Beni kaybetmezsin-39

201 17 0
                                    

Arsel yerden kalkıp karavana gittikten sonra kaç dakika daha oturdum bilmiyorum ama sinirden kendi kendimi yedim.
O anlaması zor bir kitap gibiydi ama okumaya başladığın zaman da bırakman imkansızdı.Her sayfa çevirişimde bana kattığı bir sürü şey oluyordu ve bitmesinden korkarak devam ediyordum.
Bir yanım onu bir an önce tanımak istiyor diğer yanımsa onu kaybedecek olma korkusuyla yanıp tutuşuyordu.Elime bir çubuk almış kumu eşelerken geri döndü.
Bir süre Öylece oturup zayıflamış ateşi izledik.Uykum gelmeye başlamıştı ama inadımdan gidip yatmıyordum.Biramdan birkaç yudum daha aldıktan sonra elimdeki çubuğu bıraktım.
Bir şarkı mırıldanıyordu.
"Bir gün benim içinde şarkı yazar mısın?"
"Belki."
"Düşünüyorum da...Daha seni tanımadan senden nefret etmiştim.Oysa sende benim gibi çaresizdin.Hatta senin için daha zor olmuştur eminim.Uzun bir ilişkiyi bitirmek,üstelik ciddi bir ilişki..." cümlemi daha tamamlayamadan konuşmuştu.
"Eğer seninle evlenmeseydim,sanırım kimseyle evlenmezdim."
Gülüp sebebini sordum.
"Tek bir insana bağlı kalmayacağıma inandırdım hep kendimi.Ben iflah olmaz biriyim.Şimdiye kadar her istediğimi yaptılar ama ben onların benden istedikleri hiçbir şeyi yapmadım.Babam beni yola getirmek için hep değer verdiğim şeylerle tehdit etti ama beni daha kötü bir hale getirdiğini fark edemedi.Kaybetme korkusuna alıştım,sonra bu korkuyu nasıl yenebileceğimi öğrendim." Sigarasını yaktıktan sonra devam etti "Her gün başka bir kız girdi hayatıma.Oysa Selen'in de diğer herkes gibi,benden istediği tek şey sadakatti." derin bir nefes aldıktan sonra devam etti "...ve sen,sen geldikten sonra ben bu korkuyu her bir hücremde tekrar hissettim."
Allah'ım bu bir ilanı aşk mıydı?Lütfen öyle olsun çünkü bu kadar hayecan boşa gitmemeli.
"Korkmak kötü bir şey değil Arsel."
"Ama benim korktuğum her şey başıma geliyor."
"Belki de korkman gereken şey beni kaybetmek olmamalıdır.Benden korkmalısın."
İkimizde söylediğim şeye güldük.
"Kaybedecek bir şeyimiz olmazsa yaşamak için nedenimiz kalmaz ki."
"Haklısın."
Gözlerim dolmaya başlamıştı.Ben hayatımda belkide hiç şimdi ki kadar tuhaf bir duygu harmanlaması yaşamamıştım.
Gözyaşlarımın ıslaklığından dudaklarım da kendine düşen payı alırken Arsel'e doğru yaklaştım.Başımı omzuna yasladığımda bana döndü.Alınlarımız tekrar birbirine yaslandığında az önce kıyısından döndüğümüz şeyi tamamladım.Dudaklarımız birbiriyle buluştuğunda yıllardır kalbimde taşıdığım yumrunun gevşediğini hissettim.Bu şimdiye kadar yaptıklarımız içinde ki en iyisiydi,çünkü ne bunu yapmamızı söyleyen biri,ne de bir daha görüşemeyecek olma gibi bir ihtimalimiz vardı.1 dakika 27 saniye...
Nasıl tüm acıları dindirip kuş kadar hafiflemeni sağlayabilirdi ki.Sadece 1 dakika 27 saniye nasıl bütün ömrüme bedel olabilirdi...Dudakları hala benimkilerin üzerindeyken gülümsedim.
"Hadi uyuyalım artık.Yarın uzun bir gün olacak."
Dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra ayağa kalktım.Ben ağaca doğru yürürken o gelmiyordu.Sebebini bildiğim için ellerimi önümde birleştirip ona gülümsedim.
"Burası gece biraz ürkütücü olabilir."
"Ee?"
"Yanımda yatar mısın?"
"Hiç sormayacaksın sandım sarışın valla kumda yatmak istemiyordum."
Yanımdan geçerken omzumu sıvazlayıp "Sağol." dedi ve benden önce ağaç eve çıktı.Eh sende yıkılacak yer arıyormuşsun Arsel.Biraz önce mükemmel bir romantizm rüyasındayken bu yaptığınla gerçek dünyaya döndürmüştün beni.
Onun ardından ağaca çıkıp yanına yattım.
"Hemen uyuyacak mısın?"
"Senin başka bir planın mı var? Biraz hızlı olmadı mı bu?"
"Off öyle demek istemedim.Belki bana bir şeyler söylemek istersin"
"Ne gibi?"
"Bilmem.Şarkı olabilir belki."
"Pek havamda değilim."
"Yaa lütfen."Kedi yavrusu gibi sesler çıkartıp Arsel'in üstüne eğildim.
"50 tl'den açıyorum."
"Yuh!Bir de para mı alacaksın benden?"
"Valla sana indirim bile yapıyorum."
"Hani senin için paranın bir önemi yoktu?Kabul etmiyorum,hem çok istiyorsun in biraz daha 20 olsun."
"Höh naptın kızım sende,bana gelişi zaten 30.Gel 40'da anlaşalım."
"Kredi kartı geçerli mi?"
"Hayır o kadar ilerletmedim."
"Ama yanımda hiç nakit yok."
"O zaman şansını kaybettin sarışın.Hadi iyi geceler."
"Arsel ya...Arsel uyuma bi kalk!"
***
Ertesi sabah üzerimde bir şeyin gezindiğini hissetmemle uyanmıştım.Gözlerimi açmadan kıkırdadım.
"Arsel çek elini gıdıklanıyorum."
Hiç ses gelmediğinde esneyerek gözlerimi açtım.Üzerimde gezinen şey Arsel'in parmakları değil kocaman bir örümcekti.
Çığlık atarak örümceği üzerimden attığımda köşede hareketsizce duran Arsel'i fark ettim.
Gözlerini kocaman kocaman açmış örümceği izliyordu.
"Tüm dünyayı karşına alabilecek kadar cesursun ama küçücük örümcekten korkuyorsun."
"Travmalar işte,ne yaparsın."dedikten sonra eline bir taş alıp örümceğin üstüne attı.
"Eksik olma."dedikten sonra üzerimde ki örtüyü top haline getirip kenara koydum.
"Bakıyorum da korkun biraz hafiflemiş,en azından böcekleri öldürebiliyorsun artık."
Gözlerini devirerek beni süzdüğünde kapının önüne geçip aşağıya baktım,güneşin kumları ateş kadar sıcak bir hale getirdiğine emindim.
"Burdan atlasam ölür müyüm acaba?"
Arsel'den ses gelmeyince söylediğim şeyle,aptallık ettiğimi anladım.Daha birkaç ay önce kendisi bundan daha yüksek bir yerden düşmüştü ah salak kafam.
"Düşünmeden konuştum özür dilerim."
Tekrar ona baktığımda söylediğim şeyi duymadığına bahse girebilirdim çünkü hâlâ örümcekle uğraşıyordu.
"Ölmüş mü?"
"Yaşaması mümkün değil."
"Eyvah!Sen şimdi burada yatamazsın da." dedikten sonra attığı taşı kaldırıp altına baktım.
"Pestilini çıkarmışsın hayvanın."
"Bir şey değil."
"Anlamadım?Ondan rahatsız olan ben değildim."
"Öyle mi?Üstündeyken pek mutlu görünmüyordun ama..."
Evet sabah skorumuz Arsel-1 Ben-0
***
Sahilde ciğerlerim ağzımdan fırlayana dek koşmuştuk.
Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca kendimi kızgın kumların üzerine bıraktım.Yüzüm ter içinde kaldığı içinde kuma yatar yatmaz her tarafına kum yapışmıştı.
"İyice tembelleşmişsin sarışın."
Kafamı kaldırıp ona baktığımda gülmeye başladı.
"Çamur maskesi için yanlış zaman değil mi?" o gülmeyi sürdürürken yerden biraz kum alıp ona attım.
Beni bileğimden tutup denize ittiğinde suyun içine yumuşak bir iniş yaptım.
"Çook soğuk bu!"
"Gir iyice alışırsın."
"Arsel çıkmak istiyorum!"
Benim telaşlı halime dayanamayıp elini uzattığında onu kendime çekip denize soktum.
"Hass..."
"Küfür etmeyelim lütfen Arsel Bey girince alışırsınız."
Arsel ile denizin içinde süren birbirimizi boğma mücadelesinde ki mağlup taraf malesef ben olmuştum ama olsun bence çok iyi mücadele ettim.Su seviyesinin yarısı şu an karnımın içinde resmen.Yürüdükce lık lık ses gelmesinden korkarak ağaç eve doğru ilerledim.
"Göbek yapmıştım vallahi iyi oldu bu tatil."
"Balayımız olduğunu söyleyeyimde yüzük gibi söylenme buna da."
"Yüzük almadığını kaç kere söyledim ki Arsel,ayıp ya.Hem yüzük bence önemli bir aksesuar değil.Evli,nişanlı veya sözlü her neyse.Medeni halini belli etse ne etmese ne sonuçta.Yüzük önemli değil bence ama olsa da fena olmaz."
"Medeni durumumuzu bilmeyen kalmadığı için bence yüzük gereksiz bir detay."
"Haklısın.Her şeyi göz önünde yaşıyoruz.Ya Arsel,o değilde benim karnım gurulduyor."
"Balık yutmuşsundur,geçer birazdan."
"Ya sen ne kadar komik bir çocuksun böyle."
Karavana girip dolabı karıştırmaya başladım.Yemek yapma konusunda ki üstün başarısızlıklarım sebebiyle Arsel beni yalnız bırakmamıştı.
"Yemek yapmayı biliyor musun?"
"Bizi öldürmeyecek kadar biliyorum."
"Espiritüelliğinin sınırı yok değil mi?"
Hınzırca gülerek baktıktan sonra elime bir sürü sebze tutuşturarak beni dışarıya gönderdi.Eğer bir yerde salata yapılacaksa bunu da en iyi ben yapmalıydım.Üzerime bir elbise geçirip başladım salatalıkları soymaya.
Aslında ellerimi soymaya desem daha doğru olurdu sanırım.
Her tarafını kesmiştim çünkü.Zorlu ve acı dolu bir çalışmanın nihayetinde güzel bir şeyler çıkmıştı ortaya.Tabi ben salata yapana kadar Arsel'in içerde işi bitmişti.
Birbirimize laf atmadan kahvaltımızı yapmaya başladık.
"Bugün planımızda ne var?"
"Randevu defterimi kontrol etmeliyim."
"Ukalâ."
"Belki şehri gezmek istersin.Burası sadece sahilden oluşmuyor biliyorsundur diye düşünüyorum."
Gözlerimi devirerek onu süzdüm.
"Güzel olur."
"Ama sen bu hızda yemeye devam edersen anca kepenkleri indirmelerine yardım edebilirsin." dedikten sonra kalktı.
Bu lafın üzerine tabağımı silip süpürmüştüm.Ortalığı toparladıktan sonra üzerime daha rahat bir şeyler giydim ve şehire indik.
Karnaval havasında olan çarşısında her tip insan vardı.Büyük çoğunluğu renkli taşlardan oluşan takılar en çok gördüğüm şeydi.Arsel'in kaybetmekten korkarak elini sımsıkı tutuyordum e malum erkekler alışverişten hiç mi hiç haz etmiyor.
İlk gördüğüm kıyafet mağazasına girdik.Beğendiğim elbiseleri Arsel'in eline tutuşturarak ilerliyordum.
"Artık denemeye başlasan diyorum."
"Ama burda harika şeyler var birini seçsem diğerinin hatrı kalacak."
Arsel bana tuhaf tuhaf bakarken
"Of tamam ya."dedim ve kucağındaki bir dolu elbiseyi alıp kabinlerden birine girdim.
Elbiseleri astıktan sonra kabinin kapısından kafamı uzattım.
"Kaçayım deme sakın."

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin