BÖLÜM 40

1.5K 75 8
                                    

"Safiye!" Gözlerimi açtığımda odamın işlemeli duvarları ile göz göze geldim. Safiye...

Yataktan kalkarak, Safiye'nin odasına koştum. Safiye minicik ellerini başının kenarlarına koymuş, mışıl mışıl uyuyordu. Derin bir nefes aldım, "Allah'ım sana şükürler olsun" diye mırıldandım. "Rüyaymış..."

Güneş çoktan doğmuş, odanın içini aydınlatıyordu. Safiye'yi uyandırıp sarılmakla uyandırmayıp izlemek arasında verdiğim uzun bir savaştan sonra uyandırmakta karar verdim. Yatağın kenarına diz çöktüm ve ipek saçlarını okşadım. "Safiyem" diye mırıldandım onu izlerken. Kırmızı dudakları aralandı ama uyanmadı. "Hadi kalk, kızım" dedim yanağını öptükten sonra. Gözlerini yavaşça araladı ve güneşten dolayı tekrar kapattı. "Hayırlı sabahlar" dedim gülümseyerek. O da gülümsedi gözleri kapalıyken. Belli ki hala uykusu vardı. Dayanamayıp "kay yana" dedim, "beraber uyuyalım bari". Yana kaydı ve yanında uzandığımda küçük ellerini boynuma doladı. Başımı göğsüne yasladığımda küçücük kalbi, gördüğüm rüyadan habersiz, yavaş yavaş atıyordu. Bir evladım rahmimde, diğeri ise yanımdaydı.

Güneş en tepedeydi ama yine de üşüyordum. Murad yanımda oturuyordu, benim oturduğum yere, Nazperver oturmuştu belki de ve bu benim içimi buz ediyor, kalbimi acıtıyordu. "Canın mı sıkkın senin?" dedi bana, ben önümdeki çarşaf gibi dingin denize bakarken. "Yok bir şeyim" diyerek yalan söyledim. Canım sıkkındı, hemde çok...

Uzandı ve sehpanın üzerinde duran kadehini aldı. Şarabından bir yudum içtikten sonra geri bıraktı. "bir hafta sonra sefere gideceğim. Belki de bu beni son görüşün olacak, Sophie. Bu asık suratla mı uğurlayacaksın beni?" Gözleri üzerimdeydi, hissedebiliyordum. Döndüm ve ona baktım. "Ben sana yetmiyor muyum?" dedim fısıltıyla. İçimi kemiren soruyu sorarak belki de her şeyi daha da kötüleştirmiştim. Ama belirsizlik beni daha da huzursuz ediyordu. Homurdanarak yerinden kalktı ve terasın korkuluğuna gitti. "Sorumluluklarım var, Sophie" dedi. "On senedir tahttayım ama sadece bir tane şehzadem hayatta kalabildi". 

Haklıydı. O bir padişahtı ve şehzade şarttı. Yerimden kalktım ve ona doğru yürüdüm. "Ben sana şehzade vereceğim" dedim ve beline sıkıca sarıldım. "Seni çok özledim" dedim fısıltıyla. Gerçekten özlemiştim. Elimi tuttu ve bana doğru döndü. Gülümsüyordu. Gülümseyişini görmek beni mutlu ediyordu. Özellikle son zamanlarda içten güldüğünü hiç görmemişti. "Öyle mi?" dedi saçımı okşarken. Başımla onayladım. Beni belimden tuttu ve terasın korkuluğuna oturttu. "Murad!" diye ciyakladım. Bunun üzerine tok bir kahkaha attı. Elleri hala belimdeydi. "Düşmezsin, korkma" dedi kahkahası bitince. "Ya düşersem?" dedim telaşla. Arkamı dönmeye korkuyordum çünkü çok yüksekte olduğumuzu biliyordum. "İzin vermem" dedi başını bana yaklaştırırken. Dudakları dudaklarımı buldu ve belimdeki elleri hareketlenmeye başladı. Boynuna sardığım ellerim, saçlarının arasına daldı ve dudağımı dudaklarına daha sert bastırdım. Belimdeki ellerinden biri, elbisemin eteğine kaydı ve eteği yukarı doğru sıyırdı. Bacaklarımı araladım ve beline doladım. Uzun zaman olmuştu ve onu çok istiyordum. "Sophie" diye inledi dudaklarını ayırmadan, "durmamız lazım". Durmak bilmeyen elleri bunun tam tersini söylüyordu. Bacaklarımla onu kendime daha çok çektim ve hissettiğim sertliğin de durmak istemediğini anladım. 

"Durma" dedim elim onun kaftanına giderken. "Ama gebesin" dedi başını çekip, gözlerime baktıktan sonra. "Daha karnım büyümedi" dedim nefes nefese. "Bir sorun olmaz". Bir süre tereddütle yüzüme baktıktan sonra beni tek halede kucağına aldı. Daha ne olduğunu anlamadan terastaki sedirin üstündeydik. 

Kapının çalınmasını duyunca, Murad'ın vücudumda gezinen elini tuttum. "Murad, dur" dedim nefes nefese. Telaşla doğruldu ve elini karnıma koydu, "canın mı yandı?" dedi. "Hayır" dedim çabucak. "Kapı vuruldu". Bir süre bir şey demeden durdu. "Yanlış duymuş-" Kapı bu sefer daha da sert vurulmuştu. "Hayırdır inşallah" dedi ve hızla kalkıp kaftanını geri giydi. Ben yerde duran elbiseme uzanmadan Murad çoktan odaya geçmişti. Terasın kapısını kapatmak üzereydi ki hasodanın kapısı açıldı. Murad teras kapısını sertçe kapattı.

SOPHIE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin