Final-65

630 15 26
                                    

(Tom Odell-Heal)
Arven, Arsel'i dizine yatırıp parmaklarını onun saçlarında gezdirirken gözleri bir noktaya sabitlenmişti.
"Tanışmamızı hatırlıyor musun?
Nasıl öfkeyle bakıyordun bana.Yine böyle bir akşamdı,gökyüzü öyle güzeldi ki.Sen bu hayatta başıma gelen en güzel şeydin,bulutlardan bile güzeldin.Senden öncesi öylesine boş geliyor ki,zaten çok az şey hatırlıyorum artık.Sende mutluydun değil mi sevgilim?"
Arsel'e bakıp tekrar aynı yere dönüp gülümsedi.
"Mutluydun tabi."
Derin bir nefes alıp elini tuttu ve dudaklarına bastırdı.
"Dinlendiysen gidelim mi?Buz gibi olmuşsun.Üşüteceksin burada,hasta olacaksın.Hem her yanın tutulacak.Hadi inat etme."
Kapkaranlık olan evin içini pencereden giren araba farı aydınlatmış daha sonra yerini mavi tepe lambalarıyla ambulansa bırakmıştı.Gelen arabadan iki kişi indi,bunlar Arsel'in en güvendiği adamlarıydı.Arven onlara bakıp Arsel'i daha sıkı sardı.
"Arven Hanım! O iyi mi?"
"Arsel,uyuyor.Uyandırılmaktan hoşlanmaz biliyorsunuz."
"Arven Hanım lütfen gelin.Sizi buradan götürmeliyiz."
"İstemiyorum!"
"Efendim kendinize üzülmüyorsanız bebeğinizi düşünün."
Arven elini Arsel'in yanağında dolaştırarak onları görmezden geldi.
"Sen mi aradın yoksa onları sevgilim.Hani baş başa olacaktık."
Ambulans görevlilerini gördüğünde öfkeyle dolmuştu kalbi.
"Seni benden almak istiyorlar Arsel ama merak etme seni onlara vermeyeceğim."
Gelen görevli Arsel'in nabzını kontrol ettikten sonra yanında ki adama bir şeyler fısıldadı.
"Efendim Arsel Bey'de gelecek.Hadi gidelim buradan lütfen."
"Olmaaz! Onu benden almanıza izin vermeyeceğim."
Onu konuşarak ikna edemeyeceklerini anladıklarında Arven'i kollarından tuttular.
Arsel'e sımsıkı tutunup son kez dudaklarından öptü.
"Bırakın beni! Merak eder o,deliye döner!Yanında olmam lazım! Yalvarırım bırakın."

Arkası dönük olduğundan,görevlilerden birinin kendisine sakinleştirici iğneyle geldiğini görememişti Arven

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arkası dönük olduğundan,görevlilerden birinin kendisine sakinleştirici iğneyle geldiğini görememişti Arven.
Saniyeler içerisinde tüm vücudu gevşeyiverdi ve daha fazla açık tutamadı gözlerini.
"Özür dilerim sevgilim.Başaramadım."
***
Gözlerini tekrar açtığında beyaz ışık gözlerini acıttı.Başında inanılmaz bir ağrı vardı ve göğsünün üzerinde dayanılmaz bir ağırlık.Doğrulup etrafına bakındı.Annesi yanında ki koltukta uyuyordu.Yataktan kalkıp odadan çıktığında gözleri yaşlı bir sürü insan kendisine baktı.Ahmet Bey,Doruk,Eylül...
"Arsel nerede?"
Eylül bu soruyla birlikte ağlamasını daha fazla bastıramadı.
"Neden susuyorsunuz?Nerede o?!"
Ahmet Bey güçlükle kalkıp Arven'e yaklaştı.
"Kızım,Arsel...O gitti."
Kan çanağına dönmüş gözlerini Ahmet Bey'in üstüne dikmiş öfkeyle bakıyordu.
"Yalan söylüyorsun!O beni almadan gitmez bir yere!"
Biraz ilerleyip Doruk'un kollarından tuttu.
"Sen söyle Doruk,Arsel'im nerde?!"
Doruk gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silip ayağa kalktı ve Arven'e sımsıkı sarıldı.
"Artık daha iyi.Bütün acıları dindi."
Bir kuş gibi çırpınıyordu Doruk'un kolları arasında.Kurtulup birkaç adım geri çekildi.
"Yalancısınız!Hepiniz yalan söylüyorsunuz!Arsel hiçbir yere gitmedi!Ne de çabuk alıştırdınız kendinizi buna?!"
Gözlerinden yaşlar boşalıyordu Arven'in,titreyen sesine hakim olmaya çalışarak tekrar Ahmet Bey'e döndü.
"Mutlu musunuz Ahmet Bey?!Projelerinizinde şirketinizinde canı cehenneme!Arsel'i siz öldürdünüz!"
Koskoca adam çocuklar gibi ağlıyordu Arven'in karşısında.Onun yokluğu bir kez daha yüreğini sardığında duvarın kenarına çöküp yüzünü avuçlarının arasına aldı.Birden aklına gelen bir soruyla tekrar baktı onlara.
"Meltem Hanım nerede?!"
Herkesin ona yalan söylediğini düşünüyordu.Eğer Arsel ortadan kaybolduysa yerini bilen tek kişi Meltem Hanım olmalıydı.
Eylül güçlükle cevap verdi.
"Annem,annem kalp krizi geçirdi.O haberi alır almaz..."
Olduğu yerde doğrulup hiçbir şey söylemeden boş,soğuk koridorda ilerlemeye başladı Arven.Sanki bu koridorun sonunda Arsel'i görecek,koşup sarılacaktı ona.
"Eğer beni duyuyorsan sevgilim.İçin rahat olsun,burada ki herkesin vicdanı azap dolu."
****
Arven*
Cenazen çok kalabalıktı,ne çok sevenin varmış sevgilim.Bir ara seni de gördüm hatta uzaktan beni izliyordun.
Kimse bana inanmayacağından söylemedim.Sadece ben bilsem yeterdi.Telaş etmeni gerektiren bir şey yok.Beni biliyorsun,bütün günüm ağlayarak geçiyor.Bugünde farklı olmadı.Ağzımdan çıkan tek cümle
"O böceklerden korkar orada nasıl kalacak."oldu.Kazdıkları yerde ki tüm böcekleri tek tek temizlettim.Bu seni ne kadar idare eder bilmiyorum ama her gün gelip ulaşabildiğim yere kadar hepsini öldüreceğim.Onun dışında...Annen perişan halde.En çok ona üzülüyorum biliyor musun?Ne ablan ne baban.Sadece annen.Olanlardan sonra bir daha giremedim evimize.Zaten kimse yalnız kalmama izin vermeyip benim adıma karar veriyor.Elimdem geldiği kadar yaşamaya çalışıyorum ama boşuna uğraşıyorum galiba.Sanki buraya ait değil gibiyim...
---
"Hadi geç kızım.Geç otur şöyle."
Evin her yanından sesler geliyor sanki.Senin sesini duyuyorum.
"Birazdan Ece ve Doruk gelecekler.Ha söylemeyi unuttum ben sana Ece'nin ikizleri doğmuş."
Evimizden yalnızca senin eşyalarını getirtmiştim.Üzerimdeki hırkanın cebinde senin çakmağın vardı.
Üzerinde hâlâ senin parmak izlerin olan çakmak..
"Ah be kızım içine kapanma böyle.Konuş bağır çağır bir şeyler söyle ne olur."
Gözlerim öyle acıyordu ki açık tutmakta zorlanıyordum.Birazcık uyuyabilme umuduyla merdivenlere doğru ilerledim.
Annem peşimden geliyordu.
Her yerde senin sesini duyuyorum Arsel söyle bana ben nasıl yaşayacağım..
Sesini bir daha dinleyemeyecek olmak,seni bir daha duyamayacak olmak...Burada yaşamak çok zor!Bende ölmek istiyorum!.
"Gel seni odana götüreyim."
Annem koluma girip beni odama getirdiğinde seninle evleneceğimi öğrendiğim gün gelmişti aklıma.Odanın ortasında kendini paralayan beni görebiliyorum Arsel.Düşünebiliyor musun?

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin