Sana çıkan her yol mübah-31

200 19 1
                                    

Arven aklına gelen şeyi hemen gerçekleştirmek için ÖZER ailesinin yalısına geldi.
Meltem Hanım bahçede oturmuş kahvesini yudumlarken,onu gördüğüne pek sevinmemişti.
"Arven,bu ne hoş bir sürpriz böyle.Geleceğini neden haber vermedin?"
"Arsel nerede onunla konuşmam gerek.Telefonuna ulaşamıyorum."
"Burada değil."
Arven,Meltem Hanımı şüpheyle süzüp alaycı bir şekilde ona baktı.
"Üzgünüm,gerçekten onunla konuşmam gerekiyor." dedikten sonra koşar adımlarla içeriye girdi.
"Arven dur!Hemen çıkartın onu evden!"
Arkasından gelen bağrışmalara aldırmadan koşup Arsel'in odasına bodoslama daldı.
Tahmin ettiği gibi Arsel evdeydi ve uyuyordu.Uyandırmak için elini uzattığında Meltem Hanım bileğini tuttu ve fısıldayarak "Bugün fazlasıyla yoruldu.Onu uyandırmana izin veremem."dedi.
Arven ise bağırarak "Bu kadar cefayı onu uyurken bulmak için çekmedim."demişti.
İkiside Arsel'e baktığında,o gözlerini kırpıştırarak ikisine baktı.
"Ne oluyor?"
"Hiç,hiç bir şey uyumaya devam et oğlum."
"Arven."
"Arsel seninle konuşmam gerekiyor!"
"Arven aslında gidiyordu canım.Sadece iyi olup olmadığına bakmaya gelmiş."
İçeriye giren yalıkazığı kılıklı adamlar Arven'in koluna girip onu dışarıya çıkartırken Arsel yatağından kalktı.
"Şimdi onunla konuşamazsın.Bugün çok yoruldun,dinlenmen gerek."
"Anne çekil önümden,onunla konuşmak istiyorum."
Oğlunu ikna etmekte güçlük çeken Meltem Hanım son çareyi onu odasına kilitlemekte bulmuştu...
Aşağıya inip adamlarının yanına gittiğinde Arven sinirle bağırıp çağırdı.
"Seni sakın bir daha burada görmeyeyim!Bu sefer yaptığını affediyorum ama bu şansı bir daha vermeyeceğim bilesin!"
---
Arven sinirle evine döndüğünde,her tarafı dağıtıp sakinleşmeye çalıştı.Bir şeyler yapması gerekiyordu ama ne?!
Ertesi güne yine aynı sinirle başladığında hâlâ ne yapacağına karar verebilmiş değildi.Telefonunun ekranında Deniz yazısını görünce içinde bir umut oluştu.
"Lütfen bana iyi bir şeyler söyle."
"Hemen buluşmamız lazım sana göstermem gereken şeyler var."
"Konum at hemen geliyorum."
Birkaç dakika içerisinde buluştuklarında Deniz bir zarfın içerisinde Selen ve Arsel'in fotoğraflarını gösterdi.
"Selen fırsattan istifade Arsel ile arasını düzeltmeye çalışıyor.Ayrıca babana atılan bu iftirada büyük paya sahip."
"Aşağılık pislik!Saçlarını yolacağım senin.İyi haberin ne,Söyle hemen!"
"Sanırım bana sarılman karşılığında bunu kolaylıkla öğrenebilirsin."
Arven yumruğunu Deniz'in karnına geçirip"Bu nasıldı?"dedi
"Hiç ikna edici değilsin Arven.Sadece dostça bir sarılmaydı istediğim senin için hayatımı tehlikeye attım."Deniz,Arven'in cevabını beklemeden ona sarıldı.Deniz'in kolları arasından çıkmaya çalışırken de o iğrenç sulu öpücüklerinin hedefi olmuştu.Arven birkaç metre uzakta onları Arsel'in izlediğinden haberdar olsaydı belki de Deniz'le buluşmaya hiç gelmezdi.
---
"Gördün işte kardeşim.Kendini masum göstermek için elinden gelen her şeyi yapabilecek potansiyele sahip bu kız.Sana ve ailemize hakaretten başka bir şey değil bu."
Arsel gördükleri karşısında yüreğine düşen derin sızıyla başa çıkmaya çalışıyordu.Üstelik bu,karnında ki yaradan çok daha fazla acıtıyordu canını ve ilaçlarla düzelecek bir yanı yoktu.
Eylül "Artık güvenini kazandım mı?"dedikten sonra Arsel'in sessizliğinden faydalanarak konuşmaya devam etti.
"Ahh Arsel,lütfen o kıza karşı bir şeyler hissettiğini söyleme bana kardeşim!O seni hak etmiyor!"
Arsel gardını indirmiş yıkık bir halde Eylül'e döndü.
"Benden ne istiyorsun ?"
Eylül uzanıp elini tuttu ve gülümsedi.
"Benim yanımda olmanı.Ben senin ablanım,sana asla ihanet etmem."
Eylül konuşmayı sürdürürken Arsel başına saplanan derin ağrıyla arkasına yaslandı.O an birkaç şey gözünün önünden geçmişti.Arven'in nasıl çaresiz olduğu gelmişti aklına.Onu öyle üzgün görmeye dayanamadığı için yaptıkları, hayatının geri kalanını sefalet içerisinde geçirmesine sebep olabilecek onca şey.Kendini daha önce hiç bu kadar kötü hissetmemişti belkide.Hiç bu kadar aptal...
"Mekâna dönüyoruz!"-E
---
"Arven birazdan burada olacak.Herkes ne yapacağını biliyor değil mi?"
Arsel,hâlâ yaşananların etkisinden kurtulamamış durumda duvara yaslanmış olanları izliyordu.Aklından geçen bin türlü şeyden ikisi; burada ki herkesi öldürüp en sonda kendi kafasına sıkıp bu acıyı sonlandırmak ya da Arven'i buradan çıkartıp yarım kalan işini bitirdikten sonra hayatının geri kalanını tımarhanede geçirmekti..
"Arsel,iyi misin?"
"İyiyim."
"Eve gidip biraz dinlen istersen.Bugün zor bir gündü."
"İstemiyorum!İyiyim dedim"
"Tamam kızma.Ne istiyorsan onu yap."
***
"Senden nefret ediyorum böyle bir şeyi nasıl yapabildin?!"
"Özür dilerim,sana olan duygularım bana engel olamayacağım şeyler yaptırıyor."
Deniz,Arven'in sessizliğinden faydalanarak devam etti.
"Seni Arsel'e götüreceğim.Orada olduğuna kesinlikle eminim."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"
"Çünkü onu daha önce orada görmüştüm."
Arven,Deniz ile birlikte kısa süren bir yolculuğun ardından terkedilmiş hastaneye geldi. Burayı yolundan tanıyamadığı için kendine küfürler etmişti.
"Burayı biliyorum neden buraya geldik?"
"Çünkü Arsel burada."
"İçimde kötü bir his var. Gelmemeliydik."
"Onunla konuşmak istemiyor musun?"
"İstiyorum ama o buraya dönmemi istemezdi."
"Senin için az kalsın ölecekti Arven. Sen ise risk alamayacağını mı söylüyorsun? Meltem Hanım onunla görüşmene izin verecek mi sence? Her yere adamlarını dikmiştir bile, bu son şansın."
"Biliyorum, ama risk alamamak değil bu, Arsel gelme söylediyse mutlaka bir sebebi vardır."
"Tatlım, Arsel bunu neden söylediğini bile hatırlamıyor. Biraz daha oyalanırsak seni ve geçmişini kötü hatırlayacak. Geliyor musun gelmiyor musun?"
Arven içinde ki kötü hissi bastırmaya çalışarak arabadan indi.O lanet gün aklına geldiğinde kalbi sıkışmıştı.
"Deniz burada olmamalıyız."
"Bana güven. Burayı iyi biliyorum."
Arven ve Deniz dar koridordan geçip merdivenlere ulaştıklarında Arven'in gözünün önüne o gün yaşadıkları gelmişti birer birer. Gözleri dolmaya başladı sonrasında. Merdivenlerden çıktıktan sonra Arven yerde ki kurumuş kan lekelerini gördü.
"Sana söylemeyecektim ama madem fark ettin...Arsel şu balkonda vuruldu.Sonrada aşağıya düştü."
Arven nefes alamaz duruma gelip duvara yaslandı.
"İyi misin?"
"Nefes alamıyorum. Deniz lütfen çıkar beni burdan."
"Tamam sakin ol. Yukarıya çıkalım orada teras var."
Deniz, Arven'in elini sımsıkı tutup merdivenlerden çıkmasına yardım etti.
"Son gördüğümde buradaydı."
Arven bileğini Deniz'in elinden kurtarıp önünde duran kapıyı açtı.Arsel gerçektende içerideydi. Loş ışıkla aydınlatılmış odanın içinde kendisine düşmanıymış gibi bakıyordu. Bu bakışlarına aldırmadan ilerleyip ona sımsıkı sarıldı.
"Seni nasıl merak ettim bilemezsin!"
Fakat işler Arven'in düşündüğü gibi ilerlememişti.Arsel,Arven'in ellerini üstünden çektiğinde,Arven bir terslik olduğunu sezdi.Korktuğu başına gelmişti işte.
Fark etmeden ağlamaya başlamıştı.

(Temsili)"Ne oldu?"O sırada arkasında ki kapı kapandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Temsili)
"Ne oldu?"
O sırada arkasında ki kapı kapandı. Dönüp baktığında Selen'i gördü. Islanan yanaklarını silip yönünü tamamen ona döndü.
"Arsel ne oluyor burda?" sorusuna yine Eylül cevap verdi.
"Tatlım istersen bunu sana ben açıklayayım ne dersin?"
Can havliyle Arsel'e dönüp ellerini yanaklarına koydu ve gözlerine baktı.
"Arsel ne anlattılar sana?"
"Kardeşim sen çık,biraz dinlen."
"Hayır. Gitme, anlat bana! Neler oldu? Lütfen, ne söylediler sana?!"
Arven'in ağlaması şiddetlenirken Arsel onun elleri arasından sıyrılıp dışarı çıktı.
***
Uykuyla uyanıklık hali arasında gidip gelirken bileklerimdeki acıyla gözlerimi açtım.Ellerim ve ayaklarım oturduğum sandalyeye bağlıydı.
"Benden ne istiyorsunuz?"
"Aslında bunun cevabı çok basit Arven."
"Arsel'e ne anlattınız?!"
"Arsel bilmesini istediğimiz her şeyi biliyor.Ne yazık ki seni kurtaracak kimse kalmadı.Neyse asıl konumuza dönelim.Cd nerede?"
"Ne?!"
---
Yazardan<
Arsel içinde ki sıkıntı ve yarasının yarattığı ağrıyla odanın içerisinde sıkıntıyla dolanıp duruyordu. Emre ise koltuğa oturmuş bir yandan silahını temizliyor diğer yandan Arsel'i izliyordu. İçinden her ne kadar yarım bıraktığını biriktirmek geçsede bunu yapamayacaktı.
"Kardeş bi otur başım döndü ha!"
Arsel onu dinlemeyerek gezinmeye devam ederken ağzına hafif bir kan tadı gelmişti. Fark etmeden ısırdığı dudakları kanamaya başlamıştı artık.
"Emre Bey, hemen gelmeniz gerekiyor bir sorunumuz var."
Emre silahı masaya bırakıp kapının önünde durduğunda Arsel olduğu yere çivilendi.

"Emre silahı masaya bırakıp kapının önünde durduğunda Arsel olduğu yere çivilendi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her şey yerine oturmuştu o an.
^^Cd'yi döşemenin altına koyduktan sonra koridora çıkmıştı.Koridorun sonunda ki odaya vardığında köşeye sıkışmış durumdaydı ve tek çaresi aşağıya atlamaktı.Ne yapacağına karar verdiğinde, kapı birden ardına kadar açıldı. Emre ve ardından giren birkaç adam, silahlarını ona doğrultulmuşken sebepsiz bir gülümseme yayıldı yüzüne.
"Arsel sobe!"
Odayı dolduran bir silah sesiyle gelen inanılmaz acı ve aynı anda kulaklarına dolan Eylül'ün çığlığı.Emre yanına ulaşamadan kendisini boşluğa bıraktığı hatırladığı son şeydi.^^
--

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin