"Evlerin önündeki sal ve kanallar ne için ?" diye fısıldayarak sorduğumda Jason elindeki içecekten bir yudum daha alıp masaya bıraktı. "Styx Nehri'ne bağlı kanallar. Hermes'in görevlerinden birisi." dedi. "Yani o evler..." diye başladığımda Jason başıyla onaylayarak "Evet ölülerle dolu." dedi. Çevremizin ölülerle dolu olduğunu bilmek beni rahatlatmasa da çok korktuğumu da söyleyemem. Hermes yerine ulaşması gereken birkaç önemli mesaj olduğunu söyleyip üst kata çıkmıştı. Jason onun yanında ne kadar rahat davransa da bana 'Ölüm Habercisi' diye hitap etmesi beni yeterince korkutmuştu. "Kehanetler ölümlere sebep olur , kehanetin yazılmasına sebep olan savaşçı da bu ölümlere bir habercidir. Hermes kehanetlerin sana geldiğinden neredeyse emin gibi gözüküyor. Düşünmeyi bırak Alison." dedi. Derin bir nefes alıp bakışlarımı Jason'ın biraz önce bıraktığı bardağa odakladım. Konuyu değiştirip , biraz olsun kafamı dağıtmak için "Styx Nehri'nden bahseder misin biraz ?" diye sordum. Jason bakışlarını bana odaklayıp anlatmaya başladı. "Tartarus'taki 5 nehirden biri. Nefret Nehri olarak da bilinir. Styx adına edilen yemin bağlayıcıdır , yani böyle bir yeminin geriye alınma şansı yoktur. Styx , Tartarus'un girişinde gümüş sütunlarla desteklenmiş azametli bir mağarada bulunuyor. Styx suyunun yaralanmama özelliği kazandırdığına inanılır. Tartarus'a inen ruh kendini Styx Nehri'nin kıyısında bulur. Yeraltı Krallığı'nı çevreleyen bu Ölüler Nehri'ni geçmek için ruh Styx Nehri'nin kayıkçısı Kharon'u bulmalıdır. Zaten bu iş için orada olan Kayıkçı yeni ruh Tartarus'a vardığında yanına gelir ve ödemeyi ister. Ariçem'de ölen kişilerin ağızlarının içine ya da avuçlarına bir altın sikke sıkıştırılır. Bu altın Kharon'un geçiş için istediği ödemedir. Bu ödemeyi yapamayan ölülerin kıyıda çıldırıp sonsuza dek koşturduğu ya da Styx Nehri'ne kapılıp sonsuza dek sürüklendiklerine inanılır. Kharon'a ödemeyi yapan ölü ruh kayıkla ölüler diyarının kapılarına doğru olan yolculuğuna çıkar." diyerek anlatmayı bitirdi. Aslında aklımdan geçenleri ona sormak çok isterdim. 'Noah, Jack ve diğerleri oraya mı gitti ?' diye sormayı gerçekten çok isterdim. Ama bunun Jason'ı üzeceği kesindi. Sessizce başımla onaylayıp tüm zihnimi en azından Hermes gelene kadar ona kapattım.
***
"Evet benim sevgili misafirlerim , ikramlar hoşunuza gitmediyse hemen yenilerini hazırlatabilirim." diyerek parmağıyla masada duran tabağı işaret etti. Gözlerimi kırpmadan şaşkın şaşkın ona bakarken Jason imdadıma yetişti. "Hayır Hermes , teşekkürler yolda atıştırdık." diyerek ayağa kalktı. Böyle durumlarda Jason ne yaparsa taklit etmek en mantıklısıydı. Ardından hemen bende ayağa kalktığımda Hermes ellerini çırparak "Gelin o zaman daha rahat konuşabileceğimiz bir yere çıkalım." diyerek biraz önce indiği merdivenleri işaret etti. Jason ve Hermes önde ben arkalarında yürümeye başladık. Ev yüksek ihtimalle büyü altındaydı. Dışarıdan gözüktüğünün on katı büyüklükte sayılırdı. Koridorları geniş , uzun ve çalışan Arislerle doluydu. Bu kadar kişi üst katta oradan oraya koştururken alt kattan hiçbir ses duyulmaması da Hermes'in işi olmalıydı. Etkileyici bir mekanı vardı. İşinde iyi olduğu apaçık belli oluyordu. Son bir dönemeci daha geçtikten sonra karşımıza iki kanatlı devasa bir kapı çıktı. Kapının kulplarına baykuş kafaları oyulmuştu. Hermes'in elinin tek bir hareketiyle kapı ağır hareketlerle iki yana açıldı.
Devasa bir alanda sürekli kağıtlar damgalanıp , katlanıp mühürlenip bir alanda birleştiriliyor ve oradan dağıtılıyordu. Hepsi ayrı kanaldan tek tek ulaşmaları gereken yere gönderiliyordu. İçeride tek bir çalışan olmamasına rağmen sistem muazzam bir şekilde işliyordu. Hermes ellerini bir kez daha çırptıktan sonra kıyafetleri baştan ayağa değişti. Şimdi Antik Yunan Tanrılarından biri olduğu anlaşılıyordu. Bizi aşağıda karşılayan Hermes gayet normal insan bedeni ve kıyafetlerindeyken şuan karşımızdaki Hermes Jason'dan en az iki kafa uzun ve özenle işlenmiş savaş kıyafetleri içindeydi. Elindeki asasını yavaşça yere değdirdiğinde tüm sistem durdu. "Ses için kusuruma bakmayın. Sizi dinliyorum çocuklar ?" diyerek bize döndü. Sanki gözlerimde bir şey varmış da okuması gerekiyormuş gibi bakıyordu. Kekeleyerek de olsa "Riddle'dan sana bir mesaj getirdik." dedim. Jason cümlemin devamını getirerek olan biten her şeyi özetledikten sonra ellerini göğsünde birleştirdi. "Hımm... Ariçem'de olan bitenlerin çoğundan haberim var. Ama Tartarus yaratıkları... Bilmiyorum. Daha önce hiçbir savaşta o kapılar açılmadı. Kimse buna kalkışmadı. Eğer olur da bunu başarırlarsa... Bakın benim yetkim dışı bir durum. Eğer Walter kapıları açarsa ben buna engel olamam. Yeraltı Hades'in mekanı , ben ise sadece habercisiyim. Bu beni aşar , Hades'in mekanına ve yetkisine karışamam." dediğinde Jason "Bende bundan korkuyordum." dedi fısıldayarak. Bakışlarımı tekrar Hermes'e çevirdiğimde "Peki bize yardım edemez misin ?" diye sordum. Hermes gülümseyerek "Benim tarafım belli Yaratılmış , ama ben Hermes'im bana güven olmaz." dedi.
***
Arabaya bindiğimizde Jason'ın ifadesi buz gibiydi. Hermes ile konuştuklarımızdan sonra olayın aslını sormak için can atsam da bir süre sessiz kalsam daha iyi olacağını düşünüp bakışlarımı camdan dışarı çevirdim. O sırada hafif bir müzik çalmaya başladı. Jason anında arabayı durdurup "Bakma Alison." diye elleriyle gözümü kapatmaya çalışsa da biraz geç kalmıştı. Evlerin kapıları ardına kadar açıldı. Jason bana doğru uzandığında tek yaptığım elimle onu itmek oldu. Kapılardan sırasıyla ruhlar çıktı. Hepsi tek tek kayıklara bindi. Korkutucu olan kısım bu ritüel bile değildi. İçimi donduran ifadeleriydi. Hiçbir canlılık belirtileri yoktu. Zamanında yaşadıklarına inanmak bile güçtü. Ve hepsinin ortak yaptığı tek bir şey vardı : Ağlamak. Acı çektikleri her hareketlerinden belliydi. Durumları hiçliğin şekil bulmuş haliydi. Bu kadar ızdırap çekecek ne yapmışlardı ? Sessizce dudaklarımı aralayıp "Noah ?" diye fısıldadım. Jason "Bakma Alison. Keser misin şunu ?" dedi dişlerini sıkarak. Sinirlenmesi şuan beni hiç etkilemiyordu. Anıları , hayalleri , yaşadıkları , sevdikleri , sevenleri , çabaları... Hayata verdikleri onca şeyin karşılığı bu muydu ? Ruhlar Styx'e doğru hareket etmeye başladığında benim aklımda hala tek bir soru vardı. Cevaplamayacağını bilsem de sordum : "Noah da mı bunları yaşadı ?".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM 2
Fantasy3 yıl. Jason gideli tam 3 yıl oldu. Ares ve Eldoris'in öldürülmesinin üzerinden 3yıl geçti. Artık Jason'ın ismini kullanmıyorum. Kimse kullanmıyor. Sesini , kokusunu hatırlayamıyorum. Sadece bazen laciverte dönen gözlerini hatırlıyorum. Ve benden...