BÖLÜM 49

1.1K 59 0
                                    

Odanın kapıları tekrar sonuna kadar açıldı ve onu gördüm. Sakalları daha da uzamıştı, biraz çökmüştü sanki. Yorgun görünüyordu. Kendi kendime güldüm, Murad seferden gelmişti. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Hepimize tek tek bakmaya başladı. Gözlerimiz birleşince kalbim az kalsın yerinden çıkacaktı. Ona koşup sarılmamak, kokusunu içime çekmemek için kendimi zor tutuyordum. Gözleri ışıl ışıldı, gerçekten mutluydu. Bayezid'e baktı. İlk defa oğlunu o an görmüştü. Bayezid de sanki önceden tanıyor gibi mavi gözlerini ona dikmişti ve gülümsüyordu. Murad da ona gülümsedi ve sıranın en başındaki Kösem'in önüne geçti. Gülümsemesi aniden solmuştu. "Validem" dedi. "Aslan oğlum, zaferle geldin. Hoşgeldin" dedi Kösem ve elini uzattı. Murad, Kösem'in elini tuttu ve öperek alnına koydu. Ardından Selim'in önüne geçti. "Hoşgeldiniz hünkarım" dedi gülümseyerek. Murad'ın gülümsemesi olduğu gibi tekrar gelmişti yüzüne. Selim'in yüzünü ellerinin arasına aldı, "Hoşbulduk aslanım". Selim, Murad elini çekince elini tuttu ve öpüp alnına koydu. Murad Selim'in omzuna hafifçe dokunarak Gevherhan'a geçti.

Zülal Uğan'ı da sevdikten sonra benim önümde durdu. "Sophie" dedi sıcacık sesiyle. Adımın onun dudaklarından çıkmasını o kadar çok özlemiştim ki. Bu özlem kalbime büyük geliyordu bazen. "Hünkarım, çok şükür geldiniz. Hoşgeldiniz" dedim ve uzanarak elini öptüm. Öperken tüm nefesimle kokusunu içime çektim. O kokuyordu. Hayatta canımı verebileceğim kokulardan birisiydi onun kokusu. Nasır tutmuş elini alnıma koydum. Elimi tuttu ve gözlerime baktı. Ardından gözleri Bayezid'e kaydı. "Şehzadem" dedi ve Bayezid'i kucağına aldı. Bayezid kocaman gözleriyle Murad'ın yüzünü inceliyordu. Sakalına dokundu babasının önce, sonra yanağına. "Bayezid" diyerek fısıldadı kendi kendine. "Allah sana uzun ömürler versin, oğlum" dedi yavaşça yanağından öperek. "Safiye nerede?" benim yanıma bakındı. Gözleri odada Safiye'yi arıyordu, bulamayınca tekrar gözlerimi buldu. "Odada hünkarım" dedim çabucak. Bildiğim kadarıyla hanedan üyeleri gelebiliyordu buraya sadece. Kösem Sultan bana öyle söylemişti. "Validemiz dedi ki-" lafımı keserek yan gözle Kösem'e baktı. "Bir daha ki sefere Safiyem'i de burada istiyorum. Gülbahar benim için ne ise, Safiye de odur". dedi ve Bayezid'i bana geri verdi. Gülümseyerek eğildim. İki çift gözün üstümde dolandığını hissettim. O gözlerin de kime ait olduklarını biliyordum. Hünkarımın emri başım gözüm üstüneydi.

"Yüzünüz gülüyor, sultanım" dedi Firuze ben odaya gelir gelmez. Gülümseyerek ona baktım ve Bayezid'i kucağına verdim. "Benim yüzüm gülmesin de kimin yüzü gülsün, hatun? Gönlümün hünkarı geldi" dedim ve divana kendimi bıraktım. Rahat hissediyordum, güvende hissediyordum artık. "Çok yorulmuşum Firuze" dedim gözlerimi kapatarak. "Yılların acısı yeni çıkıyor. Her tarafım ağrıyor". Gözlerimi açtığımda Firuze Bayezid'i beşiğine bırakmıştı ve yanımda oturuyordu. "Saçlarınızı toplayın, sultanım" dedi gülümseyerek. Dediğini yaptım ve saçlarımı elimle topladım. Ellerini omzumda gezdirdi ve ovalamaya başladı. Çok güzel gelmişti, bu kızın elleri sihirliydi sanki. "Efsunlu musun nesin hatun" dedim gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdikten sonra. Kıkırdadığını duyar gibi oldum, bende güldüm. Nazperver'den sonraki en iyi can yoldaşımdı. 

"Ellerin dert görmesin" dedim ve saçlarımı saldım. Firuze gülümseyerek cevap vermekle yetindi. Bayezid'in beşiğinin yanına gitti ve mindere oturdu. Bayezid çoktan uyuya kalmıştı, Firuze ise onu seyrediyordu. "Validem" yan odadan koşan Safiye'ye baktım ve parmağımı dudağıma götürüp sessiz olmasını söyledim. Bayezid'in uyanmasını istemiyordum, yoksa çok huysuz oluyordu ve ağlaya ağlaya helak oluyordu. "Safiyem, kardeşin uyuyor" dedim Safiye yanıma geldikten sonra. Safiye dönüp beşiğe baktı, Bayezid kıpırdandığı için Firuze beşiği sallıyordu. "Affedin" dedi ve gelip kucağıma oturdu. "Hünkarımız geldi mi?" dedi heyecanla. Güldüm, "geldi" dedim. "Hatta seni sordu. Seni yanımda götürmediğim için kızdı". Safiye zafer kazanmışcasına omuzlarını dikleştirdi ve gülümsedi. "Ben sana demiştim beni de götür diye" dedi. Kapının açılmasıyla kalbim yerinden çıktı adeta. Murad odaya gelmişti ve yere çömelmiş kollarını açmıştı. Apar topar ayağa kalktım. Safiye, Murad'ı görünce koşarak ona sarıldı. "Hünkarım" dedi gülerek ve başını boynuna sakladı. "Sen niye gelmedin bakayım? Özlemedin mi beni?" bir yandan da Safiye'nin saçını okşuyordu. Firuze'ye baktım, ayağa kalkmış onları gülümseyerek izliyordu. Göz göze geldiğimiz zaman kapıyı gösterdim, ikiletmeden eğilerek dışarıya çıktı ve arkasından kapıyı kapattı. "Validem izin vermedi hünkarım. Yoksa çok istedim gelmek için, ağladım bile hatta" dedi ve gözlerinin içine baktı. "Bak, gözlerim hala kırmızı". Murad uzun uzun Safiye'ye baktıktan sonra onu tekrar omzuna yasladı ve gözlerini kapatıp kokusunu içine çekti. "Ağlama, bak ben geldim sana". Gözlerimin dolduğunu yanağım ıslanınca anladım. Safiye'yi bir daha kimsenin babası gibi seveceğini düşünmüyordum. Murad'ın Safiye'yi bu denli sevdiğini, kabul ettiğini hiç bilmiyordum. Elimle çabucak sildim gözlerimi ve Bayezid'in beşiğinin yanına gittim. Bayezid çoktan uyanmış, ağlamaya hazırlanıyordu. Beni görür görmez çığlığı bastı ve avazı çıktığı kadar ağlamaya başladı. Duyan etinden et kopardık zannederdi ama Bayezid böyleydi. Onun rahatını bozduğumuz an kıyameti koparıyordu. Apar topar kucağıma aldım ve susması için sırtını sıvazladım. "Niye kükrüyor bakayım benim aslanım?" Murad iki adımda yanımızdaydı. "Uykusundan uyandırılınca böyle oluyor şehzademiz" dedim gülerek. "Bayezid" dedi Murad ve Bayezid'i kucağımdan aldı. Bayezid, Murad'ın kucağına gider gitmez susmuştu. Hayretle bakakaldım, Bayezid susmuştu. "Babandayken kedi yavrusu, anandayken aslan parçası". Ardından dolu dolu kahkaha patlattı, "Afferin benim oğluma". Güldüm, Bayezid ile Murad'ın arasında çok güçlü ve bir o kadar da garip bir bağ olduğunu o zaman anlamıştım. 

SOPHIE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin