Beyaz kanat, Rüya'nın odası. Akşam saatleri.
Müdire, Rüya'nın yanına oturmuş kolundaki dövmenin üzerine enerji göndererek garip kelimeler söylüyordu.
Yarım saat kadar sonra bu işlem bitti. Rüya'nın yüzünde rahatsız olmuş gibi bir ifade vardı.
''Öyle bakmayı bırak bunu ikimizinde iyiliği için yapıyorum. Eğer kraliyetin saflarına katılmazsak sonunda yenileceğimizi biliyorsun. Hisar ne kadar güçlü görünse de uzun süredir bu topraklarda hüküm süren kraliyetin gücü düşündüklerinden daha fazla.''
''Eğer dediğin kadar güçlü olsalardı hisar bu kadar dayanamazdı. Ayrıca bu yıpratma savaşı olmazdı. İki taraf yakın güçlere sahip olmasa bir taraf diğerini anında silerdi. Bunun doğru olduğunu biliyorsun.''
''Belkide dediğin doğrudur. Peki savaş başlamadın önce bunu tahmin edebilir miydin? Biz yönettiğimiz; bir okuldan fazlası değil. Buradaki, büyüyle bir seviyesine ulaşabilmiş tek kişi benim. Ruh dokunuşu seviyesine ulaşmış olsam da tek kişi olduğum bir gerçek bir gerçek. Bu savaşta kraliyete karşı olsak bizim yaşamamıza izin verirlermiydi sence? Kaçmak için bile bir şansımız olmazdı. En başında gözler bizim üzerimizdeydi. Yaptığım için beni suçlama, ben sadece yaşamamız için yapmam gerekeni yaptım. Ayrıca Gölge'ye aşık bile değilsin bu direnişin neden?''
''Mesele aşk değil. Mesele aşk olsa önümde prensle evlenme hakkında konuşabileceğini mi sanıyorsun? Burada mesele onur. Ben bir söz verdim. Senin isteğiyle bile olsa onunla evlendim ve şimdi senin yüzünden sözümden dönüyorum sence iyi bir şey mi yapıyorum? Kalbim bu kadar karışık haldeyken nasıl büyüyle bir seviyesine ulaşacağım?''
''Zaman her şeyi değiştirir. Saçma bir söz için bu kadar direnmen anlamsız. Ayrıca o öldükten sonra, prense verdiğin şart bile saçma.''
''Onu değiştirmek gibi bir niyetim yok. Hisar tamamen yenilmediği sürece onunla evlenmem. Hisar kazanırsa sözümden dönmemiş olurum. Hisar kazanamazsa en azından denediğimi bilirim.''
''Ah ne halin varsa gör.''
Müdire sözünü bitirince odadan çıktı.
Rüya odanın balkonuna çıktı ve dalgın bakışlarla yıldızları seyretmeye başladı.
...
Gölge üç kişiye karşı planını uzun uzadıya düşündü. Baya uzun düşündü birbirlerine düşürmek kolay olacak olsa da aşk çekişmeleri konusuna çok yabancıydı. Düşüncelerinin sonunda bir sonuca ulaştı. Bunun için üçünün de kişiliklerini bir miktar anlaması gerekmişti.
Üçü aramaya devam ederken çoktan akşam olmuştu. Şehre dönmek tarama alanında açıklar yaratacağı için arama ekipleri oldukları yerlerde kamp kurmayı tercih ettiler. Kadın ikisi ne kadar yazarsa yazsın hiç yüz vermedi.
Konuşmalarından anladığı kadarıyla kadın bir soylu değildi aksine kendi çabaları sayesinde büyüle bir seviyesine ulaşmış bir büyücüydü. Diğer ikisi kendini beğenmiş soylulardı. Bu sebeple kızı elde edebileceklerine tamamen emin gibiydiler. Kız ne kadar reddetse de y*vşamaktan vazgeçmediler.
Kamp kurulduktan bir süre sonra üçü çevreyi tehlikelere karşı kapamaya gittiler. Çevreye küçük bir koruma büyüsü yerleştirmeye başladılar.
Bilmedikleri ayrıntı ise Gölge'nin çoktan korumanın içinde olduğuydu. Onlar daha kampı kurmaya başlamadan kampın içindeki bir ağacın üstüne tünemişti.
Üçü koruma kurmak için ayrıldıklarında Gölge aklına gelen en en kötü plana başladı. Plan işe yararsa aradan biri çıkmış olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge (Suçluların Kabusu)
Fantasy(Hikaye yarım kalmış hikayelerimden birisidir. Okuyacaksanız lütfen bunu göz önünde bulundurun. İyi okumalar.) Hisar şehrinde tüm ülke tarafından tanınan birisi yaşar. Annelerin çocuklarına yatmadan önce anlattığı korku hikayelerinin baş karakteri...