BÖLÜM 56

1.1K 64 14
                                    


"Menekşe" dedim bahçede yürürken. Menekşe döndü ve bana baktı , "buyrun sultanım" dedi. "Süleyman Paşa ile görüşmem lazım. Ama hasoda başının haberinin olmaması lazım". Ardından belimdeki altın kemerle kaftanımın arasına sıkıştırdığım notu çıkardım. "Bunu Süleyman Paşa'ya ulaştır" dedim. Menekşe başıyla onayladı ve gitmek için bir adım attı. "Menekşe" dedim koluna hafifçe dokunarak. Menekşe olduğu yerde durdu ve başını hafifçe yana eğip dokunduğum yere baktı. Ardından başını önüne eğip bana döndü. "Senin altınların aklımda. En kısa zamanda bana olan bağlılığının karşılığı olan altınları alacaksın" dedim. Menekşe, kahverengi gözlerini gözlerime çevirdi. "Benim size bağlılığım altınlardan ötürü değil, sultanım. Hiç vermeseniz bile olur". Bir süre daha gözlerimin içine baktıktan sonra eğilerek sarayın içine doğru gitti. Menekşe bana sadıktı belli ki ve bu ona her ay verdiğim bir kese altın için değildi. Kimin eğri kimin doğru olduğunu anlamak için gözlemlemek yeterliydi zaten. Zeyneb Asime'den sonra gelen en güçlü haseki bendim ve onun tek olduğu zamanları geri de bıratırmıştım. Zeyneb Asime, zamanında hasodaya giren çıkan her hatunu sessizce öldürüyor ya da fitne fücurla saraydan göndertiyordu ama bana bunları yapmaya gücü yetmemişti. Çünkü bende, diğer hatunlarda olmayan bir şey vardı. Murad'ın aşkı. Murad senelerdir sadece iki hatuna bağlı kalmıştı, ben ve Zeyneb Asime. Nazperver'den ilk başlarda çekiniyordum, benden daha masum gelirdi bana. Benden daha çok genç görünürdü, benim ondan daha genç olmama rağmen. Bu sarayda daha çok kalmıştı benden. Ama onun gözünü şuan tek bir şey bürümüştü, güç. Ne zaman böyle olduğunu anlamıyordum. Daha düne kadar odasından çıkmayan hatun, birden kaplana bürünmüştü resmen. Bu beni ürkütüyordu çünkü Zeyneb Asime'nin aşkı için olan hırsı, onun için tahttı, Ahmed'ti. Nazperver'in bu halinin yaratıcısı Kösem Sultan'ın ta kendisiydi. Ben hiçbir şehzademi tahta çıkarma derdinde değildim, tahta çıkmayı Selim'in hak ettiğini biliyordum ve bu yüzden Selim'in benim çocuklarımı da farklı analardan olmalarına rağmen kardeşi belleyip sevmesi beni mutlu ediyordu. Ama evlatlarımın tek bir teline bile zarar getirtemezdim. Kimseye izin vermezdim. Onlar benim canımdı, kanımdı, ruhumdu. Onlar ben idi. Evlatlarımın canıyla beni apaçık tehdit eden hatuna, evlatlarımı çiğnetemezdim.

"Paşam" dedim saray bahçesinin içinde olan köşklerden birine girdiğimde. Bu köşkü özellikle istemiştim çünkü en gözden uzak köşk burasıydı ve Menekşe'yle Firuze'ye sıkı sıkı tembih etmiştim etrafta bir kuş bile uçmaması için. Neden buraya geldiğini anlamamış olan Süleyman Paşa eğildi ve "sultanım" dedi. "Sualimi maruz görün lakin burada konuşmamızın çok tehlikeli olduğunu biliyorsunuz, değil mi?". Başını eğmiş, ellerini önde birleştirmişti. "Merak etmeyin, paşam. Kimsenin haberi olmadı, olmayacak. Sizi buraya çağırmamın sebebi" dedim ona doğru daha da yaklaşarak. Aramızda metreler vardı ama Süleyman Paşa tedirgin olduğunu her halinden belli ediyordu. "Nazperver Sultan, şehzadesi Ahmed ile ilgili saçma sapan rüyalara dalmış vaziyette. Abdi Paşa deseniz durum ortada" diyerek devam ettim. Süleyman Paşa, başını hafifçe kaldırdı ve kısa süreliğine bana bakarak gözlerini odanın köşesine sabitledi. "Anlayamadım sultanım. Abdi Paşa'nın durumu?". Derin bir nefes aldım ve ellerimi önümde birleştirdim. "Geçen gün bahçede şehzadem Bayezid ile şehzade Selim kılıç talimi yapıyorlardı. Abdi Paşa benim duymayacağımı zannedip, söylememesi gereken bir cümle kurdu" dedim. Süleyman Paşa devam etmem için bir şey demeden bekledi. "Gelecekte de şehzade Selim'in, şehzade Bayezid'e böyle yapacağını mırıldandı. Şehzademiz Selim, Şehzademiz Bayezid'in elindeki tahta kılıcı düşürmüştü". Süleyman Paşa'nın kocaman açılmış gözleri bir an benim gözlerime odaklandı. "Emin misiniz onu söylediğine, sultanım?" dedi inanamayarak. "Abdi Paşa önemli bir paşadır". "Size yalan borcum mu var, paşam? Duyan kulaklar benim olmasa bu konuyu size açmam bile" dedim. "Sizden isteğim şu, Abdi Paşa'nın planlarını öğrenmeniz. Evlatlarımla ilgili böylesine vahşi planları varsa eğer, karşısında herkesten evvel beni bulur. Evlatlarıma kalkan eli de, dili de kökünden koparırım". Paşa isteğimi kabul ettiğini belli edercesine başını öne eğdi. Abdi Paşa'nın niyeti belliydi ve bunun olmaması için onun canını almaktan asla çekinmezdim.

SOPHIE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin