Ne demiş ünsüz düşünürlerden biri insan hissettiği yaştadır.
Başka bir zaman olsa sizlere 18'den daha büyük hissetmediğimi söylerdim.Şimdiyse diyorum ki 70 yaşına merdivene dayamış menepozlu kadınlar gibiyim.
"Lütfen size kendimi affettirmem için bana bir fırsat verin."
Evet.Spor salonunda peşime takılıp sülük gibi yapışan salaktan hâlâ kurtulamadım.Tuhaftır ki bu salağı daha önce görmüş gibiydim ama nerede gördüğümü hatırlayamıyordum.
"Git başımdan."
"Tamam fazla ileri gittim.."
"Neden bu kadar ısrarcısınız Derya Bey?"
"Adım Deniz."
"Her neyse Deniz,Derya ne fark eder."
"Çok fark eder ama konumuz bu değil,sizle inatlaşmayacağım çünkü...Hayatım boyunca sinirlendiği zaman sizin kadar güzel olan birini görmedim.Sizi tanımak istiyorum."
"Ben evliyim."
Hiç bozulmamıştı bu söylediğime hatta içten bir gülümseyle süzdü beni
"Bunu biliyorum.Her yerde haberlere çıktınız."
"Öyleyse eşimin manyak olduğunu da biliyorsunuzdur.Mümkünse benden uzak durun.Başımda bin tane bela var zaten."
"Peki tamam o zaman size şu konuda söz vereyim.Size hiçbir soru yöneltmem,karşılığında bir fincan kahvelik zamanınızı bana ayırır mısınız?"
"Neden?Size ne borçluyum?"
"Kalbimi kırdınız.Hayatımın geri kalanını kırık bir kalple nasıl geçirebilirim.Hem laf aramızda 40 yıl hatrı var diyorlar."Belki gider umuduyla bir belediye otobüsüne bindim.Ne yazık ki hâlâ peşimdeydi.
"Babanızın ölümü ne büyük trajedi.Ne yazık ki onu öldürenin kim olduğunu bilmiyorsunuz öyle değil mi?Sanırım benim bildiklerimle de ilgilenmiyorsunuz."
Sinirle arkamı döndüğümde o aptal suratına yumruğumu geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. O sırada arkamdan bir el uzandı.
"Bir kişi uzatır mısınız?"
Parayı alıp öne doğru uzattım.
"Seni öldürmemem için bir neden söyle?!"
Sahi mi?Arsel gibi mi konuşmaya başlamıştım sahiden.Gerçektende ona sandığımdan daha fazla mı alışmıştım...
"Arkaya doğru ilerleyelim! Ücretini gönderemeyenler bir zahmet ücretleri göndersin!"
"Sakin ol şampiyon istediğin her şeyi sana anlatacağım ama benimle 1 saat sonra sokağın başında ki kafede buluşman şartıyla."
Gevşek gevşek gülerek otobüsten indiğinde kafasını kapının arasına sıkıştırmanın hayalini kurmuştum bunu bölense burnuma kadar uzatılan bir beşlikti.
"Bir öğrenci uzatır mısınız?!"
---
YAZARDAN<
"Arsel,Arsel'cim.İlaçlarını içmen gerekiyor oğlum.Kalkabilecek misin?"
Arsel tepesine kadar çekmiş olduğu yorganı itip ışıktan kamaşan gözlerini ovuşturdu.
"Saat kaç?"
"12'ye geliyor.Dün eve o kadarda geç dönmedin aslında,neden bu kadar uyudun anlamadım.Yoruldun herhalde."
Meltem Hanım avucunda ki ilaçların bir kısmını Arsel'in avucuna koydu.Geriye kalanları da işaret ederek "Bunları bir şeyler yedikten sonra içeceksin."dedi.
Arsel kendini tekrar yatağa bıraktığında Eylül içeriye girdi.
"Kardeşim.Uyandın demek,bugün seninle küçük bir işimiz var."
"Eylül,Arsel'i buraya dinlenebilmesi için çağırdım.Sense ona sürekli bir şeyler yapmak istediğini söylüyorsun!"
"Endişeni anlıyorum anne ama merak etme senin oğlunda hisselerin tamamını bana bırakacak göz var mı hiç?"
Meltem Hanım,Eylül'e ters ters bakarken Arsel bezgince ikisine bakıyordu.
"Dün gece Selen ile birlikteymişsin.O kızla konuşmuyorsun sanıyordum."
"Bende öyle sanıyordum."
"Annecim Selen'in tek sorunu Arsel'i kaybetmiş olmasıydı.Arven ile evliliklerinin bir anlamı kalmadığına göre görüşmelerinde hiçbir sakınca yok."
Meltem Hanım keyifsizce başını salladıktan sonra odadan çıktı.
Birkaç saat içerisinde de Eylül ve Arsel evden ayrıldı.
"Aslında siz Selen ile çok mutluydunuz Arsel.Ona haksızlık etmemelisin.O..."
Eylül konuşmasını sürdürmek isterken Arsel müziğin sesini açıp onun sesini bastırdı.Eylül,Arsel'i tüm olayların yaşandığı yere,terk edilmiş hastaneye getirdiğinde içinde inanılmaz bir korku vardı.
"Neden buraya geldik?"
"Sana aklında ki bazı soruların cevabını vereceğim.Sende bana cd'yi nereye koyduğunu söyleyeceksin."
"Ne cd'si?"
"Kamera kayıtlarının olduğu Cd Arsel.Hadi gel bakalım."
Arsel istemeyerek arabadan indiğinde vücudundaki tüm kemikler kırılıyormuş gibi hissediyordu yine. Son günlerde fazla hareketli günler geçiriyordu ve o an gerçektende dinlenmesi gerektiğini hissetmişti. Merdivenlerden çıkarken Eylül,Arsel'in koluna girdi.
"Sen ikinci katın balkonundan düştün.Ne kadar yüksek öyle değil mi?"
Arsel,Eylül'ün söylediklerinin doğruluğunu test edercesine baktı.
"Bahsetmiş olduğun demirleri göremiyorum."dedi alay ederek.
"Aaa şey, bilirsin. Sana uyanır uyanmaz vurulduğunu söyleseydim bu paniğe neden olabilirdi."
Arsel içten içe kız kardeşinin saçma yalanlarına gülüyordu.
Yukarıya çıkmaya devam ettiler.
"Hadi bana anlat, neler hatırlıyorsun?"
"Hiçbir şey hatırlamıyorum."
"Lütfen hatırla Arsel gerçekten,bildiklerine ihtiyacım var."
"Hatırlasam bile sana bunu neden anlatacağım.Benim bu işte ki çıkarım ne?"
"Şöyle ki...Seni hortumcu bir adamın kızından kurtarmak üzereyim Arsel ve sen farkında değilsin ama benim sayemde hayattasın."
Arsel Eylül'ü dinlerken yorulduğunu hissedip duvara yaslandı.
"Şanslıydın ki seni ben buldum kardeşim..."
"Bunun şans olduğuna emin değilim."
"Yakında ne olduğuna karar verirsin ama önce..."
Eylül sandalyelerden birine oturup ayaklarını masaya uzattı.
"Dökül bakalım küçük bey!"
***
ARVEN<
"Öncelikle şunu söylemek isterim ki fotoğraflardakinden çok daha güzelsin.Her sabah seni yanında gördüğü için Arsel çok şanslı."
Ellerimi çeneme koymuş sıkıntıyla karşımdaki salağı dinliyordum.
"Yapacağınız konuşmayı saygı çerçevesini aşmadan gerçekleştirmenizi istiyorum Derya bey."
"Deniz!.. Size olan duygularımı açığa vurmadan,sizli bizli olalım diyorsun yani.Pekâlâ."
İsmini sürekli yanlış söylüyordum.Aslında bilerek yaptığım bir şey değildi ama sinir olduğunu görmek hoşuma gitmişti.
Garson gelip kahvelerimizi masaya bırakırken aptal aptal sırıtmaya devam etti.
"Nelerden hoşlanırsınız Arven Hanım?"
"Mümkünse konuya girer misiniz artık?"
"Tamam.O zaman şöyle başlayayım.Öncelikle bana vakit ayırdığınız için minnettarım.O gün neler olduğunu tam olarak anlamış değildim.Bulunduğumuz yerde bir kargaşa hakimdi.Sonra ne olduysa birden Orhan Bey'i gördüm.Kendini temize çıkartmak için bazı araştırmalar yapmaktaymış.Sanırım doğru yoldaymış ki onu,araştırmasını tamamlamadan öldürmek istemişler."
Bu salağın yüzünün neden yabancı gelmediğini o an anlamıştım! Arsel ile babamı bulmaya gittiğimizde o da oradaydı.
"Babamı kim vurdu?"
"Bunun cevabını zaten biliyor olmalısınız."
"Araştırma yaptığını söylediniz.Bunun hakkında bir bilginiz var mı?"
"Doğrusu aynı şeyi bende size sormak isterim güzel bayan. Sonuçta Orhan Alşan'ın kızı sizsiniz. Onu benden çok daha iyi tanıyorsunuz."
Bu adam bana bilgi vereceği gibi eminim benden de bilgi götürecekti...
"Anlattıklarınızı düşüneceğim Davut Bey fakat doğruluğundan nasıl emin olacağım."
Elini cebine atıp telefonunu çıkartırken sinirle ismini yeniledi ve telefonundan bir fotoğraf gösterirken konuşmaya devam etti.
"Bu fotoğraflar babanızın üzerinde çalıştığı belgelere ait."
"Pekâlâ. İnandım ama bana hâlâ istediğim cevapları vermediniz ve benim gitmem gerekiyor..."
"Sizi bir daha ne zaman görebilirim?"
"Hiç bir zaman."dedim gülerek.
"Öyle mi? Ne kadar üzücü,bende size Arsel Bey ihanet ettiğinde bir kez daha görüşebiliriz diyecektim."
"Fazla ileriye gidiyorsunuz!Arsel asla böyle birşey yapmaz!"
"Afedersiniz güzel bayan ama sevgili eşinizi ne kadar süredir tanıyorsunuz?"
"Bu sizi hiç ilgilendirmez.Sizi bir daha yakın çevremde görmek istemiyorum Durmuş Bey! Iyi günler!"
---
YAZARDAN<
"Orhan hepimizi deşifre etmeden onu öldürmemiz gerekti."
Arsel sabahtan beri döndürüp döndürüp aynı şeyi söyleyen Eylül'ü sabırla dinliyordu.
"Neden sizi deşifre etmek istedi?"
"Çünkü onun bizden para çaldığını kanıtladık."
"Türkiye'nin en zengin gayrimenkul şirketlerinden birine sahip olan bir iş adamı neden böyle bir şey yapsın?"
"Bizde bunu öğrenmek için onu buraya getirmiştik kardeşim.Şimdi sen bize anlat"
"Söylediklerin hiç mantıklı değil Eylül.Bana yalan söylemeyi kes artık!"
"Ah kardeşim,şu an ki konu mantıklı olup olmaması değil.Sen kabul etmek istesende istemesende gerçek bu."
Arsel duvara yaslanıp gözlerini bir saniye kapattığı sırada Selen geldi.
"Demek buradasınız.Emre birazdan burada olur Arsel için küçük bir gezintiye çıkacağız."
"Bugün yeterince gezdiğimi düşünüyorum.Arabanın anahtarlarını ver."
"Lütfen Arsel,sadece 1 saat.Ondan sonra sen ne istersen onu yapacağız."
"Merhaba bayanlar.Üzgünüm geciktim."E
"Emre,Arsel'i kayıt odasına götürür müsün?"S
"Sanırım bunu ben yapmasam daha iyi olur."E
"Benim Eylül ile biraz işim var ve sizin takılmanızda bir sakınca görmüyorum.Eylül'cüm önden buyur tatlım."
Emre sıkıntıyla Arsel'e baktığında Arsel vücudunda ki tüm ağrılara rağmen onun açığını yakalayabilmek için çaba sarf ediyordu.Emre önde Arsel arkada odaya geldiklerinde Emre arkasına bakarak odaya girdi.
"İşte burası kontrol odası Arsel.Burada istediğin kadar vakit geçirebilirsin.Bu arada elle tutulur bir şeyler söylersen çok sevinirim."
Arsel odaya girmeden önce o Cd'ye neden bu kadar ihtiyaçları olduğunu düşünüyordu.Onlara anlatmalarını istedikleri şeyler ya her şeyi daha da kötüleştirecek ya da düzeltecekti.
"Tek bir soru karşılığında sana bazı cevaplar verebilirim."A
"Cd ile ne yapacağımızı soracaksın değil mi?"
"Hayır."
"Neymiş bakalım bu soru?"E
"Doğru söylemek zorunda değilsin ama yalan söylersen ve ben bunu anlarsam pek iyi şeyler olmaz."dedikten sonra elini karnından çekerek yavaşça koltuğa oturdu.
"Seni döven ben miydim?"
Emre ne cevap vereceğini bilemeden stresle kaskatı kesilmişti.
"Bu neyi değiştirir?"
"Demek ben yaptım."
"Hayır.Dün de söylediğim gibi.Küçük bir kaza geçirdim."
Arsel şüpheyle Emre'yi süzerken kendisine anlattıkları şeylerin tamamiyle senaryo olduğundan emin oldu.
"Sanırım bir şeyler hatırlıyor gibiyim.O Cd'yi saklaması için Orhan'a vermiştim.O da öldüğüne göre sanırım asla bulamayacağız."
"Dalga geçiyor olmalısın!"
---
ARVEN<
Eve döndüğümde kafamı toplayabilmiş değildim.Davut denen o adamın söylediklerine sahiden inanmalı mıydım?Pardon Deniz...Annem bir şeyler biliyor olabilir miydi acaba?Onunla konuşmak belki de bir şeyler hakkında daha net bilgi sahibi olmamı sağlar.Televizyonu açıp duşa gireceğim sırada saçma bir kanalın yayınladığı haberle şok olmuştum.Yeniden birleşmeleri gibi bir durum söz konusu olabilir miydi gerçekten?Allah'ım hayır!Böyle bir şey kesinlikle olmamalı!Arsel sen ne yapıyorsun?!Sana ne yapıyorlar?!
Televizyonda başka bir haber çıktığında ben hala ekrana bakıyordum.Banyodan gelen su sesi bilincimi yerine getirirken fark etmeden gözümden süzülen yaşı sildim.Olduğum yere çöküp telefonumdan haberin detayıyla ilgili araştırma yapmak istemişim ama ellerim sanki bana ait değillermiş gibi telefonumu yere bırakmıştı.Suyu kapatıp evden çıktım.Annemin yanına geldiğimde bu konunun kafamı meşgul etmemesini umuyordum.
"Arven,bu ne güzel bir sürpriz."
Annem beni gördüğüne oldukça sevinmişti.Onunla daha fazla vakit geçirmek isterdim fakat önce şu meseleyi halletmem gerekiyordu.
"Anne,babam son günlerde bir araştırma üzerinde çalışıyor muydu?"
"Ben,bilmiyorum."
Biraz düşündükten sonra gözlerini pörtleterek bana baktı
"Bir dakika,bir şeyler yapmaya çalıyordu aslında evet"
"Ne yapıyordu peki?Görüştüğü birileri mi vardı?"
"Bunlar hakkında bilgim yok tatlım.Bana bile anlatmamıştı.Her şey yolunda mı?"
"Bilmiyorum anne ama içimden bir ses çok kötü şeyler olacak diyor."
***Birkaç gün sonra***
Sabahın köründe telefonumun sesiyle uyanmıştım.
"Efendim."
"Güzel bayan,size harika haberlerim var.Boğazda bir kahvaltı karşılığında bunları anlatabilirim"
"Ne çıkarcı biri çıktınız siz ya."
"Çıkarcı demeyelim de elindeki fırsatı değerlendirmesini bilen diyelim.Eee ne diyorsunuz?"
"Hiçbir şey demiyorum Davut bey!"
"Ama size Arsel'den haberler getirdim.Üstelik her seferinde adımı yanlış söylemenize rağmen.Dün ki haberleri gördüğünüzü umuyorum."
Derin bir nefes alıp ne kaybedeceğimi düşündüm.Üstelik şu ihanet konusunda neredeyse haklı çıkacaktı.
"Tamam geliyorum."
1 saat içinde Deniz'in bahsettiği yerde kahvaltı yapmaya başladık.
"Eylül ve Selen hummalı bir çalışma içerisinde.Arsel'i yalan bilgilerle sana karşı dolduruyor Arven dikkatli olmak zorundasın"
"Arsel bana zarar vermez."
"Nasıl bu kadar emin olabilirsin?"
"Çünkü..."
Onu çoğu zaman çıldırtacak seviyeye getirmeme rağmen bana zarar vermemişti.Tabi ki bunu Deniz'e anlatmadım.Bunu benim bilmem yeterliydi.
"Arsel vurulmadan önce binada ki kameraların kayıtlarını bir cd'ye aktarmış ve bilgisayarda kalanların hepsini silmiş.Herkes seferber olmuş durumda ama hiç kimse o cd'yi bulamadı."
"Arsel'de nerede olduğunu hatırlamıyor tabi."
"Ama şöyle bir durum var.Hatırlasa bile bunu onlara söylemeyebilir."
"Arsel sadece hafızasını kaybetti zekası hala yerinde.Onu kandıramazlar"."
Deniz elimi tutup "Her şey düzelecek."dediğinde elimi çektim.
"Ne yapıyorsun sen be!İki güler yüz gösterdik hemen cıvıttın!"
"Özür dilerim."
Deniz gülmeye başladığında ben ona sinirle bakıyordum.Aniden aklıma gelen bir fikirle yerimden kalktım"Seni sonra ararım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨ BİR BULUT OLSAM ✨
RomanceTamamlandı ☑️ Hayat her zaman güzel sürprizler hazırlamayabilir ama her kötü engelde biraz güzellikte mevcuttur.Önemli olan nasıl baktığımız. Arven,20'li yaşlarının başında,zengin bir ailenin tek kızıdır.Fakat bu ailenin işleri yolunda gitmez ve kız...