BÖLÜM 43

1.4K 58 8
                                    


Parmak uçlarımdan çekilen kan beynime sıçramıştı. Başım dönüyordu, Nazperver hamileydi demek. Sonunda Kösem de Nazperver de amaçlarına ulaşmışlardı ama o kadar kolay olmayacaktı. Bu saraya ilk geldiğim zaman ki Nazperver ile bu gördüğüm, işittiğim Nazperver arasında dağlar kadar fark vardı. Neredeydi o masum Nazperver; o suskun, o sakin, saf Nazperver? Bencil olma dedi içimdeki ses. Sen de aynı değilsin.

Nazperver gebe... Kulaklarımda yankılanıyordu hâlâ. Zeliha'ya yaptığımı Nazperver'e yapmak istemiyordum. Ne olursa olsun bir zamanlar dostumdu, kardeşimdi, can yoldaşımdı. Kimse yokken o vardı. Ne değişmişti? Murad'ı sevmem her şeyi altüst etmişti. Bu kadar mıydı dostluk dedikleri şey? Ben Murad'ı koşulsuz sevmiştim oysa ki. Padişah olduğu için değil, Murad olduğu için kalbimi vermiştim ona. Nazperver'in yaptığı ise intikamdı. Onun canı yandığı için benimki de yanmalıydı. Sahiden de öyle mi olması gerekiyordu? Canın yanınca can mı yakacaktın? Nazperver benim canımı yakıyordu, bende onunkini yakacaktım.

"Daldın gittin hatun" Murad'ın sesiyle kendime geldim. Gülümsemeye çalıştım çünkü Murad sefere gidecekti. Gider ayak onu üzmeye gerek yoktu. "Hayırlı uğurlu bir evlat doğurmasını nasip etsin Yaradan". Ardından ona doğru sokuldum, elini omzuma attı. Şaşırdığı her halinden belli oluyordu, "amin" dedi saçlarımı koklarken. "Nasıl da özledim seni be hatun". Murad'ı bu yüzden seviyordum, ne olursa olsun kalbi her zaman bana aitti, biliyordum. Yatağına aldığı hatunlar, kalbine ulaşamadan tekrar dairelerine dönüyorlardı. Ama kalbi benimdi. Zeyneb Asime'nin değil, Nazperver'in, Zeliha'nın değil; benim.

"Validem" Safiye'ye döndüğümde minderin işlemeleriyle oynuyor, bir yandan da durduğu yerde salınıyordu. "Söyle yavrum" dedim Murad'ın omzundan başımı kaldırarak. Bir şeye canı sıkılmıştı, belliydi. "Şimdi biz neden dairemizden atıldık ki?" dedi başını öne eğerek. "Hünkarım artık bizi sevmiyor musun?". Murad'a döndüğümde gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Safiye'de olan gözlerini bana doğru dikti. "Ne demek dairenizden atıldınız?" sinirlenmeye başladığını hissediyordum. "Valide Sultanımız bizi dai-" lafımı bitirmeyi beklemeden Safiye'ye döndü ve "Dairenizden atılmadınız, sizi daha iyi bir daireye götürüyorum" deyip yerinden yay gibi fırladı ve Safiye'yi tek hamlede kucağına aldı. Sinirlenmişti ama bana değil, validesine. İçimde zafer çığlıkları atarken Murad'ı sessiz bir şekilde takip ettim. İçeriye girdi ve bir kaç adımda has odanın kapısına ulaştı. "Murad-" lafımı kesip "benimle gel" dedi ve kapıyı sertçe açtı. Safiye, Murad'ın omzundan şaşkın şaşkın bana bakıyordu ve ben ise yavruma tapıyordum. O kadar güzel zamanda söylüyordu ki bazı şeyleri...

Nereye gittiğimizi, taşlığa çıkana kadar fark etmemiştim. Valide Sultan'ın odasının önüne geldiğimizde destur beklemeden içeriye girdi ve ben de girdikten sonra kapılar kapandı. "Valide Sultan, duydum ki benden habersiz gözdemin dairesini değiştiriyorsunuz". Kösem ne olduğunu ne bittiğini anlamayarak apar topar yerinden kalktı. Murad'a telaşla bakıyordu. "Aslan parçam-" Murad tekrar lafa girerek "Sophie benim gözdemdir, Safiye ise benden olmayan evladımdır. Sophie'nin karnında ise benim ve devletimin şehzadesi vardır. Bundan böyle Sophie'nin dairesi haseki dairesidir. Bu da böyle biline". Murad'ın söyledikleri sadece Kösem'i değil, beni de şaşırtmıştı. Hangisine daha çok sevineceğimi bilmiyordum. Kösem'in bana dönen bakışlarına karşılık olarak gülümsedim. Gülümseyebildiğim kadar gülümsedim, korkmuyordum. "Kurallara aykırı Murad. Hasekin olmadan haseki dairesine giremez".

"Sen kuralları kime öğretiyorsun be hatun?" dedi Murad gürleyerek. Safiye korkudan Murad'ın omzuna sinince, Safiye'nin saçını okşayarak derin bir iç çekti. Kendini sakinleştirmeye çalıştığı belliydi. "Devlet benim, kurallar benim, harem benim, saray benim. Ben ne dersem o olacak. Sophie haseki odasına yerleşecek. Ve sen dahi kimse bir şey diyemez validem" dedi ve geldiği gibi hışımla geri çıktı. Kösem sinirden ipince dudaklarını aralar aralamaz "çırpınıyorsunuz validem. çırpındıkça da batıyorsunuz" dedim ve eğilerek odadan çıktım.

SOPHIE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin