Öfke

5K 449 57
                                    

Her kişi öfkelenir, bu çok kolaydır; ancak tam istenilen kişiye, tam ölçüsünde, tam zamanında, tam yerinde, tam yöntemince öfkelenmek, ne herkesin yetkinliğindedir, ne de kolaydır.
-Aristo
Hırıltılar , homurtular , bağırışlar... Peşimizden geldiklerini anlayabiliyordum ama ne dönüp bakmak için vaktim vardı ne de bu kadar hızlı koşarken dönüp bakabilirdim. Buraya en son geldiğimde Aristo ile karşılaşmıştım. Simon'ı yeni kaybetmiştik... Üzerinden yıllar geçse de direkt o gün geldi aklıma. Sonsuz Çember Kurulu'na bu şekilde dalmak pek akla yatkın değildi evet ama Noah'a ulaşmam lazımdı. Tabi planlarım arasında Jason , Andela ve Dard ile beraber gitmek yoktu.
17 saat önce
"Alison ? Ally ? Hey kimden bahsediyorsun ? Alison cevap verir misin boş bakmanın bir faydası yok şuan ?" Theron beni sarssa da odaklandığım tek şey cansız bedeni ve direkt bana bakan mavi gözleriydi. Birkaç saniye içinde herkes odaya toplanmıştı. Pan , Dionysos , Adras , Jason , Dard , Logan , Andela , Riddle hepsi... "Alison bize söylemen gereken bir şey mi var ? Bir şey mi gördün ?" Riddle sakin bir tavırla yanıma yaklaştığında bakışlarımı Jason'a çevirdim. Anlatmak yerine göstermek daha akıllıcaydı. Jason'ın her şeyi gördüğünü anladıklarında bu sefer de bakışlarını ona çevirmişlerdi. Hatta Logan bir ona bir bana bakarak fazlasıyla komik gözüküyordu. "Noah yaşıyor." diye fısıldadı. Ardından Dard'a dönerek "Sen onu öldürdüğüne emin misin ?" diye sordu. Bu kadar net bir şekilde böyle bir kalabalıkta daha önce anılmamıştı. Noah'un adı çok nadir anılırdı. Özellikle de ortamda biz varken. Dard ellerini göğsünde birleştirerek sanki kendisi yapmamış gibi bir tavırla cevap verdi. "Ben sadece onu Elaina'ya götürmekle görevlendirildim. Ya onu götürecektim ya da Alison'ı." o kadar soğukkanlılıkla konuşuyordu ki olayları bilmeyen birisi onu haklı bulabilirdi. Adras'ın yumruğunu sıkarak "Seni..." diye üstüne yürümesiyle Logan araya girdi. "Vov vov vov... Sakin. Alison o olduğundan emin misin ?" diye sorduğunda başımla onayladım. Riddle'a dönüp görev için yalvarabilirdim. Bizi bırakması için. Noah'u zaten bir kez yüzüstü bırakmıştım tekrar bunu yapamazdım. "Tam olarak nerede peki ?" Riddle daha ben sormadan görevi düşünmüştü ki neresi olduğunu bilmediğimi fark ettim. "Eğer Noah'u canlı olarak hayatta tutuyorlarsa sadece Çember Kurulu mahzenlerinde olabilir. Walter ve Elaina bir çember elementinin kendilerine yakın olmasını ister. Ki Noah her iki elementi birden kullanabiliyor bu daha değerli demektir. Ve senin onun için geleceğini de tahmin ederler Alison. Göreve çıkman büyük bir tehlike olur. En azından yalnız çıkman." bakışlarını Jason'a çevirdiğinde hala onu kışkırtmaya çalıştığını görebiliyordum. "Çok fazla adam gönderemem. Burada size ihtiyacım var." diye fısıldadı Riddle." Yatakta toparlanıp kalktığımda "O çember üyesi. İki elementi aynı anda kullanan ilk savaşçı. Riddle onu bırakamayız. Ben gönüllü olurum. Çemberi kurmamız için Noah'a ihtiyacımız var. O ailemizden biri." gerekirse kaçabilirdim bile ama yalvarmak şu noktada işime yarayacaktı. Riddle birkaç saniye düşündükten sonra "Pan ve Dionysos'u gönderemem. Logan yeni iyileşti ve Adras'ın da fiziksel gücüne ihtiyacım var Diana'nın kadın savaşçılarıyla anlaşabilen tek erkek." Adras bu kelimeden sonra sırıtarak göz kırptı. "Jason'a gitme desem de seninle gideceğini biliyorum. Ama Dard ve Andela'da size eşlik edecek." Dard tabi ya Walter ve Elaina'nın yanına giderken tek ihtiyacım olan şey Dard zaten. Riddle bakışlarımdan anlamış olacak ki "Sizden daha iyi biliyor. Şehrin şuanki durumunu da tutsakları da mahzenleri de. Savaşçılar onunla karşılaştıklarında herhangi bir tepkide bulunmazlar. Dard'ın bizim tarafımıza geçtiğini bildiklerini sanmıyorum..." Jason tam burada araya girerek "Gelsin." dedi. Ben dahil herkes birkaç saniye idrak edemesek de Riddle eliyle saçlarımı karıştırıp "Uzlaşacağınızı biliyordum." diyerek ayağa kalktı.
***
Şuan tam istediğim kişiye, tam ölçüsünde, tam zamanında, tam yerinde, tam yöntemince öfkelendiğimden emindim. Dard ile göreve gitmeyi nasıl kabul ettiğini anlamıyordum. "Jason sana diyorum !" peşinden koşarken sinirim hala geçmemişti. Aklından ne geçiyordu ki. İşimize yarayacağı mı ? Nereden bilebilirdik oraya vardığımızda bizi zor duruma sokmayacağını ? "Düşündüklerini anlamak için zihnine girmeme gerek yok Ally. Ona bende güvenmiyorum ama eğer Noah'u kurtarmak istiyorsak ona ihtiyacımız var." başka hiçbir açıklama yapmamıştı. Öfkeyle arkamı dönüp merdivenlerden inerken bana sağlayacağı faydayla pek de ilgilenmiyordum.
Sırt çantamı hazırlayıp ayakkabılarımı giydim. Gidip gitmemeye dair şüphem bile yoktu. Onu tekrar bırakmayacaktım. Aramızda ne yaşandığının hiçbir önemi yoktu benim en yakın arkadaşımdı ve hep öyle kalacaktı. Yaşadığına dair tek bir umut bile bana yeterliydi. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda Andela koridorda beni bekliyordu. "Hadi yapalım şu işi." gülmek için belki doğru bir zaman değildi ama kıkırdayarak aşağı indik.
***
Dard neredeyse her nöbetçinin nerede duracağını , hangi arayla nöbet değiştirdiklerini , hangilerini kolay ve dikkat çekmeden etkisiz hale getirebileceğimizi biliyordu. Jason'a tüm planı ve nöbetleri anlatırken biz Andela ile sadece dinliyorduk. Aklımda tutmam neredeyse imkansızdı. Jason ve ikisi duvardan atlayıp arka kapıya yaklaştıklarında nöbetçiler Dard'ı anında tanıyıp geri çekildiler. Jason'a birkaç kez dikkatli baksalar da başlarını öne eğip sessizce beklemeye başladılar. Yaklaşık on dakika sonra geri döndüklerindeyse Dard'ın yanağında ufak bir kesik vardı , Jason'ın ellerinde de kan olduğunu görebiliyordum. Kapıda duran iki muhafızında boynunu kırmalarını izlediğimizde "Çok caniler." diye fısıldadı Andela "Andela onlar düşman bilmem farkında mısın ama ?" istemsiz bir şekilde gülümsemiştim. Duvardan atlayıp yanlarına gittiğimde üst düzey bir hızla hareket ediyorduk. Anaklusmos'un ışığını takip ederek merdivenlerden inerken Jason ve Dard'ın birbiriyle bu kadar uyumlu hareket etmelerine şaşırmıştım. Son köşeyi döndüğümüzdeyse tam karşımızda mahzenler sırasıyla koridorlarda uzanıyordu. Sağa sola eğilip baksanız sonsuz olduklarını iddia edebilirdiniz. Ama şuan benim dikkatimi sadece karşımdaki kadın çekiyordu. Elaina tüm ihtişamı ve kibriyle karşımda bir yığın Aris ile bize bakıyordu. Asıl şimdi içimde doğru bir öfke beslediğimi fark etmiştim. "Hoşgeldin Dorena. Bende seni bekliyordum."
Tekrar merhaba 😊 Karakterlerin resimlerini bir bölüm şeklinde paylaşmam çok teklif edildi. Bugün iki bölüm paylaşma nedenim bu. Bundan sonraki bölüm karakterlerin resimlerinden oluşacak. Keyifli okumalar umarım seversiniz 💙

ARİÇEM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin