İyi ki yanımdasın!-17

250 20 4
                                    

Arsel*
Bazen keşke başka bir ailenin çocuğu olsaydım diyorum. Bütün bu servet, önünüze serilen onca imkân, bazen öylesine değersizleşiyor ki gözünüzde, son raddeye gelince diyorsunuz; tamam, artık ölmeliyim. Öte yandan gitmek için onlarca sebep sayabilecekken bu kızın bana ihtiyacının olması, kalmak için kuvvetli bir sebepti. En azından şimdilik... Eve geldiğimde yine başım ağrımaya başlamıştı. Bu ev kesinlikle bana iyi gelmiyor.
Ağır ağır odama çıktığımda babamı içerde bulmamla kan beynime sıçramıştı.
"Ne işin var senin burada?"
"Merak etme hiçbir şeye dokunmadım."
"Ben yokken odama girilmesinden hoşlanmıyorum. Çık hadi, yatacağım."
"Bekle canım biraz, ben seni dün akşamdan beri bekliyorum. Sen biraz beklemişsin çok mu ?"
"Dönme demiştin."
"O sayılmaz, kendini kaybetmiştin. Her neyse benim söylemek istediklerim bunlar değil."dedikten sonra cebinden çıkarttığı anahtarı masaya attı.
"Arabanı alabilirsin."
Gözlerimi devirerek ona baktım.
"Hayatın boyunca insanları sana saygı duymaları için bir şeylerle tehdit ettin. Neden bu kadar korktuğuna halâ anlam veremiyorum. Kendine olan güvensizliğin yüzünden, sırf bu yüzden sana saygı gösteremiyorum."
"Yerinde olsam cümlelerimi iyi seçer öyle konuşurum Arsel."
"Merak etme, seçimlerim konusunda oldukça hassasımdır az çok bilirsin beni. Bu sefer ne tür bir sürprizin var bana? Dur ama önce oturayım..."
Yatağıma kendimi bıraktığımda birinin bizi izlediğini hissetmiştim, kim olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
"Ahh canım kardeşim demek döndün. Bir an hepimiz hiç dönmeyeceksin sanmıştık. Ev ev değil ki resmen kürkçü dükkanı."
Eylül kıkırdayarak kapıya yaslandı.
"Yetkilerini sana geri verdim. Eğer söylediklerimi yaparsan senin için harika planlarım var. Her şeyin benim elimde olduğunu unutma yeter."
"Bunun için sabırsızlanıyorum." dedim yapmacık bir tonda, artık gitmelerini istediğimi belli ettiğimde babam önce çıkmış Eylül ise beklemişti.
"Bakıyorum da şu süslüyle pek samimisin. Allah muhabbetinizi arttırsın."
"Çık dışarı."
"Yerinde olsam şu pek sevecen ortakları iyi takip ederdim. Malum insanoğlu çiğ süt emmiştir."
"Bizim başımızda senden daha kötü ne gelebilir ki." dedikten sonra onu dışarıya itip kapıyı kapattım. Gerçekten bu kadarı çok fazlaydı. Neyle sınanıyorum ben?
---
Arven*
Aklımda milyonlarca soruyla odama girdiğimde annem arıyordu. Kaç gündür benimle görüşmek istiyor. Aynı şeyi kendim için söyleyemiyor olsamda içim onları üzmeye yinede el vermiyordu. Onunla 1 saat sonrası için sözleşip hazırlandım. Çıkacakken Meltem Hanım'da benimle gelmek istediğini söylemişti. Sanırım konunun ben ve Arsel olacağını söylememe gerek yok.
Bir kafeye oturup kahvelerimizi söyledikten sonra annem yanında ki çantayı bana uzattı.
"Burada ki kataloglarda işaretli olan birkaç gelinlik var. Beğendiklerini söyle, prova için gün alacağım."
"Annen ile birlikte hummalı bir çalışma içersindeyiz Arven. Arsel'i de ikna edebilirsem provalara beraber gideceksiniz."
"Niye, Arsel de mi gelinlik deneyecek?"
Denemeyeceğini biliyordum elbette ama nereye gitsem onu peşime takmaları canımı sıkmaya başlamıştı. İkiside gülmeye başladıklarında kataloglardan birini seçip bakmaya başladım.
Kendimi eğlendirmenin bir yolunu bulmalıydım. Sonuçta her kızın hayali değil mi bu?
---
Ertesi gün üzerime rahat bir şeyler giyip ne yazık ki Arsel ile birlikte provalara gittim. Biz gelmeden önce seçtiğim gelinlikler kabinin önünde sıralanmıştı.
Arsel koltuğa oturduğunda üzerine yanımda taşıdığım çantaları atarak ilk giyeceğim gelinliği seçtim.
"Taş mı dolduruyorsunuz şu çantalara anlamıyorum."
"Söylenme bir kerede ya! Senin yaşlılığını düşünemiyorum."
"O kadar yaşamam merak etme."
Bu söylediği bir an içimi sızlatmıştı ama bozuntuya vermeden kabine girip gelinliği giydim. Giymesi ayrı dert taşıması ayrı dertti. Çok ağır bir gelinlikti.

 Çok ağır bir gelinlikti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin