcası olurdu belki de. Ortak salona girdiğimde Andela ve Candance'nin kıkırdayarak bana baktıklarını fark ettim. "Aklınızdan geçen ne sizin ?" Andela hızla yanıma gelerek "Noah'un doğum günü yarın. Ve tahmin et biz ne planlıyoruz." gözlerimi devirmeme ramak kalmıştı ki Jason tam arkamda belirip "Parti. Harika kızlar. Alison'ı ödünç alabilir miyim ? Teşekkürler." ona minnetimi bakışlarımla belli etmeyi tercih etmiştim. "Alison sanırım bir sorunumuz daha var. Görmen gereken bir şey." kaşlarımı çatıp anlamadığımı belli etmeye çalıştım. Eğleniyor gibi bir hali vardı. Kapıyı açıp bahçeye çıktığımızda Pan çaresizce bağırıyordu. "Hey durur musun artık ? Sana diyorum bana bakar mısın ? Hayır hayır onları yiyemezsin ? Noah tutar mısın şu zinciri ?" koşarak yanına gittiğimde Ladon hiç kimseyi umursamadan eğitim alanının ortasında geziyordu. Devasa bir ejderha olması dışında bence bir sorun oluşturmuyordu. İstemsizce kahkahalar atıyordum. Jason'ın da benden bir farkı yoktu. "Ladon hey !" diye bağırdığımda bana dönüp hızla üstümüze gelmeye başladı. Başını eğip Jason ile bana kendisini sevdirirken Pan terden sırılsıklam bir şekilde yanımıza geldi. "Gerçekten mi çocuklar ? Şimdi mi gelebildiniz ?" yanımızdan geçip giderken Noah ve Logan da onun haline gülüyordu.
***
Günlerimiz sadece eğitimle geçiyordu. Aristo'nun uyarısının ardından hepimiz daha rahatsız bir şekilde hayatımıza devam etsek de şuan için değişen pek bir şey yoktu. Andela ve Candance'nin tüm şatoyu süslemesi dışında tabi. Dışarıdan kılıç sesleri gelirken içeride ortak salonun renkli kurdeleler , tüller ve çiçeklerle süslü olması garipti. Sırt çantamı ve Amarande'yi alıp odadan çıkacakken Noah kapıyı suratıma çarptı. "Ah ! Dikkat etsene Noah !" "Özür dilerim Ally. Gelmen lazım. Çember eğitimine başlamamızı söylüyor Riddle. Yani en azından herkes yerini aldı." Amarande'yi işaret ederek "Sanırım ona ihtiyacın olmayacak. Hadi Ruh'un kızı görelim marifetlerinizi." tüm dişlerini göstererek bileğimden tutup beni sürüklemeye başladı. Salonu geçip hızla dışarı çıktığımızda tüm Arisler hızla bize çevirdi bakışlarını. Noah , Ariçem tarihinin ilk meleziydi. İki elementi bir arada kullanan ilk Aris'ti. Jason ve Logan , Riddle'ın tam yanında bizi bekliyordu. Onlara doğru adım attıkça diğer Arisler geri çekiliyordu. Alanın tam ortasına vardığımızda "Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz." diyerek Riddle yanımızdan ayrıldı. Herkesin bizi bu şekilde izlemesinin çok sinir bozucu olduğunu fark ettim. Candance ve Andela da dışarı çıkmıştı. Canace ve Candance'yi en son salonda birlikte konuşurken görmüştüm. İçeri girdiğimde ise bir anda sessizliğe bürünmüşlerdi. Şimdi ise Canace'ın bana bakarak konuştuğunu görebiliyordum. Bakışlarımı kaçırıp Jason'a çevirdim. "Başlayalım." dediğimde Jason gerileyip sağ tarafımda durdu. Logan ise onun yan tarafına geçtiğinde Noah da Jason'ın karşısına yerleşti. Eskiden Ava'nın olduğu yerin boş kalması hepimizin dikkatini çekiyordu. Riddle'a baktığımda başıyla onaylayıp başlamamızı işaret etti. Arislerden gelen fısıltıları duyabiliyordum. Gözlerimi kapatıp nefesimi serbest bıraktım. İyi bir anımı düşünmeye çalıştım. Güçlü bir anımı... Ellerimi Jason ve Noah'a uzattığımda çember benden itibaren bulunduğumuz alanda çizilmeye başladı. Işıklar saçarak toprağın içinde ilerliyordu. Herkesin geri çekildiğini görebilsem de bu etkilendikleri için değildi korkuyla bana bakıyorlardı. Bakışlarımı Noah ve Jason'a tekrar çevirdiğimde ikisinin de aynı şekilde kaskatı kesilmiş bir ifadeyle bana baktıklarını fark ettim. "Bırak Alison ! Alison çemberi bırak !" Dard'ın bağırdığını duyabiliyordum. Yağmur başlamıştı ve hava daha da kötüye gidiyordu. Çember Noah'u geçip Ava'nın olduğu yere geldiğindeyse hiç hesapta olmayan bir şey gerçekleşmeye başladı. Noah'un çığlıklar atarak yere çöktüğünü görebiliyordum. Çemberi bırakmaya çalışsam da yerimden bile kıpırdayamıyordum. "Alison ! Alison geri çek elementi geri çek !" Jason'ın bana seslendiğini duysam da elemente hiçbir şekilde hükmedemiyordum. Noah'un bedeninden çıkan dumanı görebiliyordum. Başta herhangi bir şekli yoktu sadece Noah'un çığlıklarını duyuyordum. Gözlerimin önünde kıvranmasını... Duman şekil değiştirip Ava'nın yerine geçtiğinde ise ruhuna bakıyordum. Ava'nın ruhuna... Tıpkı Noah'u ölü sandığımız sırada gördüğüm hali gibi soluk teni , boş ve ifadesiz gözleri... "Ava..." diye fısıldadığımda yavaşça kafasını kaldırdı. Bakışları , gözleri... Gözbebeklerinin olması gereken yerde kocaman bir karanlık vardı. "Banshee ! Efendiyi kızdırdı ! Sen Yaratılmış ! Ölüm sadece ölüm ! Ay tamamlanıp kehanet gerçekleştiğinde ellerinde kan olacak ! Ölüm perileri lanet ile doğarlar ve senin lanetin kehanetlerin ! En karanlık kehanet sen yaratıldığında söylendi ! Kapılar açılıyor savaş geliyor Yaratılmış kolla kendini !" savrulup şato girişindeki kirişe çarptım. Sırtımdaki sızıyla yerden kalkmaya çalışırken çemberin ortasında açılan kapıyı fark ettim. Yer deprem oluyormuş gibi sallanıyordu. Biraz önce çemberin olduğu yerde şimdi açılan bir kapı vardı. Her yer ışıkla kaplandığında başımı diğer tarafa çevirdim. Sarsıntının geçmesinin ardından çevreme baktığımda ilk kez ortak alan bu kadar kalabalık ve bu kadar sessizdi. Herkes tek bir noktaya bakıyordu. Ellerimden destek alıp ayağa kalktığımda alanın ortasına doğru yürümeye başladım. Çimende simsiyah bir şerit şeklinde çemberin izi vardı. Tam ortasında ise... Tam ortasında korku dolu gözleriyle etrafına bakan bir kız yatıyordu. Ayak bileklerinde kurumuş kan lekeleri vardı. Üstüne çuval benzeri eski püskü bir kıyafet giymişti. Saçları ve suratı kir içindeydi. Çok hızlı nefes alıp veriyordu. Bakışlarını bana çevirdiğinde yutkunarak "Alison Grace. Yardım et." diye fısıldadı.

ARİÇEM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin