Uyuşturulmuş

6.6K 637 94
                                    

Jason'ın elimi bırakıp çevremizde ateşten bir çember oluşturması yaklaşık birkaç saniye sürmüştü. "Koş Alison !" diye bağırdığında irkilerek arabaya yöneldim. Son sürat adım atsak da Nike ve savaşçıları hemen yanımızdaydı. Attıkları okların hepsi Jason'ın çemberine isabet ettiği anda kül oluyordu. Arabaya on metre kala Jason yavaşlamaya başladı. Ellerini iki yana açarak çemberi duvar misali arkamıza geçirdi. Neredeyse bir orduya karşı aramızdaki tek şey o duvardı. Jason demeden sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdım. Jason o anda duvarı parçalara ayırarak üstlerine savurdu. Koşarak arabaya bindiğinde kendimden beklemediğim bir hızla arabaya 180 derece döndürdüm. Gaza bastığımda orman yolunda gözden kaybolduk.
***
Yaşadığımız felaketin üstünden yaklaşık bir saat geçtikten sonra Jason sürmeyi teklif etti. Bu kadar aksiyon bana fazlaydı. Sesimi çıkarmadan arabayı kenara çekip indim. Beklediğimden daha soğuk bir hava vardı. Sessizce yer değiştirdikten sonra oturup kemerimi bağladım. "Bir dahakine eski sevgililerinle beni tanıştırmamayı dene." diye tısladım. Sinirle kollarımı göğsümde kavuşturduğumda Jason bakışlarını yoldan ayırmadan "O benim sevgilim değildi. Bu fikir de bana ait değildi Alison." dedi. "Hıı... Tabi." diye fısıldayıp çevirdim başımı. Jason ile kavga etmek çok sinir bozucu olabiliyordu. Çünkü edemiyordunuz. En çok cevap beklediğiniz anda kavganın en ateşli yerinde Jason susmayı tercih ederdi. "Güzelmiş hem. Neden , yani tabi beni ilgilendirmez ama neden ..." diye başladığımda Jason gülerek gözlerini bana çevirdi. "Sen beni mi kıskanıyorsun Ally ?" dediğinde içimde bir şeyler koptu. Sanki o 3 yıl hiç yaşanmamış , sanki bana o acıların hiçbirini yaşatmamış... Ama bu kadar kolay yelkenleri suya indirmeyecektim. "Hayır ne alakası var. Ben sadece şey , yani merak işte." dediğimde yine deli gibi vereceği cevabı bekliyordum. "Merak etme o zaman Alison." dedi gülümseyerek. Al işte ! 'Ciddi olamazsın !' diye bağırmamak için kendimi bayağı sıktım. Başımı tekrar yola çevirdiğimde Jason'ın hala güldüğünden adım gibi emindim.
***
"Bu sefer hangi sevgilinle tanışıyorum ?" dediğimde Jason gülümseyerek "Bence sen daha çok seveceksin gideceğimiz yeri." dedi. Şu halimizi bizimkiler görse 'Kendine gel karşındaki çocuk sana hiç unutamayacağın 3 yıl yaşattı !' diye bağırırdı. Olanları hatırlayınca sessizce koltuğa yaslandım. Bakışlarımı yola odaklayıp gideceğimiz yere kadar konuşmama kararı aldım kendimce. Jason da ne düşündüğümü anlamıştı ki direksiyonu sıktığını görebiliyordum göz ucuyla. İşte biz hep böyle kalacaktık. Bir yanımız hep boşluktu. 3 yıllık her günü ayrı bir boşluk.
***
"Geldik." dediğinde irkilerek bakışlarımı dışarı çevirdim. Dönüp Jason'a baktığımda her zamanki soğuk tavrını takınmıştı. "Üstüne bir şeyler al , hava soğuk." diyerek arabadan indi. Elimi arka koltuğa uzatıp montumu aldım. Kapıyı açıp yere atladığımda montumu giyip Jason'ı takip etmeye başladım. İki yanında normal aile evleri olan bir sokaktaydık ki hatta sokakta insanlar bile vardı. Çocuklar , yetişkinler... Kimsenin dikkatini çekmiyorduk. Herkes kendi işinde huzurlu bir gün geçiriyordu. Eskiden olsa belki bunu sıkıcı bulurdum ama şimdi resmen onlara imrenerek bakıyordum. Oyun oynayan çocuklara , ikinci sıradaki evin bahçesini sulayan yaşlı amcaya , evlerinin önündeki bankta oturan çifte...
"Alison?" diye seslendiğinde yolda durmuş diğer insanları izlediğimi fark ettim. Jason yanıma geldiğinde düşüncelerimi okuduğunu anladım. "Bu hayata geri dönebilmen için elimden geleni yapacağım." diye fısıldadı. Aklımdan 'Sensiz böyle bir şey istemiyorum.' diye geçirsem de bunu ona bundan sonra söyleyebileceğimi sanmıyordum. Yutkunarak bakışlarımı ondan kaçırıp son bir kez çevreme baktım.
Acıyı bir süreliğine uyuşturmak , sonunda onu hissettiğinde daha büyük acı çekmene yol açarmış. Bunu bana Jack söylerdi. Her idman sonrası ilaç dolabına gittiğimde aynı sözcükleri aynı ses tonuyla kullanırdı. Acı çekmeyi bana çok güzel öğretmişti. Acıyla baş etmeyi. Ama Jack bana sadece fiziksel acıyla baş etmeyi göstermişti. Yaşadığım acıları uyuşturdum , geçmişimin bir köşesine fırlatıp unutmaya çalıştım. Onlar ise her adımımda tane tane gün yüzüne çıkıp canımı daha çok yaktı. "Hadi gel." dediğinde sessizce Jason'ı takip etmeye devam ettim. Sondan 3. eve doğru yöneldiğinde bir adım gerisindeydim. Yavaşça kapıda durup geri çekildi. "Alison bunu sen yapmalısın." diyerek kapıyı işaret ettiğinde ne dediğini anlamayarak kaşlarımı çattım. "Ne , niye ?" dedim. "Sadece çal. Lütfen Ally." diye fısıldadı. Neden böyle bir şey yaptığını anlamasam da gözlerine baktığımda bunu gerçekten benim yapmamı istediğini fark ettim. Onun için farklı bir önem taşıyordu. Bu kapının ardında kim varsa Jason için değerli olmalıydılar. Ellerimi cebimden çıkarıp ağır adımlarla kapının önüne geçtim. Son bir kez dönüp Jason'a baksam da bakışlarıyla onaylayarak tekrar kapıyı işaret etti. Elimi kaldırıp tokmağı tuttum ve iki kez tıklattım. Birkaç saniyelik sessizce beklemenin arkasından kapının ardından gelen ayak tıkırtılarıyla geri çekilip Jason'ın yanına geçtim. Bu geldiğimiz 3. kişiydi. Pan ile iyi geçmesine rağmen , Victoria tarafını gayet net belli etmişti. Ve bizim zamanımız hızla doluyordu. Görevi tamamlayıp bir an önce dönmemiz lazımdı. Savaş öncesi hazırlıklara yetişmeliydik ve ne kadar çok Aris ile dönersek o kadar iyiydi bizim için. Tam Logan ve diğerlerini düşünürken kapı açıldı. "Alison , canım." diye fısıldadığında babamın sesindeki şaşkınlığı hissedebiliyordum ama galiba benimkiyle kıyaslanmazdı. Bir anda boynuna atladığımda beni havaya kaldırıp sıkıca sarıldı. Kokusu , sesi... Hiç değişmemişti.

ARİÇEM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin