Gölge (Suçluların Kabusu)

Bölüm 104 -Gölge'nin hedefi

Başarılı kuşatmanın ardından Hisar birlikleri yeni bir şehri kuşatma için yeniden toplandılar. Şehrin adı Umut olarak biliniyordu. Başkent ortamı fakir bir aile için yaşaması çok zor bir yerde ve sonuç olarak yoksulların göçüyle umut şehri kuruldu. 

Yaşadıkları şartlar sebebiyle Kraliyete yüksek bir bağlılıkları yoktu. Öyle ki Gölge'nin savaşlarda yaptıklarının haberi şehre ulaştığında çok büyük bir isyan başladı. Hisar tüm olayı bilmese de şehirden kaçmaya çalışan büyük bir grup bir şekilde şehrin kapılarından birisini patlatmayı başarmıştı. Bu bilgi Hisarın sonraki hedefini değiştirmesi için yeterli oldu. 

...

Hisar birlikleri yönetim çadırı. 

Yönetim ailelerinden birkaçı kuşatma hakkında hararetli bir tartışma yapıyorlardı. Bir grup bu olayın orduyu daha derine çekip kuşatmak için kraliyet tarafından yapıldığını düşünüyordu ve bu sebeple birliklerin bir bölümümü arkalarını kollamak için bırakmak istiyordu. Diğer Grup is tam anlamıyla sura yüklenip kimse müdahale edemeden şehri alabileceklerini düşünüyorlardı. 

Batı konuşmaya müdahale etti:

''Toplu saldırının çok fazla riski var. Bu şehir bu tarz bir saldırıya değecek kadar önemli değil. Bana göre de kraliyetin bölgesindeki fazla içte bulunan bir şehri kuşatmak riskli ve bunun üstüne her şeyimizi riske atacak bir planı kabul edemem. Özellikle Gölge ile ilgili verdiğimiz karar riski dahada arttırıyor.''

''Benim hakkımda ne kararı verdiniz?''

Gölge bir anda babasının yanından sordu. Toplantı alanı bir anda gerildi. Her ne kadar Gölge kendi taraflarında olsa da çevrede bir anda belirmesi ve o garip enerjisi ortamı germeye yetiyordu.

Batı oğluna bakarak konuşmaya başladı:

''Gölge üzgünüm ama sen bu şehir kuşatmasına doğrudan katılamazsı...''

''NE Niye önceki sefer çok işe yaramamış mıydım?''

Batı bir nefes vererek konuşmaya devam etti.

''Beni kesme ve dediklerimi dinle. 

Biliyorsun tüm kraliyet bölgesi senden çok korkuyor. Bu korku sebebiyle yaklaştığımız tüm köyler anında boşaltılıyor ve insanlar saklanmak için bildikleri en gizli yerlere göç etmeye başladı. İnsanların Kraliyetten kaçması bizim için iyi olsa bile savaşın sonrasını da düşünmeliyiz. Savaş sonunda tüm insanlar bizden korkarsa onları düzgünce yönetemeyiz. Ek olarak bu kıtadaki tek insan ülkesi olarak sürekli insan kıtasından gelecek göç ve kaynağa ihtiyacımız var kim korkunç bir yerde yaşamak ister ki?''

Gölge bir süre boş boş baktı ve sonunda bir daha konuşmaya başladı.

''Yani bu istediğimi yapabileceğim anlamına mı geliyor. Yapmam gereken bir kaç şey vardı da.''

Gölge hala boş baksa da çevredekileri etkileyen bir korku enerjisi dalgasına sebep oldu. Gölge'nin enerji kontrolünü bozacak kadar çok istediği şeyi düşündüklerinde omurgalarından aşağıya doğru bir soğukluğun indiğini hissettiler.

Batı onu durdurmak istedi ama Gölge artık yetişkin kabul edilebilecek yaşa gelmişti. Büyücülerin yetişkinlik yaşına lanet okuduktan sonra isteğini kabul etmekten başka bir şansı kalmadı. 

(Daha önce belirttiğim gibi büyü ile temasa geçmiş insanlar çok daha hızlı olgunlaşır tüm soylular büyüyle içli dışlı olduğu için yetişkinlik yaşları çok daha düşük kabul edilir.  Gölge evlendiği anda yetişkin kabul edilmeye başlanmıştı. İleride bu muhabbet yüzünden başım ağrımasın diye bunun üstünde duruyorum. Gölge bizim zamanımızla bakarsak 9 yaşına ulaştığında 18 yaşındaki bir bedenle eşit gelişmişlik düzeyine sahipti.

Ek olarak büyünün ikinci etkisi yaşlanmayı yavaşlatmaktır. Bu sebeple Gölge'nin bedeni fiziksel olarak yetişkin olsa da hala çok genç gösteriyor. Düzenleme sırasında da en tereddüt ettiğim alan Gölge'nin yaşıydı ama aklımdaki evren yasalarına göre şu anki yaşında olması gerekiyor.)

...

Gölge üzgün bir biçimde Rüya'ya veda etti. Rüya'ya nereye gittiğini söylemişti. Ona yalan söylemeyi sevmiyordu. Ek olarak dediği her hangi bir şeyin fikrini değiştiremeyeceğinin de farkındaydı. Gölge'nin hedefi Başkent'ti. Lanet prensi öldürmeden geçirdiği her an onu rahatsız etmeye başlamıştı. Ayrıca ondaki doğal yeteneğini geri alamamak sinirini bozuyordu. İçindeki eksiği her an hissedebiliyordu. 

...

Kraliyet kalesi Ana bahçe.

Kiraz bahçedeki bitkilerin bakımını yaparak gününü geçirmeye çalışıyordu. Bitkilerle ilgili güce sahip olduğu için kendi isteğiyle sarayın bahçesindeki bitkilere bakmaya başlamıştı. Saray çevresinde savaş yokmuşcasına rahat bir hava vardı. Sanki olanlar saraydakileri ilgilendirmiyormuş gibi tüm kraliyet üyeleri yaşamlarına devam ediyordu.

Bu sırada iki erkek Kiraz'ın yakınından geçerek yakınlardaki çay içmek için hazırlanmış alana doğru ilerlediler. Kiraz ikiliyi görünce hafifçe kaşlarını çattı ve hemen ardından ifadesi eski haline geldi.

İkili çay içmek için bahçedeki büyük bir ağacın altına yerleştirilmiş bir masaya geçtiler. İkiliden birisi Gölge'nin yakından bildiği ve nefret ettiği Karanlık ismindeki ikinci prensti. Diğeri ise Kiraz'ın bile yeni gördüğü ve çok güçlü olduğunu hissettiği birisiydi.

Kiraz şu an 9. seviyeydi ve bedenini büyüyle uyumu %88 civarındaydı. Son dönem olayları yüzünden eskiden olduğundan çok daha fazla çalışıyordu. Tüm bu savaşın sebebi olan ve baba tarafından yarı kardeşi olan Karanlığı hiç sevmiyordu. Çok geçte olsa tüm olanları öğrenmişti. Her ne kadar Gölge'yi sevmese de ondan bir çok insanın ölümüne yol açacak bir savaşı başlatacak kadar nefret etmiyordu.

Kiraz abisinin yanındaki kişinin kim olduğunu merak ederek annesinin odasına gitti. Eskiden Kraliçe olarak bilinen annesi resmiyette hala kraliçe olsa bile karanlığın annesi sarayda daha fazla söz sahibi olmaya başlamıştı. 

...

Kiraz annesinin odasının önüne geldi ve sessizce beklemeye başladı. Bir süre sonra içeriden bir ses duyuldu.

''Gel.''

Kiraz kapıyı açtı ve içeriye girdi. İçerisi sarı ve beyaz renklerinin tonlarıyla süslenmişti. Annesi beyaz bir giysi giymişti ve üstünde altın kılıç ve önüne kalkan misali koyulmuş altın bir parayla süslenmişti. Bu İnsan kıtasının en büyük imparatorluklarından birisi olan Altın krallığın sembolüydü. Kirazın annesi altın krallığının eski bir prensesiydi. Şu anki Kralın ise kardeşiydi. Annesinin bu krallığa gelin olarak verilmesi Altın krallığının bu kıtaya verdiği önemi gösteriyordu.

...