Alternatif Final-65

149 7 14
                                    

^Birkaç ay sonra^

"Bunun üstesinden gelebilirim!"Derin bir nefes

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bunun üstesinden gelebilirim!"
Derin bir nefes.
"Ne kadar zor olabilir ki?"
Bir derin nefes daha.
"Hayatımızın en güzel anı olacak! Geliyor işte yine yine aahhh!"
Belime saplanan sancıyla iki büklüm kıvranırken koltuktan destek aldım ve Arsel'e çekişmeye devam ettim.
"Arseel hadi!"
"Geliyorum sevgilim! Anahtarlarım nerede?! Az önce buradaydılar!"
Elinde anahtarla bi sağa bir sola koşturan Arsel'i, kedinin lazer ışığını takip ettiği gibi izliyordum.
"Elindeler!"
"Ah evet! Telefonum nerede cebimde, çantaları aldım değil mi? Eksik bir şey var mı? Puset nerede?!"
Elime geçen ilk şeyi ona fırlattım.
"Tanrı aşkına, çıkalım artık şu evden hadi!"
Arsel bir sürü çanta ve bebek pusetiyle arabaya koştu ve onları gelişigüzel bir şekilde bagaja attı.
Yine koşarak benim yanıma geldikten sonra koluma girdi. Artık yürümek bile istemiyordum. Sanki karnımın içinde devasa bir bowling topu vardı.
"Biraz yavaş lütfen."
"Beklemek ister misin? Ya da arabaya kadar taşıyayım seni?"
"Bak yine geliyor!"
Arabaya yaslanıp sancının geçmesini için derin derin nefes aldım.
Yüzüm renkten renge giriyordu acıdan.
Arsel elimi tutmuş bana destek olmaya çalışırken onun yüzü de benimkiyle beraber şekil değiştiriyordu.
"5 dakikaya düşmeden hastanede olacağız."
Kapımı açtı ve oturmama yardım etti.
"Annemler yoldalar bizden önce hastaneye varmış olurlar."
Geri gitmek için vitesi takıp gaza bastı ama araba geri gitmek yerine düz gitti ve biz çöp bidonlarına çarptık.
"Arsel!"
"Tamam tamam sorun yok! Her şey kontrolüm altında!"
Nihayet yola çıkabilmiştik. 5 dakikaya düşen sancılarım yüzünden artık rahatça oturamıyordum.
"Bebeği arabada doğurmak istemiyorum."
Arsel güldü.
"Sizi tam zamanında yetiştireceğim!"
Bana bakıp gülümsedi ama gülümsemesi önümüzdeki araba yığınını görmesiyle silinmişti.
"Hayır hayır hayır yapma bunu bana."
Önümüzde onlarca araba vardı ve emniyet şeridi haricinde ki tüm şeritler tıklım tıklımdı.
"Üzerine otursan biraz daha bekler mi acaba?"
"Salak! Ahhh!"
O trafiği beklemedik, bekleyemezdik de zaten.
"Sıkı tutun sevgilim."
Direksiyonu kırıp aniden emniyet şeridine girdik ve son sürat ilerlemeye devam ettik.
Peşimize polis arabası takılmıştı.
"Ahh hadi ama!"
Arsel polisleri bir şekilde atlattı ve hastaneye vardık. Beni bir tekerlekli sandalyeye oturttu ve hızla doktorumun yanına getirdi.
"Heeey demek genç anne babamız burada. Sizi bu odaya alacağız. Nasılsın Arven?"
"Daha iyi olmuştum."
"Sen nasılsın babacık?"
"Trafik canavarıyım."
Arsel stresten bembeyaz olmuştu ve şu an aklından geçen her şeyi söyleme potansiyeline sahipti.
Hemşirenin yardımıyla yatağa uzandım ve ne işe yaradığını bilmediğim bir sürü şeyi karnıma bağladılar. Bir serum takılıp başucumda ki yere konulduktan sonra Arsel ile yalnız kaldık.
"Tamam tatlım, bak sonunda hastanedeyiz. Birazdan kızımız doğacak, her şey yolunda."
Durumun tam tersi olması gerekirken ben Arsel'i sakinleştirmeye çalışıyordum. İyi görünmüyordu.
"Ah her şey yolunda değil. Bu sancıdan nefret ediyorum ahhh!"
Arsel elimi tuttu, acıdan öyle çok sıkıyordum ki elini acıtıyorsam bile geri çekmiyordu. Sancılar artık her dakika geliyordu ve çok acı vericiydi.
"Derin nefes al sevgilim."
Benimle birlikte derin derin nefes aldı. Terden yüzüme yapışan saçlarımı geriye itip serinlemem için yüzüme üfledi.
Doktor ve iki hemşiresi içeriye girdikten sonra doktor, ayak ucuma oturdu.
"Evet Arven hazırsan başlıyoruz."
"Hazır olmamam mümkün mü?"
"Değil ama güzel haberlerim var. Kızınız birazdan burada olacak. Hadi, ben söylediğimde..."
Elimle kendime rüzgar yapmaya çalışıyordum ama yersizdi.
"Ikın!"
Dünyada ki en zor şey sanırım bir çocuk doğurmak.İçinden bir canlının çıkması ne kadar acayip ve acı veren bir şey.
Bu kadar zor olduğunu bilseydim yine çocuk yapmak ister miydim acaba?
"Çok güzel, böyle devam et Arven! Hadi bir daha, ben söyleyince..."
"Allah'ım sana geliyorum!"
Arsel ne yapacağını bilemez vaziyette iki elimide tutmuş doktordan tarafa bakmamaya çalışıyordu.
"Gitme sevgilim gitme az kaldı valla bak."
"Ikın!"
"Aaaaa!"
"Aaaaa!"
"Arsel sen niye bağırıyorsun?"
"Bilmiyorum!"
"Hadi kızım bir kez daha!"
"Yapamayacağım, yapamayacağım!"
"Hayır, yapabilirsin! Hadi birlikte yapacağız!"
Arsel'in huzur dolu sesi beni biraz yatıştırmıştı. Bir kez daha güçlü bir şekilde ıkındım. Artık gerçekten çok yorulmuştum.
"Lütfen bittiğini söyleyin!"
Odanın içinde yankılanan ince bir ağlama sesiyle doktora baktım.
"İşte burada! Annen ve babana merhaba de güzelim. Merhaba!"
Doktor bebeğimizi kucağıma koyduğunda Arsel dehşet içinde bakıyordu.
"Arsel, çok güzel. Merhaba kızım, ben senin annenim."
Ona kordonu kesmesi için makası uzattıklarında yeniden seslendiler ama cevap vermiyordu. Gözlerini kocaman kocaman açmış hala bize bakıyordu.
"Arsel Bey..."
"Aramıza hoşgeldin bebeğim. Baban ve ben seni heyecanla bekliyorduk."
Neler hissettiğini görebilmek için Arsel'e baktım. Yumuşayan şaşkın bakışlarının ardından çok geçmeden bayılıvermişti.
"Hiih, Arsel!
******
"Aynı Arsel'e benziyor."
"Ne alakası var canım aynı Arven."
"Göz var nizam var efendim. Aynı Arsel."
"Arsel kim Meltem?"
"Ahh annecim unuttun mu yine? Arven'in eşi."
"Ayşen ne zaman evlendi kııız?!"
Annem ve Meltem Hanım'ın bebeğimizin kime benzediği tartışmaları anaannemin adam çatladan sorularıyla sık sık bölünüyordu.
Odamızın içi misafirlerimizle dolarken Arsel'de yavaş yavaş kendine geliyordu.
"Hahah görende bebeği Arsel doğurdu sanacak. Ne yatıverdin be oğlum."
Gözlerini keskin ışığa alıştırmaya çalışıyordu, kırpıştırarak etrafına bakındı.
"Arven nerede?"
"Buradayım hayatım."
Yattığı yerden doğrulup başını tutarak yanıma geldi ve kucağımdaki bebeğimize baktı.
Tepkisi ne olacak çok merak ediyordum.
"Allah'ım..."
"Arsel'cim iyisin değil mi oğlum."
Meltem Hanım'ın endişeside kendi çocuğunaydı işte. Anne olmak demek böyle bir şeydi.
"Daha iyi olmamıştım."
Öyle duygusaldı ki, ona hayranlıkla bakıyordu. Tutması için bebeğimizi ona uzattım.
Gözleri dolmuştu.
"Arven..."
Sesi titriyordu.
Hissettiklerini tahmin edebiliyordum.
"O çok güzel..."
Başımdan öpüp bebeğimize bakmayı sürdürdü ve gözlerini sildi.
"Başarabileceğini biliyordum."
Öyle güzel bakıyordu ki ona, içindeki tüm şüphe ve korkulardan arınmıştı sanki.
İyi ki geldin kızım...
Çünkü baban ve ben senin sayende artık çok daha güçlüyüz.

Çünkü baban ve ben senin sayende artık çok daha güçlüyüz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

******
Misafirlerimiz teker teker gittiler. İkimizinde anneleri bizi yalnız bırakmak istememişlerdi. Babamın ölümünden sonra aramızda oluşan buzlar yavaş yavaş eriyordu.
Ahmet Bey kızımızın yanından bir an bile ayrılmıyordu. O da en az Arsel kadar hayranlıkla bakıyordu ona.
Nihayet ikimiz baş başa kaldığımızda Arsel yanıma uzandı.
"Sence de harika değil mi?"
"Bugün hayatımın hem en korkunç hem de en güzel günüydü."
Güldüm.
"Ciddiyim, ömrümden 2 yıl gitmiş olabilir."
"Abartma."
"Ama değdiğine yemin edebilirim."
Onun elini tuttu ve parmaklarıyla başını okşadı.
"Peki ona ne isim vereceğiz?"
Arsel arkasına yaslanıp biraz düşündü ve hiç tereddütsüz söyledi.
"Cevriye."
"Ne?!"
"Annemin anaannesinin adı. Allah seni inandırsın harika bir kadındı Arven. Bir tanıyan bir de tanımayan pişman olurdu. Sopalı Cevriye idi hatta lakabı. Tüm erkekler korkarmış ondan. Bence iyi bir isim Cevriye. Adı verilene çekermiş."
"Arsel ya..."
"Nee?"
"Küçücük bebeğe Cevriye ismini mi vereceğiz?"
"Büyüyünce verecek değiliz ya, şimdi tam sırası."
Gözlerimi devirdim, kahkaha attı.
"Tükür kızım babanın suratına."
"Tamam tamam kızma. Benim güzel, taze annem."
Önce beni sonra kızımızı, koklaya koklaya öptü
O an aklına gelen şeyle gözleri ışıldamıştı.
"Melina..."
"Melina mı?"
"Tanrı'nın hediyesi, bal kadar tatlı..."
Arsel ismin anlamını açıklamaya devam ederken hayranlığım artıyordu.
Sanki kızımız için var olmuş bir isimdi.
"Melina'yı sevdim."
Onu dudaklarından öperken kızımız bir ses çıkarttı.
"Sende sevdin mi Melina? İsmini sevdin mi kızım?"
"İyi ki hayatımdasın Arven. Sen olmasaydın ne yapardım bilmiyorum, yaptığım ve söylediğim onca şeyden sonra bana böyle güzel bir kız çocuğunun babası olma şansını verdiğin için çok teşekkür ederim."
Gözlerim dolmuştu. İçinden geçenleri bilmek daha ayrı bir histi. Yapabildiğim tek şey onu sevdiğimi söylemek ve dudaklarından öpmek olmuştu.
Melina değişik bebek seslerinden birini daha çıkartınca ayrılıp ona güldük. Belli ki o da çok mutluydu.
Ben bundan sonra ki hayatımızda bizi nelerin beklediği düşüncelerine kapılmışken, Arsel'den gelen hiç beklemediğim o cümle beni kapıldığım hayallerden çekip çıkarttı.
"Sevgilim, hazır sıcağı sıcağınayken ikinciyi de aradan çıkartalım ne dersin?"

 "Sevgilim, hazır sıcağı sıcağınayken ikinciyi de aradan çıkartalım ne dersin?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin