Sen gibi,ben gibi,bizim gibi-49

197 17 0
                                    

Yazardan*
Zamanın iyileştirici ve yatıştırıcı etkisi ne yazık ki sadece herkese özel değildi.Selen,Eylül'ün kendisine ihanet ettiğini öğrendiğinde deliye dönmüş,yegane ortağını ve aşkı bulduğu tek erkeği kaybettiği için inanılmaz bir kin harmanlaması içindeydi.Bu kini hırsa döndüğündeyse Emre'nin kendini toparlayabilmesi için elinden gelenin fazlasını yapmış ve psikolojik olarak her açıdan ona destek olmuştu.Kardeşini eskisinden daha cürretkâr ve zalim bir insan haline getirmişti.Ona göre geriye kalan tek şey,son bir hesaplaşmaydı ama bu hesaplaşmanın bedeli çok ağır olacaktı.
***
Arven*
Bugün Can bebeğin ailesi ile tanışacaktık.Bu durum beni biraz üzsede bir yandan Can'ın ailesine kavuşacak olması mutlu ediyordu.Yetkililerle beraber bebeğin ailesiyle bulaşacağımız kafeye geldiğimizde elim,Arsel'in eliyle kenetlenmiş vaziyetteydi.Kısa bir tanışma faslından sonra konu açıldı.
"Bebeğinizi evimizin önünde bulduk.Onu bırakan siz miydiniz?"
"Evet.Buna mecbur kaldık.Hayatımızda verdiğimiz en zor ve yanlış karardı."
"Sizi buna iten şey neydi?"
"Bizler geçim sıkıntısı çeken insanlarız.Yaşadığımız sıkıntıyı çocuğumuzunda çekmesini istemedik.Onun ihtiyaçlarını karşılayamıyor olmak bizi kahrediyordu.Açlıktan uyuyamadığı günler artınca başka çaremiz kalmadı."
Emine Hanım ve Ünal Bey karşımızda öylesine mahçup bir şekilde konuşuyorlardı ki bu çok kötü hissettirmişti.
"Eğer tek sorununuz buysa çözülebilir.Hiçbir şey çocuğunuzdan daha değerli olmamalı.Onu bizim yerimize bir başkasıda bulabilirdi."
"Çok haklısınız.Bu bir daha asla tekrarlanmayacak."
Emine Hanım kucağımda oyuncağıyla oynayan bebeğini tutmak istediğinde tebessümle ona uzattım.Kokusunu içine doya doya çekip öpmeye doyamadı.O sırada geldiğimizden beri sessizliğini koruyan Arsel "Size bir teklifim var." dedi...
"Can'ın şimdiden bütün ihtiyaçlarını karşılayacağım.Bunun dışında şirkette ikiniz içinde birer iş ayarlayabilirim."dedikten sonra derin bir nefes aldı ve devam etti.
"Ama bir şartım var."
Emine Hanım ve Ünal Bey'in gözleri ışıldamıştı Arsel'in sözlerinden sonra.
"Can'ı sık sık görmek istiyoruz."
"Elbette!O sizinde evladınız sayılır.O kadar hakkınız geçti.Bunu nasıl öderiz bilmiyorum."
"Bir karşılık istemiyoruz.Siz yeter ki ona iyi bakın."
Bunu öyle bir söylemiştim ki resmen ağlayacaktım.Arsel elimi tuttuğunda ona gülümsedim.Can'ın kalan eşyaları getirildikten sonra vedalaşıp oradan ayrıldık.Resmen boşluğa düşmüştüm.Yüzümün asık olması Arsel'i rahatsız ettiği için yol boyunca sürekli benimle uğraşıyordu.
"Şş sarışın sevdin mi Can'ın ailesini?"
"Evet.İyi insanlara benziyorlar."
"Sana verirler sandın değil mi safım benim."
"Bize verirler sandım.Hem neden haber verdik ki.Ben ne yapacağım şimdi?"
Konuşmanın bittiğini sanmıştım ama ne mümkün ben sinir oldukça o bundan zevk alıyordu.
"Likör var bak evde onunla ilgilen.Aman ha emzik falan sokma ağzına."
"Çok komik."
"Belki ona yeterli ilgiyi gösterirsen sana ileride anne der.Yavrularını da verir."
"Arsel keser misin şunu!"
"Tamam tamam kızma..."
Saçlarımı karıştırırken bir bana bir yola bakıyordu.
"Bebek alayım o zaman sana.Şimdi ki oyuncaklar gerçeğe çok benziyor."
"Neden saçma çözümler üretmek yerine çocuk yapmayı teklif etmiyorsun?"
Kollarımı önümde birleştirip camdan dışarıya baktım.
"Peki sen neden bunu saplantı haline getirdin?"
"Şimdi olmasının sonra olmasından farkı nedir?"
"Sorumun cevabı bu değil."
"Sende benim sorularıma istediğim cevabı vermiyorsun."
"Çocuk istemiyorum Arven,bunun şimdisi de yok sonrası da.Gayet net ve kesin bir cevap.Anlamadığın şey ne?"
Ciddi bir ifadeyle bana baktığında gözlerim dolmuştu.Anlamaması için ona bakmayı kesip dışarıya döndüm.Aniden frene basmasıyla öne doğru uçmamam için beni tuttu.
"Bu ne şimdi?"
"Ney ne?"dedim burnumu çekerek.
"Bu işte!"
"Sinirlendiriyorsun beni!Bazen var ya o bebeksi suratına yumruğumu geçiresim geliyor!"
Arsel alaycı bir kahkaha attıktan sonra "Ağlamanı kesecekse öldürmene bile izin verebilirim."dedi.
Söylediği şeyle her şeyi düşünebilirdim ama şu an hangi anlamı çıkartmam gerektiğine karar veremiyordum.
Neyse ki telefonu çalmıştı arayan annesiydi.Gözlerimi silip dışarıya döndüm.
"Efendim validem...Dışardayım şimdi ne oldu?Arven ile konuşayım sana haber veririm.Görüşürüz."
Gözlerinin içine bakıp annesinin ne söylediğini duymak için merakla beklerken ağlamam kesilmişti.
"Annem bizi yemeğe davet ediyor.Gitmek ister misin?"
Az önce sinirlenen çocuk bir anda nasıl sakinleşiyor,ben gerçekten de anlamakta çok zorlanıyorum artık.
"Senin yüzünden aklımı kaçıracağım."
"Kalbini kaçırdın ya gerisi önemli değil."
Yanaklarım kızarmaya başlamışlardı sanki.Konu yine normale döndüğünde Meltem Hanım'ın teklifini kabul edip yalıya gittik.Meltem Hanım yalnızdı,belli ki Ahmet Bey henüz dönmemiş.
"Hoşgeldiniz çocuklar.Sizleri nasıl özlemişim anlatamam,artık hiç gelmiyorsunuz yanıma."
Meltem Hanım ikimize de sarıldıktan sonra koltuğuna oturdu.
"Bazı haberler aldım.Yeni yakın sosyal medyada attığınız fotoğraflarla ve dışarıda ki görüntülerinizde yanınızda bir bebek vardı.Evlat mı edindiniz?"
"Hayır,kapımız önüne bırakılmış bir bebekti."
"Öyle mi?Çok ilginç,sanki hediye gibi.Şimdi nerede peki bu ufaklık?"
"Onu ailesine geri verdik."
"Ah inanamıyorum Arsel,bir an böyle bir sorumluluğun altına girdin sanmıştım.Beni yanıltmadın,hemen ailesini mi buldunuz yavrucağın.Keşke getirseydiniz de sevseydim azıcık.Sizlerin bana torun vereceği yok."
Meltem Hanım art arda indiriyordu görünmez yumruklarını ama en çok biricik oğlunu hedef alıyordu.
"Aynı şey senin başına gelmiş olsaydı sanırım hemen çocuğuna kavuşmak isterdin anne."
"Elbette Arsel'cim şaka yapıyorum biliyorsun."
Yalıya son gelmemde Meltem Hanım beni yaka paça dışarı attırmıştı.Yaşadıklarımız hâlâ şaka gibi geliyor.İşin tuhaf yanı hiç bir şey olmamış gibi davranıyor olmasıydı.Onlar bu konuyla meşgul olurken benim aklımdan bunlar geçiyordu.
"Çocuklar siz geldiniz demek.Hadi bir an önce yemeğe oturalım çok açım."
Ahmet Bey ceketini çıkartırken keyfi gözlerinden okunuyordu.
"Ee Arven'cim doğum gününe çok az bir zaman kaldı.Bir planınız var mı?"
"Henüz bu konuyu konuşmadık."
"Öyle mi?Eminim Arsel'in aklında bir şeyler vardır değil mi Arsel'cim."
Yemeğiyle oynayan Arsel,gözlerini tabaktan çekip annesine imayla baktı.
"Olsa bile bunu paylaşmam valide hanım ama çabanız hoşuma gitti."
Gülümsememe engel olamıyordum.Arsel'in aklından ne geçiyordu kim bilir...
***
Hafifçe esen ılık rüzgarın tenimi okşamasıyla uyandım.Arsel yine benden önce uyanmıştı belli ki.Yarı açık gözlerimle odayı incelediğimde onu gördüm.
Yarım yamalak iliklediği gömleğiyle fazla iyi duruyordu.
"Beni dikizlemek hoşuna mı gidiyor?"demişti arkası dönükken yahu ne zaman fark ettin?Doğru ya,aynalar.
"İnkâr edemeyeceğim Allah bana bağışlasın."
Kafamı yastığın içine gömüp her hareketini ince ince izlerken kapı çaldı.
"Efendim müsaitseniz kahvelerinizi getirdim."
Koltukta duran geceliğimi üzerime geçirip yataktan çıktım.
"Sen bakma,üstünü başını düzelt önce."
Arsel beni baştan aşağıya süzüp güldükten sonra kapıyı açtım.
Kahveleri aldıktan sonrada hemen kapatıp tepsiyi masaya bıraktım.
Telefonuma bakıp sosyal medya hesaplarımı kontrol ederken tarihe gözüm takılmıştı.Bugün benim doğum günüm...
"Bugün için bir planın var mı?"
"Kadıköy'e alan kontrolüne gideceğim.Geç dönerim sen beni bekleme."
Arsel kravatını düzeltip burnumdan öptü ve odadan çıktı.
Elimde kahve kupam,ağzım yarım metre açık arkasından bakakaldım.
"Yok artık ya...Bunu yapmış olamazsın bence.Sensin alan kontrolü!"

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin