BÖLÜM 64

1K 55 5
                                    

"Murad!" dedim eteklerimi tutup odaya girince. Murad, şaşırdığı her halinden belli, masasından kalktı ve yanıma hızla geldi. "Hayırdır, Sophie?". Derin derin nefes alıp, hızla çarpan kalbimi sakinleştirmeye çalıştım. Safiye, benim biricik kızım gebeydi. "Safiye..." dedim elimi kalbimin üstüne koyarak. Nefesim yetmiyordu konuşmaya ama öğrenir öğrenmez Murad'ın yanında almıştım soluğu. Murad korkulu gözlerle bana bakıyordu, "Safiyem'e bir şey mi oldu?". Başımı çabucak iki yana salladım, "hayır hayır". Elimi kalbimin üstünden çekip, Murad'ın elini tuttum. "Safiye gebeymiş". Murad'ın gözleri birden mutluluk saçmaya başladı ve elimi sımsıkı tuttu, "emin misin?". Başımı salladım, mektupta öyle yazmıştı. "Allah'ım sana şükürler olsun", ardından öyle bir kahkaha patlattı ki odanın içinde çınladı. Beni omuzlarımdan tuttu ve sımsıkı sarıldı. Onun oğlu ile benim kızımın çocuğu olacaktı, bundan daha güzel bir şey olabilir miydi? Analığı tatmıştım, şimdi ise torunlarımı sevecektim. Sürekli dua ediyordum Allah bana o günleri göstersin diye ama şimdi dualarım çok daha başkaydı. Alacağım her nefesi alıp onlara versin diye dua eder olmuştum. Zordu, sarayda analık yapmak çok zordu. Ama Safiye üstesinden gelirdi, benim kızımdı çünkü. "Ağalar!" İçeriye aceleyle kapı ağaları girdi ve eğildiler. "Derhal harem ağalarına söyleyin, bütün taşlığa altın saçılsın!". Ağalar başlarını kaldırmadan tekrar eğildiler ve odadan çıktılar. "Çok şükür Allah'ım, bu günleri de gösterdin" dedi Murad ve elini göğe açtı. "Sen ne büyüksün".

Taşlıktan geçerken, Zeyneb Asime'nin taşlıkta durmuş cariyelerden biriyle bir şey konuştuklarını gördüm. "Sultanım" dedim yanlarına gittikten sonra. Cariye beni görünce eğildi ve arkasını dönüp gitti. "Güzel haberi almışsınızdır". Zeyneb Asime'nin dudakları yay gibi gerilmişti, "aldım. Allah utandırmasın inşallah". Gülümsedim, "amin". Zeyneb Asime, siyah saçlarından bir tutamı omzunun arkasına attı, "hayırdır, sen nereden gelirsin böyle?". Ellerimi önümde birleştirdim ve "Hünkarımıza bu güzel haberi bizzat vermek istedim. Malum, kızım gebe". Zeyneb Asime'nin derin bir nefes aldığını, kabaran göğsünden fark etmiştim. Safiye'nin bu durumundan rahatsız olduğunu her fırsatta, çekinmeden belli ediyordu ve nedendir bilinmez bu durumdan çok keyif alıyordum. "Bak Sophie, baktın şehzadelerinle güçlenemiyorsun, kızını benim oğluma yamandırdın". Ardından bana iyice sokuldu ve kulağıma fısıldadı, "lakin ikimizde oğlum tahta çıkınca neler olacağını biliyoruz. Buna ne sen, ne de kızın engel olabilirsiniz". Hiçbir şey demeden, taşlıktan çıktı. Arkasından bakakalmıştım, ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemez haldeydim. Neler olacağını elbette ki biliyordum ama hiçbir zaman Zeyneb Asime tarafından alenen tehdit edilmemiştim. Aslında tehdit de etmemişti, sadece bazı şeylerin farkına varmamı sağlamıştı. Bayezid büyüyordu, aynı Ahmed gibi. Selim zaten büyümüştü ve herkes Selim'in bir sonraki padişah olacağından emindi. Ama Selim tahta geçtiğinde ne olacaktı? Bayezid'in ve Osman'ın yaşamasına izin mi verecekti sanki? Kalbim sıkışır gibi olmuştu, tabi ki vermeyecekti. Selim'in tahta geçtiğinde oğullarıma yapacağı şeyi ne ben engelleyebilirdim, ne de Safiye engelleyebilirdi. Selim'i ortadan kaldıramazdım, elimde yeterince insanın kanı vardı ama Selim? Bunu asla yapmazdım, ne olursa olsun o da bir ana kuzusuydu ve benim bir tanecik kızımın, ilk göz ağrımın sevdiğiydi. O veliaht şehzadeydi, böyle bir şey düşünülemezdi. Selim'in Bayezid'i ne kadar sevdiğini biliyordum, kendi anasından doğma kardeşleriyle bile bu kadar ilgili ve alakalı değildi. Ama kurallar böyleydi, babasının izinden gidecekti ve babası gibi kudretli olmak istiyorsa tek olmalıydı. Gözümün önüne Bayezid geldi, süt tenli, sarı saçlı, mavi gözlü oğlum... "Sultanım?". Firuze'nin sesi beni zamana döndürmüştü. Etrafıma baktığımda Zeyneb Asime'nin çoktan gittiği, benim ise o kadar zaman dikildiğimi anlamıştım. Bir şey demeden taşlıktan geçtim, bu düşünceleri kafamdan atmam çok zaman alacaktı. Sonunu bildiğim bir kitabın cümlelerinin üstünü çizip, kendi cümlelerimi yazmak gibi bir şeydi benimkisi.

SOPHIE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin