BÖLÜM 60

1K 50 17
                                    

Yıllar Yıllar Önce...


Nur hatun eteklerini tutarak çıktı haremin mermer merdivenlerini. Gecenin yarısı olmak üzereydi, bütün sarayda ses seda yoktu. Loş koridorun sonunda kahverengi bir kapı vardı. Hemen tıklattı ve içeriden gelen komuta göre içeri girdi. Zeyneb Asime Sultan, altın rengi desenli divanınada lacivert geceliği ile oturuyordu. Geceden kara kalın bukleleri omuzlarından aşağı doğru süzülürken bir elini divanın minderine koydu ve kapının ağzındaki nefes nefese olan hatuna baktı. Gülbahar da tam onun yanında oturuyor, bir eliyle de önündeki beşiği sallıyordu.

"Ne havadis getirdin hatun, nefes nefesesin?"

"Sultanım..." dedi Nur hatun göğsünü tutarak. "Hünkarımız..." nefesini düzenledi. "Hünkarımız halvetteymiş."

Gülbahar fal taşı gibi açılmış gözlerini önce Nur'a ardından endişeyle Zeyneb'e dikti. Zeyneb ise şaşkınlığını korumak ister gibi derince bir nefes aldı. "Sen Selim'i al ve odasına yatır Gülbahar. Sen de gel bi soluklan, anlat olanı biteni hatun."
İkisi de onlara denileni yaptı. Gülbahar bir aylık şehzadeyi yavaşça kucağına aldı ve odasına götürdü, Nur ise hızlı adımlarla divanın önündeki minderlerden birine kurulmuştu bile. Biraz sonra Gülbahar da yanlarına geldi ve minderlerden birine oturdu.
Nur hatun hararetli bir şekilde başladı anlatmaya. "Haremden duydum," dedi. "Bu gece halvet var dediler."

Zeyneb düşünceli bakışlarını karşıya sabitledi. Kösem Sultan, Zeyneb'in yegâne destekçisiydi. O olmasa Zeyneb şuan bu odada, bu divanda oturamazdı. En başında Murâd Aypare'yi unutsun diye Zeyneb'i göndermişti halvete. Sonra yine göndermişti ve yine göndermişti. Bir süre sonra Murâd gözde hatunu yerine Zeyneb'i çağırmaya başlamıştı odasına. Çok geçmeden Zeyneb gebe kalmış, Kösem de Aypare'yi uzaklaştırmıştı saraydan. O gün bu gündür Kösem Sultan Zeyneb'in tarafındaydı.
Nasıl buna engel olmaz? diye düşündü Zeyneb. Valide Sultan istese, bir yolunu bulur halveti engellerdi.

"Kim göndermiş ki hatunu halvete? Kösem Sultan mani olamamış mı?" diyerek lafa daldı Gülbahar.

"Asıl düğüm burası Gülbahar hatun." dedi endişeyle Nur. "Halveti Kösem Sultan istemiş, o göndermiş hatunu."

Zeyneb beyninden vurulmuşa döndü âdeta. Bu nasıl olabilirdi ki? "Ne demek o Nur? Yok, olmaz öyle birşey. Kösem Sultan evvela benim arkamdadır."

"Valla ben öyle duydum Sultanım. Haremdeki kızlar gülüşüp kıkırdıyorlardı. Hepsi de sizi konuşuyordu."

"Susturamadın mı hatun?" diye çıkıştı Gülbahar.

"Susturdum tabii, susturmaz olur muyum! Bana bakın hatunlar dedim, hakkında atıp tuttuğunuz veliaht annesi Zeyneb Asime Sultan dedim..."

Zeyneb elini havaya kaldırarak susmasını işaret edince Nur aniden kesti sesini. "Şimdi de beni mi alıyor karşısına?" dedi buz gibi yeşil gözlerini odanın diğer ucunda yanan ateşe sabitleyerek. "Amacı benden de mi kurtulmak?"

"Sen Aypare'nin yıllardır çabalayıp yapamadığını yaptın." dedi Gülbahar sırtını dikleştirerek. "Veliaht şehzadeyi doğurdun. Kim sana zarar verebilir?"

"Başka bir hatundan doğma şehzade bana zarar verebilir." dedi Zeyneb sinirli bir ses tonuyla. "Ve Kösem Sultan da o hatunu kolayca has odaya sokabilir."

Nur tedirgin bakışlarını bir Zeyneb'e bir Gülbahar'a kaydırdı. "Sultanım, ya hatun gebe kalırsa?"

"Kalmayacak." dedi Zeyneb kararlı bir şekilde. "Kalmamalı."

SOPHIE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin