"Bu hafta 2 önemli toplantımız var. Yeni bir projeye imza atıyoruz. Adı SELVEN. Arsel ve Arven'den geliyor. Sizin evliliğiniz şerefine elbette ki, oranın sorumluluğu sizde. Gelecek olan hasılatın tamamı da hesaplarınıza tahsil edilecek."
Sabah uyanır uyanmaz otelin bahçesi bizim için kapatıldı ve aile kahvaltısına ev sahipliği yapıyordu.
"Ahmetcim iş mi konuşacağız?"
"Pardon hayatım, birden kaptırdım kendimi."
"Eee ilk geceniz nasıldı?" dedi geldiğimizden beri bana ters ters bakan Eylül. Böylesi bir soru başka kimden beklenirdi ki.
"Eylül o ne biçim laf öyle?"
"Ne varmış lafımda evli değil mi onlar normal bir soru soruyorum bende."
"Çok iyiydi, bu yaşıma kadar neden evlenmemişim ki. Çok şey kaçırıyorsun ablacığım."
Arsel kolunu omzuma attığında bozuntuya vermemeye çalıştım. Neyse ki Meltem Hanım daha fazla utanmamı önleyerek başka bir konu açtı.
"Arven, seninde artık bu ailenin bir ferdi olman şerefiyle bu küçük hediyeyi taktim etmek istiyorum."
Ahmet Bey önüme küçük bir kadife kutu uzattı. Yüzük mü yani? Allah'ım her şey ne kadar saçma bir düzen içerisinde ilerliyor. Teknik olarak kayınbabam konumunda bulunan adam bana yüzük alıyor. Kocam değilde kayınbabam...
Kutuyu açtığımda içindekinin yüzük değilde araba anahtarı olduğunu anladım. Gözlerim fal taşı gibi açılırken salak salak kekelemeye başladım. Diğer yandan da yüzük olmayışı içimi rahatlatmıştı.
"Araban İstanbul'da evinizin garajında seni bekliyor."
"Gerek yoktu. Çok incesiniz, teşekkür ederim.""Arsel'cim."
Annesinin çağırması üzerine Arsel yerinden kalkmış ve kendisine uzatılan kutuyu önümde açmıştı. Bunun içinden de çok şık bir yüzük çıkmıştı.Allah'ım ne oluyor böyle. Her yerden hediyeler fışkırıyor. Annemler neden erken döndüler, biz Arsel'e hiçbir şey almamış mıyız? Utanç içindeyim.
"Bu harika bir şey."
"Bu bana annemden yadigar. Düğüne yetiştiremedik ne yazık ki. Sen kendi kızına vereceksin, o da kendi kızına..."
Arsel yüzüğü parmağıma takarken manevi değerinin maddi değerinden kat kat yüksek oldugunu anlamıştım. Onu parmağımdan asla çıkarmayacağım.
"Formalite bir evlilik için bile ne kadar çok masraf. Arsel sen kazana düştün ablacım. Hep en zararlı çıkıyorsun."
"Eylül!"
"Bu konumda beni görmen ne kadar şaşırtıcı."
Eylül somurtarak Arsel ve beni süzerken, Ahmet Bey ve Meltem Hanım biz bu kızı niye yaptık acaba der gibi baktılar.
"Formalite falan anlamam ben. Arven artık bizim kızımız. Bir anlaşma olduğu doğru evet ama uzatıp uzatmamak onların kararı. Bu konuyu bir daha açılmayacak Eylül."
"Peki baba."
Konuyu kapatanın Ahmet Bey olması Eylül'ü ancak susturmuştu. Uzatıp uzatmamak onların kararı... Bunun gerçek bir evliliğe dönüşmesine olan beklentileri beni endişelendiriyor.
"Eylül iznini birkaç hafta daha uzatmış. Bir süre sizinle vakit geçirmek istediğini söyledi."
Arsel kendi kendine gülerken aklından neler geçtiğini bilmek istemiştim.
"Biz artık gitsek iyi olur." dedi elimi avucuna hapsederken.
"...Malum şu an balayındayız."
"Elbette. Biz bu akşam dönüyoruz..."
"O kadar erken mi?" Dedim şaşırarak, aslında daha erken gitmelerini beklerdim çünkü benim ailem bu sabah dönmüştü.
"İşleri yeterince aksattık..."
Babası daha lafını bitirmeden masadan kalkmıştık. Otelin çıktığımızda Arsel elimi ışık hızında bırakıp sigara yaktı.
"Eee ne yapıyoruz Arsel Bey?"
"Ne yapmak istersin?"
"Ben buraya ilk kez geliyorum ve sen beni gezdirebilirsin."
Telefonu çaldığında sigarayı dudaklarının arasına sıkıştırıp ceplerini yokladı.
Kim arıyordu acaba. Aman canım banane. Telefonu açmadan cebine geri sokuşturdu.
"Hadi o zaman sarışın. Seni Amsterdam'a doyuralım."
Burada bizi görüntüleyecek birileri olmadığı için Arsel ile el ele tutuşmamızında bir gereği yoktu. Ben önde o arkada dar sokaklardan geçip nehir kenarına geldik.
"Burayı bilen sensin, senin önden yürümen gerekmiyor mu?"
"Öyle mi gerekiyor?" dedi alaycı bir bakışla
"En azından yanımda yürüyebilirsin. Burada kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değiliz biliyorum ama dediğim gibi eğer arkamda yürüme devam edersen bir süre sonra beni aramaya başlayacaksın."
Gözlerini devirerek yanıma geldiğinde ona çaktırmadan gülümsedim.
Burası gerçekten çok güzeldi.
Etrafımız bisiklete binen çiftler, arkadaş grupları ve daha birçok insanla çevirliydi.
İçimi kıpır kıpır eden onca şeye karşılık Arsel ifadesizce bakınıyordu her şeye. Evet, kesinlikle bakmakla görmek farklı şeylerdi. Zar zor onu kayığa binmeye ikna ettim.
"Bir süre kayığa binmezsin diye düşünüyordum."
Çekimlerdeki rezaletimi ne zaman yüzüme vuracağını merak ediyordum bende.
"Yanılmışsın."Başımdaki hasır şapkayı aşağı çekiştirerek gözlerimi kaçırdım. Küçük bir nehir gezintisinin sonunda çarşıya dönüp, ayaklarıma kara sular inene kadar gezmiş ve alışveriş yapmıştım, haliyle de otele pancar gibi kızarmış halde geri döndüm. Güneş beni sevmiyor 😔
Ben üzerimi değiştirmeye gidip dönene kadar odaya biri gelmişti.
İştahla Arsel'e bir şeyler anlatan bu adamı tanıyordum. Buraya kadar geldiğinde inanamıyorum. Bizi nikah günü de çekmek istemişti ama sanırım bu sefer atlatamayacaktık. Adamda ki azme bakar mısınız? Sırf bunun için Amsterdam'a gelmiş.
"İyi günler Arven Hanım. Sizinde izniniz olursa dergimiz için birkaç fotoğraf çekeceğiz."
"Azminize hayran kaldım doğrusu."
Bir Arsel'e bir fotoğrafçıya bakıyordum. Sanki sadece benim fotoğrafımı çekeceklermiş gibi rahattı.
"Hadi başlayalım."
***
"Arsel Bey elinizi duvara koyun. Arven Hanım evet evet aynen öyle durun. Sakın kıpırdamayın çekiyorum, çektim..."
Bana söylenenlerden bıkıp Arsel'in kravatına yapıştığımda, nasıl çekici bir poz olduysa fotoğrafçı bu anı ölümsüzleştirmişti."İyi ki evimiz büyük, yoksa seninle aynı ortamda bulunmak fazla zor olacak."
"Geçimsizsin işte." dedi gülerek.
"Ben geçimsiz değilim!"
Fotoğrafçı hayretler içersinde bize bakarken yumruklarımı sıkıyordum. Arsel durumu toparlamak için kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.
"Ya biz böyleyiz işte." dedi. Fotoğrafçı arkasını döndüğünde kolumu Arsel'in karnına geçirdim. O inleyerek geride kalırken ben içeriye girdim.
Çekilen fotoğraflara bakarken en güzel bulduğumuz benim sinirli olduğum anda çekilen olmuştu. Gerçekten çok enterasan, o sırada sanki sinirli değilde aşk sarhoşu gibiydim, halimden öyle memnun görünüyordum ki, bu gerçekten inanılmazdı.
***
Amsterdam da geçirdiğimiz birkaç günün ardından evimize dönmek üzere yola çıktık. Uçak korkum yüzünden zor geçen yolculuğun ardından nihayet İstanbul'a gelmiştik. Bizi karşılamaya kimse gelmemişti 🥲 Resmen huyunu suyunu bilmediğim bir adamla kalakalmıştım. Üstelik aynı evde yaşayacaktık. Havaalanında kameralar yine iş başındaydı ne yazık ki. Nereye baksam flaş patladığı için serseme dönmüştüm. Arsel yanıma geldiğinde farkında olmadan elini tuttum."Asıl eğlence şimdi başlıyor sarışın. Saçma oyunumuz için hazır mısın?"
"Değilim desem ne fark edecek?"
"Hiçbir şey, zaten nezaketen sordum."
"Bak sen, demek nezaketten anlıyorsun ."
Gözlerini devirerek kulağıma eğildi. "Bunu sen bile öğrenmişsen benim için o kadar da zor olmamalı."
Dakika bir gol bir arkadaşlar. Skor tablosunu açıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨ BİR BULUT OLSAM ✨
RomanceTamamlandı ☑️ Hayat her zaman güzel sürprizler hazırlamayabilir ama her kötü engelde biraz güzellikte mevcuttur.Önemli olan nasıl baktığımız. Arven,20'li yaşlarının başında,zengin bir ailenin tek kızıdır.Fakat bu ailenin işleri yolunda gitmez ve kız...