Bana anlat-58

149 14 0
                                    

Eve gelene kadar tek kelime konuşmamıştık.Bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu anlayamamışım.
Üstümü değiştirmek üzere yukarı çıkacağımda bana seslendi.
"Şuraya oturur musun?"
"Üzerimi değiştireceğim."
"Sonra da yapabilirsin."
Bir şey söylemeden gösterdiği yere oturup kollarımı önümde birleştirdim.
"Birilerine bir şeyler anlatma konusunda iyi değilim Arven.O yüzden ne anlatmamı istediğini söyle bana."
"Bana geçmişin hakkında hiçbir şey anlatmıyorsun.Ne zaman sorsam geçiştiriyorsun.Seni başkalarından dinlemek istemiyorum artık."
"Kendin söyledin bak,geçmiş.Geçmişte yaşanan her şeyi orada bıraktım ben."
"Ama onlar seni bırakmamış."
"Geçmişte yaşadığım her ne varsa beni şu anda olduğum kişi yaptı Arven."
"Biliyorum ama benim demek istediğim,ben seni anlarım Arsel.Kimsenin seni anlamadığını düşünmeni istemiyorum.İçine atarsan eğer bir gün dayanamayacak raddeye gelirsin ve...Ve ben seni kaybetmek istemiyorum.Sen hâlâ çocukluğunda yaşamış olduğun travmaların etkisindesin."
"Hiçbir şeyin etkisinde falan değilim ben.İçime de atmıyorum.Bak gayet mutluyum neden görmüyorsun?"
Oturduğum yerden kalkıp fark etmeden sıktığı elini tuttup gevşettim.
"Hiç inandırıcı değilsin."
Başımı omzuna yasladım.Elini karnıma götürmek istediğimde çekti.
"Öyleyse bunu yapmana sebep olan şeyi açıkla bana."
Sessizliğinden faydalanarak devam ettim.
"Söylemeyecektim ama..."
Sorgularcasına gözlerime baktı.
"Annen geldi bugün."
"Bu tavırlarının sebebini açıklıyor." deyip gözlerini devirdi ve ekledi.
"Ne anlattı sana?"
"Hiç,önemli bir şey değil.Torunu olacağı için çok sevinçli sadece."
"Ne anlattı sana?"
"Önemli bir şey değildi söyledim ya."
"Yalan söylüyorsun."
Onu sinirlendirmek isteyeceğim en son şeylerden biriydi ki şu anda beni öylesine kötü süzüyordu ki korkuyu her hücremde hissediyordum.
"Seni dinlemedikleri için içine kapanık olduğundan bahsetti sadece,hepsi bu."
Kolumdan tutup beni kendi bedeniyle birleştirdi.
"Hepsi bu öyle mi? Az önce sadece bebek için mutlu olduğunu söyledi demiştin.Hangisine inanmalıyım?"
"Arsel bırakır mısın?"
"Eminim yediğim bazı haltlardan da bahsetmiştir."
"Canımı acıtıyorsun!"
"Benimde canım acıyor Arven.Sevdiğim kadın bana şüpheyle bakıyor,bunun nasıl bir acı olduğunu biliyor musun?Söylediklerim sana neden yetersiz geliyor,unutmak için hayatımı mahvettiğim geçmişimle neden bu kadar ilgileniyorsun Arven söyle?!"
"Arsel bırak dedim!"
"Benim için üzülüyor musun yoksa,yeniden kendime zarar verebileceğimi mi düşündün?!"
Elinden zorla kurtulduğumda dengemi sağlayamayıp yere düştüm.
Panikle beni kaldırmak istediğinde geri çekildim.
"Dokunma bana! Tek istediğim sana gerçekten iyi geldiğimi bilmekti.Bana yaralarını göstermezsen seni nasıl iyileştirebilirim söyler misin?"
Üzerimi düzeltip başımı dikleştirdim.
"Kendine öyle kalın duvarlar örmüşsün ki sana ulaşmak için gösterdiğim çabayı bile göremiyorsun.Ne zaman sana ulaştığımı zannetsem yeni bir duvar daha koyuyorsun önüme.İnan bana çok yoruldum Arsel ve sen hiç yardımcı olmuyorsun."
Yukarıya çıkmak için ilerlerken kolumu ovuşturuyordum.
"Arven gitme."
"Yalnız kalmak istiyorum!"
***
Odamıza çıktığımda kapıyı yavaşça kapatıp kendimi koltuğa bıraktım.
Normalde sinirlendiğimde odanın altını üstüne getiren ben sessiz sessiz ağlıyordum.Gözümden süzülen yaşların ben bile farkında değildim.Elimi kolumun üstünden çekip biraz önce Arsel'in sıkmaktan kızarttığı koluma baktım.Üzerime uzun bir şey giyersem sanırım daha iyi hissedeceğim.
Göz kapaklarımda ki ağırlığa daha fazla karşı koyamayıp kendimi uykunun huzur dolu kollarına teslim ettim.
Sabah olduğunda yattığım yer aynı değildi.Yatağımdaydım,anlaşılan Arsel yanıma gelmiş ama benimle uyumamıştı.
Üzerimi değiştirip aşağıya indiğimde onuda bahçede ki koltukta uyurken bulmuştum.Sebebi her ne olursa olsun ayrı uyumaktan her zaman nefret etmişimdir.Şimdide durum farklı değil...Nasıl bir karmaşa içerisinde olduğum belli değil.Bir bardak süt alıp yattığı koltuğun karşısına oturdum.Benim uyandırmama fırsat olmadan telefonu çaldı.Göz ucuyla kimin aradığına baktım.(Meltem Hanım)
Rüyasında mı gördü acaba?O değilde bebeğimiz cinsiyeti ya erkekse.Ben nasıl bir kaynana olurum acaba?Oğlumu her sabah böyle arar mıyım ki?
Onların konuşmalarını değilde kendi kafamda ki sesleri dinlediğimden Arsel'in yönelttiği soruyu anlamadım.
"Telefonun nerde ?"
"Yukarıda."
"Annem bugün seninle görüşmek istiyormuş.
Gözlerini ovuştururarak telefonu masaya attı.Aaa şaşırdım bak.Hayırdır inşallah sabahın bu saatinde?Benim için seni aradı yani ha?İlginç.
"Neden burada uyudun?"
"Uyuya kalmışım."
"Dün üstüne fazla gittim özür dilerim bu yüzden..."
"Bu konuyu sonra konuşalım olur mu?Özür dilemene gerek yok.Dilemeni gerektirecek bir şey yapmadın zaten."
"Sana unutmak istediğin şeyleri hatırlattım.Bu yüzden de kendimi kötü hissediyorum."
Elimdeki bardağı alıp sehpaya koyduktan sonra üzerimdeki hırkanın tek kolunu omuzumdan aşağıya indirdi.
Karşılaşacağı görüntüyü bildiğimden,hırkayı düzeltip fermuarını yukarı çektim.
"Hissetme Arven.Kötü hissetmesi gereken biri varsa benim.Dün biraz kontrolü elden kaçırdım.Sana zarar verme düşüncesi bile beni mahvediyor.O yüzden,ben senden özür dilerim.Bu olanları değiştirmeyecek biliyorum,ama elimden başka bir şey gelmiyor."
Saçlarını karıştırarak arkasına yaslandı.Onun bu hali içimi parçalıyordu.Seni bu hale getiren kim varsa hepsinin ağzına ıslak odunla vurmak istiyorum Arsel.
Benimde psikolojim dört dörtlük değil aslında sana bilmişlik taslamaya hakkım yok,ama bu öfke sorununu çözüme kavuşturmamız gerekiyor.Hemde acilen.

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin