3. Sarmaşık

16.7K 1K 200
                                    

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI  UNUTMAYIN LÜTFEN. :)

Hikayenin sonundasınız yazısı çıkana kadar sayfaları çevirmeye devam edin. En sona görseller ve bazı bilgiler ekliyorum.

SARMAŞIK

Vakit gelmişti. Ay listesinin açıklandığı yılın ilk dolunayından sonraki pazartesi dersler başlardı. Bu sene pazara denk geldiği için bir hafta beklemek yerine, ertesi gün başlamayı uygun görmüşlerdi. Eve döndükten sonra biraz dinlenmiş, sonrasında okula gitmek için hazırlığa başlamıştık.

Simsiyah dolabımın son parçasını valizime yerleştirip fermuarı çektim. Annem ilginç bir şekilde ne dün gece (sabaha karşı) ne de bu sabah, kabul törenindeki rezilliğimden bahsetmemişti. Tam tersi, sabaha karşı eve döndüğümüzde bana gölgeler kitabımı verirken heyecanlı görünüyordu. Tüm bunların olduğuna, artık zamanın geldiğine hâlâ inanamıyordum. Dün gece okula kabul edilmiş, sabaha karşı kabul edilen her cadı gibi ben de aile büyüğümden kendi gölgeler kitabımı almıştım. Artık yeni nesillerden biri bendim. Ömrüm boyunca bu anı beklemiştim. Hele ki yirminci yaşıma girdiğim günden itibaren zaman geçmemişti sanki.

Yirminci yaş, cadılar için dönüm noktasıdır. Çünkü büyü güçleri yirminci yaşımızda tam gücüne ulaşır. Liseden mezun olan her cadı, büyü öğreneceği okula kabul edilmeyi beklediği yirminci yaşına dek büyülerini geliştirmek için çalışır. Bazı aileler –mesela Altınkan'lar- bu işi abartıp çocuklarını sıkı bir kampa sokar.

Cadılar yirminci yaşa kadar geçen bu süreçte ayın gökyüzünde rahatlıkla görülebildiği her gece, güçlerini ay ruhuna sunar ve yeterli büyüye ulaşan cadıların isimleri yılın ilk dolunayında ay listesinde belirir. Böylece iki sene eğitim göreceğimiz büyü okuluna kabul edilmiş oluruz. Tabii bu sadece Sarmaşık'ta böyle. Dünyanın farklı yerlerindeki okullarda farklı kabul sistemleri var.

Güçlü cadılar için bu okul, eğitimden çok gösteri alanını ifade eder. Özellikle de sadece anne babası değil, tüm sülalesi cadılardan oluşan Altınkan'lar için. Zaten cadı soylu aileler tüm kasaba tarafından bilindiğinden, bu okulun kimin için bir eğlence kimin için bir zulüm olacağı çok önceden bellidir. Yani bundan önce hep öyle olmuş ve biz bundan sonra da öyle olacağından eminiz.

Son valizimi de annemin yardımıyla arabaya yerleştirdiğimde son kez odama çıkıp Muninn'in boş kafesini aldım. Muninn özel durumlar dışında –kabul töreni gibi- asla kafeste seyahat etmezdi. Kafesi arabanın arka koltuğuna koyup ön koltuğa geçtim. Evimden ayrıldığım için ufacık üzüntü duymuyordum ama bunu annemin yanında belli edemezdim. Hatta okulun, kasabanın dört kilometre değil de dört yüz kilometre uzağında olmasını tercih ederdim ama bu konu hakkında da bir şey söylemedim.

Sadece cadıların görebileceği orman yoluna girene dek ikimiz de tek kelime konuşmadık. Daha önce okula hiç gitmesem de nerede olduğunu biliyordum. Orman yolu, okula az bir mesafe kaldığını gösteriyordu.

"İki yılda kendini geliştireceğini umuyorum," dedi annem aramızdaki sessizliği bozarak.

Kafamı dışarıda akıp giden ağaçları izlediğim camdan çevirmeden, düz bir sesle yanıtladım.

"Ben de."

Heyecanlı olacağımı sanıyordum. Bu ana gelene dek gün saymıştım. Kendimi hiçbir zaman bir yere ait hissetmemiştim ve okula kabul edildiğimde her şeyin değişeceğini düşünmüştüm. Her zaman eksik yaşadığımı hissetmiştim ve okula kabul edildiğimde, tamamlanacağımı düşünmüştüm. Tüm hayatım boyunca heyecanla bu anın gerçekleşmesini beklemiştim ama hayallerimdeki gibi hissetmiyordum. İçimdeki boşlukta ufacık bir değişme olmamıştı. İçim sıkılıyordu. Derinden bir of çekmemek için kendimi evden çıktığımız andan itibaren tutuyordum çünkü annem oflamamdan asla hoşlanmıyordu. Gökyüzünü kaplayıp içimin sıkıntısını daha da katlanılmaz hale getiren, birkaç saat önce durmasına rağmen her an yeniden yağmaya hazır bekleyen bulutlar da bana bu konuda hiç yardımcı olmuyorlardı. Belki de bu şekilde olmamın tek nedeni onlardı.

CADI | ASKIDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin