Önüm,arkam,sağım,solum sobe-44

216 21 2
                                    

Selen kardeşinin odasına girip yatağının kenarında ki koltuğa oturdu.Emre merdivenlerden düştüğünde vücudunun çeşitli bölgelerinde kırıklar meydana gelmişti.Uzun süre yatakta kalması gerektiğinden de birçok ihtiyacını ablası Selen'in yardımıyla karşılıyordu.
"Merak etme kardeşim çok yakında her şey düzelecek."
"Bir daha asla eskisi gibi olamayacağım."
"Böyle söyleme,seni eski haline getirmek için her yolu deneyeceğim."
"Eylül gitti mi?"
"Evet.Seni bu hale getiren herkes bunun cezasını çekecek Emre.Sana söz veriyorum intikamını alacağım kardeşim."
***
Eylül eve geldiğinde adamlar arabadan inip evin çevresini sardı.Kapıda ki güvenlik ve kameralar etkisiz hale getirildiğinde Eylül, yanındaki iki adamla beraber kapıyı açmak için yoğun bir çaba sarf etti ama hiçbir şey işe yaramadı.Kapı duvardandı sanki.
"Havuz tarafına gidin güvenli olup olmadığını kontrol edin.Orada camdan bir kapı olmalı."
Dediğini yapan iki adam birkaç dakika sonra Eylül'e gelmesini işaret etti ve içeriye girdiler.
***
Arven*
Adreste yazan yer iki katlı küçük bir evdi.Buraya sahiden neden geldim acaba ben?Hiçbir işte başarılı değilim.Sadece hayatıma heyecan katmak için buradayım.Harika değil mi?Sanırım bu bahane ben gidene kadar yeterli olacaktır.
Arabadan inip eve doğru ilerlemeye başladım.Kapının önüne durduğumda zili çalıp çalmama konusunda git geller yaşıyordum.
"Akacak kan damarda durmaz Arven çal gitsin işte." ama yanımda kendimi koruyabileceğim bir şeyde yok ki.Böyle saçma bir plan olamaz gerçekten.Yerde bulduğum bir taşı alıp kapıyı çaldım.5 saniye bekleyeceğim açılmazsa gideceğim.
"1,2,3,4..."
Kapı açıldığında karşıma Selen çıktı.Bu ne beklenen bir sonuç böyle...
***
Arsel ilacın etkisiyle girdiği sersemlikle yarı baygın koltukta yatarken.Kapıdan gelen seslerle gözlerini güçlükle açtı.O yattığı yerden doğrulup gözlerini ovuştururken diğer odadan büyük bir ses gelmişti
"Arven,sakarlığın mı üstünde yine?" Koltuktan kalktığı sırada dengesini kuramayıp yere düştüğünde siyah takım elbiseli birkaç adam rastgele ateş açmaya başlamışlardı.Arsel yalpalayarak koltuğun arkasına saklanıp çaktırmadan içeriye baktı.Uykudan eser kalmamıştı artık.
"Ne oluyor lan?!"
O sırada Eylül'ün geldiğini gördü.
"Kızı bulun ve bana getirin.Arsel buradaysa da dikkatini dağıtın.İşime karışmasını istemiyorum.Ha bu arada,kardeşime dokunanı gebertirim."
Adamlar Eylül'ün söylediğini yapmak üzere harekete geçtiğinde Arsel saklandığı yerden çıkarak yukarıya koştu.
"Arven,nerdesin?!"
---
Selen'in kapıyı kapatmasına izin vermeyip içeriye girdim.
"Seni gökte ararken yerde bulduk.Ancak senin kadar aptal biri böyle bir işe kalkışabilirdi zaten!"
"O çeneni ben kapatmadan önce bana Eylül'ün nerede olduğunu söyle!"
"Bunu neden yapacakmışım ki?"
Sahi neden yapacaktı bunu?
Biraz ikna edici olmalıydım sanırım.Gerinip yumruğumu suratına geçirip yakasından tuttum.
"Beni dinle Selen o suratını dağıtmak beni inanılmaz mutlu edecek bir şey fakat sana bir şans daha veriyorum.Eylül nerede?!"
Cevap vermeyince onu önümde sürükleyerek Emre'yi aramaya başladım.
"Bakın burada kim varmış?"
Selen'i yere sertçe bırakıp Emre'yi süzdüm.
"Yazık sana ne hallere düşmüşsün böyle?"
"Senin ne işin var burada?"
"Hasta ziyaretine geldim.Duydum ki o günden sonra toparlayamamışsın.Şu acınası halini bir göreyim istedim."
Emre'nin eli çaktırmadan yatağın kenarında ki silaha uzanmaya çalışırken ondan önce davrandım.
"Ama sana hasta demeye bin şahit ister Emre'cim hiç yakıştıramadım bak."
Silahı alıp kurcalarken bir yandan konuşmaya devam ediyordum.
Selen yerden kalktığında silahı ona doğrulttum.
"Geç şuraya!"
Bastığım küçük bir şey sayesinde şarjör açılmıştı.
"Vaayy,doğrusu tam dolu olmasını beklerdim.Neden eksik bu?Ay dur dur tahmin edeyim.Bir tanesi babamın ölümüne sebep oldu.Bir diğeri ile Arsel'i vurdun.Ya öbürleri?"
Ses gelmeyince üzgünce baktım.
"Hadi ama çocuklar bunu benimle paylaşabilirsiniz.O kadar şey yaşadık beraber."
İkiside birbirine bakıp tekrar bana döndü.
"Sanırım pek ciddiye alınmıyorum."dedikten sonra silahı Emre'nin kafasına doğrulttum.
"Ne yapıyorsun sen?!Bırak onu!Arven bırak!"
"Eylül nerede?!"
"Arven lütfen yapma!"
"Cevap ver bana!"
"Sizde!Sizin evinize gitti!Seni arıyor!Şimdi indir şunu yalvarırım!"
Aklıma Arsel'i evde baygın bıraktığım gelince dehşete düşmüştüm.
"Neden orada?!"
Ses gelmeyince bağırarak sorumu tekrarladım.
"Birkaç evrak vardı!Onları koyacak."
"Ne evrağıymış bunlar?!"
Selen'in daha fazla konuşmayacağını anlayınca silahı Emre'nin kafasına geçirdim.Selen bağırmaya başlamıştı.Bu sefer onun kafasına vurdum.Böylesine saçma bir şey daha olamaz Arsel kesin öldürecek beni!
Evden koşar adımlarla çıkıp arabama bindim.
***
Eve gelen adamlar evin altını üstüne getirdiler.Arsel ile köşe kapmaca oynuyorlardı sanki.Ama ne yazık ki,en son girdiği odada kapana kısılmıştı Arsel.Başında hissettiği silahın soğukluğuyla gülümsedi.
"Ben bu anı bir yerden hatırlıyorum galiba."
"Kıpırdamazsan zarar görmezsin.Kız nerede?"
"Hangi kız?"
"Sen biliyorsun!"
"Abicim bir sürü kız biliyorum ben sana hangisi lazım?!"
"Ulan kimi arıyordun sen?!"
"Ben mi?Kimseyi,benden başka biri yok burada!"
"Ulan ben şimdi senin!"
Arsel ani bir hamleyle arkasını döndüğünde arkasında ki adamın suratına dirseğini geçirmiş ve elinde ki silahı düşürmüştü.
"İnan bende nerede olduğunu bilmiyorum.."
"Seni doğduğuna pişman edeceğim!"
"Bunun için sana ihtiyaç duymam."
Arsel adamın üzerinde başka silah olup olmadığına bakarken başında bir acı hissetti.Ne olduğunu anlayamadansa onun yanına düştü.
***
Arven*
Eve geldiğimde kapının önünde yatan adamları görünce kalbim sıkıştı.
Yanıma aldığım silahı doğrultarak yürümeye başladım.
Her yer darmadağın haldeydi ve anladığım kadarıyla evde kimse yoktu.Yukarıya çıktığımda bir tıkırtı duydum.Sesin geldiği yöne doğru ağır adımlarla ilerledim.İşte buradasın Eylül!
"Kıpırdama!"
"Demek geldin ha!Arsel'i yalnız bırakamazdın zaten,gözlerim yaşardı.Ne kadar düşüncelisin."
"Bırak o elindekileri yoksa gebertirim seni!"
"Öyle mi?Sahiden yapabilecek misin bunu?"
Eylül yönünü bana dönüp gülmeye başladı.
"Bende öyle düşünmüştüm.Aptal sarışın!Çekil şurdan"
Silah birden ateşlendiğinde çıkan kurşun Eylül'ün bacağını saplandı.Stresten kaskatı kesilirken bir silaha bir de Eylül'e baktım.
"Afedersin sesten seni duyamadım tatlım bir şey mi söylemiştin?"
Eylül yerde kıvanırken diğer odalara bakmaya başladım.
"Arsel nerdesin?!"
Kitap odasına girdiğimde onu bulabilmiştim.Yerde boylu boyunca yatıyordu.Yanına diz çöküp başını bacağıma koydum.
"Arsel!Arsel uyan!Arseel beni duyabiliyor musun?"
Vurulmadığı için sevinsem mi yoksa uyanmadığı için üzülsem mi karar veremiyordum.Gözlerini kırpıştırarak açtığında gülümsedim.
"Merhaba."
Birkaç saniye boş boş baktı.Yerden kalkmasına yardım ettiğimde eli başına gitti.
"Neyle vurdular lan bana?"
Saçlarını karıştırdıktan sonra bir süre daha başını tuttu.
"Sen nerdeydin?!"
"Aslında bunu sana anlatmadan önce halletmemiz gereken küçük bir sorunumuz var."
Arsel'in elinden tutup onu Eylül'ün bulunduğu odaya getirdim.
"Sana bu yaptığını çok kötü ödeteceğim Arven!"
"Onu sen mi vurdun?"
Arsel hayretler içerisinde bana bakıyordu bense kapıya yaslanıp ukalaca güldüm.
"Elbette.Ne bekliyordun ki?"
"Burada ne işin var Eylül?Türkiye'ye dönmek için en az 20 senen var diye düşünüyordum."
"Babamın burada olup olmadığımı bilmesi umrumda değil!"
"Öyle mi?Bundan pek emin değilim."dedim elimde ki silahı sallayarak.Arsel elimi tuttuğunda yanaklarım kızarmıştı.Gerçi bunun nedeni silahın yanlışlıkla ateşlenip bir kazaya yol açmamasıydı.
"Endişelenmen gereken şeyin hala babam olduğunu düşünüyorsun.Senin için üzülüyorum."
"Senden korkmuyorum Arsel."
Arsel gülerek Eylül'e yaklaştı.
"Bunu gerçekten de söylememeliydin."
O Eylül'ü yerden kaldırırken bir taraftan benimle uğraşıyordu.
"Şu silahı sallamayı keser misin?"
"Pardon."
Elimdekinin ne tür sonuçlar doğurabileceğini unutmuş olmama inanamıyordum.Silahı yatak odasına götürüp bir yere sokuşturdum.
Arsel bilinci açık birkaç adamına Eylül hakkında bir şeyler söyledikten sonra dolaptan buz torbası çıkarıp koltuğa oturdu.Sessizce yanına giderken söze nereden başlayacağımı düşünüyordum.
"Sanırım bana anlatman gereken şeyler var."
"Evet ama...Öncelikle,sen nasılsın.Başın çok ağrıyor mu?"
Arsel torbayı başının üzerine koyup arkasına yaslandı.
"Konuya girsen."
"Bana kızacaksın biliyorum ama senden gizli bir şeyler yaptım."
"Biliyorum."
"Çok kötü şeyler."
Arsel bezgince bana bakarken çok normal bir şeymiş gibi konuşmaya devam ettim.
"Pekâlâ.kahvenin içine uyku ilacı karıştırdim ve..."
"Ne yaptın?!"
*
*
*
"Ya Arsel ama bak valla bilmiyordum Eylül'ün buraya geleceğini.Hem bilsem yapar mıydım bunu?Evet yapardım."
"Ben seninle ne yapacağım ya!Sen benim başıma bela mısın kızım!Rahat duramıyor musun?"
"Sende beni dışarda bırakmasaydın o zaman.İttifak kurduk bir de güya.Beyimiz kendi başına işler yapıyor."
Arsel koltukta ki yastıklardan birini susmam için bana fırlattı.
"Hem suçlu hem güçlü ya!"
Kollarımı önümde birleştirip Arsel'e ciddi bir bakış attım.
Tabi bu ciddiyet sonrasında gülümsemeye bırakmıştı yerini.
Ona olan öfkem,kızgınlığım hepsi geçmiş,yerini sadece içimi ısıtan sevgisi almıştı.
"Şimdi ne yapacağız?"
"Ne mi yapacağız?"
"Evet.Ne yapacağız?"
"Öncelikle...Bu yaptığın cezasız kalmayacak."
"Allah Allah ben sana ceza vermiş miydim?"
"Verdin tabi şu kafamın haline bak lan!"
"Aaa ben mi vurdum senin kafana be?Manyağa bak."
Arsel beklemediğim bir anda beni omzuna çuval gibi atıp yukarıya çıkardı.
"Ne yapıyorsun?Kusarım bak üstüne indir beni?!"
Ben bağırıp kıpırdanmayı sürdürdükçe aşağıya doğru kayıyordum.O sırada popoma şaplağı indirmişti.
"Arseel!"

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin