"Aşk sınır tanımaz bazen sevgilim. Sana bir masal daha anlatayım. Hero ile Leandros'un aşkını. Bir Aphrodite bayramında aşık olurlar birbirlerine. Araya giren deniz bile ayıramaz onları, her gece Hero'nun yaktığı ateşe doğru yüzer tüm yaz boyu Leandros. Azgınlaşan dalgalara ve hırçınlaşan denize rağmen kışında sürmektedir bu gidiş geliş fakat bir gece kuvvetli bir rüzgar belki de bir Tanrı söndürüverir ateşi. Yenik düşer dalgalara Leandros. Sabah sevgilisinin cansız bedenini gören Hero bırakır verir uçurumdan aşağı kendisini düşünmeden. Denizle çevrili bir kaya parçasına mezar kazılır ve birlikte gömülür bu iki aşık. Dalgalar mezarı silip süpürse de aşkları ölümsüz kalır bu iki aşığın." diye bitirdi. Hareket bile edemeden sadece onu izliyordum. Ellerim ve bacaklarım sıkıca bağlanmıştı. Ahşap bir yatakta yan şekilde yatmış Dard'ın anlattığı hikayeyi dinliyordum. Parmaklarını saçlarımda gezdirirken gülümsüyordu. "Güzeller güzeli Alison..." diye fısıldadı. Bakışları donuk ve korkutucuydu. "Bizim sonumuzun da böyle olmasını istemezsin değil mi Alison ? Ölüme birlikte gitmek ister misin sevgilim ?" dediğinde kendimi tutamayıp cevap verdim. "Ben seni istemiyorum Dard. Bizim anlattığın bu hikayeyle uzaktan yakından alakamız yok." dediğimde bir anda kaskatı kesildi. Birkaç saniye öyle bekledikten sonra elini yanağıma götürüp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Bir anda parmaklarıyla çenemi sıktığında biraz önceki halinden eser yoktu. Gözlerinden öfke akıyordu. "Emin ol istemek zorunda kalıcaksın ! Seçim senin. Kararında ısrarcı olursan Jason'ın Tartarus'u boylamasını zevkle birlikte izleriz." diye bağırdı. Parmaklarını gevşetip bakışlarını benden çevirdi. Ayağa kalkıp kapıya doğru gitti. Tam çıkarken tekrar bana dönüp "Umarım yeterince açıklayıcı olmuşumdur Alison. Görüşmek üzere sevgilim." dedi.
***
"Günaydın." diye fısıldadı. Gözlerimi tavandan yan tarafa çevirdiğimde Jason koltukta oturmuş bakışlarını bana odaklamıştı. Gözlerinden uyku akıyordu. Onu bu halde görmek beni daha da suçlu hissettirmişti. Dirseklerimden destek alarak sırtımı yatağın başlığına yasladım. "Jason ben..." dediğimde utancımı gizleyemiyordum. Ellerimi birleştirip parmaklarımı incelemeye başladım. "Özür dilerim ben... Bilmiyordum dediklerimi. Sadece... Su..." dediğimde "Biliyorum Alison." diye fısıldadı. "Yaklaşık 10 saattir uyuyorsun ve son 7 saatinde bilincin tamamen onun elindeydi." dedi. Tükürür gibi söylemişti. Sinirle yumruklarını sıktığının farkında bile değildi. Bakışlarını benden kaçırıp geriye yaslandı. Gözlerini kapattığında ellerini başının iki yanına götürüp derin bir nefes aldı. "Kolye boynumda , yani bunu nasıl yapıyor ?" diye sorduğumda dudaklarını aralayıp "Bilmiyorum." dedi. Bu kadar. Sadece bu. Normalde her zaman bir planı , çözümü olurdu. Şimdi karşımda olacakları bekliyordu. Bende çaresizce oturmuş onu izliyordum. Belki de normal koşullarda olsak asla yapmayacağım bir şeyi yaparak bacaklarımı aşağıya sarkıttım. Ayaklarım yavaşça soğuk zemine değdiğinde Jason gözlerini açtı. Göz teması kurmamaya dikkat ederek ona doğru adım attım. Jason sırtını dikleştirip merakla beni izlemeye başlamıştı. "Ne... Ne yapıyorsun Alis..." dedi. Elimi ona doğru uzattım. "Sadece uyumak istiyorum. Onu görmeden uyumak istiyorum." dediğimde sesim titriyordu. Gözlerimin dolduğunu hissederek zemine odakladım. Jason ayağa kalkıp parmaklarımı parmaklarının arasına alarak elimi tuttu. Bakışlarımı ona çevirmeden birleşen ellerimize baktım. Nefesini saçlarımda hissedebiliyordum. "Ally..." diye fısıldadığında tüm vücudumu , her hücremi aynı duygu sarmıştı. Geri adım atarak yatağa oturdum. Bacaklarımı yukarı çekip yatağın diğer köşesine geçtiğimde Jason hareketlerimi izliyordu. Arkasını dönüp ceketini çıkarttığında sarı saçlarının devamındaki omuzları ortaya çıktı. Biraz önce oturduğu koltuğa ceketini atıp sakince yatağa döndü. Başımı yastığa koyup bacaklarımı kendime çektim. Ondan tarafa döndüğümde nefesim tamamen kontrolüm dışına çıkmıştı. Yanıma uzandığında üstümü omuzlarıma kadar örttü. Avuçlarımı birbirine çevirip dudaklarımın önünde birleştirdim. Bakışlarımı ondan çevirmeyerek hareketlerinin her saniyesini izliyordum. Başını yastığa koyduğunda masmavi gözlerini gözlerime dikti. Bir nefes mesafesindeydik. Elini birleştirdiğim ellerimin üstüne getirdi. Avuç içi sıcacıktı. Gülümsemeye başladığımda tebessüm ederek karşılık verdi. Hafifçe başını kaldırıp eliyle ellerimi aşağıya çekti. Açığa çıkan dudaklarıma gözlerini çevirdiğinde kıpkırmızı olduğumdan emindim. Nefesimi düzenlemem imkansızdı ve bu halim Jason'ın hoşuna gidiyordu. Yavaşça eğilerek elini çeneme götürdü. "İzin verir misin?" dedi. Ne ona cevap verebilecek ne de itiraz edecek durumdaydım. Bakışlarımı bakışlarından ayırmadan öylece kaldım. Gülümsemesi yavaşça kayboldu. Yerini sadece sakinlik ve gözlerindeki mavilik aldı. Usulca eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdığında gözlerimi kapatıp kendimi ona bıraktım. Birkaç saniye sanki yıllar gibi geçmişti. Nefesimi tuttuğumu benden uzaklaştığında fark ettim. Gözleri kapalıydı. Gülümseyerek gözlerini araladığında nefesimi verdim. Tekrar yaklaşıp üst dudağıma küçük bir öpücük daha bıraktı. Ardından uzaklaşıp gözlerini yeniden gözlerime çevirdiğinde "Sen hep bana aittin. Her zaman da öyle kalıcaksın Alison." diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM 2
Fantasy3 yıl. Jason gideli tam 3 yıl oldu. Ares ve Eldoris'in öldürülmesinin üzerinden 3yıl geçti. Artık Jason'ın ismini kullanmıyorum. Kimse kullanmıyor. Sesini , kokusunu hatırlayamıyorum. Sadece bazen laciverte dönen gözlerini hatırlıyorum. Ve benden...