Bölüm 44 -Kıtayı aşan ün

2.2K 268 20
                                    

Hisar şehri Lordun konağının girişi.

Güneş her zamanki gibi meditasyonunu yapmış konaktan çıkıyordu. Gölge gitmeden önce ona antrenman saatlerini ve nasıl çalışacağını söylemişti. Şimdiki antrenmanı da kalabalık yerlerde gezinip olabildiğince az insanın dikkatini çekmekti. Gölge ek şart olarak olabildiğince güzel giyinmesini eklemişti. Bu şekilde istemese bile dikkat çekebilecek hale geliyordu buda onun için zorlu bir sınama haline geldi. Bu yüzden her meditasyon sonrası dışarı çıkıp geziniyordu.

Konağın kapısından çıkarken bekçiler tarafından durdurulmuş tanıdık bir simaya rast geldi. Onca karmaşa sonrası unuttuğu bir sima.

''Merhaba bayan Güneş mümkünse sizinle biraz konuşabilir miyiz?''

Bu kişi Beyaz Kanattaki şube yöneticisi Sabır'dı son olanlardan sonra Beyaz Kanat'tan ayrılıp Hisar şehrindeki sinema salonunun başına geçmişti. Buraya gelmekteki amacı Gölge'nin ailesini bir şekilde filmleri yayınlamaya ikna etmekti. 

Savaş zamanları olması sebebiyle Gölge'nin ailesi görüşmeyi kabul etmemiş ne olduğunu bile sormamıştı. Yakın zamanda Güneş'in her gün konaktan ayrıldığını duymuştu. Sonunda onunla konuşmak için konağın kapısına geldi. 

Güneş onu görünce bir süre umursamaz bir ifade takınsa da bir anda ifadesi aydınlandı. 

''Hoş geldiniz ne için geldiğinizi tahmin edebiliyorum.''

Sonrasında güvenlik görevlilerinden birisine döndü.

''Konuk odasına kadar eşlik edin. Ben Hilal hanıma haber verip geleceğim.''

...

Hilalin odası.

Hilal savaş olsa dahi buna katılmamıştı. Onun ana çalışma alanı büyülü semboller ve iyileştirmeydi. Büyük orduların savaşlarında ani bir işlevi olamayacağı için konakta kalmıştı. Kafası fazla dolu olduğu için olabilecekleri düşünmemeye çalışıyordu. Bunun en iyi yolu da eğitim yapmaktı. 

Son zanlarda oğluna olanların da etkisiyle kendisini büyülü sembollere vermişti. Oğlunun yanına onu o sembol dizisinden çıkarabilecek bir şey vermediği için kendisini suçlu hissediyordu. Bu alanda kendisini geliştirip iyi koruyucu sembol dizileri oluşturmak istiyordu. Sembol dizilerini bir eşyaya işleyip savaşa katılamasada ailesini koruyabilirdi. 

Yine oluşumlar ve büyülü semboller üstünde çalışırken kapısı çaldı.

''Gir''

Güneş içeriye girdi ve Hilali selamladı. Hilal, Güneş köle olmasına rağmen ona o şekilde davranmadı. Oğlunun eğittiği birisine nasıl o şekilde davranabilirdi ki bu oğlunun onca çabasını boşa çıkarırdı.

''Hilal hanım Gölge'nin filimlerini yayınlamak isteyen sinema salonundan bir kişi sizi görmeye geldi.''

''Evet bir süre önce duydum savaş zamanı onlarla uğraşmanın bir anlamı yok.''

Güneş sinsi bir gülümseme takınıp konuşmaya başladı.

''Efendimin en büyük silahlarından bir tanesi korkudur. Önceden kimliği açığa çıkmasın diye uğraşıyordu. Sonucunda herkesi korkutmak istemiyordu. Ama şu savaş durumunda korku kullanılabilir.''

Hilal düşünceli bir biçimde bakmaya başladı.

''Ne demek istiyorsun. Meraklandıracağına çıkar ağzındaki baklayı.''

''Son zamanlarda ortada Gölge'nin hayaletinin onu öldürenlerin peşine düştüğüne dahir dedikodular dolaşıyor. Halk Gölge'nin bu kadar kolay yok olmasını kabul edemiyor. Ya ortaya Gölge'nin gücünü ve korkunçluğunu kanıtlayacak şeyler çıkarsa ne olur. Gölge'nin kolay kolay yok olamayacağını düşünen halk ne düşünür. Hatta halkı geçtim düşmanlarımız ne düşünür. 

Efendimin yaşadığını müttefiklerimiz dahi bilmiyor. Bu düşmanımız için korkutucu olurken bizim tarafımızdakilerin moralini arttırabilir. Ayrıca bu sayede para bile kazanabiliriz. Sinema sektörü ülkeden bağımsız bir şirket. Kısacası ülkeye bir bağlılıkları da yok. Bu yaptığımız Efendime de yarar sağlar.''

Hilal bunları duyunca gözlerini kapatıp düşünmeye başladı. 

''Korku olaylarının güç vermesi olayını biraz anlayabilsem de ondan öğrenen sensin. Bu konuda senin kadar bilgili değilim. Ama oğlumun işine yarayacağını düşünüyorsan bu işi sana bırakıyorum. Eh neler yaptığını izlemek ilginç olabilir. belki bende giderim.''

Sonrasında Güneş'e odadan çıkamsını işaret etti.

...

Konağın konuk odası. 

Sabır adına aykırı olacak şekilde sabırsız bir şekilde ayağını hareket ettiriyordu. Normalde sabırlı biri olsa bile bu iş gerçekten büyüktü. Bir süre daha bekledikten sonra odanın kapısı açıldı. Hemen ayağa kalktı ve kapıya döndü. Yüzünde profesyonel bir gülümseme vardı. 

Kapıdan giren elbetteki Güneş'ti. Güneş'in yalnız geldiğini görünce ifadesi biraz bozulsada hızlıca kendisini toparladı. Güneş'in yalnız gelmesinin anlaşmanın yattığını gösterme ihtimali yüksekti. 

''Hilal hanımda yayın için izin almayı başardım ama bir şartı var. Filimdekinin Gölge olduğu belli edilecek.''

Sabır neredeyse yerinde duramayıp sevinçten atlayıp zıplayacaktı. Aynı anda iki güzel haber almıştı. 

1- Uzun süredir izin bekleyen filim artık yayınlanabilirdi.

2- Filimde Gölge'nin ismini kullanabilirlerdi. 

Sabırın ilk istediği zaten Gölge'nin ismini kullanmak olmuştu. Etraftaki dedikoduların da yardımıyla film hızla ünlenebilirdi. 

Ünlü şirketlerde Gölge'nin ölümünün gerçek olduğunu biliyordu. Sabır yinede dayanamayıp Güneşin alnına baktı. Gerçekten de Kölelik mührü yoktu. Elbette Gölge'nin mührü kaldırdığını düşünmedi. Kimse doğal yeteneği zorla alınan birisinin yaşayabileceğine inanmıyordu. 

Anlaşmanın kalanı hızla halledildi. İki gün sonra filmin ismi değiştirildi ve tüm şehirlerde yayına başladı. Sinema şirketinin iç savaşa katımamayı seçebilmesinin sebebi: Birçok kıtada şubesi bulunan büyük bir şirket olmaları. 

Filmin yayına girişiyle birden fazla kıta aynı anda Gölge'yi tanıdı. Belki orada Gölge'nin efsaneleri henüz yayılmadığı için fazla tutmaz. Siz ne dersiniz :)

...

Gölge hala bir haftanın geçmesini bekliyordu bu sırada ilginç bir haber duydu. 

''Gölgenin yaptığı saldırıların birkaçı sinamada dilim olarak yayınlanmaya başlanmış. Hadi gidip izleyelim. İçinde Gölge varsa basit bir şey olamaz. Söylediklerine göre diğer ülkelerde bile yayına girmiş.'' 

Elbette bunuda handa duydu. Bu aralar handa meditasyon yapmadığı zamanları dedikodulara kulak kabartarak geçiriyordu. Aslında beklediği haber Prensin gelip gelmeyeceğiydi bu tarz bir haberi duymak onun için sürpriz oldu. Haberi duyduğunda garip bir biçimde sırıtmayı ihmal etmedi. 

Sonra kendi kendine konuştu.

''Planımı biraz değiştirmem gerekecek gibi duruyor. Madem bu kadar ünlendim bunu kullanmalıyım. Sadece konaktakileri öldürüp korkutmak yetmez; tüm şehir şok geçirmeli.

Sonrasında handakiler zengin bir çocuğun bir şarkı mırıldanarak seke seke üst katlara çıktığını gördüler. Böyle bir tatlı çocuğun gülüşünün neyi işaret ettiğini bilmemeleri ne yazık ...

Gölge (Suçluların Kabusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin