Bölüm 38 -Hisar Kraliyete karşı

2.2K 272 28
                                    

Gölge havalandıktan sonra titremeye başladı. Canı çok yanıyor gibi gözüküyordu. 

Prens büyülü sembollerin dışında durarak konuşmaya başladı.

''Bağırmamaya çalışmanın bir anlamı yok. Bu bittiğinde zaten öleceksin. Hem doğal yeteneğin hem Rüya benim olacak. Bugünü ne kadar beklediğimi bilemezsin.''

Evet bu kişi önceden bir kez adı geçmiş olan Rüya'nın talipleri arasındaki prensti. Gölge'ye olanları zevkle izliyordu. Uzun süredir onu öldürmeyi istiyordu. Tek başına bunu yapmaya bir süredir çalışsa da başarılı olamamıştı. 

Aslında Hisar konağına saldırı emrini verende ikinci prensti. En başta hedefi hisar şehrini yok edip kralıktaki, kraliyetten sonraki en büyük gücü ezip ününü arttırmaktı. Bu şekilde varis prens olabilecekti. Beklemediği şey ise Gölge'ydi.

Onun yüzünden planları yıllarca geçikmişti. Daha da kötüsü onun sevdiği kızla evlendirilmişti. Güç dengesinin Hisar şehrine doğru kayması kraliyet ailesinin bıçak üstünde hissetmesine sebep oldu.  Sonunda prens uzun çabaların ardından diğer varisleri bastırdı. Varis prens olarak, Hisar şehrini hain ilan edip yeterince güçlenmelerine izin vermeden onları yok etmekte onun planıdı.

İlk başta Hisar şehrine saldırısının, onun adamları ve onun için büyük bir bedeli olması gerekiyordu. Ama orada olanları çarpıtarak aktarmayı başardı. Gölge'nin ilk yıl olanları anlatamayacak durumda oluşu ise, ailesine kendilerini savunma ve prensi yalanlama fırsatı verememesine sebep oldu. 

Prens olayı çok farklı bir biçimde anlattı. Ona göre adamları sonsuz ormanda eğitime giderken Hisar şehrinde pusuya düşmüşlerdi. Hisar şehri sonunda gerçek yüzünü göstermiş ve savaşa hazırlanıyordu.

Aslında hikayesi açıklarla doluydu. Kral ilk başta bu olanlara inanmasa bile hisar şehrinin hala savunma yapmıyor oluşu ve prensin giderek güçleniyor oluşu. Onu dediklerinin doğru olduğuna inanmaya itti.

Elbete bu istihbaratı getirdiği için bir ödül alacaktı. Ayrıca Gölgenin nasıl bir canavar olduğunu da o ortaya çıkarmıştı. Bir yıllık bir hazırlığın ardından plan başladı. Savaşı ilk vuran kazanır mantığıyla ilk hedef Prensinde özel isteğiyle Gölge oldu.

...

Gölge bir süre daha asılı kaldıktan sonra yukarıdan kırmızı bir ışık indi ve gölgeyi yere yapıştırdı. Yukarıda tek kalan Gölge'nin kalp şeklindeki doğal yeteneğiydi. Ebette gerçek kalbi hala yerindeydi. Sadece organlarla birleşmiş doğal yeteneklerin birleştikleri organın şeklini alma özelikleri vardı.

Kalbi çıktı anda semboller bir an için salandı, tam o anda Gölge bu açıkta güneşi tuttu ve en yakın camı kırıp dışarıya çıktı. 

Dışarıya çıkmayı başardığında daha fazla dayanamadı ve bayıldı. O anda Güneş olanları anlayıp Gölge'yi yakaladı ve kaçmaya başladı. Faza ilerleyemeden peşinden bir grup insan fırladı. Güneş 9. seviye olmasına rağmen peşindekileri atlatamadı. Onlarında en az dokuzuncu seviye olduğuna emindi. 

Birçok zikzak ve saklanma hamlesine rağmen peşindekileri atlatamadı. Peşindekiler ne yaparsa yapsın çevresini sardılar.

Aralarından birisi mutlu bir ifadeyle konuşmaya başladı.

''Hain köpek gerçekten onunla kaçmana izin vereceğimizi düşünmedin değil mi? Ne dersin çocuğu bırak ve kaçmana göz yumalım.''

Güneş zeki birisiydi öldürülen düşmanlara neler yapıldığını biliyordu. Büyük ihtimalle karşı tarafın gözünü korkutmak için ölüsünü bir yere asarlardı. Efendisinin hala yaşadığını bilse bile bunun böyle devam edebileceğine inanmıyordu. Doğal yeteneği sökülmüş bir kişi yaşayamaz bu bilinen bir gerçekti. 

Tam hayatı pahasına savaşmaya hazırken Bir gurup insan ağaçların arasından çıkıp çevresini saranlara saldırdı. Cesur bir anda Gölge'nin yanında belirip onu kontrol etti.

Sonrasında kükrer gibi konuşmaya başladı.

''Lanet olsun. Bunun bedelini hepiniz ödeyeceksiniz.''

Sesinden gelen enerjiye bakılırsa 9. seviye büyü gücüne sahipti. Güneş onun enerjisi ve görünüşünden Gölge'nin abisi olduğunu anlamıştı. Ne olursa olsun o 300 yıldan fazla yaşamış bir elfti. Bunun gibi basit şeyleri yapabilirdi. 

Takip eden grupla olan kısa çatışmanın ardından Cesur ve onunla gelenler hızlı bir biçimde Doğu ormanına doğru çekilmeye başladılar.  Burak'ta o gruptaydı ve en az 8. seviye büyü gücüne sahipti.

Aslında Hisar şehri ve onlara dost olan birkaç aile iç savaş çıkmasın diye güçlerini gizlemeyi tercih ediyorlardı. Elbette okula gönderdikleri gençlerde güçleri gizlenmiş şekilde okulla yollanıyordu. Gölge bunu bilse bile büyük bir sır olduğunu bildiğinden Rüya ve Müdireye bunu söylememişti. 

Kraliyet fark etmemiş olamalarına rağmen kendilerine güçlerine yakın güçte bir grubu rahatsız etti. Savaşlar eşit güçleri olmayanlar için kısa sürer peki ya eşit güce sahip iki grup savaşa başlarsa ne olur?

Hisar şehrini yöneten iki aile var. Aslında iki aileninde kendilerinin yönettikleri başka şehirler de var. İki güçlü aile Hisar şehrini bir evlilik ayarlayarak birlikte yönetmeye başladılar. Bu ittifak oluştuğu anda Güçleri zaten kraliyetle ailesiyle eşit duruma gelmişti. O anda bir iç savaş olmasını istemedikleri için güçlerini gizlemeye başladılar. 

Elbette her ihtimale karşı farkı ailelerle ittifaklar kurmayı da ihmal etmediler. Sonucunda onlar istemese bile bir krallığın iki başı olamayacağı için eninde sonunda bir savaş çıkacaktı. Gölge istemeden bu karmaşanın ortasına düştü. 

Gölge'nin anlattıkları ise iki aileyi savaşa davet gibiydi. Kraliyet zorbalığıyla çoktan onlara savaş açmıştı. Peki neden sesiz kalıp bunu kabul etmeleri gereksin. Kraliyetle eşit güce sahiplerdi tek eksikleri müttefikleri. 

Sonunda savaşa hazırlanmaya ve diğer ailelere müttefik olmak için davet yollamaya başladılar. Kraliyetin henüz bundan haberi olamamasının sebebi yanlarına çağırdıkları kişilerin zaten onlara dost olan aileler olmasıydı. 

Tüm operasyon gizlikle yürütüldü. Hatta çoğu daveti son yıl içinde Cesur götürdü. O sebeple bir süredir çok meşguldü

...

Bir şekilde arkalarındaki takipçileri atlattılar ve hisar şehrine doğru yola çıktılar. Hisar şehrine gitmeleri bir gün kadar sürdü. Gölge ter içinde ve baygındı. Vardıklarında annesi zaten olanların haberini almıştı ve hemen gölgeyi tedaviye başladı. 

Dış yaraları ne kadar iyileştirmeye çalışsada bir anlamı olmadı. Sonucunda Gölgenin aldığı yara ruh kaynaklı bir yaraydı. Yapabileceği bir şey olmadığını anlayan annesi başında ağlamaya başladı. 

Babası olan Lord Batı orduların komutası için kısa sürede şehirden ayrıldı. Sonucunda oğlunun öleceğini düşünüyordu ve ne olursa olsun intikamı alınmalıydı. 

Kraliyet savaş ilanından kısa süre sonra garip bir şeyler olduğunu anladı. Tüm krallığın içindeki aile ve birliklerin yarısından biraz daha fazlası onları destekliyordu. Kalan aileler Kraliyetin yaptığının zorbaca olduğuna karar vermiş ve güçlenirlerse onlara da aynı şeylerin olacağını düşünüp karşı tarafı desteklemeye başlamıştı. 

Bu olanların sebebi elbette Kızılalev ve Altınışık ailelerinin uzun süredir birçok dost kazanmalarıydı. Bloklar oluştu ve savaş yaklaşıyordu. Bloklardan birisi kendilerine Hisar derken diğeri basit bir biçimde Kraliyet diyordu. 

Kraliyetin zorbalığı ve ailelerin kendilerini savunma savaşı Gölge'nin doğal yeteneğinin alınmasıyla başladı...

İki tarafında hesaba katmadığı ise Gölge'nin çok büyük miktarda karanlık enerjisi emerek iyileşiyor oluşuydu. Hala yaşıyor olmasının tek sebebi bir süredir doğal yeteneğini ayırmak için ruhunu güçlendiriyor olmasıydı. 

Gölge istediği şekilde olmasa bile doğal yeteneğinden kurtulmuştu. 

-----------------------------------------------

Arkadaşlar vize haftam geldi iki hafta için bölüm vermem çok zor olacak. Biraz heyecanlı yerde bittirdiğimin farkındayım bunun için üzgünüm. :(

-----------------------------------------------

Gölge (Suçluların Kabusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin