Demeter

7K 563 28
                                    

"Demeter, Yunan mitolojisinde tarımın, bereketin, mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçasıdır. Homeros'un destanlarında, "güzel saçlı kraliçe" ya da "güzel örgülü Demeter" diye geçer. İnsanlara toprağı ekip biçmesini öğreten bu tanrıçadır. Ekinleri, özellikle de buğdayı simgeler. Demeter'in en bilinen çocuğu, yeryüzü ecesi olarak çağırılan Persephone'dir. Persephone'nin başına gelenlerden sonra Tanrıça Demeter'in kalbindeki üzüntü hiç dinmedi. Çünkü kızı her yıl dört ay boyunca yerin altına giriyor, Hades'in yanında karanlıklar ülkesinde yaşamak zorunda kalıyordu.
O geri gelmeden toprak adeta tüm dünyaya küsüyor, ekin vermiyor, kurak ve bereketsiz oluyordu. Ne zaman ki Persephone yeryüzüne çıkıyor işte o zaman toprak adeta neşeleniyor, canlanıyor, içindeki bereketleri dışarı çıkarıyordu. Persephone ayağını kuru, çorak toprağa basınca bahar gelir, her yanda çiçekler açardı ama kendisini Hades'in beklediğini bilirdi Persephone. Ayağını çekip ölüler diyarına gidince , yılın dört ayı çiçekler solar, ağaçlar yapraklarını döker kış gelirdi hem Demeter'in kalbine hem insanlara." diye bitirdi. Demeter , Persephone'ye açılan tek kapımızdı. Ama o herkesten sakındığı kızına ulaşmamız için bize yardım eder mi ki diye düşünmekten de kendimi alamıyordum. "İşe yaramazsa Jason ?" diye sorduğumda direksiyonu bırakmadan omuzlarını silkti. "Dard'ın diğer hamlesini bekleyeceğiz. Eğer onu birazcık tanıyorsam oyunu uzatmayı çok sever." dedi. "Atladığım bir yer var , kaçırdığım , dikkatimden kaçan... " diye kendi kendine söylendi. Ne olabilirdi ? Zihnimi nasıl kontrol edebilirdi ? Sessizliğimi koruyup bakışlarımı yola odakladım. Dünden sonra hiç yaşananlar hakkında konuşmamıştık. Konuşmak istediğimde söylenemezdi , adım gibi emindim ki kıpkırmızı kesilecektim. Sadece onunda düşünüp cevabını kendine veremediğinden emin olduğum bir soru vardı : Biz şimdi ne oluyoruz ?
Yaşananları unutabileceğimi , acılarımı bir köşeye atıp hiçbir şey olmamış gibi davranabileceğimi hiç sanmıyordum. Yapamazdım çünkü o zaman ben olmazdım. Onu kandıramazdım. Onun da böyle bir şeyi istemeyeceğinden emindim. Zamana bırakmak belki normal şartlarda en iyisi olurdu ama ikimizin o kadar zamanı olduğundan da şüpheliydim. Birbirimizi kaybetmeye bu kadar yakınken... İhtimallere dayanarak bir şeyi bitirip ya da tekrardan inşa edemem. Şuan buna gücüm yetmez. Onu affetmeye gücüm yetmez. Kendimize yetemezken birbirimizle uğraşmak mantıklı değildi. Affetmeye hazır olmadığım kadar tekrar kaybetmeye de hazır değilim. Bakışlarımı tekrar ona çevirdiğimde her zamanki sakinliğiyle yolu seyrediyordu. Bir şekilde hep vardı tüm benliğimde. Onunla da olmuyordu , onsuz da. İkisini de yaşamıştım ikisinde de hüzün vardı. Ama hangisini seçeceğimi ben bile bilmezken ona duygularımı , hissettiklerimi açıp bu yaşananlar üstüne konuşamazdım. Düşündüğünden emin olsam da bahsini geçirmemeyi tercih ettim. İhtimaller üstünden gitmeyi seçtim ve tek bir olasılığa odaklandım ; onun savaştan canlı çıkması.
***
"Demeter'in sana olan borcu ne ?" diye sorduğumda Jason'ın gözlerinden uyku akıyordu. Dikkat kesilip uykusunun açılması için sürekli konuşsam da yaklaşık 7 saattir aralıksız araba kullanıyordu ve ben boşa kürek çekiyordum. "Arion'u yakalayıp geri götürmüştüm. Ölümsüz , konuşabilen at." dedi.  Ne kadar dikkatimi çekse de atlarla ya da Ariçem yaratıkları hakkında duyduğum her şey bana Alcander'i hatırlatıyordu. Günlerce onu aramıştık ve hiç beklemediğim bir anda yardımıma gelmişti. Ortadan kaybolmasının üstünden epey bir zaman geçmesine rağmen onu arayarak bulmanın imkansız olduğuna inanıyordum artık. Alcander kendi rızası ve isteğiyle bana gelmişti ve yine bir gün karşılaşırsak bu aynı şekilde olacaktı.
***
"Kokulu Eleusis'in Tanrıçası,

Toprağın iyi armağanlarını veren,

Bana da bana da ver, ey Demeter.

Persephone, güzel kız,

Kızların en sevimlisi,

Sana sunuyorum bu şarkımı." diye sürekli tekrarlıyorlardı. Sanırım onlar için ayin sırasında edilen bir duaydı. Demeter kilise tarzı bir yerde gözden uzakta , yamaçlarında sanki sonsuzluğa kadar tarlalar olan bir tepede yaşıyordu. Mimarisi çok etkileyiciydi. Arabayı yaklaşık 8km uzakta bırakmak zorunda kalmıştık çünkü yol bir anda kesiliyordu. Araçtan indiğimizde iki yanımızın buğday tarlaları olduğu bir yürüyüş yolunda yaklaşık yarım saat yürüdük. Ekinler son derece bakımlı ve sağlıklı gözüküyordu. Yol bittiğinde iki taraflı çitler ve taş kaldırımlar ortaya çıktı. Sonunda ise kilise benzeri göz alıcı binaya açılan bir geçit. Geçitin iki yanında devasa -yaklaşık 15 metre- sütunlar , sütunların üstünde de altın sarısı parlak işlemelerle süslü kocaman buğday işlemeleri vardı. Geçitten içeri girdiğimiz anda her Tanrı'yı veya Tanrıça'yı ziyaret ettiğimizdeki gibi etrafımız bir anda Arislerle çevrildi. Demeter diğerlerine oranla bizi daha sakin karşılamıştı. Ağır başlı ve kibar bir kadındı. Kelimelerini özenle seçiyor gibi tane tane ve düşünerek konuşuyordu. Güler yüzlü bile sayılabilirdi belki ama Ariçem Tarihi ne kadar insanlığın yanlış anlatmasıyla bir mitolojiye dönse de Demeter efsanesinin doğru olan bir kısmı vardı ve ben bundan adım kadar emindim. Demeter'in mutsuzluğu. Gözlerinde adeta parça parça üzüntü vardı. Size bakarken sanki tüm enerjiniz emiliyordu. Her hareketi bir burukluk , mutsuzluk kaplıydı. Bu kadar mesafeli olup aynı zamanda da iyi davranması sanki fırtına öncesi sessizliğini andırıyordu. Ayin sırasında ellerimizi önümüzde birleştirip bizde Arislerin dediklerini tekrarladık. Halkanın başını bu sefer her zamankinin aksine ben değil Demeter almıştı. Tüm zarafetiyle ayini yönetiyordu. Bizim aksimize o duayı tekrarlamıyor sadece parmaklarıyla belli başlı hareketleri tekrarlıyordu. En son halkanın ortasına geçip ellerini gökyüzüne çevirdiğindeyse avuçlarından gökyüzüne bir sürü tohum saçıldı. Anında başlayan rüzgar tüm tohumları daha üstümüze düşmeden saçtı. Etrafı hafif bir toprak kokusu ve sessizlik kapladı. Demeter yavaş hareketlerle tekrar bize döndü. Şimdi tüm Arisler onunla birlikte bize bakıyordu. "Yaratılmış ve Apollon , bize katıldığınız için öncelikle şükranımı kabul edin. Dileğinize ve ziyaret sebebinize gelirsek , kendimden sakındığım , kıymetli Persephone'mle görüşmek istiyorsunuz. Dileğinizi kabul ederim ancak bir şartla." dedi. Jason elimi tutup yavaşça beni bir adım geri çektiğinde bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. "Dileğin imkansıza yakın bir şey Tanrıça Demeter. İsteğin ölümün ta kendisi." dedi Jason. Demeter hafifçe tebessüm ederek "Senin canına karşılık benim canım Ruh oğlu. Persephone bahar başlangıcında tam 13gün sonra Ariçem'e adım atacak. Tartarus'tan çıkışı onun son geri dönüşü olacak. Apollon kızımı Hades'ten koruyacaksın. Persephone bir daha Tartarus'a dönerse Yaratılmış da onunla beraber olacak." dedi.

ARİÇEM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin