Beni kolumdan tuttuğunda odasından çıkan bir hizmetçi elinde ki kitapları göstererek,
"Arsel Bey bunları ne yapmamı isterseniz?" dedi.
"Dursun orada hiçbir şeye dokunmayın."
"Ama efendim anneniz..."
"Annemin ne dediğini biliyorum ama ben size onlar orada kalacak diyorum." lafını bitirir bitirmez bana döndü ve elini çekti.
"Aşağıya birlikte ineceğiz."
"Sebep?"
"Çünkü öyle istiyorum."
"Şu konuda anlaşalım bu hayatta ne yazık ki her istediğimiz olmuyor."
"Bunu biliyor olman ne hoş. Beni şaşırtıyorsun."
Ona sinir olmaktan aşağıya birlikte indiğimizi fark etmemiştim bile.
Kapının önünde bir fotoğrafçı duruyordu.
"Arsel Bey, Arven Hanım öncelikle sizi tebrik ederim. Mutluluğunuzun daim olması en içten temennimiz. Sosyal medya üzerinden yürütülen ankette birbirine en çok yakıştırılan çift seçildiniz bugün sizi bunun için rahatsız ediyorum. İzniniz olursa dergimizin kapağı için bir kaç fotoğraf çekmek istiyo..."
"Hayır! Kesinlikle olmaz." adam daha lafını tamamlayamadan verdiğim abartılı tepkiyle beraber herkes dönüp bana bakmıştı.
"Bugün olmaz. Ben... Daha sonra yapsak olur mu? Bugün hepimiz çok yorulduk."
"Peki efendim. Uygun olduğunuzda bize haber verirseniz seviniriz."
Adam biraz bozulmuştu. Fakat yapacak bir şey yok. Arsel ile çektireceğimiz fotoğrafın samimi olmasını istiyorlarsa ki bu izlenimi yaratabileceğimi hiç sanmıyorum. En azından bugün için.
"Arsel Bey anne ve babanız sizi yemeğe bekliyor."
Arsel bezgince bana dönüp yürümemi işaret etti. Aklımdan geçenler arkamdan gelip üzerime atlaması ve beni öldürmeye çalışması yönündeydi. Allah'ım resmen paranoyak oldum.
---
Yemeğe oturduktan 5 dakika sonra Ahmet Bey ve Meltem Hanım başını dinlemediğim için anlamadığım bir konu hakkında keyifle konuşurken ben tabağımda ki yemekle oynuyordum.
Semoş'un yaptığı yemeklerden başka ev yemeği yemezdim ki ben. Bu yemeği nasıl yiyeceğim?
"Arven düğün Amsterdam'da olsun diye düşünüyoruz. Sen nasıl istersin?"
Şaşkınlıkla Meltem Hanım'ı süzerken masada ki herkes (Arsel de dahil) bana bakıyordu.
"Amsterdam'a hiç gitmedim. Bir fikrim yok."
"Bu bir problem değil. İkiniz için hemen bilet alabiliriz. Hem kafa dağıtmış olursunuz."
Heyecanla bir bana bir oğluna baktı.
"Şu konuya bir açıklık getireyim validem. Kafamı dağıtabilmem için kurşun bile yetersiz kalacaktır. Afiyet olsun."
Arsel tabağın içinde dolaştırdığı çatalını sertçe bırakıp masadan kalktı. Meltem Hanım Arsel'in bu söylediği karşısında yıkılmıştı adeta. Bana belli etmemeye çalışıyordu. Ahmey Bey gülümseyerek baktı.
"Sen ona aldırma. Hemen biletlerinizi ayarlayacağım"
"Aslında hiç gerek yok. Ben Meltem Hanım'ın zevkine güveniyorum. Eminim bizim için en güzel yeri tercih etmiştir, izninizle..."
İkiside beni başıyla onayladığında masadan kalkıp bana ayrılan odaya girdim. Kapıyı kilitledikten sonra üzerimi değiştirip yatağa uzandığımda her yer oldukça sessizdi. Birkaç dakika sonra bu sessizliği gitar sesi bozmuştu. Karın gurultum dışında bir ses duymak güzeldi. Yataktan kalkıp yavaşça kapıyı açtığımda ses dahada yoğunlaştı. Sanırım Arsel'in odasından geliyor. Gidip gitmemek arasında kararsız kalmıştım ki bugün Meltem Hanım'ın söyledikleri gelmişti aklıma. Birbirinize şans verin. Sanırım müzik bizi ortak bir noktada buluşturabilirdi.
Kapısını tıklattıktan sonra beklerken kötü bir fikir olduğunu düşünüp geri dönmeye karar verdim. Fakat beklediğim gibi olmadı. Birkaç saniye içerisinde kapıyı yarım açtı ve tişörtsüz çıktı karşıma.
"Şey ben..." derken vücudundaki dövmelerden gözlerimi alamıyordum.
"Sen mi çalıyordun?"
"Rahatsız mı oldun?"
Bir an beni düşündüğünü sandığımdan içim ısınmıştı.
"Hayır sadece. Merak ettiğim için soruyorum. Müzikle uğraştığını bilmiyordum."
"Benimle ilgili ne biliyorsun ki?"dedi alaycı bir ses tonuyla
"Sinir bozucu birisi olduğunu biliyorum mesela. Ayrıca şu üstüne bir şey giyer misin? Eskiden daha utangaçtın."
"Burası benim odam. Yani ister çıplak dolaşırım ister giyinik. Şimdi başka bir şey yoksa odana döner misin?"
"Var! Senden nefret ediyorum!"
"Beni nefret etmene yetecek kadar önemsediğin için teşekkür ederim sarışın."
Yumruklarımı sıkarak geri döndüğümde gülerek kapıyı kapattı.
Aptal, aptal, aptal!
Neden gidersin ki odasına. Adamın damarlarında kan değil küstahlık akıyor resmen. Odama döndüğümde kapıyı kilitleyip yatağa yattım. Bu sinirle uyuyabilecek miydim ki?Ertesi sabah kahvaltıya kalkmam için kapımı çalıyorlardı. Bense dizlerimi karnıma çekmiş yorganın altında ağlıyordum. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Ne yemek yemek geliyordu içimden ne de bir şeyler içmek. Şu son iki haftada 5 kilo vermiştim. Ki bunun sonu gelmeyecekti belli ki.
"Arven, tatlım iyi misin?"
"İyiyim. Sadece yalnız kalmak istiyorum. Lütfen yalnız bırakın beni."
"Senin için endişeleniyoruz. Lütfen kapını açık tutar mısın? Söz kimse seni rahatsız etmeyecek."
"Meltem Hanım istediğim şeyi yeterince iyi ifade edemedim mi? Yalnız kalmak istiyorum! Sadece yalnız!"
Sesim titreyerek çıkmıştı. Ben bağırdıktan sonra kapının önünde bir şeyler konuşulduğunu duymuştum. Sonrasında Ahmet Bey'in Arsel'e seslendiğini.
Başım çatlamak üzereydi. Yastığı başımın üstüne bastırırken yine Ahmet Bey'in konuştuğunu duyuyordum.
"Arsel yok. Gece gitmiş olmalı. Gelirse söyle yanıma uğrasın."
***
Arsel*
Aklımı kaçırmadan önce hemen aklımı başıma toplamam gerekiyordu. Bu evlilik sadece kağıt üzerindeyse eğer benim kendi hayatımı istediğim gibi yaşamamda hiçbir sakınca yoktu öyle değil mi?
Gece yarısı olmadan evden ayrılıp hep takıldığım mekanlardan birine gittim. İçerisi çok kalabalıktı.
Fazla göze çarpmayan bir yere gidip oturduktan kısa süre sonra Selen'in de burada olduğunu fark etmiştim. Sanırım bütün şansımı doğmadan önce kullanmışım.
Beni görmemesi için kapşonumu geçirip telefonumla uğraşmaya başladım. Garson içkiyi bıraktıktan sonra "Başka bir arzunuz var mı Arsel Bey?" dediğinde o gürültü içerisinde adımı seçen Selen benden tarafa döndü.
"Vay vay vay kimleri görüyorum. Burası evlilere göre değil Arsel Bey. Ne o daha ilk günden yataktan mı kovuldun?"
"Neden kendi işine bakmıyorsun Selen?"
"Bakıyorum elbette Arsel'cim ama şunu hatırlatayım ki benim en kötü huylarımdan birisi bana yapılan kötüklerin karşılığını vermeden rahat edememek."
"Ha şu halk arasında kuyruk acısı olarak tanımlanan şeyden bahsediyorsun sen."
Kızgınlığını belli etmemeye çalışarak gülümsedi.
"Merak etme Arsel. Çok yakında acımı dindireceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨ BİR BULUT OLSAM ✨
RomanceTamamlandı ☑️ Hayat her zaman güzel sürprizler hazırlamayabilir ama her kötü engelde biraz güzellikte mevcuttur.Önemli olan nasıl baktığımız. Arven,20'li yaşlarının başında,zengin bir ailenin tek kızıdır.Fakat bu ailenin işleri yolunda gitmez ve kız...