Sonunda Gölge'yi takip ederek ruh kürelerinin olduğu bölüme geldiler.
''Abi bu parlak parlak şeyler ney. İçinde ilginç bir şey varmış gibi hissediyorum.''Gölge abisine bakarak sordu.
''Onlar mı? Onlara ruh küreleri deniyor. Kalanını sana bunları satmakta uzmanlaşmış birisi anlatsın.''O da soruyu Burak'a yönlendirdi.
''Onlar basitçe söylersek büyülü hayvanların ruhları. Büyülü hayvanları öldürdükten sonra ruhun karşındaki büyülü hayvanın ruhundan güçlüyse; boş bir ruh küresi yardımıyla büyülü hayvanın ruhunu küreye hapis edebilirsin. İşte bunlar da hapsedilmiş ruhlar oluyor.''Burak iş gülümsemesini takınarak açıkladı.
''Peki ne işe yarıyorlar.''Gölge merakla sordu.
''İnsanlar içindeki büyülü hayvanın ruhunu kendilerine bağlayıp özümserse ruh güçleri artıyor. Büyülü hayvanın ruhu ne kadar güçlüyse, özümsediğinde ruh gücünün artışı o kadar fazla oluyor. Ayrıca bazı güçlü büyülü hayvanları özümseyince büyülü hayvanın yaşarken kullandığı yetenekleri öğrenme şansın oluyor. Ama dikkat etmelisin eğer büyülü hayvanın ruhunun gücü senden fazla olduğu halde onu hızlı bir şekilde özümsemeye çalışırsan ruhun hasar görebilir.''
''Peki ruhun gücünün senden fazla olup olamadığını anlayamıyor musun?''
''Aslında ruh küresini kendine bağladığın anda karşıdaki ruhun gücünü hissedebilirsin. En güçlü ruh olsa dahi, sana ruh küresinin kısıtlamaları sayesinde zarar veremez. Ama güçlü olduğunu bile bile hızlı güçlenmek uğruna çok hızlı ruhları özümseyenler var. Ruhun ona zarar vermesinden değilde kendi ruhlarında meydana gelen tepki sonucunda ruhları hasar görüyor. Bu sebeple kendinden güçlü bir ruh özümsiyeceksen çok daha yavaş olmalısın. Daha yavaş olsan bile kalitesi daha yüksek olduğundan düşük seviye ruhtan daha çok yarar elde edersin.
Karşında gördüğün 10 rafın her birisi farklı bir seviyede yakalanmış bir ruhu temsil ediyor. En alttaki raf altıncı seviye iken en üstteki raf onuncu seviye ruhlar için yapılmış. Bir büyülü hayvanın ruhu, büyülü hayvanın cesedinin değerinin onda biridir.''
''Peki neden en düşük altıncı seviye canavar var?''
''Altıncı seviyenin altında büyülü hayvanlarda, ruh küresinin alabileceği bir ruh bulunmadığı için.''
''Yani en fazla birkaç tane yedinci seviye alabilirim. Peki şu yandaki büyük sepetler dolusu ruh küreleri neden ayrı duruyor?''Gölge yandaki dolu ve insan beline gelecek kadar yüksek sepetleri işaret ederek sordu.
''Onlar ölülerden yağmalanmış içinde ne olduğunu bilmediğimiz ruh küreleri. İçinde onuncu seviye canavarlar olabileceği gibi altıncı seviye canavarlarda olabilir. Risk sebebiyle sadece beş altın. Ama abinin arkadaşı olarak tavsiyem sakın deneme çoğu altıncı seviye.''
''İçinde ne olduğunu siz bilmiyor musunuz?''
''Hayır ruhu sadece tek bir kişi bağlayabilir. Bağı bozsa dahi ruh yok olur. Yani denemek gibi bir şansımız yok. O sebeple sadece güvenilir satıcılardan ruh küresi alıyoruz. Yani yağmalanmış boncukların içinde ne olduğunu kimse bilmiyor. Yinede bize satarlarsa altıncı seviye ruh boncuğunu aldığımız fiyattan alıyoruz. İçinde güçlü ruhların bulunma ihtimali yüzünden de fiyatı arttırdık.''
Gölge sepetin yanına gidip garip garip sepete bakmaya başladı. Burak bir an onun fikrini vazgeçirmek için harekete geçse de Cesur onu durdurdu. Sonucunda Gölge bir şeye ilgi duyduğunda sıkılana kadar onun ilgisini başka bir şeye çekmek imkansız.
Ardından ruh kürelerinin olduğu alan hafif hafif titremeye başladı. Gölge ise sepetlerin çevresinde geziniyordu. Arada bir bir şey ilgisini çekmiş gibi gözüküp elini sepetlere daldırıyor içeriden bir ruh küresi çekiyordu.
''Hey sence gerçekten ayıt edebiliyor mu? Yoksa rastgele mi çekiyor?'' Burak, Cesura sordu.
''Büyük ihtimalle ayırt edebiliyor. Ama neye göre ayırt ediyor onu bilmiyorum.''
Sonunda gölge seçmeyi bitirmiş gibiydi. Ruh kürelerinin olduğu alan titremeyi bıraktı.
Sonunda Gölge, Burak'a doğru yürüdü
''Bunları alacağım.''
''Elbette kaç tane aldın bakalım?'' Burak profesyonel bir gülümseme takınarak sordu.
''On üç tane aldım.''
''Peki aldıklarının seviyeleri hakkında hiç bir fikrin var mı? Neye göre aldıklarını seçtin? Gerçi bunu cevaplamak zorunda değilsin. Sadece kendi merakımdan soruyorum.''
''Önemli değil, aslında çok basit. Sadece onları korkutup benden nasıl etkilendiklerine baktım. En az etkilenenleri aldım.''
''Sanırım anlatıldığı kadar varsın. Neyse ödeme için kasaya gidelim.''
Sonrasında Burak'ın önderliğinde kasaya gittiler ve Gölge kendi parasıyla ödemesini yaptı.
...
Pazar bölgesinden çıktıktan sonra.
Gölge, Büyülü hayvanının üstünde, yarı yarıya kapanmış gözleriyle sallanırken sordu.
''Abi şimdi nereye gidiyoruz?''
''Şimdi seni teslim etmeye gidiyoruz. Evlenirken yapman gerekenleri de öğrettiğime göre. Artık kalacağın yere gidip dinlenirsen iyi olacak.''
''Nerede kalacağım peki?''
''Onu Müdireye seni bırakınca, o söyler. Bende bilmiyorum.''
Konuşmanın ardından yeni gelenlerin seçimlerinin yapıldığı yere gittiler.
Seçimlerin olduğu alan küçük çocuklarla doluydu. Ama şanslarına Gölge'nin uykusu vardı ve büyülü hayvanının sırtında zar zor oturuyordu.
Bölgede görevli öğretmenlerden biri büyülü hayvanlarla gelen ikiliyi fark edince öne çıktı.
''Merhaba seçmeler için mi geldiniz?''
''Hayır müdireyi görmeye geldik. Nerede olduğunu öğrenebilir miyim?''
Bunu duyduktan sonra görevli öğretmenin yüz ifadesi değişti.
''Seçimlerde herhangi bir ayrımcılık yapılmaz. Asil olup olamamanız bunu değiştirmez. Eğer seçimler için geldiyseniz. Çocuğu yollayın eğer değilse beni meşgul etmeyin.''
Gürültülü konuşma çevrede olanların dikkatini çekmeye başlamıştı. Asıl kötü olansa sesli konuşma Gölge'yi rahatsız etmeye başlamıştı
''Seçimler için burada değilim. Deminde söylediğim gibi Müdireyi görmek için geldim.'' Artık sinirlenmeye başlayan Cesur. Kafasında senaryolar kurmaya başlamış öğretmene karşı kedini tutmakta zorlanıyordu.
''Siz asiller hep aynısınız. Sadece konum başka bir şey yok.'' Öğretmen hala dik kafalılığına devam ederek söyledi.
Öğretmenin güvendiği şey karşısındaki asil olsa bile. Beyaz Kanatta yaptıkları için hiçbir öğretmenin asil olsun, olmasın cezaya tabi tutulmuyor olmasıydı. Elbette bu yaptıkları şeyde herhangi bir suç yoksa geçerliydi. Öğretmenin şuan yaptığını geçerli kılacak herhangi bir savunma yoktu. Hala, halktan biri olarak yeni aldığı öğretmen koltuğunda asilleri azarlamanın zevkini çıkarmaya çalışıyordu.
Cesur yeniden konuşmaya başlamadan Gölge zaten adamın önüne gelmişti.
''Uykumu bölüyorsun, uykumun bölünmesinden hoşlanmam.''
Önündeki kızgın küçük çocuğun dediklerini duyunca öğretmen iyice kızdı. Okulda öğrencilerin herhangi birine dövüş eğitimi haricinde zarar vermek yasak olmasına rağmen. Gölgeye vurmak için elini kaldırdı.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge (Suçluların Kabusu)
Fantasi(Hikaye yarım kalmış hikayelerimden birisidir. Okuyacaksanız lütfen bunu göz önünde bulundurun. İyi okumalar.) Hisar şehrinde tüm ülke tarafından tanınan birisi yaşar. Annelerin çocuklarına yatmadan önce anlattığı korku hikayelerinin baş karakteri...