Sevgiye dokunmak-59

169 13 4
                                    

Kahvaltı yapmak üzere mutfağa geçtiğimizde o konu hakkında hiçbir şey söylememeye karar vermiştim.Başka şeylerden bahsetmeliydim ki birazcık yüzü gülsün.
"Bugün birlikte bebeğimizi görmeye gidelim mi?"
"Bugün hiç boş zamanım yok."
"Hepsi erteleyemeyeceğin şeyler mi?"
"Ertelemekten yığılmış şeyler."
"Daha sonra gideriz o zaman."
"İstersen sen gidebilirsin."
"İstemiyorum."
Sanki seni bilmiyorum Arsel,istesen o işleri yeniden erteleyebilirsin.
"Annen başka ne söyledi?"
"Sana ulaşamadığı için beni aramış.
Bebek odası örneklerinin olduğu bir sürü katalog getirtmiş onları göstermek istiyor."
"Belki sende bize katılırsın birlikte bakarız."
"Belki."
Tabağımdakilere işkence etmeyi bırakıp bir şeyler yedim.
"Sence cinsiyeti ne olacak?"
"Düşünmedim."
"Hiç mi? %50 ihtimal var zaten."
Hiçbir şey söylemeyip telefonuna baktı.Bezgince kendi sorumu kendim cevapladım.
"Bence kız olacak ve doğar doğmaz sana trip atacak."
Arsel bu söylediğime karşılık vermek yerine gülümsedi.
"Ben gideyim artık.Geç kalırsam bir tripte dedesinden yiyeceğim yoksa."
Başımdan öpüp gittiğinde yüzümde buruk bir gülümseyle kaldım.
"Ben seninle ne yapacağım Arsel?"
***
Öğle saatlerine doğru sahil kenarında bir kafede annem ve kayınvalidemin oluşturduğu koalisyona katıldım.
Önümde yığılı bir sürü katalog vardı ve ben bitik bir halde annelik tecrübesi dinliyordum.
Arsel gel kurtar beni lütfen 😢
"Arven bak bu beşik çok kullanışlıymış bu modelden düşünebilirsiniz."
"Ay Meltem hanımcım kız kardeşim de aynı modelden sipariş etmişti sonradan çok pişman oldular."
"Aa niye ki?Bir sürü fonksiyonu var halbuki."
Elimi çeneme koymuş başka bir şey düşünürken Arsel geldi.Ah benim pelerinsiz kahramanım resmen sesimi duydu.
"Hoşgeldin oğlum.Keşke söyleseydin geleceğini."
"Babamın gittiğimden haberi yok.Plansız bir şeydi."
Sıra arkadaşı gibi oturduğumuz koltukta,ona biraz yaklaştım.
Elini belime koyup beni kendine yasladı.
"Arsel bak biz bunu beğendik.Arven hangisini göstersek güzel diyor bari sen bir şeyler söyle."
Hiih tam adamını buldunuz gerçekten.Tebrik ederim ikinizi de.
"Siz beğendiyseniz güzeldir."
Ve Arsel'den beklenen yorum da geldi.
"İzniniz olursa biz biraz dolaşalım."
Elimi sımsıkı tutup ayağa kalktı.
"Ay ne izni canım gezin dolaşın bebek doğunca çok ararsınız bu zamanları..."
***
Martılara atmak için aldığım simiti parçalamakla uğraşırken Arsel bir noktaya odaklanmış,gözlerini ayırmıyordu.
"Bana bir soru sormuştun hatırlıyor musun?"
"Sana şimdiye kadar çok fazla soru sordum.Hepsini hatırlamam mümkün değil."
Bu söylediğim onu güldürmüştü.Çok tuhaf sanki yıllardır güldüğünü görmüyor gibiydim.Öylesine yorgun ve mutsuz görünüyordu ki bir an için onu kalbime saklayıp dinlendirmek ve kimsenin üzmesine izin vermemeyi dilemiştim.
"Neden bu kadar çok dövmem olduğunu sormuştun."
"Evet bunu hatırlıyorum."
Derin bir nefes alıp bana baktı.
"Hepsinin ayrı bir anlamı olsada dışarıdan bakılınca tek bir anlam içeriyorlar."
Neden konuşmakta zorlanıyorsun Arsel.Ruhunda ki yükleri benimle paylaş sevgilim artık dayanamıyorsun.
"Ben çocukken babam beni çok döverdi ve..."
Daha ilk cümlede yüreğime bir ateş düştü sanki.
"Birkaç gün içerisinde vurduğu yerlerde ki morluklar belirginleşirdi.Onları bir şeylere benzetirdim.Bazen kalemle etrafına çizgiler çizerdim,bazen Eylül resimler yapardı."
Gülerek ellerini ovuştururken gözlerini üzerimden çekti.
"Bazılarının izi kaldı tabi.Malum mürekkepte yıkayınca geçiyor.Kalıcı çözümlere ihtiyacım oldu,dövmeden daha iyi bir çözüm gelmemişti aklıma."
Gözlerim doldu bak yine.Neden bu kadar çabuk ağlıyorum?
"İlk dövmemi 17 yaşımda yaptırdım,elbette ki hoşgörüyle karşılanmadı ama tuhaf bir şey sezmiştim o gün.Babamın onaylamadığı şeyleri yapmaktan zevk alıyordum.En azından bana kızması için haklı bir sebebi olduğunu düşününce canım o kadar acımıyordu."
Tekrar aynı noktaya baktığında gözleri dolmuştu.Canı ne kadar yanarsa yansın hep gülümsüyordu.Acısını sevdiğim adam,hep çok güzel gülüyordu.
Ona sımsıkı sarılıp öptüm.
Sanki hâlâ vücudunda morlukları varmışcasına çekinerek tutuyordum,canını yakmaktan korkarak öpüyordum onu.Asıl yarası içindeydi ve iyileşme süresi birkaç günle sınırlı değil bir ömre bedeldi...
***
Orada biraz daha oturup evimize döndük.
Aradaki buzların biraz erimiş olması rahatlatıcıydı.Onunla aramız bozukken kendimi hayattan kopmuş gibi hissediyordum.Henüz buna,onunla aramı düzeltmek dışında bir çözüm bulamadım.Açıkcası çözüm aramak istemiyordum.O sadece bana özel bir acıydı ve tek panzehirde kendisiydi.
Kısacası Feridun Düzağaç'ın da söylediği gibi hem öldürüyordu hemde hayata bağlıyordu.(Feridun Düzağaç-Senin şarkın)
---
Bahçede ki çimlere birkaç yastık atıp projeksiyona yansıtılan filmi izlerken oturduğum yerde rahat edemeyip Arsel'in bacağına yattım.

(Feridun Düzağaç-Senin şarkın)---Bahçede ki çimlere birkaç yastık atıp projeksiyona yansıtılan filmi izlerken oturduğum yerde rahat edemeyip Arsel'in bacağına yattım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Filme konsantre olduğumda karnımda hissettiğim küçük kıpırtılarla gülümsedim.Elimi karnıma koyup ona dokunmak istediğimde,elim kendiliğinden Arsel'in eliyle buluştu.Daha küçücüksün ama minik bir hareketin bile beni öylesine mutlu ediyordu ki küçüğüm.
Kıpırdandığını hissettiğim yere Arsel'in elini koydum.
"Ne oldu?"
"Hissediyor musun?"
"Çok küçük değil mi daha nasıl hissedebiliyorsun?"
"Bekle biraz sende hissedeceksin."
Ama yok,o gece elimi nereye koyarsam koyayım kıpırdamadı.
Hatta Arsel hissettiğim şeyin bebek değilde yediğim bir şeyin yarattığı hazımsızlık olduğunu iddia etmişti.
Ay sanki ikisini ayıramayacağım.Bebekti işte o!
Allah'ım Yarabbim.

✨ BİR BULUT OLSAM ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin