Mutlu son dediğin sadece masallarda olur-64

258 14 4
                                    

Çekmecenin sesiyle uyanmıştım.Etrafıma bakınırken Arsel başımdan öpüp "Küçük bir işim var.Hemen döneceğim." dedi.O gittikten sonra tekrar uyumaya çalışmıştım fakat olmamıştı.
Yataktan kalkıp bir şeyler atıştırdım ve aynanın karşısına geçip göbeğime baktım.
"Gelmen için öyle sabırsızlanıyorum ki."
***
Yazardan*
Arsel fotoğrafların kopyasını çıkartıp yanına almıştı.Orjinalleri de odalarında ki küçük bir çekmeceye koyup evden çıktı.
Semih'in yanına bu sefer çok sakin girmişti.
"Günaydın Semih Bey."
"Arsel,senin ne işin var bu saatte?"
"Biliyorsun benim bir işim yok o yüzden istediğim saatte gelebilirim öyle değil mi?"
"Elbette.Buna alışmış olman güzel."
Karşısında ki koltuklardan birine oturup fotoğrafları önüne attı.
"Sen bir kanıt istemiştin öyle değil mi?."
Semih şüpheyle önünde ki dosyaya baktı.Sonra yavaşça içindekileri çıkartıp masasının üstüne koydu.
"Bunlar...Bu mümkün değil.Nasıl ulaştın buna?!"
"Hayır hayır!Asıl soru şu olmalıydı Arsel Bey bunların karşılığında ne istiyorsun?"
Semih şaşkınlıkla bir Arsel'e bir de fotoğraflara baktı.
"Tekrar et!"
"Ne istiyorsun?!"
"Olmuyor!Anlaşamıyoruz."
Semih derin bir nefes alıp öfkeyle tısladı.
"Arsel Bey ne istiyorsunuz?"
"Ha şöyle!Şimdi beni iyi dinle Semih efendi.Proje umrumda değil,karşılığında sadece suçlamayı geri çekeceksin."
"Kaç kopyası var bunların?!"
"Çok var Semih,tahmin edemeyeceğin kadar."
"İstediğin gibi olacak,ama önce tüm kopyaları aldığımdan emin olacağım."
"Orijinali dışında,sonuçta o bir kopya sayılmaz öyle değil mi?"deyip ayağa kalktıktan sonra ekledi
"Ve bir şey daha.Seni ne benim ne de karımın yanında görmeyeyim.S..erim.!"
Semih fotoğrafları tekrar dosyaya doldururken Arsel odadan çıktı.
Keyfi yerine gelmişti.
Bunun şerefine büyük bir iştahla İtalya planlarını hızlandıracaktı.
***
(BİRKAÇ AY SONRA)

***(BİRKAÇ AY SONRA)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Arsel ayakkabımı bağlayamıyorum yardım eder misin?""Ne oldu eğilemedin mi?""Dalga geçme ya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Arsel ayakkabımı bağlayamıyorum yardım eder misin?"
"Ne oldu eğilemedin mi?"
"Dalga geçme ya."
"Tamam tamam kızma geliyorum."
"Çok gecikmezsin değil mi?"
"Gecikmem merak etme.Zamanında orada olacağız."
"Keşke son güne bırakmasaydın bunu."
"Ne yapalım sarışınım.Anca bu günü buldu."
Arsel,Arven'i başından öpüp evden çıktı.Bugün aylar öncesinden planladıkları hayat için ilk adımı atacaklardı.
Tek sıkıntı Ahmet Bey'in Arsel'in tüm hesaplarına el koymasıydı.Gidecekleri yerdeki şubeden halledememe riskini göze almayacağı için babasıyla konuşacaktı...
Şirkete geldiğinde herkesin yüzü asıktı ve her zamankinden daha az kişiyle karşılaşmıştı.
"Hoşgeldiniz Arsel Bey."
Odasına girdiğinde Semih'te içerdeydi.
"Arsel?"
Yüzü aydınlanmıştı birden Ahmet Bey'in.Tüm olumsuzluklardan sonra oğlunun geldiğini görmek ona umut ışığı olmuştu.Arsel içeriye geçip Semih'in karşısına oturdu.
"Oturabilirsin tabi ne demek."
"Özel değil demek ki konuşmanız.Şimdi bizi yalnız bırak."
Kendisine öfkeyle bakan Semih'e sinir bozucu bir gülümseyle baktı Arsel.
Semih çıktıktan sonraysa Ahmet Bey Arsel daha bir şey demeden konuşmaya başladı.
"Seni gördüğüme nasıl sevindim bilemezsin.Borç batağının içindeyiz Arsel.İflas bayrağını çekmek üzereyim."
İstemsiz bir kahkaha atmıştı Arsel.
"Keşke en başta seni dinleseydim."
"Bunun için artık çok geç."
"Hiçbir şey için geç değil. Şirketi sana devretmeye karar verdim."
"Buraya iş konuşmaya gelmedim,hesaplarımdan elini çekmeni istiyorum."
"Ne o, gidişatı duyunca firar etmeye mi karar verdin?"
"Sana engel olmaya çalıştım, yetkilerimi aldın...Karşılaştığın sonucun tek sorumlusu sensin,altından da tek başına kalkacaksın."
"Demek öyle...Ailemizin senelerdir büyük bir özveriyle yürüttüğü bu işe sırtını dönemezsin.Hiçbir yere gitmiyorsun Arsel ,burada bizimle kalıp şirketi kurtarmamıza yardım edeceksin.Sana ihtiyacımız var,sana ihtiyacım var."
Arsel sıkıntıyla arkasına yaslanıp elini sakallarında dolaştırdı.
"Anladım ki konuşmamız bitti.
Ben gidiyorum Ahmet Bey.Kendinize iyi bakın."
"Bana baba bile demene engel olacak kadar kötü ne yapmış olabilirim sana?"
Bu soru Arsel'i duraklatmıştı.
"Bunu gerçekten merak ediyor musun sen?"
"Özür dilerim Arsel,şimdiye kadar yaptığım her şey için...Lütfen gitme,bizimle kal,her şey senin istediğin gibi olacak söz veriyorum,her şeyi sen yapacaksın."
Babasına cevap vermeden odadan çıktıktan sonra bir süre kapının önünde durup olanları düşündü.Bu sefer kendisi için doğru olanı yapacaktı.
***
Arabasına doğru ilerlerken telefon çaldı.
"Duydum ki firar ediyormuşsun."
"İyi dinlemişsin."
"Seninle son bir hesaplaşmamız olsun Arsel,polisin olay yerine gelmesi 8 dakika.Bir insanın kan kaybından ölme süresiyse 4 dakika.Hesabını kendin yap Arven'i bekletmek istemiyorum."
Telefon kapandığı anda parmak uçlarından kollarına doğru yükselen uyuşukluk hissi kısa sürede tüm vücuduna yayılmıştı.Arabasına binip eve gelmesi iki dakika sürmüştü. Evin içi darmadağın haldeydi.
"Arven!"
Hızla odalara bakıp,Arven'i ararken yukarıdan tiz bir çığlık sesi geldi.
Koşar adımlarla yukarıya çıktığında Semih'i,Arven'in başına silah dayamış vaziyette buldu.
"Hızlısın,ama yalnızsın."
"Arven korkma."
"Seninle bir anlaşma yapmıştık,kaçmak yoktu!"
"Anlaşma hala geçerli Semih.Gidecek olmam hiçbir şeyi değiştirmeyecek!"
"Fotoğrafları istiyorum Arsel!"
"Arven'i bırak."
"Fotoğraflar!"
"Arsel sakın fotoğrafları verme!Bu bir tuzak!"
Arven,Semih'in boynuna sardığı kolunu çekmeye çalışırken Semih'in boş bir anını bekliyordu.Arsel,Semih'in üzerine geldiği sırada kolonların arkasına saklanan 3 kişi dışarı çıktı.Arsel kendisine ilk ulaşan adama yumruk attığı sırada diğerleri aynı anda üzerine atladı.
"Beni dinle sürtük,o fotoğraflara ihtiyacım var bana onların yerini söylersen canını acıtmayacağım!"
Arven Semih'in karnına dirseğini geçirip hızla arkasını döndükten sonra ani bir hareketle elindeki silahı düşürdü.
Arsel'e doğru koşacağı sırada Semih onu kolundan yakalayıp yere savurdu.Adamlarının Arsel'i daha fazla durduramayacağını fark eden Semih onlara yöneldiğinde Arven onu ayağından tutup yere düşürdü.
"Arven kaç!"
Arven ayağa kalkıp koşmaya başladığında merdivenlerin başında bir adam onu yakaladı.Bu Emre'yi öldüren adamdı.
"Çok fazla ses çıkarttıyorsun Semih.Şu işi bitir artık."
Arven'i yeniden Semih'in önüne getirdiğinde Arsel nihayet ellerinden kurtulabilmişti.
"Biliyor musun Arsel ben bu durumdan sıkılmaya başladım artık.Hadi kozlarımızı paylaşalım..."
"Arven'i bırakın!"
"Güzel eşinin bu eğlenceden mahrum kalmasını mı istiyorsun yani?"
"Fotoğrafları vereceğim Semih,Arven'i bırak!"
Semih dudağından süzülen kanı silip Arven'e döndü.
"Ben etkilendim,sen ne dersin güzelim?"
Gerinip Arsel'e yumruk attıktan sonra devam etti.
"Babamı hatırlıyor musun Arsel?"
"Bir daha vur belki hatırlarım Semih'cim."
Semih,Arsel'e tekrar vurduğunda Arsel gülerek ona döndü.
"Halit'ti değil mi?En son kendisini pazarladı diyorlardı."
Semih öfkeyle Arsel'in üzerine atlayıp vurmaya devam ederken Arsel onu üzerinden atıp ayağa kalktı.
"Senin için ne kadar üzülüyorum bilemezsin Semih."
"Artık üzülmeyeceksin Arsel!"
Yerdeki silaha uzanıp,Arsel'e doğrulttuktan sonra kanayan burnunu sildi.
"Sizin yüzünüzden neler yaşadık bilmiyorsun!Sen ve baban yüzünden ne hale geldik!"
"Gerçekten çok üzgünüm,seni bu kadarcık inciteceğimi bilseydim daha kötüsünü yapardım."
Semih biraz daha yaklaşıp silahı Arsel'in göğsüne dayadı.
"Yapamayacağımı sanıyorsun değil mi?Birazdan seni öldürüp güzel karınla özel olarak ilgileneceğim Arsel,ama endişelenme,zaten hamile olan birisi tekrar hamile kalamaz öyle değil mi?"
Arsel silah ateşleneceği sırada onun kolunu ittiğinde çıkan kurşun Arven'i kılpayı sıyırıp, arkasındaki adama isabet etti.Arven'in çığlığı odada yankılanırken arkasındaki adam kanlar içerisinde onun üzerine düştü.
Arsel ve Semih birbirlerine delirmişcesine yumruklarını indirken Arven altında kaldığı adamdan kurtulmaya çalışıyordu.O sırada az önce Arsel'i durdurmak isteyen adamlardan bir tanesi sürünerek biraz ilerisinde ki silaha uzandı.
"Arsel dikkat et!"
Gürültüyle ateşlenen silahtan çıkan kurşunlardan bir tanesi Arsel'in göğsüne isabet ettiğinde,Semih'e kaldırdığı eli gevşeyiverdi.Gözleri kendi üzerine doğru kaydığında güçlükle nefes alabilmişti.
Yerden kalkan adam dikkatle Arsel'e bakarken sanki ondan gelecek bir tepkiye kendini hazırlamaya çalışıyordu.Arsel elini göğsüne bastırıp Semih'in üzerinden çekilirken dengesini kuramayıp yere düştü.Aldığı her solukta boğazına yapışan bir çift el varmış gibi hissediyor her öksürüğünde ağzından kanlar süzülüyordu.
Adam,birkaç adım atıp ona yaklaştığında duraksadı.
"Özür dilerim,ben böyle biri değildim!"
"Ambulans çağır! Yapma ! Hayır hayır!"
Silahı şakağına dayayıp anında ateşledi.Arsel , kanlar içinde yere düşen adama ifadesizce bakarken her soluk alamayışıyla bedeninde ki gücünü yitiriyordu.
"Seni uyarmıştım Arsel ama beni dinlemedin."
"Arsel!"
Arven üzerindeki cesedi güçlükle ittirerek Arsel'in yanına koştuğunda Semih onu yakalayıp yere yatırdı.
"Muhtemelen kurşun akciğerine saplandı,bu da bana en fazla birkaç dakikalık zaman verecek.Tüh ya,senin için daha güzel planlarım vardı halbuki ama merak etme Arsel,elimi çabuk tutacağım."
Kemerini çıkartıp pantolonunun düğmesini açtığı sırada Arsel kendisinden birkaç santim uzaktaki silaha uzanmaya çalıştı.
"Çek ellerini üzerimden! Bırak beni !"
"Karşı koymayı kes tatlım! İnan bu seni de mutlu edecek."
Semih bir yandan pantolonunu indirmeye diğer yandan Arven'i tutmaya çalışıyordu.
O sırada Arsel silaha uzanabilmişti.Güçlükle onu kendine doğru çekerken kollarında onu kaldırmaya yetecek gücü bile kalmamıştı,ama şimdi ona engel olamazsa Arven'i kurtarmak için bir şansı daha olmayacaktı.Titreyen ellerine hakim olmaya çalışarak tereddütsüz ateş etti.Şarjördeki mermiler bittiğinde silahı bir kenara atıp Semih'e baktı.
"Lanet olsun!"
Arsel'in umduğundan fazlası olmuştu.Semih sırtına isabet eden kurşunlarla yere yığıldı.Ruhu bedenini terk ederken gördüğü son görüntü Arsel'in yüzünde ki gülümseme olmuştu.
Birden nasıl böyle soğuyabilmişti her yer.Gözünden süzülen tek damla yaşın bıraktığı iz nasılda üşütmüştü onu.
"Arsel!"
Arven Arsel'in yanına koşup elini yarasına bastırdı.
"Sevgilim beni dinle,sakin ol tamam mı?Sakince nefes almaya çalış,ambulansı arıyorum!"
Arsel Arven'in elini tutup ona baktığında göğsünden yukarıya hücum eden o boğucu his hafiflemişti.Etrafının pas parlak ışıklarla aydınlandığını görürken karşısında Arven'in ilk karşılaştıkları hali belirdi.Bu görüntü solunumunu sakinleştirip biraz rahatlamasını sağlamıştı.Arven,Arsel'in yüzünde ki ifadeyi görünce dahada telaşa kapıldı.
"Işığın gözlerimi kamaştırıyor."
"Arsel,Arsel sakın bayılayım deme !Elimi sık hadi,sevgilim lütfen."
"Hep yanımda olacaksın değil mi?"
"Yalvarırım dayan."
"Her şeyi mahvettim."
Arsel Arven'in elini tutup dudaklarına bastırdığında gözünden bir yaş süzüldü.Arven onu dizlerine yatırıp elini yarasına bastırmaya devam etti.Korkunç derecede kan kaybediyordu ve tampon görevi görmesi için koyduğu her şey sırılsıklam oluyordu.
"Ağlıyorsun."
Arven konuşamayıp yönünü başka tarafa döndü.
"Benim güzel bulutumdan yağmur taneleri düşüyor üzerime."
Arsel'in elini öperek ağlamaya devam etti.
"Seni yapayalnız bırakacağım için kendimden nefret ediyorum."
"Konuşma böyle,hiçbir şey olmayacak sana!"
Gözlerinden yaşlar başlıyordu Arven'in bu yaşların sebebi olmak bile mahvediyordu Arsel'i.
"Kızımıza onu çok sevdiğimi söyle olur mu?Kendime olan öfkemden bunu hiç dile getiremedim,bunu sen söyle Arven."
"Hayır! Kendin söyleyeceksin! Bizi bırakmayacaksın! Kızımızı birlikte büyüteceğiz! Ben sensiz yaşayamam."
"Yaşayacaksın sarışınım,bizim için.Sanki hiç gitmemişim gibi."
"Arsel lütfen."
"Kızımıza çok iyi bakacağını biliyorum,kendini de ihmal etme."
"Arsel ne olur biraz dayan."
Yavaş yavaş inip kalkan göğsü daha da çökmüştü içine.Güçlükle nefes alabiliyordu.
"Ne şanslıyım.Sende bulduğum yaşamı,yine seninle sonlandırıyorum."
"Arsel gözlerime bak,buradayım elini tutuyorum.Hala seninleyim, sende benimle kal lütfen!"
Gözleri ağır ağır kapandığında Arven daha yüksek sesle konuştu onunla.
"Arsel bak! Güneş batıyor, uçağı kaçırmak üzereyiz. Hani buradan beraber güdecektik,sevgilim aç gözlerini,korkutma beni Arsel!"
Arven parmaklarını Arsel'in boynuna bastırarak nabzını kontrol ettiğinde boğazından aşağıya kızgın bir demirin indiğini hissetti.
"Hayır hayır hayır! Arsel uyan ne olur!Bırakma beni burada!Yaşamak zorundasın,şimdi gidemezsin!"
Yalvarışları boşaydı.Oysa ki kaç kilometre öteden duyulurdu o acı dolu sesi ama Arsel ne attığı çığlıkları ne de söylediklerini duyabiliyordu artık.

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin