İnanılmazsınız!!!! 600+ görüntülenme. Çok çok çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız Wattpad' deki çekirdek ailem :) ♡♡♡
"Ne istiyorsun benden?" Diye tısladım dişlerimin arasından. Kendime sakin olmam gerektiğini söylüyordum. Ama bu kadarı da fazlaydı. Ahmet ile evlenmiştim ve onun çocuğunu taşıyordum. Benden hala ne istiyordu bilmiyordum ve bunu bu gece öğrenecektim. "Seni uyarmama rağmen hala hünkarımızın odasından çıkıyorsun. Yetmezmiş gibi onu yemeklere davet ediyorsun. Herkes hünkarla aranda gizli bir aşk olduğunu söylüyor. Sana dikkat etmeni söylemiştim" herkes hünkarla aramda gizli bir aşk olduğuna mı inaniyordu? İyi de bu mümkün değildi. Uzun süredir hünkarı görmemiştim bile.
"Cariyelerin ne dediğini takar mı oldunuz?" Bu sözleri söyler söylemez pişman olmuştum. Ama bir kere ağzımdan çıkmıştı ve sözümün arkasında durmam gerekiyordu.
"Laflarına dikkat et. Karşında kim olduğunu unutma" dedi dişlerinin arasından.
"Siz de unutmayın benim kim olduğumu. Belki de sizin açlıktan nefesiniz kokarken ben o zamanlarda balolarda eğleniyordum. Siz belki de hünkarı etkilemek için aylarca uğraştınız ama ben geldiğimin ilk haftası koskoca veziri azam ile evlendim ve şuan onun çocuğunu taşıyorum. Karşınızda bir cariye..." yanağımda hissettiğim acı ile dengemi kaybetmiştim. Yere düşmemek için son anda duvara tutunmuştum. Tokat attığı yanağımı tutarak ona döndüm. Sinirden parmak uçlarım buz gibi olmuştu. Ona doğru iki adım atarak tam önünde durdum. "Umarım bu bir daha tekrarlanmaz. Yoksa yaptığınız ve söylediğiniz her şeyi size ödetirim." Arkama bakmadan ve bir şey söylemesini beklemeden hızlı adımlarla karanlık yolda yürümeye başladım. Elimi karnıma götürdüm ve bebeğimin iyi olması için Tanrı'ya dua ettim. Bir süre sonra eski dairemin önüne geldim. Hemen içeri girip kapıyı arkamdan kilitledim. Kimseyle uğraşacak, kimseyle iki çift laf edecek halim yoktu. Yatağın ucuna oturur oturmaz dakikalardır tuttuğum gözyaşlarımın akmalarına müsaade ettim.
6 ay sonra...
Gökyüzünden akan şelaleye hayretle bakıyordum. Masmavi gökyüzünden yemyeşil çayıra bembeyaz ve asi bir şelale akıyordu. Bunun nasıl olabileceğini sormak için Ahmet'e döndüm ama orada yoktu. Daha demin arkamda benimle gülüp eğlenen Ahmet yerinde değildi.
"Ahmet?" Seslendiğim halde ortaya çıkmamıştı. Bir kaç kez daha seslendim ama sadece harıl harıl akan şelalenin sesi vardı. Endişelenmeye başlamıştım. Sık ağaçlı ormana girdim ve ağaçların güneşi kapattığını fark ettim. Etraf loştu ve rutubet kokuyordu. "Ahmet?" Bu sefer sesim endişeli çıkmıştı. Korkuyordum. Hemde çok korkuyordum. "Sophie De Jong..." o ses. Zeyneb Asime burada ne yapabilirdi ki diye düşündüm. Sesin geldiği yere döner dönmez Ahmet ve Zeyneb Asime'nin uygunsuz görüntüsü ile karşılaştım. "Tanrım..." fısıltım bütün ormanda yankılanırken Ahmet dönüp bana baktı. Elimi karnıma götürdüm. Sanki bebeğim bu olanları görecekmiş gibi hissediyordum ve ben bunu istemiyordum. Babasının nasıl bir haysiteysiz olduğunu görmesini istemiyordum. Şimdi degildi. Beni baştan aşağıya süzdükten sonra kahkaha attı ve Zeyneb Asime'nin üstünde ileri geri gitmeye başladı. Zeyneb Asime altında zevkle inlerken, gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Daha fazla bu görüntüye bakamayacaktım. Arkamı döndüm ve sessizce ağlayarak yürümeye başladım. Arkamdan ayak sesleri geldiğini duyar duymaz adımlarımı hızlandırdım. Omuzumun üstünden arkama baktığımda Ahmet çırılçıplak peşimden geliyordu. Daha da hızlandım. Ayak sesleri de hızlandı ve giderek bana yaklaşmaya başladı. Tam başımdan gitmesini söyleyecekken saçımdan tuttu ve beni durdurdu. Acıyla bağırdım. Gözyaşlarım benden izinsiz akıyordu. Beni kendine döndürdü ama saçımı bırakmadı. Yüzüne şeytani bir gülümseme kondurdu ve kulağıma eğildi. "Kandırılması kolay birisin Sophie" ardından karnımda hissettiğim acı ile elimi tekrar karnıma götürdüm. Elime sıcak bir sıvı gelmişti. Ne olduğunu görmek için elimi kaldırdım ve gördüğüm şeyle birlikte acım daha da büyüdü. Elim kan içindeydi. Ve dirseğime doğru akmaya devam ediyordu. Acı gitgide çoğalırken Ahmet beni saçımdan yere doğru itti ve bırakıp arkasını döndü. Yere sertçe düştüm ve kafamı ağaçlardan birinin köküne çarptım. "Ahmet!" Önünü dönmedi. "Ahmet!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOPHIE (TAMAMLANDI)
Historical FictionBen Sophie De Jong. Hollanda'dan kaçıp Osmanlı Sarayı'na, Dördüncü Murad'a sığındım. Gençtim, masumdum, korkaktım. Sonra aşkı tattım, acıyı tattım, ölümü tattım. Eş oldum, anne oldum, kul oldum. Savaştım, yenildim, yendim. Ben artık eski Sophie De J...