Bizsiz olur mu hiç?-60

182 15 0
                                    

Sabahın erken bir saatinde Ece'nin telefonuyla uyanmıştım.
Bu saatte beni uyandırma cesaretini başka kim gösterebilirdi ki.
Öyle bir oflamıştım ki uyanınca, Arsel'i uyandırmıştım.Vah yavrum bir şey oldu sanmıştı.
"Efendim?"
"Arviiiiii günaydın.Ne yapıyorsun?"
"Yetişkin bir Arven saat 8 sularında ne yapabilir acaba?"
"Ayyy çok afedersin bebeğim.Az önce öğrendiğim bir şeyden sonra seni hemen aramak istedim saatin kaç olduğuna bakmamışım."
"Ne oldu?"
"Kızım oluyor Arven!!"
"Ciddi misin?"
Bu telefon konuşmasının hararetlenme riskini tahmin edebildiğimden Arsel'i rahatsız etmemek için odadan çıktım.
"Eminsin değil mi?Kesin kızmış"
"Ay tabiki eminim.Şimdi sıraaaa ikinci müko haberimdeeee."
"Hamileyim dersen telefonu suratına kapatırım."
"Ay saçmalama be!O kadar kötü espriler yapmam ben."
"Emin misin?"
"Tamam belki.Her neyse,söylüyorum.
Karnımda bir değil iki tane bebeğim var!Bir kız bir erkek!"
"Nee?!Yaaa Ecee inanamıyorum çok sevindim!"
"Bendeee Arven bendee.İnşallah sizin yumurcak da kendini gösterirde anlarız ne olduğunu,hadi ben kapatıyorum kocaman öptüm."
Salak salak sırıtarak telefonu kapattım.Bu görüşme sonrası derin hayallere dalmıştım elbette.Bizim bebeğimiz nasıl olacaktı acaba?
Altın sarısı saçları olsa,gözleri benim gözlerim gibi olsa,babası gibi baksa...
Babası demişken...Çocuğu komple kendine benzettiğim için umarım kızmazsın aşkım.
Odaya geri dönüp saçları alnına düşmüş,yastıkla aşk yaşayan ruh eşime baktım.Onu uyurken izlemek kadar rahatlatıcı bir şey var mıydı ki?
Yavaşça yanına sokulup omzundan öptüm.Göbüşüm büyüyünce de böyle sarılabilecek mıydım ki?
***
Öğle saatlerine doğru uyandığımda Arsel yanımda yoktu ama aşağıdan sesi geliyordu.Yana kaymış pijamamı düzeltip aşağıya indim.Ben aşağıya inerken o bahçeye çıkıyordu.Sigarasının kokusunu alabiliyordum.Allah'ım her yer kokmuş ya sabah sabah kim sinir etti bu çocuğu yine?Bahçeye çıktığımda +18 bir küfrün sonunu yakalamıştım.
"Hoop ağır ol bakalım şampiyon bu ne şiddet bu celal?"
"Aklım sende kalmayacak olsa şu dakika gidip birilerini öldürebilir,sonrasında ömrümün geri kalanını bir hapiste geçirebilirim."
"Ben sana temiz don getiririm sende bebeğimize boncuktan kuş yaparsın.Allah'ım ne kadar romantik.😍"
İfadesizce bir süre yüzüme baktığında gülmeme engel olamadım.
Yanaklarını tutup çekiştirdiğimde o da gülmek zorunda kaldı.Tamam bu kadar saçmalamak yeterli artık ciddi olalım.
"Kim sinirlendirdi seni?"
"Geçen bahsettiğim projeyi hatırlıyor musun?"
"Evet,Ural holding de içinde bulunduğu değil mi?"
"Babamdan onay çıkmış."
"Şaka yapıyorsun!'
Arsel'in bakışlarından şaka olmadığını anlayıp devam ettim.
"Hayır ama...Nasıl yapar böyle bir şeyi?"
"Bana inadından değil mi her şey."
"Bu nasıl inat yahu!Göz var nizam var!"
Arsel derin bir nefes alıp yüzünü ellerinin arasına aldı.
"Öleyim ben ya.Lütfen öleyim artık."
"Salak salak konuşma döverim bak.Kalk bir şeyler yapalım"
"Temiz don teklifinde hâlâ ısrarcısın demek?"
"Arseeel !"
"Arveen."
***
Şirketin kapısından bir girişimiz var ki sanki Bay ve Bayan Smith geliyor.Ama bim de satılan türünden.Le'Smith!Evet evet kesinlikle bu.Bay ve Bayan Le'Smith.
Arsel'in elini sımsıkı tutmuş vaziyette az sonra olacak olan azıcık aksiyonlu toplantıya,çok afedersiniz tartışmaya kendimi hazırlıyordum.
Toplantı odasının önü kalabalıktı birkaç dakika sonra kendilerine yöneltilecek soru için fikir alışverişi yapıyorlardı.
Yerlerimize oturduğumuzda içimden ne söyleyeceğimi tekrar ediyordum.Aslında bana fazla bir şey düşmüyordu.Sadece Arsel'in,kontrolden çıkmaması için manevi destek olmaya gelmiştim,ama ne yapayım.Ahmet Bey için şu sıralar hiç iyi düşüncem kalmadığından belki de Arsel beni sakinleştirir kim bilir?
Toplantı başladıktan sonra bir sunumu ilk kez bu kadar ilgiyle dinlediğimi fark etmiştim.Ah babacığım keşke kızının şu halini görebilseydin...
"Bu projeye onay verenler?"
Ve işte beklediğim soru.Allah'ım avuçlarım terliyor...
Benim aksime Arsel arkasına yaslanmış,parmaklarının ucundaki kalemi çeviriyordu.Hayatım boyunca hiç bu kadar rahat olamadım.Rahat olmayı geçtim,kalemi bile çeviremedim yahu ben.O kalemi döndüremeyişim bile beni strese sokmaya yeter!
"Onay vermeyenler?"
İşte başlıyoruz!
Arsel kalemi atıp yerinden kalktığında elleri yavaşça kalkan yetkili isimler gergince arkalarına yaslandı.
"Arsel bir şey mi söyleyeceksin?"
Babasına susmasını işaret ettikten sonra proje sunumunu yapan kadını yerine oturttu.
"Evet hanımlar beyler yaklaşık 10 gündür aynı sunumu dinlemekten gerçekten çok sıkıldım.Eminim içinizde benim gibi düşünen ama söyleyemeyenler vardır.Konuyu dağıtmadan size birkaç şey söylemek istiyorum..."
"Arsel!"
"Baştan söylemeliyim ki!Konuşmam sırasında lafımın bölünmesini istemiyorum.Eğer böyle bir durumla karşılaşırsam,şakam yok çok kötü döverim."
Sonrasında babasına dönüp imayla
"Artık beni dinleyeceksiniz." dedi.
Allah'ım adrenalin seviyem tavan yapmış durumda şu an.İndir de indireyim Arsel.
"Öncelikle getirilen slaytta ki bazı detaylardan söz etmek istiyorum.Sitenin planı zaten hepinizin önünde mevcut.Kırmızı çizgilerle hafifçe belirtilmiş bölüm elbette ki oraya kağıt hoş gözüksün diye konmamıştır öyle değil mi?Birçoğunuzun bunu görmezden geleceğini bildiğimden..."
"Arsel kes artık şu saçmalığı!"
Arsel'in elinde ki projeksiyon cihazına ait kumanda,Ahmet Bey cümlesini tamamlayamadan onun önünden sekip benim önümde durdu.
Odada ki gerginlik seviyesi artarken kimseden çıt çıkmıyordu.
"Aranızda bu projeyi hakkıyla inceleyen yok demiyorum.Özellikle görebilmeniz için o kırmızı yerleri ben çizdim.Lafım sadece onay verirken dışarıdan etkilenenlere..."
Babasının önünde duran evrakları alıp göz ucuyla incelerken devam etti.
"Bu proje kabul edilmeyecek."
"Burada son sözü ben söylerim."
"Biliyorum!O yüzden onay verenler için söylüyorum;Birazcık kendinize güvenin,kendi fikrinizi beyan edecek yürekliliği gösterin.Belki bu duygu hoşunuza gider."
Elinde tuttuğu evrağı yırttıktan sonra gülerek masanın etrafında kim varsa hepsinin yüzüne baktı.
"Toplantı bitmiştir arkadaşlar.Beni dinleme nezaketi gösteren herkese çok teşekkürler."
Toplantı odasını ilk terk edenlerin kim olacağı zaten belliydi.Kalanlarda yavaş yavaş çıkarken bende yerimden kalktım içeride kimse kalmamıştı.Ahmet Bey büyük bir öfkeyle Arsel'in üstüne yürüdüğünde Arsel'in önüne geçtim.
Yani şimdi azıcık kalıplı bir insan olsam bu hareketim karşıda ki insanı geri püskürtebilirdi,ama şimdi eğri oturup doğru konuşalım benim etim ne budum ne?Ki şekilde görüldüğü gibi Ahmet Bey'i durdurma işlemim ne yazık ki başarısız sonuçlanmış ve bir kenara savrulmuştum.
Ahmet Bey tam bir şey söyleyeceği anda tuhaf bir ses yankılanmıştı odada.Şöyle tarif edeyim söylenmek istenen şey "Sen nasıl..." iken söylenen şey "sön noğasıiğööelll" idi.
Bu sonuca elbette ki doğal sebeplerle ulaşmadık.Hemen anlatayım efendim.Arsel'in yumruğu Ahmet Bey'in çenesiyle buluştuğunda benim varlığımdan çok daha etkili bir savuşturma işlemi gerçekleşmişti.
Yan ürün olarakta Türkçemize telaffuzu zor,çok nadide iki kelime eklenmişti.
Arsel beni düştüğüm yerden kaldırdığında Ahmet Bey yerde yuvarlanıyordu.
"Bunun hesabını vereceksin Arsel!"

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin