Seviyorum!-48

205 19 0
                                    

Arven*
"Abi çok iyi ya.Hazır yapılmış bebek.Hamilelik,doğum tasası,vücudun deforme olma durumu yok.Ben bunu neden daha önce düşünemedim ki?"
"Bizimle uzun süre kalmayacak."
"Neden?"
"Çünkü gerçek ailesini bulmalıyız.Arsel bu hiç taviz vermiyor."
"Bence sen onu ikna edebilirsin." derken beni baştan aşağı süzüp gülümsedi.
"Bir konuda haklı.Onu merak eden,özleyen bir ailesi olabilir."
"Doğru.Umarım bu bebeği size evlatlık verirler."
Küçük tosbağamı öpücük yağmuruna tutmuşken bir yandan bana hâlâ laf yetiştiriyordu.
"Aranızı düzeltebildiniz mi?"
"Evet!Eskisinden çok daha iyiyiz artık."
"Buna sevindim.Hadi bir şeyler yiyelim Arvi yoksa ben bu yumurcağı benimkinin yanına göndereceğim."
Gülerek bebeği kucağından alıp mutfağa indik.Ece'nin getirdiği şeylerden birkaçını tabaklara doldurup masaya koydum.
"Ee anlat bakalım."
"Neyi?"
Ece değişik yüz ifadelerine büründüğünde ne kastettiğini anladım.
"Herkesin ki gibiydi işte."
Gözlerini devirip ağzına cips sokuşturdu.Bu konuyu konuşmak beni utandırıyordu.
"Eminim öyledir.Üstesinden gelebileceğini biliyordum dostum."
Omzuma vurup başka bir konu açtığında bunu uzatmadığı için sevinmiştim.
"Nikah şahidim sen olacaksın Arvi yoksa bozuşuruz."
"Ay tamam tamam.Ne giyeceğimi buldum da bir o kaldı sanki."
"Aman canım dünya kadar elbisen var.Bir kot bir tişört bile giysen benden daha fazla dikkat çekersiğöö.Arvi o yüzük ne kız öyle?!"
Ece parmaklarını yalayıp elimi tuttu ve yüzüğüme baktı.
"Ne güzel şey bu böyle."
"Evlilik yıldönümü hediyem."
"Kız sen buna tek taş demişsin ama bu bildiğin kafa yarmalık taş yani.Benimki ne zaman alacak ki böyle şeyleri?"
Konuşmamız Arsel'i kapıda görmemle bölünmüştü.
"Geldiğini duymadım canım."
Yanına gidip yanağından öptüm.Yorgun görünüyordu birazcık da içmiş gibiydi.
Anahtarlarını göstererek kapıya yaslandı.
"Hoşgeldin enişte."Ece arkadan el sallarken Arsel gülümsedi.
"İyi misin?"
"İyiyim.Arkadaşlarla biraz fazla kaçırdık galiba.Ben duşa gireceğim 15 dakika sonunda çıkmazsam uyandırmaya gelirsin."
Sallana sallana yukarıya çıktığında onu gülümseyerek izledim.Arsel ve arkadaşları genellikle ya çok mutlu olduklarında yada canları sıkkınken içerdi.Bugünün içeriğini düşündüğüm zaman bir sebep bulmakta zorlanmıştım.
***
Ertesi gün erkenden uyanıp güzel bir kahvaltı hazırlamak istemiştim.Söylediğim şeyi hayata geçirmek için buzdolabından domates,salatalık ve işime yarayabileceğini düşündüğüm birkaç şeyi daha çıkartıp kollarımı sıvadığım anda kapı çaldı.Gülümseyerek kapıya baktığımda,karşımda gördüğüm insanla beraber içimde ki tüm yaşama sevinci,iyi enerji ve güzel olan bir sürü şey daha çekip gitti.Karşımda ki kişi spor salonunda bana sülük gibi yapışan diğer günlerde Arsel'in yanımda olmayışından faydalanarak bana hayvan gibi yavşayan gerizekalıydı...Evet,gelen Deniz'di.
"Ne işin var senin burada?"
"Annen sana gelen misafir nasıl karşılanır öğretmedi mi güzellik?"
"Hayır annem canımı sıkan insanları nasıl döverim bunu öğretti.Göstermemi ister misin?"
"Ah bilmez miyim?Ama senin vurduğun yerde gül biter güzelim.Bak senin dövmeni yaptırdım."
Tişörtünü kaldırmaya yeltendiğinde onu dışarıya ittim.
"Defol git şurdan elimden bir kaza çıkacak şimdi!"
Kapıyı kapatacağımda ayağını araya koydu.
"Ama seni çok özledim!"
"Ulan!Göstereceğim şimdi sana özlemeyi!Defol git!"
"Arven lütfen konuşalım.Bu vicdan azabıyla yaşayamıyorum."
"Aaa dur hemen acını dindireyim o zaman."
Hızlı adımlarla tıp tıp mutfağa gidip meyve bıçağını kaptığım gibi geri döndüm.
"Hey hey,tamam sakin ol gidiyorum!"
Deniz arkasına bakmadan kaçarken peşinden biraz koşturup bağırdım.
"Bir daha gelirsem sokarım şunu nazik yerlerine!"
---
Kahvaltıyı hazırlarken kendi kendime söyleniyordum.
"Çekiyorum ben ya vallahi böyle salakları çekiyorum!"
O sırada Arsel kucağında bebekle mutfağa gelmişti ve ben geldiğini duymamıştım.
"Sabah sabah kime kızmış benim sarışınım?"
Ay iyi ki isim vermemişim az cinayete davetiye çıkarıyordum.
"Hiç,hiç kimse!Kim kızdıracak ki beni?"
Elimdekileri bırakıp Arsel'e sarıldım.Hemen konuyu değiştirmeliyim.
"Arsel ne güzel olduk biz böyle vermesek mi acaba bu ufaklığı?"
Ben gözlerimi kapatmış huzur içinde boyut değiştirirken küçük bir el saçımı çekiştirmeye başladı.
"Ay ne oluyor be?"
Arsel gülerek bebeğin elinden saçımı kurtardı.
"Bugün ailesinin kim olduğunu öğreneceğim gelmek ister misin?"
"Elbette."
Bebeği mama sandalyesine oturtup masaya geçtiğimizde sabah ki olay tamamiyle aklımdan çıkmıştı.
"Dün içmişsin..."
Yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle arkasına yaslandı.
"Evet.Dün..."
Ben cümlesini tamamlamasını beklerken birden susunca gözlerimi tabağımdan ayırıp ona baktım.
O ise benim üstümden başka bir yere bakıyordu.Nereye baktığını anlamak için arkamı döndüğümde Deniz'i gördüm
Gözlerimi devirip sessizce küfür ettim.Başımı elime yaslayıp bezgince baktığımda o cama yapışmış halde elinde ki kartonu gösteriyordu.
->"Arven beni affet seni çok seviyorum!"<-
Bu kötü bir şaka olmalıydı.Ne olur gerçek olmasın!
***
Bazı insanlar savaşların kadınlar yüzünden çıktığına inanır.Çarklarına tükürdüklerim kadınlar olmasa ne bok yiyecek?
Size daha önce hiç savunma sporlarına olan ilgimden bahsetmiş miydim?
Lisenin sonlarına doğru okulumda ki gerzek tipler için çok özel teknikler geliştirmiş bulunup bunu uygulamaktan hiç çekinmezdim.Tuhaftır ki hayatımın geri kalanında buna ihtiyacım olacağını hiç düşünmedim.
Arsel,Deniz'i görünce "Aman Arsel Bey ağzımızın tadı kaçmasın!" diyemeden dışarıya fırlamış çok geçmedense benim yarım bıraktığım şeyi tamamlamaya yeltenmişti.
"Kolumu çevirme öyle yapma ulan Arsel ben senin ana...Ahhhhh yapma lan dur!"
"Bir şey diyordun anlayamadım tekrarlar mısın?"
"Senin ben a...Kolumu bırak lan!"
Arsel,Deniz'i yere yatırmış ve kolunu geri çeviryordu.Bir eli Deniz'in başında,onu yerle bütünleştirirken Deniz konuşmakta zorlanıyordu.
"Arven'i çok özledin öyle mi?"
"Çok özledim var ya nasıl özledim bilemezsin sen yokken de bayağı götür...Ananıs....Ahh!"
Deniz'in kolu normal bir insanın kolunun duramayacağı şekle geldiğinde Arsel elini kolundan çekti.
"Ne yaptın,götürdün mü?"
Saçlarından tutup başını kaldırdığında Deniz ile göz göze geldik.
"Aynı Arven'den söz ediyoruz değil mi?"
"Seniin güzel yüzüne kurbaan bu serseri kalbiim!"
Sahiden mi😩
Arsel Deniz'i biraz daha kaldırdığında gelişine iyi bir tekmeyi suratına geçirdim.
"Başlarım senin kalbine de aşkına da!"
Deniz yarı baygın yere düşmüştü.Annem bu tarz hareketlerin bana yakışmadığını söylerdi hep.İnsanların ne düşündükleri artık umrumda değil.Otunu bokunu dert eden,salak ve kırılgan bir kız olmaktansa kaba ve annelerin kızlarını "O kızla oynama,o kız çok kavgacı." diyerek uyardığı kız olmaktan çekinmiyorum.Gerçek şu ki Arsel bana her zaman olmak istediğim kişi olma fırsatını vermişti.Asla olduğum kişi için beni yargılamazdı.Belki de beni ona çeken şeylerden birisi de buydu.Beni belimden kavrayıp kendine çekti ve öptü.
"Sence de ikimiz söyledikleri gibi mükemmel bir çift değil miyiz?"
"Söyledikleri gibi değiliz."derken alınlarımız birbirine yaslıydı.
"Biz çok daha iyiyiz."
Kucağına atlayıp onu öpmeye devam ettim.Bugün ki işlerimiz biraz bekleyecekti...
---
Yatağın ucuna oturmuş ayakkabılarımı giyerken Arsel saçlarını düzeltiyordu.Bebeği de alıp evden çıktıktan sonra yaptırdığımız DNA testi sonuçlarını öğrenmek üzere hastaneye geldik.Bu küçük sevimli tosbağanın ismi Can'mış.Ailesi edindiğimiz bilgilere göre geçim sıkıntısı yaşıyormuş.
Polis ailesine ulaşıp bize tekrar haber vereceğini söylediğinde evimize döndük.
Daha birkaç gündür bizimleydi ama ona öylesine alışmıştım ki.Yokluğunda ne yapacağım diye kara kara düşünüyordum.
Eve geldiğimizde üzerimde ki kötü ruh halini atmak için duşa girmek istemiştim.Haliyle küçük tosbağamıza Arsel bakacaktı.
"Ben karnını doyurdum sen gazını çıkart.Bir de altını pisletirse bezleri şurada.Sakın krem sürmeyi unutma!"
İki tatlı erkeğimin yanaklarından öpüp koştura koştura banyoya gittim.Küçüklüğümden beri banyo yapmak benim için eziyet olmuştu.
Verdiği huzur ve rahatlama paha biçilemezdi elbette fakat kışın banyo yapmak nedense keyif yerine sadece sıkıntı veriyordu...
Birde çıkınca saç derdi var.O ıslak saçların kuru bir yer bulduğu zaman ki mutluluğu.Suyun saç uçlarından şıp şıp damlayışı ve saçların birbirine karışması sebebiyle tarakla verilen o acı mücadele...
İşte bu yüzden kadınların hazırlanması uzun sürüyor...İşimi bitirip aşağıya indiğimde Arsel tişörtünü burnuna kadar kaldırmış ciddi bir çalışma içerisindeydi.
"Off inanamıyorum küçücük poponla bütün evi kokutmuşsun tosbağam."
Elimle kokuyu dağıtmaya çalışırken bir yandanda Arsel'e gülüyordum.
"Oksijen maskesi getireyim mi tatlım?"
Gözlerini devirip bebeğin altını kapattı ve benim kucağıma bıraktı.
"Ellerimi çamaşır suyunda bekletmek istiyorum."
"Dikkat et de dövmelerinin rengi solmasın!"
"Çok komik."
Arsel bezi de alıp ellerini yıkamaya gittiğinde koltuğa oturdum.
"Ne yaptınız oğluşum siz Arsel abinle?Üzdü mü seni ha.Üzdü mü?Söyle kulaklarını çekeyim hemen onun."
O sırada karnıma doğru akan sıcak bir şeyler hissetmiştim.
Can'ı kaldırıp baktığımdaysa o sıcak şeyin çiş olduğunu anladım.
"Arseeel!Bez bağlamadın mı?!"
Altını yokladığımda bezin varlığını hissetmiştim.Sorun bezi takmamış olması değildi.Sorun popo kısmının önde olmasıydı.
"Arsel her yerim çiş oldu daha yeni yıkanmıştım ben yaaa!"

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin