BÖLÜM 36

1.4K 71 3
                                    

Murad, uzaklara bakarak söylediği şeyden hoşnut değildi, biliyordum. Çünkü annesini pek sevmiyordu. Hatta sürdürmüştü. Ama affetmişti demek ki. İlk gelmek istediğinde, Murad sert bir dille geri çevirmişti ve yapılan onca hazırlık boşa gitmişti.

"Keşke daha erken haber verseydiniz. Hazırlık yapardık" dedi Zeyneb Asime. Murad'ın gerginliğini anlamış olacak ki, sıcacık bir sesle söylemişti bunu. Başımla onayladım. Zeyneb Asime ile bir an, çok kısa bir an göz göze geldik. Gözleri, bakışları endişeliydi. "Validemi tanımıyor gibi konuşma Zeyneb Asime" dedi alaycı bir gülüşle. Zeyneb Asime bunun üstüne Murad gibi uzaklara daldı. Zeyneb Asime ve Kösem Sultan birbirlerini tanıyorlardı belli ki. Ve Zeyneb Asime'nin duruşundan pek de iyi anlaşamadıkları aşikardı.

Murad sefere gittiğinde harem valide sultana, yani Kösem Sultan'a kalacaktı. Refah için Kösem Sultan'la iyi anlaşmak şarttı. Murad'ın anlaşamadığı validesiyle nasıl anlaşacağımı hiç bilmiyordum ama en azından Murad'ın yokluğunda biraz iyi geçinebilirdim. Bazı şeyleri görmemezlikten, duymamazlıktan gelebilirdim.

"Safiye ile Selim ziyadesiyle iyi anlaşıyorlar" dedi Murad. Murad'a döndüğümde gülümsüyordu. Neşesinin yerine gelmesi beni de çok mutlu etmişti. Bende gülümsedim. "Safiye, Selim'i bir hayli seviyor. Malum, Selim, Safiye ile vakit geçirmeyi çok seviyor" dedim. Zeyneb Asime'ye döndüğümde, yüzündeki tebessümle Safiye ve Selim'i izlediğini gördüm. Bende onları seyretmeye başladım. Safiye'nin sarı saçları, ahenkle salınıyordu Selim'den kaçarken. İkisinin de ağızları kulaklarındaydı. Kahkahalar içinde birbirlerini kovalıyorlardı.

"Selim, Safiye!" Murad'ın çağırdığını duyan Selim ve Safiye, kan ter içinde yanımıza geldiler ve eğilerek selam verdiler. "Hünkarım" dedi Selim nefes nefese. Safiye kıkırdayıp omzuyla Selim'in koluna vuruyordu. Oyun oynamaya doyamamıştı. "Safiye" dedi Zeyneb Asime uyarıcı bir sesle. Safiye durdu ve başını öne eğdi. Safiye'nin hünkarın karşısında böyle davranması hoş değildi. Eğer yaşı daha büyük olsaydı tabi.

"Anlaşılan birileri oyuna doyamamış" dedi Murad. Gülerek Safiye'nin eline uzandı. Safiye gülümseyerek, hızla arkamdan dolandı ve Murad'ın elini tuttu. Murad onu dizine oturttu. "Ben kazandım hünkarım" dedi Safiye. Murad'ın kahkahası benimkini bastırdı. "Aferin o vakit" dedi Murad ve Safiye'nin alnından öptü. "Ama bugün için bu kadar oyun kafi. Selim ile konuşacaklarımız var". Ardından bana döndü, "Safiye'yi bir an önce hamama götür. Hastalanmasın". Gülümsemesine gülümseyerek karşılık verdim. "Tabi hünkarım" dedim ve kalktım. Murad, Safiye'yi son kez öptü ve yere bıraktı. İkimizde selam vererek yürümeye başladık.

Hareme girdiğimizde cariyelerden birine Safiye'yi hamama götürmesini söyledim. Odama çekilirken Zeliha karşıma çıktı. "Sophie" dedi elini karnına götürüp sırıtarak. "Zeliha" dedim sinirle dişlerimin arasından fısıldayarak. "Çekil yolumdan". Tam yürüyecekken kolumdan kavrayıp beni durdurdu. "Sultanım diyeceksin" dedi. "Çünkü bir şehzade doğuracağım ve sende bastaard (piç) kızınla ilgilenmeye devam edeceksin. Son zamanlarının tadını çıkar". Kan beynime sıçramıştı. O kim oluyordu ki kızımla böyle konuşuyordu? Ne cüretle?

Kolumu çektim ve saçına yapıştım. "Eğer bir daha..." saçını daha çok çektim. Bu yüzden eğilmek zorunda kaldı. "Benim kızım hakkında öyle konuşursan, bu çocuğu doğurmanı beklemeden öldürürüm seni" dedim. "Bırak beni" diye inledi yaşlı gözlerle. Yere iyice yaklaşınca, saçını iterek bıraktım. Yere serildiğini gördüm. Yanına diz çöktüm ve çenesinden kavradım. "Karnındaki çocuk doğar doğmaz öleceksin, Zeliha" dedim fısıldayarak. "Ya sen kendini öldürürsün. Ya da benim öldürmemi beklersin". Kalktım ve loş koridorda hızla yürüyüp, daireme geçtim. Derin derin nefes alarak titreyen ellerime baktım. Bu hatunu öldürecektim. Kararımı vermiştim...

SOPHIE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin