Başlangıç☆

1K 23 2
                                    

Hayat insana neler kazandırır bu konuda konuşulacak çok şey vardır eminim, herkesin bir yorumu, anlatacak bir hikayesi vardır ama ben, benden neler götürdüğünü düşünecek, hatta listeleyecek olsam sanırım kitap serisi tutabilirdi. En başta hayallerim, benden yaşça büyük deneyim sahibi olduğunu düşünen insanlar, onları acımasızca savurdular. Zamanla ruhsuz, heyecanını yitirmiş
bir insan haline geldim, tıpkı onlar gibi. Duygularımdan söz etmem gerekirse de...
Onlar serseri bir mayından farksızlar. Bazen ben mi onlara hakimim onlar mı bana anlamıyorum. İçimde yaşadığım kaosun haricinde, dışarıda yaşadıklarım vardı birde. Ki her şeyin sebebiydi bunlar.
Bu felsefik girişimin ardından şimdi size biraz kendimden bahsedeceğim, biraz da yaşadıklarımdan. Sonrasında bol bol konuşacağız zaten. Daha doğrusu ben konuşacağım. Adım Arven 23.5 yaşındayım. Hayır kesinlikle 24 değil lütfen ısrar etmeyin. Sanki  bir masaldan fırlamışçasına büyük bir evde yaşıyorum, çok büyük, gereksizce büyük... 3 kişilik bir aile için korkunç bir büyüklük.
Annem ve babamı işlerinin yoğunluğu yüzünden göremiyorken evin büyüklüğüyle bu iş daha da garantilenmiş oluyor anlayacağınız. Evin içinde birbirimizi göremiyoruz yahu!
Hayatım boyunca hiç ciddi bir ilişkim olmadı. "Hiç mi ?"dediğinizi duyar gibim, hiç... Nerede saçma sapan bir insan varsa elimle koymuş gibi buluyorum.
Arkadaşlarımla olan ilişkilerimde de fazla başarılı olduğumu söyleyemeyeceğim. İşin doğrusu ben hiçbir konuda başarılı değilim galiba. Eğer doğacak olan çocukların önceden seçilmesi gibi bir durum söz konusu olsaydı eminim ki annem ve babam beni seçmezdi.
Ya ben onları seçer miydim?
***
Güneş daha yeni doğmuş, beyaz renklerin ağırlıkta olduğu odamı aydınlatmaya başlamıştı.

Ya ben onları seçer miydim?***Güneş daha yeni doğmuş, beyaz renklerin ağırlıkta olduğu odamı aydınlatmaya başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her zaman olduğu gibi ilk ışıklar Micheal Jackson maketimin yüzüne yansıyordu.

Her zaman olduğu gibi ilk ışıklar Micheal Jackson maketimin yüzüne yansıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Günaydın Mayk."diyerek yatakta doğruldum. Saçlarım devasa bir spagettiye benziyordu. Aynadaki yansımama burun kıvırıp ayaklarımı yataktan sarkıttım. Çorabımın biri ayağımdan sıyrılmış diğeri ise ters dönmüştü. Buna gülüp ayağa kalktım. Dolabın önüne geldiğimde yine o bilindik ses, kapı tıklamasının ardından odamda yankılandı.
"Küçük hanım, uyandıysanız anne ve babanız sizi kahvaltıya bekliyor."
"Geliyorum Semoş."
Semoş çocukluğumdan beri bana bakan ponçik kadın. Ona çok uzun zamandır bu şekilde hitap ettiğimden gerçek adını bile unutmuş olabilirim. Sanırım Sema'ydı.
Aylak aylak banyoya gidip duş aldıktan sonra hazırlanıp aşağıya indim, klasik bir görüntü beni karşılamıştı. Annem telefonuyla gündemi takip ediyorken babam gazete okuyordu . Evet hala gazete okuyan 3-5 kişiden biri de babamdı. Okumasamda kokusu bana hep çocukluğumu hatırlatacak...
Sonunda biri kafasını kaldırıp bana baktı.
"Günaydın tatlım."
"Günaydın."
Babam portakal suyunu içerken gözlerini üzerimde gezdirdi.
"Bugün muhtemel iş ortaklarımızla tanışmanı istiyorum Arven. Üzerine daha güzel bir şeyler giymelisin tatlım ."
Üzerimdekilerde ne olduğunu anlamak istercesine kendime baktım, sıradan bir buluşma için fena sayılmazdı ama babam beğenmemişti. Demek ki görüşeceği insanlar onun için önemli birileriydi.
Babam işle ilgili toplantı ve özel görüşmelerine genelde annemle katıldığı için bu söylediğini tuhaf karşılamıştım.
"Annem zaten yanında değil mi? Benim gelmemi neden istediğini anlamadım."
İkiside birbirine kısa süre baktıktan sonra annem gururlu bir ifade takınıp elimi tuttu.
"Sen bizim tek varlığımızsın Arven. Yavaş yavaş işlere dahil olman gerekiyor."
Uzanıp elimi tuttu yapmacık bir gülümseme ile.
"Nedense altında başka bir sebep varmış gibi hissediyorum."
Şüpheyle ikisini süzerken babam gülmeye başladı.
"Ne ilgisi var canım annen son derece haklı. Deneyim kazanmanı istiyoruz hepsi bu. Bir de ortaklarımızın kim olduğundan haberdar ol o kadar."
"Sürekli değişen kararlarınızın hızına yetişemiyorum gerçekten. Öyle olsun bakalım, tanışalım şu ortaklarla."
Gülümseyip tabağımdaki peynirle oynarken aklıma geçen hafta şirkette yaptıklarım gelmişti.
Babam'ın yeni sekreteriyle annemmiş gibi konuşmuş yeni proje için holdinge tavuk kostümüyle gelmesini söylemiştim.  Elbette ki bunun altında yatan bir sebep vardı.
Kadın tam bir teşhirci, annem görmezden geliyor olsada alttan alttan babama nasıl iş verdiğini ona nasıl baktığını, iç geçirdiğinin bizzat görmüştüm. Tabi yaptığım şey sonrasında iyisinden bir azar yemiş, şirketi bana nasıl emenat edecekleri konusunda uzun ve kırıcı bir konuşmanın ardından, bir süre şirkete gelmemem konusunda karar almışlardı. Onları bu kararlarından döndüren şey ben değilim bu kesin ama her neyse nasılsa yakında ortaya çıkacaktı.
Kahvaltıdan sonra babamın gözünde iyi görünen birkaç şeyi üzerime giyip evden çıktım.
Yoldayken telefonuma mesaj gelmişti. En başta söylediğim gibi arkadaşlık ilişkilerim de pek düzgün değil, sadece liseden beri arkadaşım olan ve başta hiç hiç sevmediğim, hatta saç baş kavga ettiğim sonrasındaysa çok iyi anlaştığım Ece ile uzun süren bir arkadaşlığımız vardı. Galiba o benim tek dostumdu, gelen mesajda ondandı.
"Akşama hazır ol. Unutamayacağımız bir gece olacak."
Unutamayacağımız derken?
Gözlerimi devirerek ekrana bakmayı sürdürdüm. Ece ile unutulmayacak gece anlayışımız pek uyuşmuyordu. Eminim lüks bir mekana gidip götü başı dağıtana kadar içtikten sonra gazetelere manşet olacaktık. Daha öncekiler gibi...
Şirkete geldiğimizde annem ve babamın yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Tedirginlik mi, korku mu tam kestiremiyordum.
Beni toplantı odasına gönderip ortadan kayboldular. Masanın üstü yığınla kağıt doluydu. Göz ucuyla kağıtlara baktıktan sonra dönen sandalyelerden birine oturup dönmeye başladım.
Şu an neden burada olduğumu gerçekten merak ediyorum. Özellikle masanın üstü bu kadar dağınıkken, başka şirketten birileriyle konuşmak ne kadar doğru olabilir? Bu kağıtlar arasında onların bilmelerini istemeyeceğimiz şeyler olamaz mı? Babam gelecek olan insanlara ya çok güveniyor yada tam bir alık olduğunu düşünüyor bence, ortası olamaz.
Bu dağınıklıkta nasıl bir tanışma olabilir ki. Masanın üstü çarşamba pazarı gibi.
Bana söz hakkı verilmeyecek toplantılardan birine, üstelik şirkette yapılacak bir toplantı için niye bu kadar süslendiysem, ah baba. Keşke seni dinlemeseydim. Buradan çıkışta salaş bir sokak meyhanesine gidecek gibi görünüyorum. Gerçi Ece ile buluşacağız ama o sayılmaz canım...
Ben dönmeye devam ederken o an her ne olduysa koltuk geriye doğru eğilmiş bense dengemi tekrar sağlamak isterken masadaki kağıtları savurmuştum. Büyük bir gürültüyle yere düştüğümde her şey birbirine girmişti. Kağıtlar, sandalye ve ben. Aksilik ya işte, o an da kapı açılmış içeriye babam ve bahsettiği ortakları girmişti... Havada uçuşan kağıtların arasında beni görmeleri elbette pek hoş olmamıştı, hatta bu hayatımın en utanç verici anlarında ilk üçe girebilirdi.

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin