Bu gerçek olamaz-2

441 23 5
                                    

"Arven iyi misin?"
Babam panikle beni yerden kaldırdığında ne açıklama yapacağımı düşünüyordum.
"Sandalyede dengemi kaybettim. Başım döndü de..."
"Şimdi nasılsın?" dedi en az babam kadar endişeyle bana bakan adam.
"Iyiyim teşekkürler."
Yerdeki dağılan kağıtları toplamak için eğileceğimde babam engelledi.
"Bırak bırak, sonra toplarlar."
Eğildiğim sırada arkamdan gelen cart sesiyle donakaldım.
Babamlar kendi çenelerinden duymamışlardı ama ben elbisemde bir terslik olduğunu sezmiştim. Elimi çaktırmadan popoma koyduğumda acı gerçekle yüzleştim. Elbisem dikiş yerlerinden yırtılmıştı. İçime hangi iç çamaşırını giydiğimi düşünürken stresten ecel terleri dökmeye başladım.
Eğer hemen oturmazsam, yeni ortaklarla olan toplantının gündemi benim çiçekli donum olacaktı.
Gözlerim telaşla odanın içerisinde belime dolayabileceğim herhangi bir şeyi ararken koltuğun üzerinde duran tv örtüsünü gördüm.
Sımsıcak ağustos ayında üzerime polar battaniye almamı kim normal karşılardı?
Hangi durum beni daha da rezil duruma düşürebilirdi ki? Babamlar sohbete daldığı sırada çaktırmadan geri geri yürüyerek koltuktaki örtüye uzandım. Her hareketimde arkamdan cart curt ses geliyordu. Bu kesinlikle hayatımın en kötü günü...
Örtüyü belime dolamam daha fazla dikkat çekeceği için omuzlarıma atıp elbise bitimine kadar sarkıttım.
Allahım nolur şu günü kazasız atlatayım artık.
Biz daha tanışma fırsatı bulamamışken annem içeriye oldukça samimi göründüğü bir kadınla girdi. Yanındaki kadın beni hayranlıkla süzmüştü. Tabi bakışları üzerime attığım polar battaniye ile saniyelik de olsa değişmişti.
"Ahh Gönül, Arven bahsettiğinden çok daha güzelmiş."
Resmi bir tokalaşma beklerken kadın beni ani bir hamleyle kendine çekti yanaklarımdan ve şapur şupur öptü. İnşallah gelen cartıltıları bir tek ben duyuyorumdur.
İçimden kim bu sırnaşık kadın diye geçirirken istemeden dişlerimi sıkmaya başlamıştım.
Gereksiz samimiyetten hiç hoşlanmazdım ve şu an tam da bu yaşanıyordu.
Suratsızlığımı fark eden annem hemen olaya dahil oldu.
"Arven tanıştırayım. Meltem Hanım ve eşi Ahmet Bey."
"Memnun oldum." dedim samimiyetsiz bir ses tonuyla.
"Senin üstündeki şey de ne böyle? Kurdeşen dökeceksin bu sıcakta."
Annem üzerimdekini çıkarmak isteyince daha sıkı sarıldım.
"Biraz üşüdüm de..." zorla birkaç kez öksürdükten sonra az önce düştüğüm sandalyeyi işaret ettim.
"Oturalım mı?"
"Ağustos sıcağında ne üşümesi kızım?"
"Klimayı kapatalım."
Hayır lütfen bunu yapmayın 😰
"Hayır hayır, lütfen kapatmayın. Birazdan kendime gelirim."
Ters giden bir şeyler vardı ama hâlâ çözebilmiş değilim. Artık neşemden eser kalmamıştı. Gündemden ve klasik hayat koşturmacası sohbetlerinden sonra ortaklık konusuna gelindi nihayet.
"Orhan Bey söylemek isterim ki oluşturulan meblağ bizi oldukça zorlayacak, fakat geçen hafta konuştuğumuz konuyu eşimle birlikte çok düşündük ve olmaması için hiçbir neden göremedik. İki aile içinde yarar sağlayacağını düşünüyoruz."
Bunlar manyak mı yoksa bana mı hallendiler anlamadım. Neden sürekli bana bakıyorlar?
"Ortaklığı kabul ediyoruz. İki aile içinde hayırlı olması ve bol kazanç getirmesi dileğiyle."
Babam ve Ahmet Bey el sıkışırken Meltem Hanım gülümseyerek.
"Yarın bize gel Arven. Birlikte kahve içer sohbet ederiz." Dedi.
"Ah Meltem Hanım kendi yaş..."daha lafımı bitirmeden annem masanın altında bacağımı çimdiklemişti.
"Bundan memnuniyet duyar Meltemciğim."
Anneme ölümcül bakışlar atıyordum.
"Görüşmek üzere."
"Görüşürüz..."
Meltem Hanım ve Ahmet Bey odadan çıktıktan sonra üzerimdekini atıp tekrar sandalyeye oturdum.
Annem birkaç dakika sonra geri döndü.
"Ne bu suratsızlık böyle, insanlara mahcup oldum senin yüzünden. Üzerine aldığın o şey de ne öyle?! Burada bir sürü ceketin yok muydu?!"
Annem dolabı açıp askıdan bir blazer ceket çıkartıp bana verdi.
"Üşümüyorum anne, elbisem yırtıldı."
Annem şaşkınca bana baktıktan sonra kahkahasını bastıramayıp gülmeye başladı.
"Kalk bir bakayım."
"Hayır !"
"Arven Allah aşkına bir bakayım kalk ne olursun."
Ayağa kalktığımda kahkahası katlanarak artmıştı.
Popomun yarısının görünüyor olmasının nesi komikti acaba. Örtüyü belime dolayıp somurtmaya devam ettim.
"Ay gözlerimden yaş geldi Allah iyiliğini versin. Eve gidelim de değiştir şu üzerini. Hey Allahım ya..."
"Az önce neler oldu anne?"
"Nasıl neler oldu?"
"Benim bilmediğim bir şeyler dönüyor. Buraya boşuna getirilmedim. Kim bu insanlar?"
"Özerler bizim çok eski dostlarımız Arven. Hadi eve gidelim, detayları orada konuşuruz."
Gerçekten çok sinirliydim ve bunu eve gidene kadar kontrol edememekten korkmuştum.
Odama çıkıp üzerimdeki saçma elbiseden bir çırpıda kurtulduktan sonra sabah ki kıyafetlerimi giyip aşağı indim.
"Orada neler dönüyordu bana hemen açıklama yapıyorsunuz!"
"Sesinin tonuna dikkat et lütfen."
"Soruma cevap ver!"
"Bunu sana sabah söylemiştik."
"Hayır, hayır. Bana söylediğiniz, şirkete sizinle birlikte gelmem için uydurduğunuz bir yalandı!"
Ellerimi saçlarıma daldırıp sakinleşmeye çalıştım. O an ise bir şey kafama dank etmişti.
"Şartlarınız neydi?!"
"Bu konuyu baban gelince uzun uzun konuşacağız."
"Hayır! Bana hemen açıklayacaksın bunu. O insanlara ne vaat ettiniz anne, şartlarınızı neden kabul ettiler?"
"Arven bak..."
O sırada kapı açılmış ve babam içeriye girmişti. Sanırım bağırmaktan kapıyı bile duymamıştım.
"Neler oluyor? Sesin sokağın başından duyuluyor Arven."
"Bende aynı soruyu tam da size soruyordum baba."
"Otur bakalım sana her şeyi anlatacağım."

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin