Korku kimi zaman ayaklarımıza kanat takar, kimi zaman da ayakIarımızı yere çiviIer.
Montaigne
Korkular benliğimizde barındırmak istemediğimiz ama asla kendimizden koparıp atamadığımız hislerdir. Bizimle beraber her yerdedirler. Belki de onlardan kaçmak veya kurtulmaya çalışmak gereksizdir. Onlarla yaşamayı öğrenmek daha mantıklı bir seçenek olabilir.
Dard'ın tedavisi devam ederken olabildiğince ortak salondan uzak durdum. Dionysos'un bütün hastalıkları iyileştiren bir kadehi -kantharos- olduğunu efsanelerden biliyordum. O kadehten içki içen kişinin korkuyu unuttuğu , cesaretlendiği söylenirdi. Arisler bundan dolayı şarap tanrısını diğer tanrılardan daha çok sevmişlerdi.
Logan ile dış kapının önünde beklerken Jason'ın olabildiğince geç gelmesini umut ediyordum. Baş düşmanımız sayılacak kişinin hayatını kurtarmak için çaba harcamak... Böyle söylendiğinde kulağa daha saçma geliyordu. Dios , içeride Dard'ın yanında kalmıştı. Olan biteni kafamda kurgulamaya devam etsem de herhangi bir mantık çerçevesine oturtamıyordum. Düşünmekten başımın ağrıdığını hissedebiliyordum. "Logan herhangi bir açıklaman var mı ?" diye sorduğumda sanki sorgulamamdan rahatsız olmuş gibiydi. Bakışlarını çevirip "Dios'un açıklaması daha doğru olur." diye fısıldadı. Birkaç saniye hareketlerini dikkatle incelediğimde bir şey sakladığını anlayabilmiştim. Suçluymuş gibi başını öne eğmişti. "Ben...Ben biraz hava alsam iyi olacak." diyip hızla dış kapıya yürüdü. O şekilde kalakaldım. İçeride Dard'ın hayatını kurtarırken dışarıda Jason'ın gelmesinden korkuyordum. Logan ise... Uzun bir süre görüşmememize rağmen hiçbir açıklama yapmadan benden bir şeyler saklıyordu. Sanki beynimi birisi uyuşturmuştu. Ne bir fikir yürütebiliyordum ne de aklıma herhangi bir çıkar yol geliyordu. Hayatta kendinizi yalnız hissettiğiniz ve herhangi bir çıkar yol bulamadığınız zamanlar mutlaka olmuştur. Hangi kapıya yönelseniz kapalıdır. Zorlasanız veya kırmaya çalışsanız da sadece kendi canınızı yakarsınız. Şu an tam da öyle bir durumdaydım. Dios ağzını açmıyor , Logan sorularımdan bile kaçıyordu. Duvarlar üstüme üstüme geliyor gibi hissediyordum. Korkularımdan birini yaşatmak için çabalıyordum. Eğer Jason'ın teklifi kabul edeceğimden haberi olursa... Destek almak için bir elimi duvara koyup yavaşça dizlerimin üstüne çöktüm. Kulaklarımın çınladığını , vücudumun kasılmaktan titrediğini hissedebiliyordum. Midemin bulanmasını geçirmek için başımı da duvara yasladığım anda kapı ardına kadar açıldı. Dionysos'un yüzünü görüyordum ama görüşüm gittikçe bulanıklaşıyordu. Beni kucakladığını hatırlıyorum sonrasında gözümü üst katta bir odada açtım. Dios tam baş ucumda beni bekliyordu. "Daha iyi misin Alison?" diye fısıldadı. İlk karşılaşmamızın üstüne daha sakin ve kendinden emin bir tavırdaydı. Kollarımdan destek alarak ayaklarımı aşağıya sarkıtıp ona döndüm. "Dios olan biten..." diye söze başladığımda Dionysos kapıyı kırar gibi çarparak içeri girdi. "Alison aşağıya gelseniz iyi olabilir." dedi. Ardından gerçekleşen olayları takip etmekte zorlanmıştım. Ne olduğunu adım gibi biliyordum. Anında ayağa kalkıp yalınayak merdivenleri indim. Koridorları hızla geçip ortak salona girdiğimde Dard köşedeki şarap dolabınının kırık parçalarının üstünde yatıyordu. Logan durması için bir şeyler anlatırken Jason'ın pek onu dinlediğini göremiyordum. Dard'a doğru yürümeye başladığımda Jason beni fark etti. "Alison ! Kime diyorum Alison ! Geri çekil !" diye bağırdığında Dios da ortak salona girmişti. Jason'a yönelip konuşmaya başladığında Jason bana doğru geliyordu. Dard bir şeyler mırıldanırken alnındaki yara artık daha kötü kanıyordu. Logan , Dard'a doğru eğilmiş alnındaki kanamayı durdurmaya çalışıyordu. Dard neredeyse nefes almakta bile zorlanıyordu. Tam o sırada hiç beklemediğim bir şekilde Logan sinirle ayağa kalkıp "Yeter artık kesin şunu ! Hayatımı kurtardı ! Dard benim hayatımı kurtardı !" diye bağırdı. Olduğum yerde kalakaldım. Jason'ın bakışlarını sorgular gibi Dios'a çevirdiğini fark etmiştim. Dios Jason'ı bırakarak "Doğru söylüyor evlat." diyip bana döndü. Logan tekrar Dard'a dönerek ayağa kalkmasına yardım etmeye başladı. Dionysos bir kutuyla ortak salona geri döndüğünde Dard'ın kanaması iyice artmıştı. Bakışlarımı tekrar Jason'a çevirdim. Olduğu yerde sanki olayları aklındaki parçalarla birbirine oturtmaya çalışıyordu. Aynı durumdaydık. İkimiz dışında şu odadaki herkes Dard'ı korumakla meşguldü. Jason yavaş adımlarla bana doğru gelip "İyi misin ?" diye fısıldadı. Başımla onayladığımda neler olup bittiğini anlamadığımı o da fark etmişti. Dios "Siz ikiniz benimle bahçede buluşun." diyerek kapıdan çıktı. Son bir kez bakışlarımı Dard'a çevirdiğimde tam da korktuğum gibi bana bakıyordu.
***
Birçok hayat alan birisinin hayat kurtarmış olması pek inandırıcı gelmese de gerçekti. Yani Dios'un anlattıklarına bakılırsa gerçekti ki Dios'a güvenim sonsuzdu. En büyük korkularımdan biri belki de en büyük "korkumu" engellemişti. Dard sevdiğim birisinin , kardeşimin hayatını kurtarmıştı. Savaş hazırlıkları sırasında Riddle ve diğerleri... Tahmin ettiğimizden daha çok zorlanmışlardı anlaşılan. Biz gittikten birkaç gün sonra Logan , Walter'ın eline geçmişti. Ve onu oradan çıkaran kişi ise Dard olmuştu. Dios'un Logan'ı kurtarmasına yardım etmişti. Buraya kadar Dios'a yardım etmiş hatta Dios'un anlattıklarına göre Walter ile birebir savaşmıştı. Jason'ın Pan aracılığı ile ulaştırdığı mesajlarla da burada olduğumuzu önceden biliyorlardı ve geri dönmek yerine buraya kaçmayı tercih etmişlerdi. İkimiz birlikte "Ciddi misiniz?" der gibi Dios'un yüzüne bakıyorduk. En yakın arkadaşımı öldüren çocuğun hayatını kurtarıyorduk. "Dios emin misin ? İçeride Noah'u öldüren çocuğun hayatını kurtarıyorsun ?" diye bağırdığımda Dios sinirle bakışlarını bana çevirdi. "Aynı zaman da erkek kardeşinin hayatını kurtaran çocuktan bahsediyoruz Alison. Walter ile gözlerimin önünde savaştı. Tarafının asla onlar olmadığını ama buna mecbur kaldığını anlattı. Haftalardır birlikteyiz ve o olmasaydı ikimizde ölüydük bilmem anlatabiliyor muyum ?" diye bağırdı. Yutkunarak bakışlarımı üzüm bağlarına çevirdim. Olan biteni anlatamıyordum. Dilimin ucuna gelse de Dard'ın teklifini kabul edebileceğimi anlatamıyordum. Jason'ın Minevra'nın yanında olanları düşündüğünden emindim ama bununla ilgili fikirlerimi teklifi kabul edebileceğimi ona da söylememiştim. Mecbur kalırsam başka seçeneğim yoktu. En büyük korkum onunla yüzleşmekti. Evet bu mutlaka bir gün gerçekleşecekti ama şu an doğru an değildi. Erkendi. En büyük korkum artık müttefiğimizdi. Ondan kaçmayı düşünürken onunla yaşamak zorunda kalacaktım. "Çocuklar , sayıca daha az kişiyiz. Her savaşçıya her Tanrı'ya ihtiyacımız var. Dard ile birlikte büyüdünüz. Sadece ona bir şans vermenizi istiyorum. Bu bizim için bir avantaj olabilir. Elaina asla ona zarar vermez." dediğinde Jason sakince "Tamam." diye fısıldadı. Tüm ifadesi gerilmişti. Kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde Dios'u dinliyordu. Dios bir elini omzuma atıp gözleriyle onay almak ister gibi baktı. Jason'ın verdiği cevabın şokuyla sadece başımla onayladım. "Sabah daha net konuşuruz." diyip arkasını döndü. Bizden uzaklaşırken hala olan bitenlerin mantıksızlığı içinde arkasından bakıyordum. Bakışlarımı Jason'a çevirdiğimde asla ikna olmadığını fark ettim. Jason ve Dard ikisi aynı tarafta savaşırsa olabilecek tek bir şey vardı : İç savaş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM 2
Fantasy3 yıl. Jason gideli tam 3 yıl oldu. Ares ve Eldoris'in öldürülmesinin üzerinden 3yıl geçti. Artık Jason'ın ismini kullanmıyorum. Kimse kullanmıyor. Sesini , kokusunu hatırlayamıyorum. Sadece bazen laciverte dönen gözlerini hatırlıyorum. Ve benden...