Eve geldiğimde patlayacak bomba gibiydim. Anneminse yüzünde güller açıyordu.
"Nasıl geçti gü..."
"Hiç bir şey sormaaaaa!"
Sinirden saçlarımı yolmak istiyorum. Bir hışımla odama çıkıp her yeri dağıttım. Yorulunca da karışıklığın ortasına çöküp ağlamaya başladım.
Hayır,hayır,hayır!
Bir yol bulmalı ve bu evliliği engellemek zorundayım.
**BİRKAÇ GÜN SONRA**
Yine o bilindik baş ağrısıyla uyanmıştım. Annemle her gün kavga ettiğimiz için sabahları beni uyandırmaya Semoş geliyordu.
O sabah da yine aynısı oldu. Semoş yarın ki nikah pardon cenaze törenimde giyeceğim elbisemi dolabıma yerleştiriyordu.
"Ölmek istiyorum."
"Kız ne biçim laf öyle. Ağzından yel alsın. Duymayayım bak bir daha."
"Semoş yardım et bana. Evlenmek istemiyorum."
"Ah benim güzel yavrum. Elimden bir şey gelse yardım etmez miyim hiç."
Biz konuşurken annem odama girmişti.
"Hâlâ yatıyor musun sen? Kalk artık. Röportaj için seni bekliyorlar. Hazırlan hemen."
"Evlenince bu kadından kurtulacağım değil mi?"
Semoş gülerek yanımdan kalktı.
Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstümü giyip aşağıya indim.
Utanmasa dünya genelinde yayın yaptıracak kızımı evlendiriyorum diye.
"Kusura bakmayın Arven Hanım bu saatte rahatsız ettik."
"Önemli değil. Bir an önce yapalım bitsin."
"Solgun görünüyorsunuz. İyi misiniz?"
Benim cevap vermeme fırsat kalmadan annem atlamıştı hemen lafa.
"İyi iyi merak etmeyin siz. Hazırlıklarımız var çok yoğunuz, bir hayli yoruldu o da."
Ayy annemi duyanda her şeyle benim uğraştığımı, stresten öldüğümü sanacak. Öldüğüm doğruydu evet, ama acıdan...
---
"İlk sorumuz erken yaşta evlenmekle ilgili. Gerek sosyal medya hesaplarınızda olsun, gerekse kadın dayanışma derneklerinde olsun siz sürekli 30'dan önce evlenmeyin diyordunuz. Sizi bi düşüncenizden alıkoyan şey nedir?"
Kızın suratına alık alık bakıyordum. Soruyu idrak etmem biraz zaman almıştı ve açıkca ters köşeden vurmuştu beni. Bu benim en sık dile getirdiğim şeydi. Evliliği hiç düşünmezdim ki.
"Hayatın insana neler yaşatacağı belli olmuyor doğrusu. 5 dakika sonra ne olacağımızı bilmezken seneler sonrası için planlar yapıyoruz. Bu akıllıca değil."
"Daha önce hiç birlikte görülmemiştiniz. Fakat son birkaç gün içerisinde evleneceğiniz haberi magazin gündemine bomba gibi düştü. İlişkinizi nasıl bu kadar gizli yaşayabildiniz? Üstelik Arsel Bey'in uzun süreli bir ilişkisi vardı."
"İnanın bende çok şaşkınım. Her şey çok ani oldu."
"Düğünün Amsterdam'da olacağına dair söylentiler var. Bunlarda ki doğruluk payı nedir?"
"Düğünle ilgili her şeyle annelerimiz ilgileniyor. Henüz karar aşamasında olduğundan kesin bir şey söyleyemiyorum."
"Genç anne olmak konusundaki düşünceleriniz nedir? Ani evlilik kararınız sonrasında hamile olduğunuza dair söylentiler var."
Kafamın içinden geçenler o anda bana doğru uzattığı mikrofonu kızın ağzına sokup gözlerini şişlemekti. Ama prenses çizgimi bozmadan sakince sorusunu yanıtladım.
"Hamile değilim. Çocuk düşünmüyorum."
"Peki son olarak dinleyicilerimize
evlilik hakkında neler söylemek istersiniz?"
"Bekarlık sultanlıktır. Sakın evlenmeyin!"
Soruyu yanıtlar yanıtlamaz annem kenardan fırladı.
"Son kısmı koymayın! Yeniden kaydedin orayı."
"Sorunuzu yeniden cevaplamayacağım. İyi günler dilerim."
Anneme aldırmadan odama çıktım. Peşimden geleceğine adım kadar emindim ve öylede oldu.
"Kız sen beni delirtecek misin? Olayın ciddiyetini hâlâ kavrayamadın mı?!"
"Anne çok yorgunum. Seninle tartışmak istemiyorum lütfen çıkar mısın?"
"Beni dinle Arven eğer bu evlilik olmazsa sakın gözüme gözükme anladın mı? Babamın yıllarca çalışıp didindiği şirketi senin saçmalıklarınla kaybedemem."
"O şirketi benim saçmalıklarım değil senin hırsın bu noktaya getirdi Gönül Hanım!"dediğim anda yanağımda bir yanma hissettim.
"Bu yaptığını unutma sakın!" Odamdan çıktığı anda üzerimdeki saçma kıyafetleri çıkartıp rahat bir şeyler giydim.
Tüm planlarını bozma yetkisine hala sahibim ve onlara kendimi kullandırmayacağım.
Banyoma gidip ecza dolabından aldığım birkaç hapla yatağıma oturdum.
Küçücük haplar mıydı sahiden beni kurtaracak olan. Soğuk bir fıkradan farksız...
Arsel*
"Arseell hadi çık artık şu yataktan öğlen oldu be oğlum."
Annem odamdaki perdeleri açıp beni iyice sinirlendirmenin yollarını arıyordu sanki.
"Hâlâ inanamıyorum. Daha dün küçücük çocuktun dizimin dibinden ayrılmazdın. Yarın evleniyorsun."
"İstemiyorsan evlenmem güzelim."
"Sende dünden razısın. Aman aman evlende bi kurtulalım canım senin şu magazin karmaşandan. Bizde yorulduk be oğlum."
"Ben çok eşlilikten yanayım validem. Evlilik bozuyor beni."
"Zırtaboz seni. Kalk hadi kalk, daha alışveriş yapacağız seninle"
"Vurun beni!"
"Mazeret yok Arsel hemen hazırlan aşağıya gel"
***
Yataktan zorla kalkıp üzerime bir şeyler giydim. Evde bir kargaşa var ki sormayın gitsin, ama ters giden bir şeyler oluyor gibiydi. Normal bir kargaşa değildi bu. Annem endişeyle yanıma geldiğinde yüzü bembeyaz olmuş bir haldeydi.
"Validem ne oldu? İyi misin?"
"Arven, Arven zehirlenmiş"
"Ne? Beklediğimden daha hızlı çıktı ha."
"Deli deli konuşma Arsel. Yürü hastaneye gidelim çabuk. Allah'ım sen koru nikah arifesinde olacak şey mi?"
Apar topar arabaya doluşup hastaneye geldiğimizde içimi bir şeyler sıkmaya başlamıştı. Hastanenin havası kime iyi gelmiş ki bana gelecekti...
"Gönül! Nasıl? Arven nasıl? İyi değil mi ?"
"Hiçbir şey bilmiyorum. İçeriye aldılar. Bir şey söylemediler bana. Yaşıyordur ama değil mi?"
"Neyden zehirlenmiş peki biliyor musunuz?"
İlk başta ne söyleyeceğini bilemeden şaşalamıştı.
"Bilmiyorum, hepimiz aynı şeyleri yedik. O... Dün arkadaşlarıyla dışarı çıkmıştı, fazla içti galiba, bugün de başı ağrıyordu ilaç almış olmalı."
İnanıp inanmadığımı anlamam istercesine bana baktı . Söylediği şeye kendisi inanmış mıydı acaba?
Kızına acımasızca baskı yaparken eminim Arven'de böyle hissediyordu. Üzgünüm ama sizin için hiç üzülmüyorum Gönül Hanım. Yaşadığınız her şeyi hak ediyorsunuz. Üstelik kızınıza, beni Bağcılar kekosuna benzetmiş olmasına rağmen üzülüyorum, sanki kendim onun durumundan çok farklıymışım gibi.
Bir saat kadar sonra içeriden çıkan doktorun etrafını bizimkiler tarafından çevrildi. Biraz geride durarak söyleyeceklerine kulak kabarttım.
"Biraz daha gecikseydiniz çok geç olabilirdi. Verdiğimiz ilaçlar sebebiyle uyuyor. Birkaç saat sonra uyanacaktır. Geçmiş olsun."
Ah be Arven az kalsın. Az kalsın kurtaracaktın kendini. Sanırım bizim kaderimiz bu noktada kesişiyor. Buna ikimizde engel olamayacağız.
Daraldığımı hissedip dışarıya çıktığımda, büyük bir gazeteci ordusu üzerime gelmişti.
"Arsel Bey, Arven Hanım'ın intihar ettiği doğru mu efendim?"
"Selen Hanım'a ihanet ettiğiniz doğru mu?"
"Bebek beklediğiniz doğru mu Arsel Bey?"
"Evlilik sana ağır gelir kaldıramazsın Arseeel!"
"Tek kadınla yaşayacak kalıp var mı lan sende?!"
Yuh a*ına koyayım. Arkamı döndüğümde hangisine geldiğini umursamadan yumruğumu savurdum.
Bunları kapının önünden uzaklaştırması gereken güvenlik tam o sırada gelmişti.
"İyi misiniz Arsel Bey?"
Kalabalığın içinden zorla çıkartıldığımda bir şey söylemeden arabaya doğru ilerledim. Tüm aksilikler aynı anda olmak zorundaydı. Hepsi! Biri eksik olsa hatrım kalırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨ BİR BULUT OLSAM ✨
RomanceTamamlandı ☑️ Hayat her zaman güzel sürprizler hazırlamayabilir ama her kötü engelde biraz güzellikte mevcuttur.Önemli olan nasıl baktığımız. Arven,20'li yaşlarının başında,zengin bir ailenin tek kızıdır.Fakat bu ailenin işleri yolunda gitmez ve kız...