Bu nasıl hayat mayk?-12

274 23 3
                                    

Arsel*
Onunla baş başa ıssız bir ormanda kalmak korkunç bir şeydi. Beni sinir etmek ilgi alanı olmalı. Yine bana laf yetiştirmeye çalışırken dikkatsizliğinin kurbanı oldu.
Başında durup dalların arasında ki yatışını izledim. Birkaç saniyeliğine de olsa onu orada bıraktığımı zannetmesi için saklanmayı düşünmüştüm. Sonrasında başımın etini kaç saat yiyeceğini düşününce bu fikirden vazgeçtim.
"Karşıma birkaç insan çıkacak ve onlara yolu sormayacağım öyle mi?" deyip güldükten sonra onu yerden kaldırıp kucağıma aldım.
"Böylesi çok daha iyi."
Yarım saat geçti ya da geçmedi yola çıkabilmiştik. Onu yavaşça bir ağacın dibine bıraktıktan sonra telefonun çekip çekmediğini kontrol ettim. Cevapsız aramaların büyük çoğunluğu annemdendi. Ona geri dönüş yaptığımda iyi olduğumuza ikna etmem biraz zaman aldı.
"Ne işiniz var sizin orada?! Nasıl kaza yaptınız? Arsel endişelenmeyeyim diye bana yalan söylüyorsun değil mi?"
"Anne iyiyiz dedim işte. Bak ben konum atacağım şimdi, onu kaydedip bir araba gönder tamam mı?Gelince her şeyi anlatacağım şarjım bitmek üzere."
Konum attıktan kısa bir süre sonra söylediğim gibi olmuştu, telefonum kapandığında Arven'in yanına oturup gökyüzünü seyretmeye başladım. Çok geçmeden kendine gelmişti.
"Ne oldu bana?"
"Düştün. Hem sarışın hem dikkatsizsin."
Koluma vurup başını tuttu.
"Bu başımda ki ağrıyı açıklıyor sanırım. Neredeyiz biz?"
Ayağa kalkıp etrafa baktıktan sonra bana döndü.
"Yolu nasıl buldun?"
"Sanırım düşmeden önce ki konuşmamızı hatırlamıyorsun."
"Hayır."
"Neyse, birazdan bizi almaya gelecekler."
"Telefon çekiyor mu?"
"Ne telefonu, dumanla haber gönderdim. İlkel bir insanım ben nasıl unutursun?"
Beni taklit ettikten sonra yanıma oturup bir süre etrafa bakındı.
"Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Beni orada bırakmadığın için. Dün geceyi düşününce yani. Bırakırsın sandım."
Alaycı bir ifadeyle ona baktım.
"Çekilmez bir insan olduğunun farkındasın demek."
"Öyle bir şey söylemedim!"
"Uslu durur beni sinirlendirmezsen iyi anlaşabiliriz."
"Kim kimi sinirlendiriyor acaba?" dedikten sonra durdu ve devam etti.
"Seni ittifak kurmaya davet ediyorum"
"Ne?"
"İttifak ne demek bilmiyor olamazsın."
Gözlerimi devirerek baktığımda ofladı.
"Seninle uğraşamadım desene sen şuna."
"Hiç alakası yok. Kendi içimde ve dış dünyada uğraşmam gereken bir sürü şey var zaten. Enerjimi bir de seninle kavga ederek harcamak istemiyorum."
"Şunu unutma sarışın, hiç kimse kaldıramayacağı kadar büyük sorunlarla sınanmaz, ama bunu düşüneceğim."
Uzun süre bana baktıktan sonra önümüzde duran arabayı görünce ikimizde ayağa kalkıp arabaya bindik.
----
Arven<
Yol boyunca hiçbir şey konuşmamış olsakta çok sey konuşmuş sayılırdık aslında. Eve geldiğimizde Meltem Hanım ikimizede sımsıkı sarılmıştı. İşin tuhaf kısmı aynı tepki Ahmet Bey'den gelmemişti. Meltem Hanım ikimizi de doktora götürme çabasını önleyebildikten sonra ikimizde odalarımıza çıkmıştık. Elim birden kapıyı kapatma eyleminde bulunmuştu. Olmayan kapıyı, doğru ya. Arsel kapıyı kırmıştı. Banyoya girip güzel bir duş aldıktan sonra yatağıma uzanıp telefonumla uğraşmaya başladım. O sırada Ece'den art arda mesajlar gelmeye başladı. Mesajlarda Arsel'in eski nişanlısı Selen Parlakyiğit'in bizim hakkımızda yaptığı açıklaması vardı.

Bu kadın kimdi yahu?Böyle bir açıklama yapma hakkını kendinde nasıl bulabiliyordu?Elimde telefonum üzerimde pijamalarımla yataktan fırlayıp Arsel'in odasına gittim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu kadın kimdi yahu?
Böyle bir açıklama yapma hakkını kendinde nasıl bulabiliyordu?
Elimde telefonum üzerimde pijamalarımla yataktan fırlayıp Arsel'in odasına gittim. Kapısını tıklattıktan sonra bekledim.
"Arsel uyumadıysan bir şey göstermem gerekiyor."
Kapının önünde bir süre bekledikten sonra bana kapıyı açtı. Bir şey söylemesine fırsat vermeden telefonu gösterdim.
"Bunu gördün mü?" ekrana bir süre baktıktan sonra zevkle güldü.
"Böyle bir şeyin varlığını nasıl biliyor? Nasıl böyle bir açıklama yapabilir?"
"Şöyle düşün, iki insan, daha önce hiç beraber görüntülenmemişler ama birden bire evleneceklerini söylüyorlar. Ne düşünürsün?"
Ben daha cevaplamadan Arsel kendi sorusunu cevapladı.
"İki seçenek var. Ya kadın hamiledir ya da o evlilik sahtedir."
"Onu aldatmadığını düşünecek kadar güveniyordu yani sana."
"Hayır ama hamilelik ihtimalinin olmayacağını bilecek kadar güvenirdi."
Şaşkınlıkla gözlerim aralanırken birinin yukarıya çıktığını duymuştum.
"Ahh çocuklar, çocuklar... Selen ne yapmış böyle?"
"Bende şimdi onu gösteriyordum."
"Birlikte daha çok vakit geçirmeniz gerekiyor ve..."
Arsel annesinin lafını tamamlamıştı. "Samimiyetle..."
"Evet."
"Neyse hanımlar. Bittiyse artık uyumak istiyorum. Zor bir gece geçirdim malum."
Arsel aynı anda omzunu ovuşturarak güldü."Omzumda biraz ağrıyor niyeyse. İyi geceler."
Gözlerim fal taşı gibi açılmış vaziyette dün geceyi düşündüm. Ben dün gecenin tamamında Arsel'in omzunda mı uyumuştum?!
"Hay Allah, dün kapıya vurunca incitti herhalde..."
***
Ertesi sabah erkenden uyanıp sahilde koşmak için üzerimi giydim. Evdeki herkes uyuyordu belli ki. Bu aslında işime geliyordu. Sahile gidim 1 saate yakın koştuktan sonra eve dönüp duş aldım. Aile fertleri yeni uyanıyorlardı.
İşimi bitirip aşağıya ineceğimde Arsel ile karşılaştım.
"Bugün iyi uyuyabildiniz mi Arsel Bey?"
"Fazlasıyla, ama eminim bu sizin için geçerli değildir Arven Hanım. Benim omuzumdan daha rahat bir yer bulmanıza imkân yok."
"Sen bu egoyla bu eve nasıl sığıyorsun çok merak ediyorum."
Söylediğime cevap vermeyip gülmekle yetindi.
"Günaydın çocuklar. Bugün bir işiniz var mı?"
Arsel oturduğu yerde gerinerek "Hiçbir işim yok. Malum artık işsizim."
Bu taşın kime geldiğini anlamaya çalışırken Ahmet Bey ile kısa süre göz göze gelmiştim.
"Madem öyle, sizi reklam yüzü yapmak isteyen birkaç marka var. Onlarla görüşme ayarlayayım. Ne zaman istersiniz?"
"Aslında bu söylediğini yapmayacağız validem. Çünkü... Bizim,başka... Başka bir planımız vardı, şimdi aklıma geldi."
"Öyle mi? Nedir?"
"Evet nedir?"dedim bende şaşkınlıkla
Bana gözlerini pörtleterek baktığında durumu anlamış gibi yaparak toparlamaya çalıştım.
"Arsel'i arkadaşlarımla tanıştıracaktım doğru ya. Aklımdan tamamen çıkmış. Bizim kızlar onu merak ediyorlardı."
"Öyle mi? Buna sevindim. Arkadaşlarının ismi nedir?"
"Validem ne yapacaksın isimlerini? Nüfusuna mı geçireceksin sanki. Hatta biz hemen kalkalım bence geç kalmak istemeyiz."
Çatalıma sapladığım peyniri zar zor atabilmiştim ağzıma. Arsel bileğimden tutup beni kaldırdığına kaçar gibi evden çıktık.
"Aklından ne geçiyor senin? Senin yüzünden kahvaltıdan da oldum."
"Bugün hiç evlilik oyunuyla uğraşacak halim yok. Sen istersen kalıp kahvaltına devam edebilirsin."
"Tabi ki istemiyorum. Neyse, peki planımız ne?"
"Planımız mı? Valla ben sarhoş olmayı planlıyorum. Sen ne yapmak istiyorsan onu yap."
"Ayrılıyoruz yani öyle mi?"
"Eh yani."
"Meltem Hanım'a söylemeyi unuttuğum birkaç şey vardı." dedim imayla. Ne demek istediğimi hemen anlamıştı bu yüzden beni yine bileğimden yakalayıp yürümeye devam etti.
"Dün ki teklifini düşündüm Sarışın. Sanırım bunu deneyebiliriz."
"Lütfettiniz Arsel Bey."dediğimde bir an duraksadı. Sonrasında bileğimde ki elini elime indirdi. Elimi çekmeye çalıştıkça daha da sıkıyordu.
"Ne yapıyorsun sen ? İttifak kuracağız dedim sadece. Sanırım bu olayı yanlış anladın."
Arsel bana ölümcül bakışlar atarken flaş patladığını hissettim. Sessizce "Neden söylemedin?" deyince gülümseyerek saçlarımı okşadı "Şu kafanı biraz çalıştır sarışın valla yan etkisi olmaz"dedi

 Sessizce "Neden söylemedin?" deyince gülümseyerek saçlarımı okşadı "Şu kafanı biraz çalıştır sarışın valla yan etkisi olmaz"dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin