OY VERMEYİ, YORUM YAPMAYI VE ARKADAŞLARINIZA ÖNERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN. :)
☾
SONSUZLUK VAADİ
"Emily!"
"Emily!"
Telaşlı bir ses kulaklarıma dolarken gözlerimi açtım.
"Muninn yok!"
İlk okul günümde bu şekilde uyandırılmayı hiç beklemiyordum. Yorganı üzerimden atıp ayağa kalkarken, "Gece dışarı çıktı," dedim.
Juliet rahatlamış bir ses çıkardı.
"Bir şey oldu sandım."
"Merak etme Muninn'e kolay kolay bir şey olmaz." Mag'den sonra Muninn'i önemseyen birinin olmasının mutluluğuyla gülümsedim. "Gece huysuzluk yaptı."
Bir büyücünün hayatındaki en önemli şey büyü ortağıdır. Büyücü ve büyü ortağı bir bütündür. Ruhları birbirine bağlanmıştır. Büyücülerin ruhları yaratıldığı anda büyü ortaklarının ruhları da yaratılır ve ilahi bir güçle birbirlerine bağlanır. Geriye yalnızca birbirlerini bulmak kalmıştır. Bir büyücünün hayatı boyunca kaç ortağı olacağını ise kimse bilemez.
Duş almak için banyoya girdim. Burada da yine siyah rengin hakim olduğunu görünce, "Yok artık," demekten kendimi alamadım. Aynanın çerçevesinde, havlu askısının üzerinde siyah ağaç dalları vardı. Lavabo ise yerden yükselen yine aynı siyah dalların üzerinde duruyormuş gibiydi ve siyahtı. Üzerine üç adet kalın mumun sığacağı genişlikteki raflar, mumlar, havlu ve klozet de siyahtı. Neyse ki fayansları beyaz kullanmışlardı. Bir de nasıl olduysa duş kabini beyazdı.
Duştan çıktığımda buharlanmış aynayı elimle silip yüzümü inceledim. Rengim sanki daha da açılmış gibiydi. Havluyu çekip saçlarımı açtım. Harika, şimdi daha da beyazlamıştım! Gözlerimi inceledim. Belki gözlerimin siyah olması o kadar da kötü değildi. Açık renk olsalar tam olarak... Bir saniye... Bir şeyi atlıyordum... Neydi o? Sanki unuttuğum bir şey vardı. Ellerimi lavabonun kenarlarına yaslayıp başımı eğdim. Saçımdan damlayan su damlalarını izlerken hatırlamaya çalıştım. Dün her şey normaldi. Kızlarla geç saatlere kadar konuşup uyuduk. Sonra Muninn beni uyandırdı. Onu saldım. Peki ya sonra? Sonra... Sonra... Bir şey mi oldu? Hayır. Pencereyi kapatıp uyumuştum. Evet, bu şekilde olmuştu, yani atladığım bir şey yoktu. Muhtemelen ilk gün stresi yüzünden böyle hissediyordum. Boş yere aklımı meşgul etmeye ihtiyacım yoktu. Hem de okulun ilk gününde yapacağım son şey bile olmamalıydı bu! Düşünmeyi bırakıp saçlarımı taramaya koyuldum. Kurutmadan arkamda tek bir örgü olarak bıraktım. Bir şey olmamıştı. Yeni bir hayata başlamıştım ve bu sefer hikâyedeki ucube ben olmayacaktım. Olmayan şeylere daha fazla takılmayacaktım ya da en yakın zamanda bir doktora gidecektim.
Hazırlandığımda koridordaki siyah kalabalığının içinden geçip Maggie'nin odasına gittim. Odasında tek başınaydı. Yatağının kenarındaki pencereye dikilmiş dışarıyı izliyordu.
"Üstsüzler mi ben de bakacağım," dedim gülerek. "Çünkü başka hiçbir şey senin dikkatini bu kadar çekemez. Kaç erkek var?"
Maggie bana döndüğünde gülmeyi kestim. Benim tersime endişeli görünüyordu.
"Maggie? Ne oldu?"
"Bilemiyorum," dedikten sonra tekrar dışarıyı izlemeye koyuldu. "Bir terslik var. Havada bir değişim var, hissediyorum."
Yanına giderken, "Sabah aynı şeyi bende hissettim," dediğimde, merakla bana döndü. Bulutların tamamen sarmak üzere olduğu gökyüzüne baktım. "Ama havadan sanırım. Yağmur yağacak gibi, bulutlar simsiyah. Biraz da ilk gün stresi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADI | ASKIDA
FantasyYanılmıştım, gözlerinde şeytanın ışığını taşımıyordu. O; şeytanın ta kendisiydi. || * "Nesin sen Darren?" Dudaklarında oluşan kıvrım tehlike uyarısıydı. Onun bizden çok farklı olduğunu anladığımı biliyordu ama bu tehlikeli sulara gireceğimi düşünm...