Beyaz Kanat İlk birinci sınıflar binası. 1-A
Sınıf birbirleriyle tanışmaya çalışan sekiz ,dokuz yaşlarında çocuklarla doluydu. Birinci sınıflarda 1-A sınıfı bin kişi arasından en güçlü yirmi kişiyi kabul eder. On beş kadar çocuk içeride konuşuyordu.
Kapı açıldı ve bir çocuk içeriye girdi. Sarı saçlı ,yeşil gözlü tamamen siyah giyinmiş bir çocuktu. Gizemli ve renkli görünüşü girdiği gibi sınıfın dikkatini çekti. Sınıftan tatlı küçük bir kız öne çıktı.
''Merhaba ben kiraz Bitki tipi büyücüyüm. Senin adın ney?'' Herhangi bir heyecana sahip olmayan sözlerle söyledi. Sanki karşısındakinden rahatsız olmuş gibi bir hali vardı.
''Merhaba ben Gölge Karanlık tipi büyücüyüm. Tanıştığımıza memnun oldum.'' Diyerek elini uzattı.
Kız bunu duyduktan sonra bir an geri çekilse de. Efsanelerdeki Gölge dahi olsa ona kaybetmeyeceği düşüncesiyle elini uzattı.
Kız sonrasında çok şaşırdı. Asil ve önemli bir ailede doğmuştu ve karşısındakinin elini sıkmasını değil. Zarifçe öpmesini bekliyordu. Ona göre o çok güzeldi ve bu hareket karşısındakinin ona saygısını gösteriyordu.
Gölge karşısındakinin kendini beğenmişliğini hissetmiş ve saygı kurallarını bilse de karşısındakinin elini öpmek istememişti.
Kız ve oğlan bir süre gülümseyerek bakıştılar. Her dışarıdan bakıldığında iki tatlı çocuğun el sıkışması gibi gözükse de. Hava o tarz bir şey değildi. İkisi sanki birbirlerini öldürmek isteyen düşmanlar gibiydiler.
Her ikisi de ellerini bırakmadılar. Önce pes eden olmak istemiyorlarmış gibi birbirlerinin gözlerine gülümseyerek bakıyorlardı.
Tam o sırada içeriye tamamen yeşil giyinmiş yeşil saçlı bir erkek girdi. henüz yirmilerinde gözüküyordu. İçeriye girdiğinde Gölge ve Kiraz hala el sıkışıyorlardı.
''Bu kadar oyun yeter. Bir anlaşmazlığınız varsa arenada çözebilirsiniz. Sınıfımda kavga, sözlü olsa dahi yasaktır.'' İçeri giren adam rahat bir tavırla söyledi.
Sonunda Gölge elini çekip en arkadaki masalardan birisine geçti. Sıralar yarım ay şeklinde dizilmişti. Ortalarında öğretmen ve diğer öğretim materyalleri vardi. Kiraz ise en orta ön uca oturdu.
''Burası 1-A sınıfı bu sebeple standartlar ve eğitim diğer sınıflara göre çok daha yüksek. Birkaç yılda bir A sınıfından okulu tamamlamış kişiler. Büyücülüğün üst kademesine, yani enerjiyle birleşme kademesine adım atabiliyor. Elbette bunu başarma şansınız için bile daha önünüzde sekiz yıl var.
Şimdi arenaya geçiyoruz hazır kavga etmeye hazır çiftimiz de varken açılış seremonisine başlayalım. Bu sefer tüm okul iyi bir gösteri bekliyor.''
...
Arenada çoktan binlerce kişi bekliyordu. Beyaz Kanat okulunun geleneği ilk derste birinci sınıfların en iyilerinin yani A sınıfının düellolarını göstermekle başlar. Sonrasında açılış konuşması vb. devam eder.
İlk başta A sınıfının düello yapmasının sebebi ise diğer birinci sınıflara aralarındaki farkı ve çalışmaları gerektiğini öğütlemenin yanında. Üst sınıflara başlangıçlarını göstermektir.
Arenaya 1-A Sınıfı öğretmenleriyle birlikte tek sıra halinde çıkmaya başladı. Öğrencilerin en önünde renkli kıyafetler ve kırmızı saçlarıyla kiraz dururken. Sıranın en arkasından siyah kıyafetleriyle gölge geliyordu.
Sınıfı durdurup hizaya soktuktan sonra öğretmen önlerine geçti ve konuşmaya başladı ses tüm arenadan duyulabiliyordu. Bu yıl birinci sınıflar arasında Gölge'nin oluşu kalabalığın heyecanlı bir hale gelmesine sebep olmuştu.
''Sınıfta herkesin bir kez savaşması zorunlu. İstediğiniz taktirde birden fazla kez meydan okuyabilirsiniz. Bir meydan okumayı reddetmek yasaktır. Rakibinize ölümcül bir hasar vermekte yasaktır. Öncelikle meydan okumak isteyen birisi var mı?''
Kiraz bunu duyduğu gibi öne çıktı.
''Ben Gölgeye meydan okuyorum.''
kalabalık bunu duyduklarında ilk başta şaşırdı.
''Hey bu kız kim Gölge'ye meydan okumak çılgınlık değil mi?''Arenada bir kişi
''Normalde öyle ama o kız Prenses. Duyduğuma göre çok güçlüymüş mezunlarla şimdiden yarışabileceği söyleniyor. Elementiyle birleşmiş bir öğretmenin doğduğundan beri onu eğittiği duydum.Gerçekten ilginç bir maç olabilir.''Yanındaki kişi cevap verdi.
Kiraz arenanın ortasına geçti. Gölge'de umursamaz bir tavırla elli metre kadar önüne geçti. Öğretmen diğerlerine arenanın dışına çıkmalarını söyledi.
Bu arada arena yaklaşık dört yüz metre çapında dairesel bir alana sahip. Çevresidne ise bir koruma alanı var.
Öğretmenin buna rağmen diğer öğrencileri arenanın dışına çıkarmasının sebebi ise; karşısındaki kişilerin güçlerinin abartılı veya abartısız fazla olmasından kaynaklanıyor.
Öğretmen başlama işaretini yaptığında Kiraz hızla bir şeyler mırıldanmaya başladı. Gölge ise birden koşmaya başlayıp Kiraz'a doğru fırladı.
Gölge hızla arayı kapattı ve aralarında on metre varken. Yerden hızla dallar çıkmaya başladı. Gölgeye vurmak için hızla gölgeye doğru kamçı misali saldırdılar. Kirazın çevresi ise dallardan bir ordu ile dolmuştu.
Gölge hala ileriye doğru koşuyordu. Ona doğru gelen dallar ise ona çarpmak yerine çevresine vuruyordu. En azından birinci sınıf öğrencileri böyle sandı. Gerçekte ise Gölge hızla ritim değiştiriyor. Bir hızlanıp bir yavaşlıyordu.
Bu değişim öyle hızlıydı ki birinci sınıf öğrencileri bu farkı anlayamıyor. Sadece normal bir hızda koşan Gölgeyi görebiliyorlardı.
Sonrasında Kiraz, Gölgeyi hedef almayı bıraktı ve çevresindeki her alana aynı anda saldırma taktiğini kullandı. Kiraz gerçekten dedikleri kadar güçlüydü. Öyle ki hepsi en az gölgenin kalındığında yüz kadar dal Gölge'nin çevresine vurmuştu.
Muazzam bir toz bulutu ortaya çıktı bu arada kiraz dalların yardımıyla hızla geriye doğru çekiliyordu. Sonrasında durdu ve toz bulutunun olduğu alana baktı.
Toz bulutu henüz dağılmamışken arkasında bir şey olduğunu hissetti. Sonrasında bir el hafifçe sırtından itti. Hafif bir itiş olmasına rağmen kiraz düzelmeye çalışırken ayağı önündeki bir taşa takıldı ve yere yüz üstü yapıştı.
''Gölge kazandı.''
Aslında Gölge bu maç sırasında varlık yüzüğünü dahi çıkarmamıştı. Hatta herhangi bir karanlık yeteneği de kullanmadı. Sadece fiziksel gücüyle Kiraz'ı alt etti. Bunun sebebi onu gerçek bir rakip olarak dahi görmemesiydi.
Kiraz Prenses olarak elbetteki iyi bir eğitim almıştı ve bu aşağılamayı fark etti. Yerden kalkıp Gölge'nin olduğu tarafa baktığında. Gölge çoktan dışarıya doğru yürümeye başlamıştı. Onu yendikten sonra bununla hava atmaya dahi çalışmaması Kiraz'ı mutlu etmek yerine daha da kızdırdı.
Sonrasında öğretmen Kiraz'a bakarak konuştu.
''Eğer onu geçmek istiyorsan daha yolun başında dahi değilsin. Bu yaşta nasıl başardı bilmiyorum ama. O sana göre savaşlarda çok daha tecrübeli.''
''Ama öğretmenim küçüklüğümden beri sarayda zaten sayamadığım kadar savaş yaptım.''
''O tarz bir savaştan bahsetmiyorum. Ortaya hayatını koyduğun ve ölme korkusuyla yaptığın savaşlardan bahsediyorum. Sanırım Gölge'nin konaktan çıkmadığı bir yalanmış.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge (Suçluların Kabusu)
Fantasy(Hikaye yarım kalmış hikayelerimden birisidir. Okuyacaksanız lütfen bunu göz önünde bulundurun. İyi okumalar.) Hisar şehrinde tüm ülke tarafından tanınan birisi yaşar. Annelerin çocuklarına yatmadan önce anlattığı korku hikayelerinin baş karakteri...