Ben ne yapıyoruz?-3

399 25 3
                                    

"Biliyorsun, Şirketimiz zor zamanlardan geçiyor. Maddi açıdan bir hayli zor durumdayız. Bu yüzden ortaklık kurmamız gerekiyordu. Şirketimizi yeniden ayağa kaldırmak için gereken şartları Özerler  ile paylaştık. Elbette meblağ yüksek olduğu için başta kabul etmek istemediler. Bizde..."
"Sizde..." dedikten sonra duyacak olduğum şeyin ağırlığı altında ezilmeye başlamıştım. Tahmin ettiğim şeyin olmaması için içimden bütün duaları etmiştim o birkaç saniyede.
"Akrabalık ilişkisi kuralım dedik." Annem büyük bir soğukkanlılıkla, hadi bakkaldan ekmek alalım dercesine normal bir şeymiş gibi söylemişti bunu.
"Beni vaat ettiniz." kelimeler sessizce dudaklarımdan dökülürken vücudumdaki tüm kan çekiliyormuş gibi hissettim.
Ağustosun ortasındaydık fakat soğuk bir kış günüymüş gibiydi.
"Bu çok kaba bir tabir Arven. Hepimiz bu aile için fedakârlıklar yapmak zorundayız."
"Fedakarlık mı?!"
Aklımı kaçıracağımı sanmıştım o an.
"Söyler misin hangi fedakarlık hayatının tamamını mahvedebilir? Bunun adı fedakarlık değil bu resmen delilik! Beni kör bir kuyuya atıp tek başıma çıkmamı istiyorsunuz! Adamı tanımıyorum bile!"
Öfkeden nefes bile alamıyordum. Duvarlar üzerime geliyordu sanki, oturduğum yerden kalkıp odama doğru yürüdüm.
"Hemen sinirlenme biraz düşün bir hafta süremiz var zaten." demişti.
Cevabını duymaktan korktuğum soruyu arkamı dönmeden sordum.
"Bir hafta sonra ne olacak?"
"Nikah."
"Öyleyse bana ayrılan süre karar vermem için değil buna alışmam için öyle değil mi?"
"Arven..."
"Tek kelime daha etmeyin lütfen, sizden daha fazla nefret etmek istemiyorum."
Yumruklarımı sıkarak merdivenlerden çıktım. Allah'ım resmen kâbus olmalıydı bu.. Şu an hissetiğim acının nedeni tanımadığım biriyle evlenecek olmam değil annem ve babamdı. Bunu yaptıklarına inanamıyorum. Bütün akşamı ağlayarak geçirmiş sonrasında ki baş ağrısıyla uyuya kalmıştım.
---
Ertesi sabah kapıda ki tekrarlayan iğrenç sesle uyandım. Birisi usanmadan kapıma vuruyordu.
"Arveeen kalk artık! Hâlâ uyuyor musun?"
Gözlerimin önüne düşen saçlarımın aralığından aynaya baktım. Korkunç görünüyorum.
"Arveen!"
"Ne var!"
"Çabuk giyin ve aşağıya in. Ece geldi seni bekliyor!"
Arven şunu yap Arven bunu yap. Hihhh! Dün ki olaylar yüzünden Ece'yi unuttum. Kesin ağzıma sıçacaktı benim.
Aceleyle üzerimi giyip aşağıya indim. İlk gördüğüm anda ki sinirli ifadesi yerini şaşkınlığa bırakmıştı.
"Arven ne oldu sana, bu halin ne?"
"Ece lütfen bir şey sorma hemen gidelim buradan."
"Saat 3 de evde ol lütfen. Biliyorsun Meltem Hanım seni bekliyor."
Yüzümü buruşturarak annemi duymazdan geldim ve evden çıktık. Ece'ye olanları anlatırken tekrar ağlamaya başlamıştım. O ise beni hayretler içinde dinliyordu.
"Çocuğun adı ne?"
"Bilmiyorum."
"Ne demek bilmiyorum! İnsan evleneceği insanı hiç merak etmez mi?"
"Ece bilmiyorum dedim sende üstüme gelme. Evlilik falan deme bana! Olmayacak öyle bir şey!"
"Sanki sana tercih şansı bırakmışlar be kuşum. Soyadı neydi bu ailenin?"
Bir peçete daha çıkarıp gözlerimi sildikten sonra burnumu çektim.
"Özer'di galiba."
"Bekle, biraz araştıracağım."
En azından Ece'nin yetenekleri vardı. Benim aksime stalk yeteneği sayesinde müstakbel kocamı tanıyacaktım. Şaka gibi... Kocam olacak adamı internetten araştırıyorum. Başımı ellerime yaslayarak gözlerimi kapattım.
"Bir tane oğulları varmış kız. Arsel'miş adı. Ailenin en küçük üyesi. Maşallah öz geçmişinden önce kızlara olan geçmişi çıkıyor Arvi. Bildiğin Playboy gibi bir şey bu çocuk."
Allah'ım sanırım kendimi bir yerlerden atmak istiyorum.
"Ama taş gibi çocuk valla Arven. Şş kime diyorum ben? Baksana şuna bi maşallah."
Ece'nin burnumun dibine soktuğu telefonunu ittim. Bu isim bana nedense oldukça tanıdık geliyordu. Şimdi siz diyeceksiniz ki sonuçta bu çocukta senin ki gibi bir aileye mensup, elbet duymuşsundur bir yerlerden ismini. Hayır, öyle bir şey değil. Başka bir çağrışım var onda.
Arsel Özer...
***
18 yıl önce••
Sosyetenin en ünlü isimlerinin çocukları götürdüğü oyun evi. O sıralar herkesin dilinde övgüyle söz edilirdi. Tabi ki bundan geri kalmayan Özer ve Alşan aileleri de kendi çocuklarını oraya göndermişlerdi. Henüz birbirini hiç görmemiş resmi bir tanışma gerçekleştirmemiş bu iki aile, çocuklarının arkadaş olmasıyla yakınlaşmış, dostluk kurmuşlardı.
Arsel ve Arven kısa zamanda birbirlerinin en yakın arkadaşı olmuşlardı fakat bu çok uzun sürmemişti.
Birbirlerine yaptıkları şakalar ciddi boyutlara ulaşmış iki aile arasında kırgınlıklara yol açmıştı. İşin içine ailelerin sorunları karışınca Arsel ve Arven bir daha hiç görüşmemiş hatta birbirlerini bir kez olsun görmemişti.
***
"Hiiihhhh! Eceee ben bu çocuğu tanıyorum!"
"Kız ne bağırıyorsun?"
"Küçükken beni yolladıkları oyun evinde, çok yakındık biz bununla, ya off tamam hatırladım ben bunu! Lanet olsun ya!"
"Sonra..."
"Sonra... Bir şeyler oldu." derken gülmeme engel olamıyordum.
"İçi yapıştırıcıyla karışık boya dolu balonu kafama atmıştı. Saçlarım öylesine karışmıştı ki annem aralanmadığından kazıtmak zorunda kalmıştı ve ben saçlarım tekrar çıkana kadar kel gezmiştim. Magazin muhabirlerinin acımasız olduğu zamanlardı.😖"
Ece bu anlattığıma 5 dakika kahkaha attıktan sonra yine gülerek bana baktı.
"Sen bir şey yaptın mı peki?"
"Elbette! İntikamım oldukça acı olmuştu."
Yaptığım şey aklıma geldiğinde keyifle arkama yaslandım.
"Her hafta etkinlik günümüz olurdu. O hafta havuza gidilecekti. Kimse üstünü giymeden erkeklerin soyunma odasına girip Arsel'in şortuna ve dolabına hamam böcekleri koymuştum. Giyinmek için kabine girdiğindeyse hiç beklemediği bir görüntüyle karşılaşmıştı yavrucak. Çırılçıplak fırlamıştı dışarı." Dedikten sonra güldüm ve devam ettim. "Ve o gün bana 'beni çıplak gördüğün için evlenmek zorundayız' demişti. Aptal çocuk evrene nasıl bir mesaj gönderdin sen! Kaçıncı seviye manifest bu?!"
Ece yine yarıla yarıla gülmüştü.
O sırada telefonum çalmaya başlamıştı arayan annemdi. Telefonumu kapatıp kahvemden zorla yudumladım.
"Bak ne diyeceğim sana Arven. Belkide ona ve seni bekleyen geleceğe bir şans vermelisin."
"Ece, annem seninle mi konuştu? Yine onun gibi konuşmaya başladın."
"Hayır tabi ki. Bunlar benim kendi düşüncelerim."
"Öyleyse sus. Bana bu konu hakkında sakın bir şey söyleme. Arsel ile evlenmeyeceğim!"
Akşam geç bir saatte eve dönmüştüm. Bu konuyla alakalı hiçbir konuşmaya hazır değildim. Arka kapıdan eve girip sessizce odama girmeyi planlarken merdivenin başında annemle karşılaştım. Allahım sana geliyorum...

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin