BÖLÜM 54

1.1K 60 0
                                    

Zeyneb Asime'nin odasındaydık ve Murad'ı izliyorduk. Murad, yeni şehzadesini kucağına almış, uzun uzun izliyordu. Yeni şehzadenin saçları sayılabilecek kadar azdı ve turuncuydu. Gözlerini henüz görememiştim ama teni bembeyazdı. Zeyneb Asime'yi andırıyor gibiydi. Safiye hemen yanımda durmuş, başka bir şeyi izliyordu. Neye baktığını gördüğümde, bir kere daha yanılmadığımı anladım. Selim'e bakıyordu. Selim de aynı şekilde gülümseyerek Safiye'ye bakıyordu. Selim'in bir eli kardeşi Zülal Uğan'ın omzundaydı, diğer elini ise arkasına almıştı. Şehzade Süleyman ise Zülal Uğan'ın hemen yanındaydı ve yeni doğan kardeşine şaşkın şaşkın bakıyordu. Safiye'ye tekrar döndüm, utanıp başını çoktan eğmişti bile. Bayezid ise, Safiye'nin hemen yanında duruyordu ve Murad'ı izliyordu. Hüma gözlerini kısmıştı ve Zülal Uğan'a sertçe bakıyordu. Zülal Uğan ona bakmamaya çalışsa da ara sıra göz göze geldiklerini yakalamıştım ve Zülal Uğan'ın geri kalan bir yanı yoktu, o da aynı şekilde bakıyordu Hüma'ya. Osman, Firuze'nin kucağındaydı ve Firuze'nin saçlarıyla oynamakla meşguldü. Ahmed'le Gülbahar'ı geldiğimden beri görememiştim. Firuze'ye doğru yaklaştım, "Şehzade Ahmed'le Gülbahar Sultan nerede?" diyerek fısıldadım. Firuze bilmediğini belli edercesine omzunu geriye attı.

"Senin adın Mehmed... Senin adın Mehmed... Senin adın Mehmed..." Murad, ezanı okumuştu ve yeni şehzadesine ismini vermişti. Şehzade Mehmed, ismini çok beğenmiş gibi gülümseyerek yerinde kıpırdandı. "Allah uzun ömürler versin, hünkarım" dedim. Zeyneb Asime en başta olmak üzere herkes "amin" diyerek bana katıldı. Kapının açılma sesiyle hepimizin gözü kapıya döndü, içeriye siyah kaftanıyla Nazperver ve şehzadesi Ahmed girdi. Eğilerek selam verdi. Murad kaşlarını çatarak Nazperver'i süzdü. Geç kalmış olması saygısızlıktı. Kendisi gelmek zorunda da değildi, Ahmed'i gönderse yeterdi. Selim arkasında tuttuğu elini açarak Ahmed'i yanına çağırdı. Ahmed gülümseyerek Selim'e doğru gitti ve kolunun altına girdi. "Gülbahar'ım nerede?" dedi Murad. Nazperver "Gülbahar Sultanımız hastalandı, hünkarım. Bende onun yanında olduğum için geciktim". Murad, Mehmed'i Zeyneb Asime'ye verdi ve Zeyneb Asime'yi alnından öptü, "beni çok bahtiyar ettin, Zeyneb Asime" dedi gülümseyerek. Zeyneb Asime de ona gülümseyerek karşılık verdi. Derin bir nefes aldım ve elimi karnıma götürdüm, "lütfen şehzade ol" dedim içimden.

Murad, Gülbahar'a bakmaya gitmişti ve odada Zeyneb Asime, ben ve Nazperver kalmıştı. Çocukların hepsi terastalardı. Zeyneb Asime uzun uzun yeni doğan şehzadesini izliyordu. "Zeyneb Asime, tutabilir miyim?" dedim yatağının ucuna oturarak. Zeyneb Asime başıyla onayladı ve Mehmed'i bana uzattı. Gözlerini açıp bana baktı, küçük gözleri vardı ve yemyeşillerdi. Zeyneb Asime'nin gözlerinden bile yeşillerdi hatta. "Hoş geldin, dünyaya" dedim gülümseyerek. Serçe parmağımı yakaladı ve gözlerini gözlerime kilitledi. O zaman anlamıştım Mehmed'le aramda çok farklı bir bağın oluşacağını.

"Nazperver" dedim odadan çıktıktan sonra. Nazperver durdu ve bana döndü, "efendim?" dedi bıkkınlıkla. Gülümseyerek ona yaklaştım, "yüzünü gören cennetlik. Çıkmıyorsun odandan". Nazperver gülümsedi, "şehzademle ilgileniyorum". Gülümsemem daha da genişledi, "başka uğraşacak bir şeyin yok ki. Has odaya da girmiyorsun senelerdir". Nazperver'in gülümsemesi silindi ve dudaklarını yay gibi gerdi. "Bunu sen istemiştin, Nazperver. Kösem Sultan konusunda seni uyardığımı çok iyi hatırlıyorum". Ardından ona bir adım daha yaklaştım, "hiç değişmemişsin. Senin güçlü olduğunu düşünüyordum ama şimdi bakıyorum da, seninle tartıştığım zamanlar bile boşaymış. Sen zaten kendi sonunu kendin yazmaya meyilliymişsin". Derin bir nefes alıp, gülümseyerek başımla selam verdim ve elimi karnıma koyarak odama doğru yürüdüm. Ben devlet-i aliyyeye iki tane şehzade, bir tane de hanım sultan vermiştim. Ama Nazperver bunu yapamamıştı. Şehzadesiyle kendini odaya kapatmıştı.

SOPHIE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin