Bölüm 52 -İtiraf

2.3K 265 17
                                        

Gölge kısa süre önce arama alanını geçmiş ve sonraki hedefine doğru hareket ediyordu. Bu tarz bir güvenlik çemberi onu durduramayacak olsa da içeride olmanın riski her geçen saniye artıyordu. Son saldırısından sonra artık şansını yeterince zorladığını düşündü ve alandan uzaklaşmaya başladı. 

Şimdiki hedefi Liman Kent'di oradaki su ailesinin peşine düşmek için yola çıktı. İlk başta önceki şehre yakın bir şehre saldırmak istedi ama güvenlik önlemlerinin fazlasıyla arttığını fark ederek bundan vazgeçti. Şimdiki hedefini seçmesinin sebeplerinden bir tanesi aradaki mesafeydi. Bu mesafe ona iki şekilde yardımcı olacaktı. 

1. Mesafe fazla olduğundan saldırıyı bekleyen kişi sayısı az olacak. 

2. Zaman

o mesafeyi geçmek bir kaç gün alacağı için bu süreçte suların biraz durulacağını düşündü. Güvenlik alanından çıkışında tek çıkması çok kolay gözüküyordu. Tek yapması gereken az insanın olduğu bir yerden sınırın dışına kadar ilerlemekti. Ama Gölge bunu yapmamayı tercih etti. Gölge beklenmeyeni yapmanın her zaman daha iyi sonuç vereceğini öğrenmişti. Oda basit bir çözüm buldu.

Yeni kölesine yanındakilerin ölümünü açıklayıp sınırların dışına çıkmasını söyledi. Gölge'de onun gölgesine saklandı ve o nereye gittiyse gitti. Sınırların dışına çıkana kadar saklanmaya devam etti. Kölesi yanındakilerin ölümünü açıklamaya çalışırken baya uğraştı. İnsanların ona inanmasının tek nedeni. Yanındaki erkek ölürken kurtulmayı başarmış bir kadının olmasıydı. Bu sayede Gölge'nin kadınları öldürmeyi tercih etmediğini düşündüler.

Gölge'ye zarar vermiş aileden bir kadın isen onun hedefi olabilirsin. Ama ona önceden zarar vermediysen oda sana dokunmaz. Ne naif bir inanış. Gölge'nin ilk kadını öldürememesinin tek sebebi tahmin ettiğinden fazla korkup kaçmasıydı. Ne olursa olsun bir şekilde sınırdan çıkmış oldular. 

Sınırdan çıktıktan kısa süre sonra Gölge'nin yakalanması için yapılan planı öğrendiler. Arama bölgelerinde bilerek boşluklar oluşturmuşlar ve o bölgeye Gölge'yi çekmeyi planlamışlardı. Her boşlukta bir Ruh dokunuşu seviyesinde uzaman bekliyordu. 

Gölge'nin tespiti çok zor olsa bile imkansız değil. Ruh dokunuşunun en büyük artılarından biri çevrenizi algılama yeteneğinizin büyük ölçüde artması. Gölge'nin ruh dokunuşu uzmanlarına karşı kendisine güvenmemesinin sebebi de bu özellik. 

Seyahate başladıktan kısa süre sonra ikisinin binebileceği kadar büyük bir büyülü hayvan satın alıp yola devam ettiler. Gölge'nin tek hayvan aldırmasının sebebi elbette parasızlık değildi. Sadece aranan bir kişi olduğu için diğerleri onu ararken saklana bilmek için bunu yaptı. Sonucunda boş bir büyülü hayvan dikkat çekerdi. Ama tek büyülü hayvan olursa Gölge istediği zaman saklanabilirdi. Bu şekilde daha az dikkat çekerlerdi.

Akşam olduktan sonra kamp alanı bulup durakladılar. Gölge elbette ki hiç bir şey yapmadı. Kadına tüm eşyaları verip her şeyi hazırlamasını beklerken çimenlere uzanmayı tercih etti.

Kadın ateşi yakıp yemeği hazırlamaya başladığında Gölge kalkıp ateşin yanına oturdu. Sonrasında kadın konuşmaya başladı.

''Efendim bir süredir bir şeyi merek ediyorum. İzin verirseniz size bir soru sorabilir miyim?''

''Zaten biraz önce sormuş olmadın mı?''

''O zaman iki soru sorabilir miyim?''

''Buda ikinci sorun oluyor.''

''Efendim merak ediyorum da insanların dibinde olmanıza rağmen onların sizi fark etmemesini sağlayabiliyorsunuz değil mi? O zaman neden gidip onları hemen öldürmüyorsunuz? Sonucunda dibinde saklanırken birisini öldürmek kolay olmalı.''

''İlk başta bende öyle sanıyordum ama bu iş öyle yürümüyor. Birisinin yanında ona hissettirmeden durabildiğim doğru. Ama ona hissettirmeden saldırmak ayrı bir olay. İnsanlara karşı düşmanca bir şey düşündüğünde yakın mesafede bunu hissedebiliyorlar. Ne yaparsam yapayım bunu engellemenin yolunu bulamadım. Onlara saldırma isteğimi gizleyerek yaklaşabiliyorum. Mesela yaklaşırken farklı şeyler düşünüyorum. Ama saldırıya geçtiğimde odaklanmam gerekiyor ve rakibim saldırımı hissediyor. Seninde bu tarz bir eğitim almış olman gerekmiyor mu?''

''Ben yetimhanede büyüdüm ve yetimhaneye bağlı bir okula gittim. Su elementine yatkınlığım doğuştan çok yüksekti ve yeterli antrenmanla birlikte büyüyle bir seviyesine ulaşabildim. Ama bunu yaparken beni eğiten kimse yoktu yani dediğiniz şeyi bilmiyorum.''

''Ha ha yani kendini eğiten bir dahisin. Ailen de büyücü olmalı yoksa o tarz bir yatkınlıkla doğmazdın. Acaba ailen neden seni terk etti. En güçsüz büyücü bile açlık çekmeden rahatça ailesine bakabilmeli. İlginç. Ayrıca saç renginin mavi olması daha çok ilgimi çekti doğal saç rengin mi?''

''Evet öyle.''

''İşler dahada ilginç bir hal alıyor. Gideceğimiz yer seninle alakalı olabilir. Ah bu arada adını sormayı unuttum adın ney?''

''Benim adım Su. Ailem bilinmediği için bir soy adım yok.''

''Eğer tahminim doğruysa senin soy adın su olabilir. Adın Su soy adın Su olursa çok ilginç olmaz mı?''

''Gittiğimiz yöne ve söylediklerinize bakılırsa liman kentine gidiyor olmalıyız. Ama onlarla çoktan konuştum. Su ailesiyle kan bağım bulunmadığını söylediler. Su ailesinin hem saçları hemde gözleri mavi oluyor. Benim ise gözlerim yeşil renk.''

''Neden hem saçları hem gözleri mavi oluyor. Saçları mavi bildiğim tek büyücü ailesi onlar. Kraliyetteki tüm aileler hakkında kısa kısa okumuştum. Saçlarının mavi olduğu yazıyordu ama gözleriyle ilgili bir şey yazmıyordu. Su ailesi su elementine yatkın başka bir çocuk dünyaya getirmişlerse çocuğun saçları mavi olur. Ama gözleri bununla alakalı olmamalı.''

''Emin değilim ama o ailede gördüğüm herkes mavi gözlüydü.''

''Ahh doğruya şimdi hatırladım. Su ailesi sadece aile içi evlilikler yapıyordu. Safkanlıkla ilgili bir şeyler zırvalayan bir aileydi. Ahh okuduğum birkaç kitaptaki drama kokusunu almaya başladım. Yeni şehirde bizi neler beklediğini iyice merek ediyorum.''

Su, Gölge'nin dediklerini bir süre daha düşündü ve bunun olamayacağını düşünürcesine suratını buruşturdu ve kafasını salladı. İkisi yemek yedikten sonra bir süre daha sabretse de sonunda dayanamadı ve yine konuşmaya başladı.

''Efendim merak ediyorum da beni neden öldürmeyip köle yaptınız?''

''Ah o ilginç bir hikaye. Okuduğum bir kitapta insanları aldatıp onlarla anlaşma yapan karanlık elementi bir büyücü vardı. Şartlar bu duruma çok benzediği için bende denemek istedim. Senle ilgili bir şey yapmayı planlamıyordum yani.''

Su kafasını yan yatırıp düşünceli bir poz aldı.

''Beni ne anlamda aldattınız? Bana yardım etmediniz mi?''

''Ah omu senin iç çamaşırlarının birisini aslında ben çalıp adamın çadırına koymuştum. Yani normalde sadece birisi suçlanacağı için sana dokunmayacaklardı. O olayın suçlusu benim.''

Bunu söyleyen Gölge bir başarısını anlatmış ve övgü bekleyen bir çocukmuş gibi sırıtmaya başladı.

Su ise ağzı açık kalakaldı.

Gölge (Suçluların Kabusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin