Bir bulut olsam ne güzel olurdu. Hiçbir derdim olmazdı. Küçükken insanlardan ne kadar uzak durursam o kadar mutlu olurum sanıyordum bu yüzden arkadaşlarım doktor, mimar olmak istiyorum derken ben bulut olmak istediğimi söylerdim. Ama bu istediğim gittikce çocuksu bir hayal halini almaya başlamıştı. İlk kez bu kadar yakınlaştığımda bile bir hayalimi daha benden koparıp almışlardı sanki.
Kolumdaki ve burnumdaki sızıyla gözlerimi açtığımda babam yanıbaşımdaydı karşımda da Meltem Hanım ve Ahmet Bey vardı.
"Arven bizi çok korkuttun kızım. Seni kaybedeceğimizi sandık."
"Bu oyunda kaybeden bir tek benim."dedim sessizce
"Ne dedin duyamadım tatlım."
"Kolum çok acıyor."
Annem kolumu yavaşça hareket ettirirken birden odaya Arsel girdi. Üstü başı dağılmış haldeydi.
"Gönül hadi gel biz kafeteryaya inelim."
Hepsi kendi arasında anlaşıp odadan çıktıktan sonra Arsel bir süre kapıya yaslanıp beni izledi. Gözlerinde ki ifadeden neler hissettiğini anlayamıyordum.
"İyi misin?"
"Daha iyi olmuştum."
Yanımdaki koltuğa oturdu ve gözlerimin içine baktı.
"Zehirlenme olduğuna inanmıyorum. İntihar etmek istedin değil mi?"
Yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle baktı.
"Özür dilerim."gözlerim dolmaya başlamıştı.
"Başaramadım."
Yanıma yaklaşıp parmağını dudaklarıma bastırdı.
"Özür dileme." dedikten sonra duraksadı.
"Sen benim tanıdığım en cesur kadınsın. Teşekkür ederim, cesaretin için."
"Şimdi daha iyi anlıyorum biliyor musun?Birbirimizden hiçbir farkımız yok."
"Sanırım buna alışabilirim."
"Ben alışabilecek miyim acaba?"
Güldükten sonra yanaklarıma yapışan saçlarımı geriye itti.
"Bulmuşsun güzelim adamı mırın kırın ediyorsun."
"Bu küstahlığın doğuştan mı?"
"Kıskandın mı?"
"Ne kıskanacağım. Sen bu tavırlarınla ben olmasam evde kalırdın."
"Sen kendini hiç izledin mi acaba?"
"Senden nefret ediyorum."
"Eksik olma sarışın. Bu arada yanlış anlaşılma olmasın. Hastasın diye gardımı indirdim. Herkes tek başına."
Bana göz kırpıp yanımdan kalkarken
Konuşmasını taklit ettim, yine sinirden mideme kramplar girdiğini hissediyordum ya da mideme kadar soktukları hortumun yan etkisiydi. Tam kestiremiyorum. Her neyse, birkaç dakika ya, birkaç dakikalığınada olsa onunla anlaşabileceğimi sanmıştım. Aptal çocuk beni yine yanıltmadı.
***
Ertesi gün hastaneden ayrılırken gazetecilerin soru yağmuruna tutulmuştuk.
Bir hamilelik dedikodusudur ki almış başını gitmiş. Aklımı kaçırmak üzereyim resmen. İnsanlar dışarıdan görünen şeylere göre bi taraflarından element uyduruyor. Gülsem mi ağlasam mı karar veremiyorum.
Benim intihar etmem nikah işini iptal etmeye yetmemiş sadece iki gün erteletmişti. İşin korkunç tarafı galiba bu durumu kabullenmeye başlıyordum. Nikahtan sonra düğüne kadar Özer ailesi ile birlikte yaşayacaktım. İlk başta bana çok sinir bozucu gibi görünmüş olsada zamanla böylesinin daha iyi olacağı kanaatine vardım. Beni bir malmışım gibi başka aile sunan annem ve babamı görmemek sanırım iyi gelecekti...
Bu evdeki son günüm. Canım odam, her şeyi kendim tasarlamıştım. Duvarlarda ki portreler, dolabım, masam, yatağım, her şeyim. Onlardan ayrılmak gerçekten zor olacaktı.
"Sence her şey düzelecek mi Mayk?"
Micheal Jackson maketime bakıp yanaklarımdan süzülen yaşları sildim. Yine sessizdi, en sevdiğim yanı iyi bir dinleyici oluşuydu.
"Sanırım seni götürmeme bir şey demezler. Biliyorsun tek dert ortağım sensin. Sensiz ne yaparım ben?"
Odamın kapısı çalındığında burnumu çekip yüzümü kuruladım.
"Küçük hanım, anne ve babanız sizi aşağıda bekliyor."
"Geliyorum Semoş."
Saçlarımı gevşekçe toplayıp aşağıya indim.
Karşılıklı olarak oturmuş bir şey konuşuyorlardı. Ben geldiğimde sustular.
"Gel tatlım otur şöyle."
"Son olarak neye karar verdiniz merak ediyorum."
"Öfkeni kontrol altında tutmalısın Arven."
"Kontrol mü? Bir bakalım, ailem şirketi kaybetmemek adına beni zorla evlendiriyor bir diğer değişle resmen satılıyorum ve sakin kalmam isteniyor. Bir şeyi merak ediyorum aslında. Sizin gözünüzde ki ederim ne kadardı? Kaç dönüm arsa veya kaç milyon dolar? İnanın bana bu gördükleriniz sadece bir kısmı. İzninizle ben yatıyorum, bu gece benim buradaki son gecem ve bana kötü başka bir anı daha bırakmanızı istemiyorum. "
Odama çıktıktan sonra kendimi yatağıma bıraktım. Artık her şeyi akışına bırakacağım çünkü karşı koymak beni çok yoruyor...
---
"Küçük hanım uyandınız mı?"
"5 dakika daha lütfen Semoş."
"Efendim 2 saat içinde evden çıkmanız gerekiyor."
"Tamam kalkıyorum ya."
Gözlerimi açmamış halde yataktan kalkıp duş aldım. Annem kapımın önüne hazırlanmam için bir sürü insan dikmişti.
Biri saçımı diğeri makyajımı yapıyor bir diğeri ise ojelerimi sürüyordu. Kalanlar ise dolaplarımı boşaltılıyordu. Gerçekten hâlâ inanmakta güçlük çekiyordum.
"Hazır mı?"
"Beş dakikaya bitiyor efendim."
"Tamam siz çıkın. Gerisini ben hallederim."
Annem başımdakileri gönderip son düzeltmeleri yaptı.
"Her şey güzel olacak Arven. Lütfen buna inan.
"Şu zırvalıkları bırakalım artık. Kendi deneyimlerinden oluşan bir konuşmayı dinleyecek halim yok."
Yerimden kalkınca kapının önündeki babamı gördüm.
"Harika görünüyorsun?"
"Kafama bağlayacak olduğunuz kurdele nerede?"
Babam gülerek saçlarımı okşadı.
"Mizah anlayışını hep çok sevdim Arven. Hadi gidelim."
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨ BİR BULUT OLSAM ✨
RomanceTamamlandı ☑️ Hayat her zaman güzel sürprizler hazırlamayabilir ama her kötü engelde biraz güzellikte mevcuttur.Önemli olan nasıl baktığımız. Arven,20'li yaşlarının başında,zengin bir ailenin tek kızıdır.Fakat bu ailenin işleri yolunda gitmez ve kız...